VARLIKLAR ELENİYOR
VARLIKLAR ELENİYOR
Önce toprakta ve topraktan.
Sonra gıdadan ve gıdalardan.
Sonra mideden ve vücuttan.
Sonra bel ve kaburga kemikleri arasından atılan sperm, meni ve bir damla sudan.
Sonra imtihanla insanların içinden.
Sonra mahşerdeki hesaptan.
En sonra da sırattan geçerek cennet ve cehennem olarak tezahür eden bir sona varıyor.
Bir yolcu olan insanın yolculuk serüveni böyle noktalanıyor.
Her şey aslına rücu ediyor.
Birçok elekten elendikten sonra.
Hamdım. Piştim. Yandım.
“Hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor. Ve zerrat kafilelerine güya hayatın yuvası olan her ceset, o zerrelere vazife görmek, nurlanmak, talimat yapmak için bir misafirhane, bir mektep, bir kışladır. Adeta Zât-ı Hayy ve Muhyî, bu makine-i hayat vasıtasıyla, bu karanlıklı ve fâni ve süflî olan âlem-i dünyayı lâtifleştiriyor, ışıklandırıyor, bir nevi beka veriyor, bâki bir âleme gitmeye hazırlattırıyor.”[1]
“Evet, şu muntazam kâinat ve şu azametli, gâyet büyük fabrika, bütün mevcudâtiyle hummâlı bir faâliyet içinde mütemâdiyen çalışmasıyla beraber, kâinatın her tarafını ter temiz tutan, kirli ve bulaşık maddelerden, lüzumsuz olarak hiçbir tarafta hiçbir şey bulundurmayan, şu azametli seyyârâttan tut, tâ zerrâta kadar her mevcud, Kuddûs-ü Âzamdan gelen emirlere müheyyâ ve münkâd olarak gâyet faal ve gâyet hârika bir istihâle makinesi haline getirilmekle, şu azametli kâinat ve bütün unsurları baştan başa Cennetnümûn güzellikleriyle, kendilerini enzâr-ı âleme arz ediyorlar.”[2]
“kâinata serpilmiş katarat ve lemeat-ı hayatın dahi muhassalı bir hayat-ı umumiye var olmak gerektir. Hayat varsa ruh da vardır. Öteki gibi müntehâ-i ruh bir mebde-i ruhun cilve-i feyzidir. O mebde-i ruh dahi, hayat-ı ezeliyenin tecellîsidir ki, lisan-ı tasavvufta “hayat-ı sâriye” tesmiye ederler.”[3]
MEHMET ÖZÇELİK
29-07-2023
[1] Lemalar. Bediüzzaman. 323.
[2] Bediüzzaman. Lema. 1. Nükte.
[3] Sünuhat. Bediüzzaman. 25.