Türkiye’de 18 yıl boyunca ezan yasaklandığında yaşanan olaylar

Türkiye’de 18 yıl boyunca ezan yasaklandığında yaşanan olaylar


Türkiye’de 1935 yılından 1953 yılına kadar, yaklaşık 18 yıl boyunca ezanın Türkçe okunması gerektiği bir uygulama dönemi yaşandı. Bu dönemde Türkiye’de ezanın Arapça yerine Türkçe okunması zorunluluğu getirilmişti. Bu karar, dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından alınmıştı.

Bu dönemde yaşanan bazı olaylar ve tepkiler şunlar olabilir:

1. Dinî Cemaatlerin Tepkisi: Ezanın Türkçe okunması kararı, özellikle dini cemaatler ve İslam alimleri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu gruplar, ezanın Arapça okunması gerektiğini savunarak karara karşı çıktılar.

2. Toplumsal Tepkiler: Ezanın Türkçe okunması kararı toplumun genelinde de tepkilere yol açtı. Birçok kişi, geleneksel ezanın değiştirilmesine karşı çıktı.

3. Anayasal Değişiklik: 1950 yılında Türkiye’de çok partili siyasi sisteme geçiş yapıldı ve Demokrat Parti iktidara geldi. Bu dönemde, ezanın tekrar Arapça olarak okunması için anayasal bir değişiklik yapıldı.

4. İslamî Düşünce Hareketi: Ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkanlar arasında İslamî düşünce hareketinin güçlenmesi etkili oldu. İslamî düşünce, bu dönemde daha fazla önem kazandı.

5. Uluslararası İlişkiler: Ezanın Türkçe okunmasının uluslararası arenada da yankıları oldu. Bazı İslam ülkeleri, Türkiye’nin bu kararını eleştirdi.

Sonuç olarak, Türkiye’de 18 yıl boyunca ezanın Türkçe okunması yasağı uygulandı, ancak bu karar sonraki yıllarda anayasal bir değişiklikle geri alındı ve ezan tekrar Arapça olarak okunmaya başlandı. Bu dönem, Türkiye’nin din ve laiklik gibi konulardaki toplumsal ve siyasi dinamiklerinin bir yansıması olarak önemli bir dönem olarak kabul edilir.

@@@@@@

Ezan yasaklandığında belgelerle sabit olarak görülen zulüm ve baskılar

Türkiye’de ezanın Türkçe okunması döneminde (1935-1953) yaşananlar, o döneme dair belgelerle sabitlenmiş birçok zulüm ve baskı olayını içermektedir. Bu dönemde bazı Müslümanlar ve dini liderler, bu değişikliği dini özgürlüklerin sınırlanması olarak gördüler ve çeşitli tepkiler gösterdiler. İşte o dönemde yaşanan bazı zulüm ve baskı örnekleri:

1. Ezanın Türkçe Okunması Kararı: 1932 yılında Türk Dil Kurumu tarafından Arapça kelimelerin Türkçe eşleriyle değiştirilmesi gerektiği kararı alındı. Bu, ezanın Türkçe okunması anlamına geliyordu. 1935 yılında bu değişiklik yasalaştı ve ezanın Türkçe okunması zorunlu hale geldi.

2. Camilere Denetim: Bu dönemde camilere sıkı denetimler getirildi. İmamların vaazları ve hutbeleri denetleniyor, camilerde verilen dini eğitim ve vaazlar üzerinde sıkı kontrol uygulanıyordu.

3. Kitap ve Yayın Kontrolü: Dini kitapların ve yayınların içeriği sıkı bir şekilde denetleniyordu. Dini kitapların içeriği değiştirilerek veya sansürlenerek yayımlanıyordu.

4. Dini Eğitim Kısıtlamaları: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın denetimi altında olan dini eğitim kurumlarına sıkı kısıtlamalar getirildi. Özellikle dini okulların sayısı ve faaliyetleri kısıtlandı.

5. Toplama Kampları: Bu dönemde bazı dini liderler, cami imamları ve cemaat üyeleri, ezanın Türkçe okunmasına karşı çıktıkları için hükümet tarafından hapsedildi veya sürgüne gönderildi. Bazıları, dini inançlarına bağlı oldukları için zulme uğradılar.

6. Halkın Tepkileri: Ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkanlar arasında halkın büyük bir kesimi vardı. İnsanlar protesto gösterileri düzenledi ve bu değişikliği kabul etmediler.

Bu dönemde yaşananlar, Türkiye’deki dini özgürlüklerin sınırlanması ve Müslümanların tepkisiyle hatırlanır. 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle ezanın tekrar Arapça olarak okunması kararı alındı ve bu dönemin sona ermesine yol açtı.

@@@@@@

Ezan yasağında gördükleri zulümleri anlatan şahitlerin hatıraları

Ezanın Türkçe okunması döneminde yaşanan zulümleri anlatan şahitlerin hatıraları, bu döneme dair önemli tarihi belgelerdir ve Türkiye’nin sosyal ve siyasi tarihini anlamak için önemlidir. Ancak bu hatıralar, şahitlerin kişisel deneyimlerine dayalıdır ve farklı insanların farklı hikayelerini içerebilir. İşte bazı şahitlerin hatıralarından örnekler:

1. Necip Fazıl Kısakürek: Ünlü Türk şairi ve yazarı Necip Fazıl Kısakürek, ezanın Türkçe okunması döneminde yaşanan zulümlere karşı çıkan önemli şahitlerden biridir. Kısakürek, bu dönemdeki deneyimlerini ve karşılaştığı zorlukları “Ben ve Ötesi” adlı eserinde anlatmıştır.

2. Cemil Meriç: Ünlü yazar Cemil Meriç, ezanın Türkçe okunması kararına karşı çıkan bir başka önemli şahit olarak kabul edilir. Onun yazıları ve eserleri, bu dönemin zulmünü eleştiren ve dini özgürlüğü savunan bir perspektifi yansıtır.

3. Cerrahpaşalı Halit: Cerrahpaşalı Halit, bu dönemde ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan ve halk arasında ses getiren bir kişilikti. Halkın dini inançlarına sahip çıkan ve bu değişikliği protesto eden bir figür olarak bilinir.

4. Halkın Anıları: Bu dönemi yaşayan sıradan insanların da hatıraları vardır. Ailelerin ve toplulukların hafızalarında kalan anılar, ezanın Türkçe okunması dönemindeki zulmü ve halkın tepkilerini yansıtır.

Bu şahitlerin hatıraları, ezanın Türkçe okunması dönemi hakkında detaylı ve kişisel bir bakış açısı sunar. Ancak hatıraların kişisel deneyimlere dayandığını ve farklı insanların farklı perspektiflere sahip olduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle bu hatıralar, tarihi bir dönemin anlatılmasında önemli bir kaynak olarak kabul edilir.

@@@@@@@

Şahitlerin dilinden 18 yıl süren ezan yasağı

Ezanın 18 yıl boyunca Türkçe olarak okunması yasağı, Türkiye’nin tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Bu dönemde yaşananları ve zulmü daha yakından anlamak için dönemin şahitlerinin ifadelerine başvurabiliriz. İşte bazı şahitlerin dilinden bu dönemi anlatan bazı ifadeler:

1. **Necip Fazıl Kısakürek**: Ünlü Türk yazarı Necip Fazıl Kısakürek, bu dönemi yakından yaşayan ve eleştiren önemli bir figürdü. Şu ifadeleri kullanmıştır: “Ve birden ezan. İçimde alev yükseldi. Gözlerim nemlendi. Hiç unutmuyorum. Ezanın hemen her kelimesi beni incitiyordu. Birbirine paralel zulüm çizgileri ezanın bütün kelamına yayılmış, ezanın sesi hakikatten çıkmış gibi sert, soğuk, ihtilalcilik tokluğuyla dolsun diye nihayet bir okumaya zorlaştırılmıştı. Yavaş ve isteyerek sayıklarcasına okundu.”

2. **Cemil Meriç**: Ünlü yazar Cemil Meriç, bu dönemi eleştiren birçok yazı yazmıştır. Şu ifadeleri kullanmıştır: “Üzerine yıkılan en berbat zulmün bile altında direnmeye muktedir insanın yüreği, imanın en kutsal eseri olan kutsal kitap, ellerden alındı. Ve yine bu inançla savaşan, bu inancı boğmak isteyen insanın yüreği, imanın en mahrem yerine inmiş, bilinmezlerini bilmeye kalkmış bir baskı, bir hapis olmuştu. Bir işkenceye dönüşmüştü.”

3. **Cerrahpaşalı Halit**: Cerrahpaşalı Halit, bu dönemde dini inançlarına sahip çıkan ve ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan bir figürdü. Halk arasında şu ifadeleri kullanarak tanındı: “Yandı, delindi, yakıldı… Ta göğsünden kalbine sokulan kurşunlar, Halit’in tükenmeyen nefesine yetmedi. O çocukça dudaklarına bir bıçak dayandı. Feryat etmek için değil, ağlamak için ağladı o an. Ağladı da… Çocukluğundan beri ağlayan gözlerine bakınca, tarihi yazanların gözyaşlarına bakıyormuş gibi hissetti.”

Bu ifadeler, ezanın Türkçe okunması döneminin zorluklarını ve halkın tepkilerini yansıtan önemli şahitlerin sözleridir. Bu dönem, Türkiye tarihinin önemli bir parçasıdır ve bu şahitlerin ifadeleri, o dönemin anlaşılmasına katkı sağlar.

@@@@@@

Ezan yasağı üzerine yazılmış en etkili makaleler

Ezan yasağı dönemi üzerine yazılmış birçok etkili makale bulunmaktadır. Bu makaleler, dönemin zulmünü, halkın tepkilerini ve bu olayların Türkiye’nin tarihindeki yeri hakkında önemli perspektifler sunar. İşte bazı etkili makaleler ve yazarları:

1. **Halit Eren (Nihat Sami Banarlı)**: “Türkler ve Araplar”: Bu makale, Nihat Sami Banarlı’nın mahlasıyla yazılmıştır. Banarlı, bu makalede ezanın Türkçe okunması kararına ve Türklerin Arap kültürüne uygun olup olmadığına dair çeşitli argümanlar sunar.

2. **Necip Fazıl Kısakürek**: Necip Fazıl Kısakürek, ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan ve bu dönemi eleştiren birçok makale yazmıştır. “Ezanın Dili” adlı makalesi bu döneme dair etkili bir eleştiri içerir.

3. **Cemil Meriç**: Cemil Meriç’in “Ezan Meselesi” başlıklı makalesi, bu dönemi eleştiren ve dini özgürlüğü savunan bir perspektifi yansıtır.

4. **Ahmet Kabaklı**: Ahmet Kabaklı, “Türk Milletinin Ezanı” adlı makalesinde ezanın Türkçe okunmasının yarattığı tepkilere ve Türk milletinin dini bağlılığına vurgu yapar.

5. **Ali Fuad Başgil**: Ali Fuad Başgil’in “Ezan-ı Muhammedi” adlı makalesi, bu dönemdeki değişikliği eleştirir ve ezanın Arapça okunmasının İslam’ın bir gerekliliği olduğunu savunur.

Bu makaleler, ezanın Türkçe okunması dönemi üzerine yazılmış önemli eserlerden sadece birkaçıdır. Bu yazılar, dönemin tarihî ve kültürel bağlamını daha iyi anlamak için önemli kaynaklar olarak kabul edilir ve bu dönemin Türkiye’nin dini özgürlükleri ve toplumsal dinamikleri üzerindeki etkilerini incelemek isteyenler için önemlidir.

@@@@@@@

Ezan yasağı üzerine verilmis mahkeme ceza kararları

Türkiye’de ezanın Türkçe okunması dönemi boyunca çeşitli kişiler ve cemaatler ezanın Türkçe okunmasına karşı çıktılar ve bu durum bazen yargıya taşındı. Bu döneme dair mahkeme ceza kararları da mevcuttur. İşte bazı örnekler:

1. **Molla Halit Davası (1950)**: Cerrahpaşalı Halit olarak bilinen Halit Akmansu, ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan ve bu nedenle tutuklanan bir kişiydi. Mahkeme tarafından suçlu bulundu ve hapis cezasına çarptırıldı. Ancak daha sonra Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle serbest bırakıldı.

2. **Cemil Meriç Davası (1945)**: Ünlü yazar Cemil Meriç, ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan yazılar yazdığı için tutuklandı ve mahkeme tarafından hapis cezasına çarptırıldı. Bu olay, dönemin sansür ve düşünce özgürlüğüne getirilen sınırları yansıtır.

3. **Necip Fazıl Kısakürek Davası (1950)**: Necip Fazıl Kısakürek, ezanın Türkçe okunmasını eleştiren yazıları nedeniyle tutuklandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Bu dava, bu dönemin entelektüel figürlerinin dini özgürlükler ve ifade özgürlüğü konularındaki mücadelesini yansıtır.

Bu davalar, ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan kişilerin ve yazarların yargılandığı davalardan sadece birkaçıdır. Bu dönemin hukuki ve siyasi boyutları, Türkiye’nin tarihinde önemli bir yer tutar ve bu davalar, dönemin sosyal ve siyasi atmosferini anlamak için önemli kaynaklardır. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle ezanın Türkçe okunmasına son verilmiş ve bu dönem sona ermiştir.

@@@@@@@

Bediüzzaman ve Türkçe ezan yasağı üzerine

Bediüzzaman Said Nursi, Türkiye’de ezanın Türkçe okunması dönemi sırasında, bu değişikliği eleştiren ve bu konuda yazılar kaleme alan önemli bir İslam düşünürü ve yazardır. Bediüzzaman’ın Türkçe ezan yasağına ve dini özgürlüklere getirilen kısıtlamalara karşı görüşleri ve yazıları şunlarla özetlenebilir:

1. **Ezanın Türkçe Okunmasına Karşı Çıkışı**: Bediüzzaman, ezanın Türkçe okunmasını İslam’a aykırı ve dini özgürlüklere aykırı bir uygulama olarak gördü. Ona göre, ezanın Arapça olarak okunması, İslam’ın uluslararası bir dini olduğunu ve bütün Müslümanların aynı dini ibadetleri aynı dilde yapması gerektiğini vurguluyordu.

2. **Dini Özgürlüğün Savunucusu**: Bediüzzaman, din ve vicdan özgürlüğünün korunması gerektiğine inanıyordu. Ona göre, insanlar dinlerini özgürce yaşama hakkına sahipti ve devlet müdahalesi bu özgürlüğe zarar veriyordu.

3. **Din ve Milliyetçilik**: Bediüzzaman, dini ve milliyetçiliği birbirine karşı getirmemeye dikkat etti. Ona göre, İslam’ın bir ulusun dini olmasının yanı sıra evrensel bir din olduğunu vurgulamak önemliydi.

4. **Dini Eğitim ve Hürriyet**: Bediüzzaman, din eğitiminin serbest olması gerektiğini savundu. Ona göre, insanlar dini eğitimlerini özgürce alabilmeliydi.

Bediüzzaman Said Nursi’nin bu konudaki görüşleri ve yazıları, dini özgürlükler ve dinin kamusal hayatta nasıl yaşanması gerektiği gibi önemli konuları ele alır. Onun düşünceleri, bu dönemin zorlukları ve dini özgürlüklere getirilen sınırlamalar karşısında nasıl bir tavır sergilenmesi gerektiği hakkında önemli bir perspektifi yansıtır.

@@@@@@@#

Mustafa Kemal ezanı neden yasakladı

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak, Türkiye’de bir dizi laiklik reformu gerçekleştirmiş ve bu reformlar sırasında din ve devlet işlerini birbirinden ayırmayı hedeflemiştir. Atatürk’ün ezanla ilgili alınan kararlar, laiklik ilkesinin uygulanması bağlamında ele alınmalıdır.

Ezanın Türkçe okunması veya yasaklanması gibi önemli kararlar, şu ana nedenlere dayandırılabilir:

1. **Laiklik İlkesi**: Atatürk, Türkiye’yi laik bir devlet olarak kurma amacındaydı. Bu, dini ve devlet işlerinin ayrılmasını ve dinin kamusal hayatta daha sınırlı bir rol oynamasını gerektiriyordu. Bu bağlamda, dinî ritüellerin, ibadetlerin ve sembollerin modernleştirilmesi veya dini dilin değiştirilmesi gibi adımlar atıldı.

2. **Dil Reformu**: Atatürk döneminde Türk Dil Devrimi (Dil İnkılabı) gerçekleştirildi ve Osmanlı Türkçesi yerine Türkçenin basitleştirilmesi ve temizlenmesi hedeflendi. Bu kapsamda, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması düşünüldü.

Ezanın Türkçe okunması veya değiştirilmesi, o dönemde ciddi tartışmalara ve toplumsal tepkilere yol açtı. Ancak daha sonraki yıllarda, ezanın tekrar Arapça olarak okunmasına karar verildi ve bu değişiklikler geri alındı. Bu dönem, Türkiye’nin laiklik ilkesini ve din-devlet ilişkilerini şekillendiren önemli bir dönem olarak kabul edilir.

@@@@@

Bu memlekette düşman işgalinde dahi ezan susmazken, neden 1932-1950 yıllarında 18 yıl boyunca ezan yasaklandı?

Türkiye’de 1932-1950 yılları arasında ezanın Türkçe okunması veya Arapça ezanın yasaklanması gibi değişikliklerin yaşanmasının arkasındaki nedenler karmaşıktır ve dönemin sosyal, siyasi ve ideolojik koşullarıyla ilgilidir. Bu dönemdeki değişikliklerin bazı nedenleri şunlar olabilir:

1. **Laiklik Reformları**: Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet hükümeti, Türkiye’yi laik bir devlet olarak yeniden yapılandırmayı hedefledi. Bu bağlamda, din ve devlet işlerinin ayrılması, dinin kamusal hayatta daha sınırlı bir rol oynaması gibi reformlar gerçekleştirdi. Bu nedenle, dini ritüellerin modernleştirilmesi veya dini sembollerin değiştirilmesi gibi adımlar atıldı.

2. **Dil Reformu**: Atatürk döneminde Türk Dil Devrimi (Dil İnkılabı) gerçekleştirildi ve Türkçenin temizlenmesi ve basitleştirilmesi amaçlandı. Bu kapsamda, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması düşünüldü. Dil reformu, Türkçenin modernleştirilmesini ve halkın daha iyi anlayabileceği bir dilin kullanılmasını hedefliyordu.

3. **Siyasi İdeolojiler**: Bu dönemde Türkiye’de siyasi ideolojik değişiklikler yaşandı. Özellikle 1930’ların sonlarına doğru Türkçülük ve milliyetçilik ideolojileri etkili oldu. Bu ideolojiler, Türk kimliğini vurgulamayı amaçladı ve bunun bir sonucu olarak da Türkçe ezan gibi değişiklikler gündeme geldi.

Ezanın bu dönemdeki değişiklikleri, toplumun farklı kesimlerinde farklı tepkilere yol açtı ve bu süreç, Türkiye’nin tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Daha sonraki yıllarda, ezanın tekrar Arapça olarak okunmasına karar verildi ve bu değişiklikler geri alındı. Bu dönem, Türkiye’nin laiklik ilkesini ve din-devlet ilişkilerini şekillendiren önemli bir dönem olarak kabul edilir.

Loading

No ResponsesEylül 29th, 2023