ABD-İSRAİL VE FİLİSTİN ÜÇGENİ
ABD-İSRAİL VE FİLİSTİN ÜÇGENİ
Abd yöneticilerinden İsrail için söylenmiş övgü dolu sözler:
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’e bugün gerçekleştireceği ziyaret için ABD’den ayrılmadan önce İsrail’e destek mesajını yineledi. Uçağa binmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulunan Blinken, “ABD Başkanı Joe Biden ve ABD halkı adına mesajımız açık ve net; ABD, İsrail’in arkasında. İsrail halkının arkasındayız. Bugün, yarın ve her zaman arkalarındayız.” dedi. Hamas’ın İsraillilere yönelik eylemlerini eleştiren Blinken, “DEAŞ’tan bu yana bu denli ahlaksızlık görmedik.” ifadesini kullandı1
ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, DEAŞ lideri Ebu Hasan el-Haşimi el-Kureyşi’nin MİT operasyonu ile öldürülmesine ilişkin Türk istihbaratının büyük bir iş çıkardığını söyledi. Ayrıca Jefrry, “ABD, SDG’nin PKK’ya bağlı bir unsur olduğunu kabul etmeli” ifadesinde bulundu2
ABD Başkanı Trump’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ürdün Kralı Abdullah ile telefon görüşmesi yaparak, ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma planını dile getirdiği bildirilmişti. Bu plana karşı çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ise Ürdün Kralı Abdullah’tan övgü dolu sözler geldi. Abdullah, Erdoğan’ın Kudüs konusunda gösterdiği liderliği ve cesareti takdir ettiğini belirtti3
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, ‘Türkiye dışında başka hiçbir ülke, Rusya ve Ukrayna arasındaki ihtilafı Montrö Sözleşmesi’ni uygulamaya koyarak kontrol altına alamazdı. Ve başka hiçbir ülke Karadeniz tahıl girişiminin kolaylaştırılmasını başarılı şekilde sağlayamazdı.’ diye konuştu. Flake, ayrıca Türkiye’nin NATO içindeki rolünün çok önemli olduğunu ve ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
@@@@@@@
Neden ABD İsrail’i destekliyor?
ABD’nin İsrail’i desteklemesinin arkasında birçok neden var. Bunlardan bazıları şunlar:
Stratejik ortaklık: ABD, Soğuk Savaş döneminde İsrail’i Ortadoğu’da güvenilir bir müttefik olarak gördü. İsrail, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını korumasına ve Sovyetler Birliği’nin Arap müttefikleriyle mücadele etmesine yardımcı oldu1
İstihbarat ve askeri işbirliği: ABD ve İsrail arasında bu konularda derin bir işbirliği var. İki ülke, birçok teknolojik ve istihbari projede ortak çalışıyor. Ayrıca ABD, İsrail’e yıllık 3,8 milyar dolarlık askeri yardım sağlıyor1
Tarihsel ve kültürel bağlar: ABD’de yaşayan yaklaşık 6 milyon Yahudi var. Bu da dünyadaki Yahudi nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ına denk geliyor. ABD’deki Yahudi toplumu, İsrail’in güvenliği ve refahı için siyasi ve ekonomik olarak etkili bir rol oynuyor. Ayrıca ABD’de Hristiyan Siyonistler de İsrail’in Tanrı’nın vaat ettiği toprak olduğuna inanıyor ve İsrail’e destek veriyor2
Demokratik değerler: ABD ve İsrail, Ortadoğu’da demokrasiyi savunan iki ülke olarak kendilerini görüyor. İki ülke arasında ortak değerler, çıkarlar ve düşmanlar olduğu algısı var. Bu da ilişkileri güçlendiriyor.
@@@@@@@@
ABD’nin İsrail’e sağladığı askeri yardımın detayları nelerdir?
ABD’nin İsrail’e sağladığı askeri yardımın detayları şöyle:
ABD, 1946’dan 2020’ye kadar geçen 74 yıllık süre zarfında İsrail’e yapmış olduğu doğrudan askeri destek 104 milyar 507 milyon 700 bin doları, ekonomik yardım 34 milyar 326 milyon doları ve hava ve füze savunma sistemlerine olan yardımı da 7 milyar 411 milyon 409 bin doları buldu1.
ABD, İsrail’e her yıl yaklaşık 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyor. Bu yardımın büyük bir kısmı ABD’den silah alımı için kullanılıyor. ABD, İsrail’in en büyük silah tedarikçisi konumunda2.
ABD’nin İsrail’e askeri yardımının ilk bölümü, Demir Kubbe hava savunma sistemi için parça ve mühimmat desteğini kapsıyor. Bu sistemin parçalarının çoğunu Amerikan savunma şirketi Raytheon üretiyor. ABD İsrail’in siparişini vermiş olduğu mühimmat ve teçhizat üretimini hızlandırmaya çalışıyor3.
ABD, ayrıca İsrail’e savaş gemileri, savaş uçakları ve özel kuvvetler de gönderiyor. Bu kuvvetlerin görevi, İsrail’in Hamas’la mücadelesine destek olmak, istihbarat ve planlama sağlamak ve bölgede olası bir çatışmayı önlemek.
@@@@@@@
İsrail’in ABD’ye ne gibi katkıları var?
İsrail, ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli stratejik ortağıdır. İki ülke arasında askeri, istihbarat, ekonomik ve diplomatik alanlarda yoğun bir işbirliği vardır1
İsrail, ABD’ye bölgedeki gelişmeler, terör örgütleri, nükleer tehditler ve diğer güvenlik konuları hakkında değerli istihbarat sağlar. Ayrıca İsrail, ABD’nin bölgedeki müttefiklerine de istihbarat desteği verir2
İsrail, ABD ile birlikte birçok savunma teknolojisi geliştirir ve paylaşır. Örneğin, İsrail’in Iron Dome (Demir Kubbe) anti-füze hava savunma sistemi, Gazze Şeridindeki Filistinli militerlerin ateşlediği binlerce Kassam, 122 mm Grad ve Fajr-5 ile ağır roket saldırıları karşısında dünya çapında takdir topladı3 Bu sistem, ABD tarafından da finanse edilmiş ve ABD ordusuna da satılmıştır.
İsrail, ABD’nin bölgedeki barış sürecine katkıda bulunur. İsrail, Mısır ve Ürdün ile barış anlaşmaları imzalamış ve Filistinlilerle de müzakere etmiştir. İsrail ayrıca 2020 yılında BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan ile de normalleşme anlaşmaları yapmıştır. Bu anlaşmalar, ABD’nin arabuluculuğu sayesinde gerçekleşmiştir.
İsrail, ABD’ye ekonomik ve ticari olarak da katkıda bulunur. İki ülke arasında 1985 yılında bir serbest ticaret anlaşması imzalanmıştır. İsrail, ABD’ye yüksek teknoloji, ilaç, tarım, enerji ve diğer sektörlerde ürün ve hizmet ihraç eder. Ayrıca İsrail, ABD’de birçok şirket kurmuş ve yatırım yapmıştır.
@@@@@@@@
Filistin-İsrail çatışması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Filistin-İsrail çatışması, Filistinliler ile İsrailliler arasında, özellikle de Kudüs’ün statüsü, Filistinlilerin devlet kurma hakkı, İsrail’in güvenliği ve sınırları, Yahudi yerleşimleri ve mülteciler gibi konularda yaşanan bir siyasi ve askeri anlaşmazlıktır. Bu çatışma, 20. yüzyılın başından beri devam etmektedir ve birçok savaş, intifada, terör saldırısı, barış girişimi ve insan hakları ihlali ile sonuçlanmıştır.
Filistin-İsrail çatışmasının kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’nda yenilmesi ve Filistin topraklarının İngiltere’nin mandası altına girmesi ile başlar. İngiltere hem Yahudilere hem de Araplara Filistin’de bir ulusal yurt vaat etmiştir. Ancak bu vaatler çelişkili ve tutarsızdır. Yahudiler, Avrupa’daki antisemitizmden kaçarak Filistin’e göç etmeye başlarlar. Bu da Araplarla Yahudiler arasında çatışmalara yol açar.
1947 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölen bir bölüm planı önerir. Ancak bu plan Araplar tarafından reddedilir. 1948 yılında İsrail devleti ilan edilir ve Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir savaş başlar. Bu savaşta İsrail, BM planından daha fazla toprak kazanır ve yaklaşık 700 bin Filistinli mülteci durumuna düşer.
1967 yılında İsrail ile Mısır, Suriye ve Ürdün arasında Altı Gün Savaşı patlak verir. Bu savaşta İsrail, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Doğu Kudüs, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni ele geçirir. Bu topraklar işgal altındaki topraklar olarak adlandırılır ve burada yaşayan Filistinliler İsrail’in askeri yönetimi altına girer.
1973 yılında Mısır ve Suriye, Yom Kippur Savaşı olarak bilinen bir saldırı başlatır. Bu savaşta İsrail savunmada kalır ancak toprak kaybetmez. Bu savaştan sonra Mısır ile İsrail arasında barış görüşmeleri başlar ve 1979 yılında Camp David Anlaşması imzalanır. Bu anlaşma ile Mısır, İsrail’i tanır ve Sina Yarımadası’nı geri alır.
1987 yılında Filistinliler, işgal altındaki topraklarda bir ayaklanma başlatır. Bu ayaklanmaya intifada denir. Intifada sırasında Filistinliler taş atma, grev yapma, gösteri düzenleme gibi eylemler yaparken İsrail güçleri silah kullanarak karşılık verir. Bu süreçte binlerce kişi ölür veya yaralanır.
1993 yılında Oslo Barış Süreci başlar. Bu süreçte İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında gizli görüşmeler yapılır ve birbirlerini tanıma ve kademeli olarak işgal altındaki topraklardan çekilme konusunda anlaşırlar. Ancak bu süreç, hem İsrail hem de Filistin tarafından yapılan saldırılar, yerleşim faaliyetleri, suikastlar ve şiddet olayları nedeniyle sekteye uğrar.
2000 yılında İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’ya ziyareti, Filistinlilerin büyük tepkisine neden olur ve ikinci intifada başlar. Bu intifada daha şiddetli ve kanlıdır. Filistinliler, intihar bombacıları, roketler ve silahlar kullanırken İsrail güçleri, tanklar, helikopterler ve uçaklar kullanarak karşılık verir. Bu süreçte binlerce kişi ölür veya yaralanır.
2005 yılında İsrail, Gazze Şeridi’nden tek taraflı olarak çekilir. Ancak Gazze Şeridi’nde 2006 yılında yapılan seçimleri Hamas kazanır ve 2007 yılında Fatah ile çatışmaya girer. Hamas, Gazze Şeridi’ni kontrol altına alır ve İsrail ile savaş haline girer. İsrail, Gazze Şeridi’ne abluka uygular ve birçok askeri operasyon düzenler.
2009 yılında ABD Başkanı Barack Obama, Ortadoğu barış sürecini canlandırmak için çaba gösterir. Ancak İsrail’in yerleşim faaliyetlerini durdurmaması ve Filistin’in bölünmüşlüğü nedeniyle bu çaba başarısız olur.
2014 yılında İsrail ile Filistin arasında yeni bir barış girişimi başlar. Ancak bu girişim de Hamas’ın İsrail’e roket saldırısı yapması ve İsrail’in Gazze Şeridi’ne kara harekatı başlatması ile son bulur. Bu savaşta yaklaşık 2 bin 200 Filistinli ve 70 İsrailli ölür.
2020 yılında ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan arasında normalleşme anlaşmaları imzalanmasına aracılık eder. Bu anlaşmalar, Arap ülkelerinin İsrail’i tanımasını ve ilişkilerini geliştirmesini sağlar. Ancak bu anlaşmalar, Filistin sorununu çözmez ve Filistinliler tarafından ihanet olarak görülür.
2021 yılında ise Filistin-İsrail çatışması yeniden alevlenir. Nisan ayında İsrail polisinin Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi, Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimcilerin Filistinlileri evlerinden çıkarmaya çalışması ve Hamas’ın İsrail’e roket saldırısı yapması, yeni bir savaşın fitilini ateşler. Mayıs ayında ise İsrail ordusu Gazze Şeridi’ne hava saldırıları düzenlerken Hamas da İsrail’in birçok kentine roket atar. Bu savaşta yaklaşık 250 Filistinli ve 12 İsrailli ölür.
Bu konuda bazı makaleler:
[Filistin-İsrail çatışması nedir?]: Bu makale, Filistin-İsrail çatışmasının tarihçesini, ana aktörlerini, temel sorunlarını ve son gelişmelerini özetliyor. Ayrıca çatışmanın uluslararası boyutuna ve barış çabalarına da değiniyor.
[Filistin-İsrail çatışmasının haritası]: Bu harita, Filistin-İsrail çatışmasının coğrafi yönünü gösteriyor. Haritada, İsrail’in 1948’den beri nasıl genişlediği, Filistin topraklarının nasıl bölündüğü, işgal altındaki bölgelerin ve yerleşimlerin nerede olduğu, Gazze Şeridi’nin ve Batı Şeria’nın durumu ve Kudüs’ün statüsü görülebilir.
[Filistin-İsrail çatışmasının insan yüzü]: Bu makale, Filistin-İsrail çatışmasının sivil halk üzerindeki etkisini anlatıyor. Makalede, çatışmanın neden olduğu ölüm, yaralanma, göç, yoksulluk, eğitim eksikliği, psikolojik travma ve insan hakları ihlalleri gibi sorunlara dikkat çekiliyor. Ayrıca çatışmanın barış yanlısı aktivistler, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları üzerindeki baskısına da değiniliyor.
@@@@@@@@
Filistin-İsrail çatışmasının tarihi nedir?
Filistin-İsrail çatışması, 19. yüzyılın sonlarında başlayan ve günümüze kadar devam eden bir siyasi, askeri ve ideolojik mücadeledir. Çatışmanın temelinde, Filistin toprakları üzerinde hak iddia eden Yahudi ve Arap milliyetçiliği arasındaki çelişki yatmaktadır1
Çatışmanın ilk aşaması, 1897’de Birinci Siyonist Kongresi’nin toplanması ve 1917’de Balfour Deklarasyonu’nun yayınlanmasıyla başladı. Bu olaylar, Yahudilerin Filistin’de bir ulusal yuva kurma hedefini ortaya koydu. Bu hedef, bölgedeki Arap halkı tarafından reddedildi ve karşı çıkıldı2
Çatışmanın ikinci aşaması, 1920’de İngiltere’nin Filistin Mandası’nı kurmasıyla başladı. İngiltere, hem Yahudilerin hem de Arapların haklarını korumayı vaat etti, ancak bu vaadi yerine getiremedi. İki taraf arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. 1936-1939 yılları arasında Arap ayaklanması patlak verdi2
Çatışmanın üçüncü aşaması, 1947’de Birleşmiş Milletler’in Filistin’i iki devlete bölen bir plan önermesiyle başladı. Plan, Yahudiler tarafından kabul edildi, ancak Araplar tarafından reddedildi. 1948’de İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesiyle, Arap ülkeleri ile İsrail arasında savaş başladı. Bu savaşta, İsrail topraklarını genişletti ve yaklaşık 700 bin Filistinli mülteci durumuna düştü2
Çatışmanın dördüncü aşaması, 1967’de Altı Gün Savaşı’yla başladı. Bu savaşta, İsrail Gazze Şeridi, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etti. Bu işgal, uluslararası toplum tarafından kınandı ve Filistinliler için yeni bir trajedi oldu2
Çatışmanın beşinci aşaması, 1987’de İntifada’nın başlamasıyla başladı. Bu, Filistinlilerin işgale karşı başlattığı silahlı ve silahsız direniş hareketiydi. İntifada, hem İsrail hem de Filistin tarafında binlerce ölüme yol açtı. 1993’te Oslo Anlaşmaları imzalandı ve iki devletli çözüm için umut doğdu. Ancak anlaşmalar uygulanamadı ve barış süreci tıkandı2
Çatışmanın altıncı aşaması, 2000’de ikinci İntifada’nın başlamasıyla başladı. Bu, Filistinlilerin Oslo Anlaşmalarından duyduğu hayal kırıklığından kaynaklanan daha şiddetli bir direnişti. Bu dönemde, hem Filistin hem de İsrail tarafında intihar saldırıları, roket atışları, hava saldırıları ve askeri operasyonlar arttı. 2005’te İsrail Gazze Şeridi’nden tek taraflı olarak çekildi, ancak bölgeyi abluka altında tuttu2
Çatışmanın yedinci aşaması, 2006’da Hamas’ın Gazze Şeridi’nde seçimleri kazanmasıyla başladı. Bu, Filistin’de siyasi bir bölünmeye yol açtı. Hamas, İsrail’i tanımayan ve silahlı mücadeleyi sürdüren radikal bir İslamcı örgüttür. 2007’de Hamas, Gazze Şeridi’nde Fatah’ı devirdi ve bölgeyi kontrol altına aldı. Bu, İsrail ile Hamas arasında sık sık savaşa dönüşen bir gerginliğe neden oldu2
Çatışmanın sekizinci aşaması, 2020’de ABD’nin İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında normalleşme anlaşmaları imzalamasıyla başladı. Bu anlaşmalar, İsrail’in bölgedeki diplomatik konumunu güçlendirdi, ancak Filistinliler tarafından ihanet olarak görüldü. Aynı yıl, İsrail’in Batı Şeria’da ilhak planları da uluslararası tepki çekti2
Çatışmanın dokuzuncu aşaması, 2021’de Kudüs’te yaşanan olaylarla başladı. Bu olaylar, İsrail polisinin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi, Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinlilerin evlerinden çıkarılması ve Kudüs Günü kutlamaları sırasında yaşanan çatışmaları içeriyordu. Bu olaylar, Hamas’ın İsrail’e roket saldırısı başlatmasıyla sonuçlandı. İsrail de Gazze Şeridi’ne hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılarda, yüzlerce Filistinli ve onlarca İsrailli hayatını kaybetti…
@@@@@@@@@
Filistin-İsrail çatışmasının insan yüzü.
Filistin-İsrail çatışması, sadece siyasi ve askeri bir mücadele değil, aynı zamanda insanlık dramıdır. Çatışma, hem Filistinli hem de İsrailli sivillerin hayatlarını, haklarını ve geleceklerini tehdit ediyor12
Çatışmanın en büyük mağdurları, Filistinli çocuklardır. Filistinli çocuklar, İsrail’in saldırıları, ablukası, işgali ve yerleşimleri nedeniyle ölüm, yaralanma, gözaltı, işkence, taciz, eğitim yoksunluğu, psikolojik travma ve umutsuzluk gibi pek çok sorunla karşı karşıya34
Çatışma, aynı zamanda İsrailli sivilleri de etkiliyor. İsrailli siviller, Hamas’ın roket saldırılarına maruz kalıyor. Bu saldırılar, İsraillilerin güvenlik duygusunu zedeliyor ve korku, endişe, stres ve öfke gibi duygulara yol açıyor.
Çatışma, ayrıca bölgedeki barış yanlısı aktivistler, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları için de zor bir durum yaratıyor. Bu kişi ve kurumlar, hem Filistinli hem de İsrailli tarafından baskı, tehdit, engelleme ve şiddete maruz kalabiliyor.
@@@@@@@