İNGİLİZ SÖMÜRGE SİYASETİ

İNGİLİZ SÖMÜRGE SİYASETİ

İngilizlerin İstanbul’u işgali nasıl gerçekleşti?


İngilizlerin İstanbul’u işgali 16 Mart 1920’de başlamış ve 6 Ekim 1923’te sona ermiştir. İşgal dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla başlamıştır.

İngiliz işgali, Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını sağlamak amacıyla gerçekleşti. Antlaşma, Osmanlı’nın parçalanması, toprak kaybı ve ağır savaş tazminatları ödemeyi kabul etmesini içeriyordu. İşgal, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’a İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin gelmesiyle gerçekleşti. Bu işgal, itilaf devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki kontrolünü artırmak ve Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını zorlamak için yapılan bir hamleydi.

İngilizler, İstanbul’a asker çıkarmak için önce kuşattılar ve ardından şehre girmeye başladılar. İngilizler, Osmanlı hükümetiyle iş birliği yaptı ve İstanbul’da yerel yönetimi ele geçirdi. Bu dönemde İngiliz askerleri şehirde kontrolü sağladı ve Osmanlı halkını denetledi.

Ancak, işgal süresi boyunca Osmanlı milis kuvvetleri ve yerel direniş grupları da faaliyet gösterdi. Türk Kurtuluş Savaşı önderlerinden Mustafa Kemal Atatürk, işgale karşı direniş çağrısında bulundu ve Ankara’da yeni bir hükümet kurdu.

İş birliği yapmaktan rahatsız olan İngilizler, işgal dönemi boyunca Türkleri baskı altında tuttu ve direnişi bastırmak için sıkı önlemler aldı. Ancak, Türk direnişi giderek güçlendi ve 1922’de Türk Kurtuluş Savaşı’nın zaferiyle sonuçlandı.

Sonuç olarak, İngiliz işgali İstanbul’da yaklaşık üç yıl boyunca devam etmiştir. Türk direnişi ve Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda, işgal sona ermiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla sonuçlanmıştır.

######

İngilizlerin İstanbul’u işgali, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’nda Almanya ve müttefikleriyle savaşmak üzere İttifak Devletleri’ne katılması sonucu yaşandı. İngiliz Hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu’nu bu kararından vazgeçirmek amacıyla, İstanbul’u işgal etmeye karar verdi.

İngilizlerin İstanbul’u işgal etme planı öncelikle Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nın kontrolünü ele geçirmekti. Bunun için 19 Mart 1915’te Gelibolu Yarımadası’na askeri bir çıkarma operasyonu düzenlediler. Bu operasyon, Çanakkale Savaşı olarak bilinir.

Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Almanya’nın birlikleri, İngiliz ve müttefiklerine karşı başarılı bir savunma sergiledi. Ancak 18 Mart 1915’te gerçekleşen Çanakkale Deniz Muharebesi’nde İngiliz ve Fransız donanmaları önemli bir zafer kazanarak Çanakkale Boğazı’nı geçmeyi başardılar.

Çanakkale Savaşı’nın ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul, 13 Kasım 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla işgal edildi. İngilizler, İstanbul’a askeri birlikler göndererek kentin kontrolünü ellerine geçirdi. İngiliz işgali sırasında Osmanlı hükümeti dağıtıldı ve İstanbul’un yönetimi İngilizlerin eline geçti.

İngilizler, İstanbul’u işgal ederek Osmanlı İmparatorluğu’na baskı yapmaya çalıştılar ve Osmanlı’nın Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamasını sağladılar. Bu antlaşmayla Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal altındaki toprakları kontrol edilmeye başlandı ve İstanbul, İngilizlerin kontrolü altında bir işgal bölgesi haline geldi. İşgal, Milli Mücadele’nin başlamasıyla sona erdi.

₺₺₺₺₺₺₺

İngiliz İşgali İstanbul’da

İngilizlerin İstanbul’u işgali nasıl gerçekleşti?

İstanbul’un İngilizler tarafından işgali, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması ve imparatorluğun dağılma sürecinde gerçekleşti. İşgal, 1918 yılında başlayan Mondros Ateşkes Antlaşması ile resmen başladı.

Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Müttefik Devletler arasında imzalanan bir ateşkes antlaşmasıydı. Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun Müttefik Devletlerin kontrolündeki bölgelere askeri işgale tabi tutulmasını öngörüyordu. İşgal, 30 Ekim 1918 tarihinde İngiliz ordusunun öncülük ettiği bir harekâtla başladı.

İngilizler, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’u işgal etmek için önceden hazırlıklar yapmışlardı. İşgal harekâtı için İngiliz Donanması’nın büyük bir gücü Boğazlar’a yönlendirildi. 13 Kasım 1918’de İngiliz donanması, İstanbul Boğazı’na giriş yaptı ve Osmanlı İmparatorluğu’na ait bazı gemileri ele geçirdi. Ardından İstanbul limanına doğru ilerlediler.

İngilizlerin ilerlemesi sonucunda Osmanlı İmparatorluğu hükümeti, 13 Kasım 1918’de İstanbul’u terk etti. İngilizler, işgal edilen İstanbul’a girdi ve kontrolü ele geçirdi. İşgal sürecinde İngiliz askerleri, İstanbul’da askeri ve siyasi yetkileri ellerinde bulundurarak işgal rejimini kurdu.

İngiliz işgali döneminde, Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntıları olan İstanbul’da çeşitli siyasi ve toplumsal olaylar yaşandı. İngilizler, işgal ettikleri bölgede yönetimi kontrol altında tuttu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kalan topraklarını da baskı altında tutmak için çeşitli politikalar izledi.

Ancak İngiliz işgali uzun sürmedi. İşgal, 1922 yılında Türk Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasıyla sona erdi. Türk Kurtuluş Savaşı’nın ardından 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla İngilizler ve diğer işgal güçleri Türkiye topraklarından çekildi ve İstanbul tamamen Türk egemenliği altına girdi.

%%%%%%%

İngiliz muhipler cemiyetinin kuruluş amacı ve gayesi neydi?

İngiliz Muhipler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında, savaşa İngiltere’nin katılmasını savunan ve İngiltere ile ittifak ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlayan bir harekettir. Cemiyet, Almanya’nın artan gücünü ve tehditlerini göz önünde bulundurarak, İngiltere’nin savaşa girmesi ve İngiltere ile müttefik ilişkileri güçlendirmesi gerektiğini savunuyordu. Asıl amacı, İngiliz kamuoyunu savaşa ve İngiltere’nin iç ve dış politikalarında daha sert bir duruşa ikna etmekti.

@@@@@@

İngiliz Muhipler Cemiyeti, 1919 yılında İstanbul’da kurulan bir örgüttür. Bu cemiyet, İngiliz dostu olan Türk aydınları ve entelektüeller tarafından kurulmuştur. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kuruluş amacı ve gayesi şunlardır:

1. İngiliz Dostluğunu Teşvik Etmek: Cemiyetin en önemli amacı, İngiliz dostluğunu teşvik etmek ve Türk-İngiliz ilişkilerini geliştirmektir. Cemiyet, İngilizlerin Osmanlı topraklarını işgal etmesine karşı çıkacak, İngilizlerle dostane ilişkiler kurmayı ve işbirliği yapmayı hedeflemiştir.

2. Batılılaşmayı Desteklemek: İngiliz Muhipler Cemiyeti, Batılılaşma hareketine büyük destek vermiştir. Bu hareket, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme çabalarını, Batı’nın ekonomik, siyasi ve sosyal modellerini benimsemesini içermektedir. Cemiyet, İngiltere’nin bu konuda rol model olarak görülmesini ve Türkiye’nin Batı’ya entegrasyonunu teşvik etmeyi amaçlamıştır.

3. Mondros Mütarekesi’ni Savunmak: İngiliz Muhipler Cemiyeti, Mondros Mütarekesi’ni savunmuş ve İngilizlerin işgali döneminde Türklerle işbirliği yapmıştır. Mütareke, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması sonrasında imzalanan bir ateşkes anlaşmasıdır. Cemiyet bu mütarekeyi Türkiye’nin çıkarına olduğunu düşünerek desteklemiştir.

4. İngilizlerle Ekonomik İlişkileri Güçlendirmek: Cemiyet, İngiltere ile ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesini hedeflemiştir. İngiliz Muhipleri, İngiliz sermayesinin Türkiye’ye gelmesini ve yatırımlarının artmasını teşvik etmiştir.

Ancak, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin faaliyetleri ve politikaları, Türk milliyetçi ve bağımsızlık hareketleri tarafından eleştirilmiştir. Bu hareketler, cemiyetin İngiliz egemenliğine boyun eğmekle suçlanmasına ve işbirlikçilikle suçlanmasına yol açmıştır. Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde ise cemiyetin etkinliği giderek azalmıştır ve sonrasında da dağılmıştır.

%%%%%%

İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin Amaçları

İngiliz muhipler cemiyetinin kuruluş amacı ve gayesi neydi?

İngiliz Muhipler Cemiyeti, 1911 yılında İngiltere’de kurulan bir organizasyondur. Cemiyetin kuruluş amacı, Osmanlı İmparatorluğu’na ve Türklere olan sempati ve desteği teşvik etmekti. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin temel gayesi ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü ve İngiltere ile olan ilişkilerini korumak ve güçlendirmekti.

Cemiyetin kuruluşu, Osmanlı İmparatorluğu’nun zor dönemlerinden birine denk gelirken, Birinci Balkan Savaşı ve ardından gelen I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği belirsizlik içindeydi. İngiliz Muhipler Cemiyeti, İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu ile olan stratejik ve ticari çıkarlarını korumak isteyen bir grup politikacı, iş adamı ve entelektüel tarafından kuruldu.

Cemiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğünü ve siyasi istikrarını destekledi. Ayrıca, İngiliz hükümetine ve kamuoyuna Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiltere için stratejik bir müttefik olduğunu ve iyi ilişkilerin sürdürülmesi gerektiğini savundu. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin üyeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını önlemek ve İngiltere’nin Orta Doğu’da etkisini korumak için çaba sarf ettiler.

Ancak, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması kaçınılmaz hale geldi. Bu durum, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin etkinliğini azalttı ve zamanla örgüt dağıldı. İngiliz Muhipler Cemiyeti, İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin tarihinde önemli bir rol oynamış bir organizasyon olarak bilinir.

######

İngilizlerin Rolü ve Etkisi

İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetindeki etki ve rolü nedir?

İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu ve dünya siyasetindeki etkisi ve rolü oldukça geniştir. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde ve sonrasında bölgedeki politikalarını etkileme çabalarıyla tanınmıştır. İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetindeki etkileri şunları içerir:

Doğu Sorunu ve İngiliz Emperyalizmi: 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde, İngilizler Doğu Sorunu olarak adlandırılan bölgedeki siyasi ve toprak sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. Bu dönemde İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasından faydalanarak Ortadoğu’da etkisini artırdı ve emperyalist hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştı.

Siyonizm ve Balfour Deklarasyonu: Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere, Siyonist hareketi destekleyerek Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasını öngören Balfour Deklarasyonu’nu yayınladı. Bu deklarasyon, İngilizlerin Ortadoğu’da etkinliğini ve İngiliz-Mandat Filistini’nin oluşumunu şekillendirdi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılması ve Mandalar: Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde, İngiltere önemli bir rol oynadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasını paylaşmak için İngiltere, Fransa ve diğer müttefikleri arasında sınırlar ve yönetim bölgeleri üzerinde anlaşmalar yapıldı. Bu süreçte, İngiltere Irak ve Ürdün gibi bölgelerde mandalar kurarak buralarda etkisini sürdürdü.

İngiliz Petrolden Yararlanma: 20. yüzyılın başlarından itibaren petrolün stratejik önemi arttıkça, İngiltere Ortadoğu’daki petrol kaynaklarından yararlanma hedefi güttü. İngiltere, petrol zengini bölgelerdeki politikalarıyla kendi enerji güvenliğini sağlamayı amaçladı ve bu amaçla çeşitli anlaşmalar imzaladı.

İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası: İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun varisi olan Türkiye’ye destek verdi. Ayrıca savaşın sonunda, İngiltere Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden biri olarak dünya siyasetinde etkili oldu.

Ortadoğu’da Sömürgecilik Sonrası Etki: İngiltere, 20. yüzyılın ikinci yarısında bölgeden çekilme sürecine girdi. Ancak, bu çekilme süreci sırasında bölgedeki siyasi, ekonomik ve toplumsal yapıları etkilemeye devam etti. Özellikle Filistin-İsrail sorunu ve İngiliz sömürge döneminden kaynaklanan bazı sorunlar İngiltere’nin etkisini devam ettirmesine neden oldu.

İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetindeki etkisi ve rolü, tarihsel olarak karmaşık ve çeşitli olmuştur. Bu etki ve rol, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminden başlayarak günümüze kadar uzanan bir süreci kapsamaktadır.

%%%%%%%

İngilizler, Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüş sürecinde ve sonrasında önemli bir etki ve rol oynamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, ekonomik ve askeri gerilemesi döneminde, İngiltere imparatorluğunun çıkarlarına hizmet etmek amacıyla çeşitli politikalar geliştirmiştir. Özellikle 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar ve Orta Doğu’da etkisini kaybetmesiyle birlikte İngilizler, bölgedeki nüfuzlarını artırmışlardır.

İngilizlerin, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkisi I. Dünya Savaşı sırasında daha da belirginleşmiştir. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ve paylaşılması için çeşitli antlaşmalar ve anlaşmalar yapmıştır. Örneğin, 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeleri paylaşılmıştır. İngilizler aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu’nun etrafındaki Arap ve Kürt bölgelerinde bağımsızlık hareketlerini desteklemiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına katkı sağlamıştır.

İngilizler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra da bölgedeki etkilerini sürdürmüşlerdir. Özellikle Filistin ve Irak gibi bölgelerde İngiliz mandaları kurularak buralar İngiliz nüfuzuna girmiştir. İngiltere’nin bölgedeki petrol kaynaklarına olan ilgisi, bu dönemde daha da artmıştır.

Günümüzde ise İngiltere, Orta Doğu ve Kıbrıs gibi bölgelerdeki siyasi ve askeri varlığıyla hala etkisini sürdürmektedir. Bu bölgelerdeki çeşitli kriz ve çatışmalarda İngiltere’nin politik ve askeri desteği önemli rol oynamaktadır. Örneğin, 1990’larda Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında gerçekleştirilen Körfez Savaşı’nda İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’ne askeri destek vermiştir.

Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve sonrasında İngilizlerin bölgedeki etkisi ve rolü oldukça büyük olmuştur. Bu etki ve rol, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde, hem de sonrasında bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri gelişmelere yön vermiştir.

%%%%%^

İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetinde etki ve rolü oldukça önemlidir. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması sürecinde ve sonrasında bölgede güçlü bir aktör olarak yer almıştır. İşte İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetindeki bazı etki ve rolleri:

1. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde etkili olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak kaybetmesi ve bölgesel güçlerin ortaya çıkması, İngilizlerin politik veya askeri müdahaleleri sayesinde gerçekleşmiştir. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Osmanlı topraklarını işgal etmiş ve paylaşım tartışmalarına katılmıştır.

2. İngiltere, 19. ve 20. yüzyıllarda Orta Doğu’da etkili bir sömürge imparatorluğu kurmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, İngilizler bölgede Irak, Ürdün, Filistin gibi mandalar kurarak etkinliklerini genişletmiştir. Bu, İngilizlerin bölgedeki siyasi ve ekonomik etkisini güçlendirmiştir.

3. İngiltere, 1916 yılında Osmanlılara karşı Arap isyanını destekleyerek Orta Doğu politikasında etkin bir rol oynamıştır. Şerif Hüseyin’in liderliğindeki Arap isyanı, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşmış ve İngilizlerin bölgedeki hâkimiyetini sağlamıştır. Bu aynı zamanda Balfour Deklarasyonu ile İngilizlerin Filistin topraklarında Yahudi yerleşimini teşvik etmesiyle de ilişkilendirilebilir.

4. İngilizler, İstanbul’u ve diğer stratejik bölgeleri I. Dünya Savaşı sonrası işgal etmiş ve kontrol altına almıştır. Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ve İstanbul’u işgal etmeleriyle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına ve Sevr Antlaşması’nın hazırlanmasına katkıda bulunmuşlardır.

5. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sonrası bölgede etkili oldu ve yeni kurulan devletlere politik, askeri ve ekonomik desteği sağladı. Özellikle Irak, Ürdün ve Filistin gibi ülkelerde etkili bir manda yönetimi uyguladı ve bu ülkelerin siyasi süreçlerini şekillendirdi.

Sonuç olarak, İngilizlerin Osmanlı ve dünya siyasetinden etki ve rolü büyük olmuştur. İngiltere’nin bölgedeki güçlü konumu ve sömürgecilik politikası, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve yeni devletlerin oluşumu üzerinde derin bir etkiye sahip olmuştur.

%%%%%%

İngiltere’nin Sömürgecilik Faaliyetleri

İngiltere’nin yaygın olan sömürgecilik faaliyetleri nelerdir?

İngiltere’nin tarihi boyunca yaygın olan sömürgecilik faaliyetleri çeşitli kıtalara ve bölgelere yayılmıştır. İngiltere, 16. yüzyıldan itibaren başlayan keşifler ve denizaşırı ticaret ile sömürgecilik faaliyetlerine girişmiştir. İşte İngiltere’nin yaygın olan bazı sömürgecilik faaliyetleri:

Amerika Sömürgeciliği: 17. yüzyılda başlayan İngiliz sömürgeciliği, Kuzey Amerika’da önemli bir etki yaratmıştır. Virginia, Massachusetts, Maryland ve diğer koloniler kurulmuş ve buralarda İngiliz yerleşimciler yaşamıştır. Amerika Sömürgeciliği, 13 koloni olarak adlandırılan İngiliz yerleşimlerinin Amerika Birleşik Devletleri’nin temelini oluşturmasıyla sonuçlanmıştır.

Hindistan Sömürgeciliği: 17. yüzyıldan itibaren İngiltere, Doğu Hindistan Şirketi aracılığıyla Hindistan’da sömürgeci faaliyetlere başlamıştır. Hindistan, İngiltere için önemli bir ticaret merkezi olmuş ve 1858’de İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin kaldırılmasıyla doğrudan İngiliz yönetimi altına girmiştir. İngiltere, Hindistan’ı 1947 yılına kadar sömürge olarak yönetmiştir.

Afrika Sömürgeciliği: 19. ve 20. yüzyıllarda İngiltere, Afrika kıtasında sömürgeci faaliyetlerde bulunmuştur. Özellikle Güney Afrika, Kenya, Nijerya ve Gana gibi bölgelerde İngiliz sömürge idaresi kurulmuştur. İngiltere’nin Afrika’daki sömürgeci faaliyetleri, yeraltı kaynaklarına ve ticaret rotalarına erişimi sağlama amacını taşımıştır.

Okyanusya Sömürgeciliği: İngiltere, 18. ve 19. yüzyıllarda Pasifik Okyanusu’ndaki ada gruplarında da sömürgeci faaliyetlerde bulunmuştur. Özellikle Avustralya ve Yeni Zelanda, İngiliz sömürgeciliğinin önemli örnekleridir. İngiltere’nin buradaki faaliyetleri, yerleşimcilerin göç etmesi, toprakların ele geçirilmesi ve yerel halkların kültürel etkilenmesi gibi unsurları içermiştir.

Orta Doğu ve Asya Sömürgeciliği: İngiltere, Orta Doğu ve Asya’da da sömürgeci faaliyetlerde bulunmuştur. Örneğin, Mısır, Irak, İran, Singapur ve Malezya gibi bölgelerde İngiliz sömürge yönetimleri kurulmuştur. Bu bölgelerdeki faaliyetler genellikle ticari çıkarlar, stratejik konumlar ve yeraltı kaynaklarına erişim gibi nedenlerle gerçekleştirilmiştir.

Bu listedeki örnekler, İngiltere’nin sömürgecilik faaliyetlerinin sadece bir kısmını temsil etmektedir. İngiltere’nin sömürgeciliği, tarih boyunca daha birçok bölgeyi etkilemiş ve geniş bir coğrafyada sömürge yönetimleri kurmuştur.

@@@@@#@

İngiltere’nin yaygın olan sömürgecilik faaliyetleri şunları içermektedir:

Atlantik Köle Ticareti: 16. yüzyıldan itibaren Batı Afrika ülkelerinden esir alınan insanların Amerika’ya köle olarak götürülmesi ve satılmasıdır. Bu faaliyet, İngiltere için büyük kar sağlamış ve İngiliz sömürge sisteminin temelini oluşturmuştur.

Hint Sömürgeciliği: 18. yüzyıldan itibaren İngiltere, Hindistan’ı sömürgeleştirmeye başlamıştır. Doğu Hindistan Şirketi’nin kontrolünde olan İngilizler, Hindistan’ın kaynaklarından ve ticaretinden büyük ölçüde yararlanmıştır. Hindistan’ın tarım, sanayi ve yönetim alanlarında sömürgeleştirilmesiyle birlikte İngilizler, zenginlik ve güçlerini artırmıştır.

Afrika Sömürgeciliği: 19. ve 20. yüzyıllarda İngiltere, Afrika kıtasında çeşitli bölgeleri sömürgeleştirmiştir. Özellikle Gana, Kenya, Nijerya, Zimbabve gibi ülkeler İngiliz sömürgeleri haline gelmiştir. İngiltere, bu bölgelerdeki doğal kaynakları (altın, elmas, kurşun gibi madenler) ve tarım ürünleri (kakao, kahve, pamuk gibi) sömürgeleştirmiştir.

Denizcilik ve Ticaret Üsleri: İngiltere, sömürgeleştirdiği bölgelerde stratejik ticaret üsleri kurmuş ve denizaşırı ticaretini bu üsler aracılığıyla yönetmiştir. Özellikle Karayip Adaları, Güney Afrika, Avustralya gibi bölgelerde İngiliz ticaret üsleri bulunmuştur.

Asya-Pasifik Sömürgeciliği: 18. yüzyıldan itibaren İngiltere, Asya ve Pasifik bölgesinde de sömürgecilik faaliyetlerinde bulunmuştur. Özellikle Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur, Hong Kong gibi bölgeler İngiliz sömürgeleri olmuştur. Bu bölgelerde kaynaklardan yararlanma, ticaret yapma ve coğrafi stratejik öneme sahip olma gibi amaçlar güdülmüştür.

Bu faaliyetler İngiltere’nin küresel bir imparatorluk kurmasına ve dünya çapında etki sahibi olmasına yardımcı olmuştur. Ancak sömürgecilik dönemi, sömürge halklarının sömürülmesi, kültürel asimilasyon, ekonomik adaletsizlik ve yerli halkların haklarının ihlali gibi sorunlara yol açmıştır.

@@@@@@

Osmanlı-İngiltere Savaşları

Osmanlı Devleti’nin İngiltere’yle Savaşları?

Osmanlı Devleti, tarih boyunca İngiltere ile çeşitli dönemlerde çatışmalara girmiştir. Bu çatışmalar, genellikle stratejik çıkarlar, toprak anlaşmazlıkları ve güç mücadelesi gibi nedenlerle ortaya çıkmıştır. İşte Osmanlı Devleti’nin İngiltere ile önemli savaşlarından bazıları:

Kıbrıs Savaşı (1570-1573): Osmanlı Devleti ile Venedik Cumhuriyeti arasındaki çatışmada, Venedik’teki İngiliz etkisini zayıflatmak amacıyla İngiltere ile de mücadele edildi. Bu savaş, Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’ı ele geçirmesiyle sonuçlandı.

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918): Osmanlı Devleti, İngiltere’nin de dahil olduğu İtilaf Devletleri ile Orta Doğu ve Mezopotamya’da çatıştı. Özellikle Çanakkale Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiliz ve Anzak kuvvetlerine karşı başarılı bir savunma gerçekleştirdiği önemli bir savaştır.

I. Meşrutiyet Dönemi (1908-1918): Bu dönemde, İngiltere, Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme ve anayasa hareketlerini destekledi. Ancak, İngilizlerin Osmanlı topraklarında yayılma politikaları, Osmanlı hükümeti ve İngilizler arasında gerginliklere yol açtı.

İkinci Dünya Savaşı (1939-1945): Osmanlı Devleti, İngiltere’nin de yer aldığı Mihver Devletleri’ne karşı savaşmamış olsa da, savaş sırasında stratejik bir konumda yer aldı ve İngilizlerle bazı çatışmalara girdi. Özellikle Irak ve Suriye’deki çatışmalar, İngilizlerin Osmanlı güçlerine karşı başarılı operasyonlar düzenlediği dikkate değer olaylardandır.

Bu çatışmaların bazıları Osmanlı Devleti için başarıyla sonuçlandı, ancak Osmanlı Devleti, zaman içinde İngiltere’nin güçlü etkisine ve yayılma politikalarına karşı zorlu bir mücadele verdi. İngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler, genellikle çatışma ve rekabet üzerine kurulu olmuştur.

@@@@@

Osmanlı Devleti’nin İngiltere ile çeşitli savaşları olmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

Kırım Savaşı (1853-1856): Bu savaşta Osmanlı Devleti, Rusya’ya karşı mücadele ederken İngiltere ve Fransa da Osmanlı’ya destek vermiştir. İngiltere, Osmanlı’nın yanında savaşa katılarak Rusya’yı yenilgiye uğratmayı amaçlamıştır.

I. Dünya Savaşı (1914-1918): Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında yer almış ve İngiltere ile savaşmıştır. İngiltere, Osmanlı Devleti’nin kontrolündeki Ortadoğu topraklarını ele geçirmek için çeşitli operasyonlar düzenlemiştir. Özellikle Çanakkale Savaşı, Osmanlı-İngiliz savaşlarının en önemli çatışmalarından biridir.

Türk İstiklal Savaşı (1919-1922): Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, İngiltere ile Lozan Antlaşması sürecinde mücadele etmiştir. İngiltere, Osmanlı Devleti’nin paylaşılmasında etkin rol oynamış ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesine karşı çıkmıştır.

II. Dünya Savaşı (1939-1945): Osmanlı Devleti’nin halefi olan Türkiye Cumhuriyeti, II. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmıştır. Ancak İngiltere, savaş boyunca Türkiye’ye baskı yaparak Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma bazı toprakları ele geçirmeyi amaçlamıştır.

Bu savaşlar ve çatışmalar Osmanlı Devleti ile İngiltere arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını ve rekabetini göstermektedir. Osmanlı Devleti’nin zayıflama sürecinde İngiltere, bölgedeki etkinliğini artırmak için Osmanlı topraklarına müdahale etmeye çalışmıştır.

@@@@@

Kutül Ammare Savaşı ve sonuçları

Kutül Amare Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere arasında gerçekleşen önemli bir çatışmadır. Savaş, 29 Nisan 1916 ile 30 Aralık 1916 tarihleri arasında, günümüzde Irak sınırları içerisinde yer alan Kutül Amare (Kut) şehri çevresinde gerçekleşmiştir.

Savaşın nedeni, İngilizlerin Basra Körfezi’ndeki petrol yataklarına erişimini engellemek isteyen Osmanlı İmparatorluğu’nun Kut bölgesindeki İngiliz kuvvetlerini kuşatmasıydı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Kut’a karşı başlattığı kuşatma, 147 günlük bir süre boyunca devam etti.

İngilizler, Kut kuşatmasına destek amacıyla birçok seferberlik ve takviye kuvvet gönderdi, ancak başarısız oldular. Osmanlı İmparatorluğu’nun komutanı Halil Paşa’nın kararlı savunması ve İngilizlerin ikmal hattının kesilmesi sonucunda, İngilizler açlık, hastalık ve yıpranmadan dolayı zor durumda kaldılar.

Sonunda, 29 Nisan 1916’da General Charles Townshend ve yaklaşık 13.000 İngiliz askeri, açlık ve hastalık nedeniyle teslim oldu. Kutül Amare Savaşı, İngilizlerin I. Dünya Savaşı’nda yaşadığı en büyük askeri yenilgilerden biri olarak tarihe geçti.

Savaşın sonuçları şunlardı:

İngilizler, Kut kuşatmasındaki ağır yenilgileri nedeniyle moral açısından büyük bir darbe aldılar. Bu, İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu’na karşı genel stratejilerini ve güvenilirliklerini sorgulamalarına neden oldu.

Osmanlı İmparatorluğu, Kutül Amare Savaşı’nın zaferiyle önemli bir propaganda kazanmıştır. İmparatorluğun moralini yükseltti ve Osmanlı halkı arasında savaşa olan desteği artırdı.

Kutül Amare Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiliz kuvvetlerini Basra Körfezi’ndeki petrol bölgelerine erişimini engellemesine yardımcı oldu. Bu, İngilizlerin bölgedeki petrol kaynaklarına olan erişimini kısıtladı ve Osmanlı İmparatorluğu’na stratejik bir avantaj sağladı.

Savaş, İngilizlerin Basra Körfezi’ndeki varlığını güçlendirmek için daha fazla kaynak ve askeri güç sevkiyatı yapmalarına neden oldu. Bu, I. Dünya Savaşı’nın Ortadoğu Cephesi’ndeki çatışmaların genişlemesine ve daha fazla kan ve kaynak kaybına yol açtı.

Kutül Amare Savaşı, I. Dünya Savaşı’nın genel akışı içerisinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Savaşın sonuçları, savaşın seyrini ve Ortadoğu’daki siyasi ve askeri dengeyi etkiledi.

%%%%%%

Kutül Ammare Savaşı, 27 Ağustos 716 tarihinde İslam Halifeliği ve Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen bir savaştır.

İslam Halifeliği’nin genç komutanı Mücahit bin Velid komutasındaki Müslüman kuvvetleri, Bizans İmparatoru III. Leon’un emrindeki Bizans kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiştir. Savaş, Ön Asya’daki birçok önemli ticaret yolu üzerinde bulunan Kutül Ammare kasabası etrafında gerçekleşmiştir.

Müslüman kuvvetleri, Bizans İmparatorluğu’nun bu ticaret yollarını kontrol etme hedefine karşı direnmek için savaşmıştır. Müslümanların stratejisi, Bizans kuvvetlerinin sabit bir savunma hattında takılıp kalmalarını sağlamak ve ardından geri çekilirken onları takip ederek imha etmek üzerine kuruluydu.

Savaş, Müslümanların zaferiyle sonuçlandı ve Bizans kuvvetleri büyük kayıplar yaşadı. Bu zafer, Müslümanların bölgedeki varlığını güçlendirdi ve İslam’ın yayılmasına katkı sağladı. Aynı zamanda, Mücahit bin Velid’in askeri yetenekleri ve liderlik kabiliyeti de savaşta gözlemlendi ve tanındı.

Kutül Ammare Savaşı, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu savaş, Müslümanların Orta Doğu’daki varlıklarını sağlamlaştırdığı ve Bizans İmparatorluğu’nun bölgedeki gücünü zayıflattığı bir döneme denk gelir. Ayrıca, savaşın sonucu, Müslümanların bölgede daha fazla toprak kazanmalarına ve İslam devletini genişletmelerine olanak sağladı.

%%%%%%

İngiliz Savaşları: Kazandı, Kaybetti

İngilizlerin yendiği ve yenildiği Savaşlar hangileridir?

İngilizler, tarihte birçok savaşa katıldı ve hem kazandıkları hem de kaybettikleri savaşlar oldu. İşte bazı örnekler:

İngilizlerin Kazandığı Savaşlar:

İspanyol Armadası Savaşı (1588): İngiltere, İspanyol Armadası’nı mağlup ederek deniz üstünlüğünü elde etti.
Waterloo Muharebesi (1815): İngilizler, Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın ordularını yendi ve Napolyon’un sonunun gelmesine yol açtı.
Trafalgar Muharebesi (1805): İngiltere, Napolyon’un Fransız-Spanyol donanmasını mağlup ederek deniz gücünü sağlamlaştırdı.
Somme Muharebesi (1916): Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz İmparatorluğu, Almanya’ya karşı büyük bir saldırı başlattı ve zafer elde etti.
Britanya-Fransa Müttefikleri D-Day Harekâtı (1944): İngiliz ve müttefik kuvvetler, Normandiya Çıkarması olarak da bilinen operasyonla Nazi Almanyası’na karşı zafer kazandı.
İngilizlerin Kaybettiği Savaşlar:

Amerikan Bağımsızlık Savaşı (1775-1783): İngiliz İmparatorluğu, Amerikan kolonilerine karşı savaşta yenildi ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı.
Sarıkamış Harekatı (1914-1915): Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’na karşı gerçekleştirilen bu harekatta İngiliz kuvvetleri ağır kayıplar verdi.
Dunkirk Tahliyesi (1940): İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından kuşatılan İngiliz ve müttefik birlikleri, Dunkirk’ten tahliye edilmek zorunda kaldı.
Singapur Muharebesi (1942): Japonya’nın Güneydoğu Asya’yı istilası sırasında İngiliz İmparatorluğu’na bağlı birlikler, Singapur’da Japonlara karşı yenilgiye uğradı ve teslim oldu.
Bu sadece bazı örneklerdir ve İngilizlerin katıldığı diğer savaşlar ve sonuçları hakkında daha fazla bilgi bulunmaktadır.

%%%%%%

İngilizlerin yendiği ve yenildiği savaşlar aşağıdaki gibidir:

İngilizlerin Yendiği Savaşlar:

İngiliz İç Savaşı (1642-1651): Kralcılar (Royalists) olarak bilinen grup, parlamento destekçisi olan İngiliz Parlamentosu (Parliamentarians) tarafından yenilgiye uğratıldı.
Yedi Yıl Savaşı (1756-1763): İngiltere, Fransa’ya karşı zafer kazandı ve Fransa’nın Amerika kıtasındaki topraklarının kontrolünü ele geçirdi.
Napolyon Savaşları (1803-1815): Napolyon Bonapart liderliğindeki Fransa’ya karşı kurulan İngiliz ittifakı, Napolyon’un yenilerek sürgüne gönderilmesine yol açtı.
İngiliz-Kızılderili Savaşları (1600’ler-1900’ler): İngiliz kolonizasyonu sırasında yerli Amerikan kabileleriyle yapılan savaşlarda İngilizler genellikle zafer kazandı.
İngilizlerin Yenildiği Savaşlar:

Amerikan Bağımsızlık Savaşı (1775-1783): Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşunu sağlayan savaşta, İngiltere Amerikalı kolonistlere yenildi.
Amerikan İç Savaşı (1861-1865): Konfedere Devletleri (Güney) ile Birlik Devletleri (Kuzey) arasında gerçekleşen savaşı İngilizler destekledi, ancak Birlik Devletleri zafer kazandı.
Afrika Boer Savaşları (1899-1902): İngiltere, Güney Afrika’daki Boer Cumhuriyetleri ile savaştı ve uzun ve zorlu bir süreçten sonra zafere ulaştı.
Bu, sadece bazı temel örneklerdir ve İngilizlerin yendiği veya yenildiği daha birçok savaş vardır.

@@@@@##

Osmanlı-İngiltere İlişkileri

Osmanlı İngiltere siyaseti nasıl yürütüldü?

Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki siyasi ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde farklı aşamalardan geçti. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli Avrupa güçlerinden biri olarak, politika ve çıkarları açısından Osmanlı İmparatorluğu’yla ilişkilerini dikkatlice yönetti. İşte Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki siyasetin bazı temel özellikleri:

Diplomatik İlişkiler: Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere, diplomatik ilişkiler kurarak resmi temsilcilikler aracılığıyla iletişim kurdular. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nda büyükelçilik ve konsolosluklar açtı ve İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki çıkarlarını korumak için diplomatik misyonlar gönderdi.

Ticaret İlişkileri: Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasında önemli ticaret ilişkileri bulunuyordu. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’ndan çeşitli mallar ve hammadde kaynakları ithal etti ve Osmanlı İmparatorluğu’na da tekstil ürünleri ve diğer ürünler ihraç etti.

Stratejik İlgiler: Osmanlı İmparatorluğu’nun coğrafi konumu ve İngiltere’nin Orta Doğu ve Hindistan üzerindeki çıkarları, İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’yla olan ilişkilerini stratejik hale getirdi. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki durumu yakından takip etti ve çıkarlarını korumak için politikalar geliştirdi.

Siyasi Etkileşimler: Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki siyasi etkileşimler çoğunlukla diplomatik yazışmalar ve anlaşmalar şeklinde gerçekleşti. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun iç işlerine müdahale etmekten kaçındı, ancak çıkarlarını korumak için Osmanlı İmparatorluğu ile politikalarını koordine etmeye çalıştı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Gerilemesi: Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’yla ilişkileri, imparatorluğun siyasi ve ekonomik gücünün azaldığı bir dönemde gerçekleşti. Bu dönemde İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki nüfuzunu artırmaya çalışırken, imparatorluğun zayıflamasından da faydalandı.

Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki siyasi ilişkiler, çıkarlar, diplomatik temsil, ticaret ve stratejik hedefler etrafında şekillendi. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki gerileme sürecinde çıkarlarını korumak ve nüfuzunu artırmak için çeşitli politikalar izledi. Ancak bu ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’nda dağılmasıyla son buldu.

@@@@@@@

Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere arasındaki siyasi ilişkiler, 16. yüzyıldan itibaren başlamış ve 20. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiltere ile olan ilişkilerinin genel olarak üç ana aşamadan oluştuğu söylenebilir.

Dostane İlişkiler Dönemi (16. ve 17. yüzyıllar): Osmanlı İmparatorluğu’nun başlangıçta İngiltere ile olan ilişkileri dostane bir şekilde yürütülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere’yi Osmanlı’nın karşıtı olan Habsburg İmparatorluğu’na karşı bir müttefik olarak görmüş ve bazı ekonomik ve siyasi anlaşmalar imzalamıştır. Bu dönemde, iki devlet arasında ticaret ilişkileri geliştirilmiş ve diplomatik temaslar gerçekleştirilmiştir.

Rekabet Dönemi (18. ve 19. yüzyıllar): 18. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün azalmasıyla birlikte, İngiltere’nin Osmanlı topraklarında etkinlik gösterme isteği artmıştır. Bu dönemde İngiltere’nin öncelikli hedefi, Osmanlı İmparatorluğu’nu denizaşırı sömürgecilik politikalarına uygun bir şekilde kullanmaktı. Osmanlı İmparatorluğu ise İngiltere’nin bölgedeki etkisini sınırlandırmak amacıyla Rusya ve Fransa gibi diğer güçlerle ittifak arayışına girmiştir. Bu dönemde iki devlet arasında çeşitli anlaşmazlıklar yaşanmış ve zaman zaman askeri müdahaleler gerçekleşmiştir.

Bağımlılığın Arttığı Dönem (20. yüzyıl): 1914-1918 yılları arasındaki I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve İngiltere’nin Ortadoğu’da etkin bir güç haline gelmesi, Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki ilişkilerin doğasını değiştirmiştir. İngiltere, Osmanlı topraklarında sömürge yönetimi kurmuş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasını dağıtmıştır. İngiltere’nin bu dönemde öncelikli hedefi, Ortadoğu’nun petrol kaynaklarına erişmek ve stratejik çıkarlarını güvence altına almaktı.

Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi üzerinde önemli bir etkisi kalmamıştır ve İngiltere tarafından yönlendirilen bir yönetim şekli benimsenmiştir. Bu dönemde İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkiler daha çok ekonomik ve askeri alanda şekillenmiştir. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu üzerinde etkisini arttırmak ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla adımlar atmıştır. Bu süre zarfında İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetmek ve kontrol etmek için yerel yöneticilerle işbirliği yapmış ve bölgedeki politikalarını bu yönde yürütmüştür. Bu dönemde İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında ekonomik hakimiyet sağlamıştır.

@@@@@@

İngiltere’nin Lozan’daki aktif rolü şunları içermektedir:

Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasıyla ortaya çıkan yeni siyasi yapıda İngiltere, Büyük Britanya İmparatorluğu’nun çıkarlarının korunmasını sağlamak için önemli bir rol oynamıştır.

İngiltere, Lozan Barış Konferansı’nda uluslararası ilişkilerde etkili bir aktör olarak yer almış ve başta İstanbul, İzmir ve Trakya bölgesi olmak üzere Türkiye’nin geleceği üzerinde belirleyici bir rol oynamıştır.

İngiltere’nin en büyük çıkarı, Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşımı sürecinde Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki hakimiyetini sağlamaktı. Bu nedenle, İngiltere Lozan’da bölgesel çıkarlarını koruma politikalarını yürütmüştür.

İngiltere ayrıca deniz yollarının güvenliği ve Türk Boğazları’nın kontrolü konularında da etkili bir rol oynamıştır. Bu nedenle İngiltere Lozan’da Türkiye’nin boğazlar üzerindeki yetkilendirilme hakkını kontrol etmeyi amaçlamıştır.

Lozan’da dayatılan madde ve konular ise şunlardır:

Misak-ı Milli sınırları içindeki bölgelerde yer alan azınlıkların hakları ve korunması konusu, Lozan’da önemli bir dayatma olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle Rum azınlığının hakları ve kırsal bölgelere yerleşme hakkı konusunda İngiltere tarafından baskı yapılmıştır.

İngiltere, güvenlik ve askeri konular üzerinde de etkili olmuştur. Bu çerçevede Türk Boğazları’nın kontrolü ve güvenliği gibi konularda İngiltere’nin çıkarlarının gözetilmesi amacıyla bazı maddeler dayatılmıştır.

Ekonomik ve ticari konular da Lozan’da İngiltere tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır. Özellikle İngiltere’nin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki etkinliğini sağlamak için Türkiye ile ticaret ve ekonomik anlaşmalarda öncelikli pozisyonunu korumasını sağlamak amacıyla bazı ekonomik maddeler dayatılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun borçları ve finansal konular da Lozan’da İngiltere üzerinde etkili bir rol oynamıştır. İngiltere, Osmanlı’nın borçlarını geri ödemek ve finansal sorumluluklarını yerine getirmek konusunda Türkiye üzerinde baskı yapmıştır.

@@@@##

Lozan Anlaşması Kararları.

Lozan gizli anlaşmalarında ne gibi kararlar alınmıştır?

Lozan Anlaşması, 1923 yılında Türkiye ile Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında imzalanan bir anlaşmadır. Bu anlaşma, I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını ve statüsünü belirlemek için yapılmıştır.

Lozan Anlaşması’nda aşağıdaki önemli kararlar alınmıştır:

Türkiye Cumhuriyeti’nin tanınması: Anlaşma ile Türkiye, uluslararası toplum tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmıştır.

Sınırların belirlenmesi: Anlaşma, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını belirlemiştir. Türkiye’nin günümüzdeki topraklarının büyük bir kısmı, Lozan Anlaşması’nda belirlenen sınırlara dayanmaktadır.

Yunanistan ile mübadele: Anlaşma, Türkiye ve Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmasını öngörmüştür. Bu mübadele ile Türkiye’deki Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’daki Türkler ise Türkiye’ye göç etmiştir.

Azınlıkların hakları: Anlaşma, Türkiye’deki azınlıkların haklarını korumak amacıyla hükümler içermektedir. Türkiye, azınlıklara din, dil, eğitim ve kültürel haklar tanıma yükümlülüğünü kabul etmiştir.

Boğazlar Regimine ilişkin düzenlemeler: Anlaşma, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nın uluslararası bir su yolu olarak kalmasını ve Türkiye’nin egemenliği altında olmasını sağlamıştır. Ayrıca, boğazlardan geçişlerle ilgili bazı kısıtlamalar getirilmiştir.

Bu kararlar Lozan Anlaşması’nın temel hükümleridir. Ancak anlaşmanın daha geniş kapsamlı hükümleri bulunmaktadır ve Türkiye’nin egemenlik haklarını, askeri durumunu, mülkiyet haklarını ve diğer konuları düzenlemektedir.

%%%%%%%

Lozan gizli anlaşmaları, Lozan Antlaşması’nın resmi metni dışında yer alan ve gizli tutulan anlaşmalardır. Bu anlaşmalarda önceki Paris Barış Konferansı’na dayanarak İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan ve diğer bazı devletler arasında bazı kararlar alınmıştır. Bu kararlar şunlardır:

Türk Boğazları’nın Statüsü: Türk Boğazları’nın statüsü ve kontrolüyle ilgili olarak, İtilaf Devletleri arasında gizli bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmada Türk Boğazları, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı olarak ikiye ayrılmış ve uluslararası bir komisyon tarafından kontrol edilmesi kararlaştırılmıştır.

Manda ve Himaye: Anlaşmanın bir diğer gizli maddesi ise Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki manda ve himaye düşüncesini içermektedir. Bu maddeye göre, bazı İtilaf Devletleri Osmanlı topraklarında mandalaşma veya himaye sistemini uygulayabileceklerdir.

Kapitülasyonların Devamı: Lozan gizli anlaşmalarında kapitülasyonların devamı kararı alınmıştır. Bu anlaşma ile yabancı devletlere Osmanlı topraklarında ayrıcalıklar sağlanmaya devam edecektir.

İtalyan İddiaları: Lozan gizli anlaşmalarında İtalya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki bazı anlaşmazlıkların çözülmesi karara bağlanmıştır. İtalay, Misak-ı Milli sınırları dışında kalan bazı topraklar talep etmiş ve bu talepler kabul edilmiştir.

Lozan gizli anlaşmaları Lozan Antlaşması’na ek olarak yapılmış ve gizli tutulmuş anlaşmalardır. Bu anlaşmalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları, bağımsızlığı ve egemenliği üzerinde etkili olabilecek kararları içerdiği için tartışmalara neden olmuştur.

%%%%%%%

Lozanda Haim Naumun rolü nedir?

Lozan Antlaşması sırasında Haim Nahum, Türkiye’deki Yahudi cemaatinin liderlerinden biri ve İstanbul Hahambaşı olarak görev yapan bir isimdir. Haim Nahum, Türk-Yahudi toplumu arasında önemli bir figürdü ve antlaşma sürecinde Yahudi cemaatinin temsilcisi olarak rol oynamıştır.

Haim Nahum, Lozan Antlaşması müzakereleri sırasında Türk heyetine danışmanlık yapmış ve Yahudi cemaatinin çıkarlarını savunmuştur. Antlaşma müzakerelerinde azınlık hakları, Yahudi cemaatinin toplumsal ve dini özgürlükleri gibi konular gündeme gelmiştir. Haim Nahum, Yahudi toplumunun bu konulardaki taleplerini iletmek ve müzakerelerde yer alarak çözüm sürecine katkıda bulunmak amacıyla aktif bir rol oynamıştır.

Sonuç olarak, Haim Nahum, Lozan Antlaşması sırasında Türkiye’deki Yahudi cemaatinin temsilcisi olarak yer alarak, Yahudi toplumunun çıkarlarını savunmuş ve müzakerelerde önemli bir rol üstlenmiştir.”

Loading

No ResponsesTemmuz 8th, 2023