HEDEF KUDÜS / KUDÜS TEHDİT ALTINDA
HEDEF KUDÜS
KUDÜS TEHDİT ALTINDA
1970 yılından beri İsrail araştırma bahanesiyle Kudüs’ün altını kazıp, bir bahaneyle yıkımını sağlayarak Süleyman mabedini ortaya çıkarmaya çalışıyor.
-Bugün Avrupa zulme olan ortaklığıyla yüzsüzlüğünü yani gerçek vahşi yüzünü gösteriyor. -Bir nehirde iki balık birbiriyle kavga ediyorsa mutlaka oradan bir İngiliz geçmiştir, denilir. Tesbit vakıa mutabıktır. Filistin’i İsrail’e altın tepside sunan İngiltere geriye kalınacak bir yara bırakıyordu. 75 yıldır da bu yarayı kaşıyor. Gariptir, İsrail Hamas kavgasıyla başlayıp İsrail’in Zulmü, işgali ve kuşatmasıyla devam ettiği ilk andan itibaren ABD üç uçak savaş gemisini ve de İngiltere yarayı daha açmak için uçak savaş gemisini göndermeye başladı. Dün bu mazlum, masum ve toprakları işgal edilmiş insanların babaları, dedeleri, çocukları ve akrabaları öldürülüp toprakları işgal edildi. Bu yaralı insanlar zaten bu zalim ve işgalciler tarafından kin ve nefretle dolduruldular. Bugün ise ektiklerini biçiyorlar. Veya utanmadan bu insanların sertlik ve saldırganlıklarından bahsediyorlar.
-Toplumun az bir kesiminde de olsa adeta İsrail’i temize çıkarır gibi Hamas suçlanıyor.
Belki başka bir zaman içerisinde tenkid edilebilirken, böyle bir hassas zamanda ve hele hele tamamen zulmü arşa çıkmış İsrail’in zulmünün üstünü örtecek derecede Hamas’a saldırmak ve de Filistinlilerin İsrail’e toprak sattığı iftirasında bulunmak tam bir ahmaklık ve basiretsizliktir.
Bu insanlar sefil ve sefihtir.
Bu kişiler Bediüzzaman’ın deyimiyle;” Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir.”[1]
Ayyuka çıkmış bir zulüm, lanetlenmiş ve ğazaba uğramış bir milletle karşı karşıyayız.
Bu zulümler münferit bir ifade değil, Yahudi inancıdır. [2]
@@@@@@@
İsrail ne zamandan beri Kudüs’ün altında kazı yapıyor?
İsrail, Kudüs’te arkeolojik kazılar ve yer altı çalışmaları uzun bir süredir yapmaktadır. Bu kazılar, tarihi ve dini öneme sahip alanları ortaya çıkarmak ve korumak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Özellikle Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde ve Tapınak Dağı çevresinde birçok kazı ve araştırma çalışması yapılmıştır. İsrail’in bu çalışmaları farklı tarihlerde gerçekleşmiştir ve bu tarihler sürekli değişebilir.
@@@@@@@
İsrail Süleyman mabedini ortaya çıkarmak için ne gibi çalışmalar yapıyor?
İsrail’deki arkeologlar ve bilim insanları, Süleyman Mabedi’nin yerini ve kalıntılarını araştırmak amacıyla uzun yıllardır çalışmalar yürütmektedirler. Süleyman Mabedi, tarihi ve dini öneme sahip bir yapının kalıntıları arasında yer alması nedeniyle büyük bir arkeolojik ilgi görmektedir.
Çalışmalar genellikle Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde, özellikle Tapınak Dağı etrafında yoğunlaşmaktadır. Bu kazılar ve araştırmalar, tarihi metinler ve jeoarkeolojik yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Ancak, bu çalışmaların Süleyman Mabedi’nin tam olarak nerede olduğunu kesin olarak belirlemekte zorluklarla karşılaştığı ve bazı farklı görüşlerin olduğu unutulmamalıdır.
İsrail, bu çalışmaları yaparken aynı zamanda tarihi ve dini mirası koruma amacı gütmektedir. Süleyman Mabedi’nin kesin olarak ortaya çıkarılması, bilim dünyası ve dini topluluklar için büyük bir öneme sahiptir. Ancak bu tür çalışmalar, hassas bir siyasi ve dini bağlamda gerçekleştirildiği için dikkatle yönetilmekte ve uluslararası ilgiyi çekmektedir.
@@@@@@
İsrail’in kazı çalışmalarında mescidi aksanın ne gibi yıkılma tehlikesi söz konusudur?
İsrail’deki arkeolojik kazı çalışmaları ve inşaat projeleri, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın güvenliği ve bütünlüğüne yönelik endişelere neden olmuştur. Mescid-i Aksa, İslam’ın üçüncü en kutsal mabedi olarak kabul edilir ve Kudüs’teki Eski Şehir bölgesinde yer alır. Bu nedenle, her türlü kazı veya inşaat çalışması, hassas bir konu olmaktadır.
Endişeler, özellikle kazıların veya inşaat projelerinin Mescid-i Aksa’nın altındaki yer altı yapılarına zarar verebileceği ve bu nedenle tarihi ve dini mirası tehlikeye atabileceği yönündedir. İsrail yönetimi, bu tür çalışmaların dini ve tarihi alanları tehlikeye atmayacağını ve uluslararası normlara uygun şekilde gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Ancak bu konudaki endişeler, İsrail ve Filistin arasındaki hassas siyasi durumu yansıtan bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Mescid-i Aksa ve çevresindeki tarihi ve dini alanların korunması, uluslararası toplumun dikkatini çeken ve çözüm bekleyen bir sorundur. Bu nedenle bu tür çalışmalar ve ilişkili endişeler, uluslararası diplomasi ve müzakerelerin bir parçasıdır.
@@@@@@
Kudüs bir tehdit altında mıdır?
Kudüs, uzun yıllardır siyasi, dini ve kültürel birçok çatışmanın merkezinde bulunan bir şehir olmuştur. Bu nedenle, Kudüs ve içinde barındırdığı kutsal mekanlar çeşitli tehditlere maruz kalmıştır. Ancak bu tehditler çok karmaşık bir şekilde bir araya gelmektedir ve bu konuda genellemeler yapmak zordur.
Kudüs’ün tehdit altında olduğu faktörler şunlar olabilir:
1. Siyasi Çatışmalar: Kudüs, İsrail ve Filistin arasındaki uzun süreli siyasi çatışmanın merkezinde bulunuyor. İsrail’in Kudüs’ü başkent olarak ilan etmesi ve Filistinlilerin aynı bölgeyi gelecekteki bağımsız devletlerinin başkenti olarak görmesi, bu çatışmanın önemli bir unsuru olmuştur.
2. Dini Hassasiyet: Kudüs, üç büyük dini inanç için kutsal kabul edilen Mescid-i Aksa, Kubbetü’s Sahra ve Hristiyanlık için kutsal yerler içerir. Bu nedenle, dini çatışmalar ve hassasiyetler bu bölgeyi tehdit edebilir.
3. Yerleşim Politikaları: İsrail’in Kudüs’te Yahudi yerleşimleri inşa etme politikaları, yerel ve uluslararası çatışmalara neden olmuştur.
4. Uluslararası İlişkiler: Kudüs, uluslararası toplumun ilgisini çeken ve diplomatik çatışmaların konusu olan bir şehir olmuştur.
Kudüs, bu tehditlere rağmen sürdürülebilir bir şekilde barış ve istikrarın inşa edilebileceği bir şehir olabilir. Ancak bu, karmaşık siyasi ve dini faktörlerle ilgili karmaşık bir sorundur. Uluslararası toplum ve ilgili taraflar bu tür tehditleri ele almak ve Kudüs’ün geleceğini belirlemek için çaba göstermektedirler.
@@@@@@
Sabra Şatilla katliamı?
Sabra ve Şatilla katliamı, 16 Eylül 1982’den 18 Eylül 1982’ye kadar Lübnan’ın Beyrut kentinde gerçekleşen trajik bir olaydır. Bu katliam, Filistinli mültecileri hedef almıştır.
Katliam, Lübnan İç Savaşı sırasında, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından kontrol edilen bir bölge olan Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında gerçekleşti. IDF, Kamplara Lübnan’daki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) milislerini hedef alan bir operasyon düzenledi. Ancak, bu operasyon sırasında Lübnanlı falanjist milisler, Filistinli sivilleri hedef aldı ve çok sayıda masum sivilin ölümüne neden oldu.
Katliam, uluslararası arenada büyük bir infial yarattı ve birçok ülke, İsrail’i ve Lübnan’daki falanjist milisleri kınamıştır. İsrail hükümeti, katliamın sorumluluğunu üstlenmemiş, ancak IDF’nin bu olaydaki rolünü kabul etmiştir. Birleşmiş Milletler, katliamın bir savaş suçu olduğunu ilan etmiştir.
Sabra ve Şatilla katliamı, Orta Doğu’daki karmaşık siyasi ve askeri çatışmaların bir parçası olarak büyük bir insan hakları trajedisi olarak hatırlanmaktadır.
@@@@@@
Arial Şaron için Beyrut kasabı ismi neden verildi?
“Beyrut Katliamı” terimi, Sabra ve Şatila mülteci kamplarındaki 1982 tarihli trajik olayları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu olaylar, 16 Eylül 1982’den 18 Eylül 1982’ye kadar süren büyük bir trajedinin parçasıdır. İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron’un yönetimindeki İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından Sabra ve Şatila mülteci kamplarında gerçekleştirilen bir operasyon sırasında gerçekleşti.
Ariel Şaron, 1982 yılında İsrail Savunma Bakanı olarak, Lübnan’ın Beyrut kentindeki Lübnan İç Savaşı sırasında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) milislerini hedef almak amacıyla İsrail tarafından düzenlenen bir askeri operasyonun sorumlusu olarak büyük bir dikkat çekti. Ancak bu operasyon sırasında, Lübnanlı falanjist milisler Sabra ve Şatila mülteci kamplarına girerek sivilleri hedef aldılar ve bu durum büyük bir trajediye yol açtı.
“Beyrut Katliamı” terimi, Ariel Şaron’un yönetimi altındaki IDF’nin bu operasyonundaki rolünü tanımlamak ve bu trajik olayları ifade etmek için kullanılır. Bu olaylar büyük uluslararası tepkilere yol açtı ve insan hakları ihlali olarak kabul edildi.
MEHMET ÖZÇELİK
16-10-2023
[1] https://www.google.com/amp/s/sorularlarisale.com/ben-tokadimi-antranik-ile-beraber-envere-venizelos-ile-beraber-said-halime-vurmam-nazarimda-vuran-da-sefildir-burayi%3famp
[2] https://video.haber7.com/video-galeri/252472-muslumanlari-katledin-cagrisi-peygamberlerin-vaatleri-gerceklesmek-uzere-arap-komsunuz-varsa
https://tesbitler.com/2023/10/15/kuranda-anlatilan-yahudiler-ve-ozellikleri/
https://tesbitler.com/2023/10/14/psikolojik-ve-sosyalojik-savas/
https://tesbitler.com/2023/10/13/melun-ve-magdub-bir-millet-yahudi-milleti/
https://tesbitler.com/2023/10/12/aydinliga-dogru-giden-karanlik-gunler/
https://tesbitler.com/2023/10/11/cilgin/
https://tesbitler.com/2023/10/10/komplo-teorileri/
https://tesbitler.com/2023/10/09/ruha-sinen-sapiklik/
https://tesbitler.com/2023/10/08/garkad-savasi/
https://tesbitler.com/2023/10/07/ciban-basi/