MODERNLEŞMEYLE GELEN YIKIM

                                  MODERNLEŞMEYLE GELEN YIKIM

                     Avrupa’ da Rönesans, Reform, Sanayi inkılâbı ve Fransız ihtilalı sonucu başlayan hızla dünyaya yayılan dünyevi gelişmeler, teknolojik keşif ve yeni dünya ve hayat anlayışı diyebileceğimiz MODERNLEŞME getirdiklerinden çok maalesef götürmüş manevi bunalım ve yıkımlara yol açmıştır.

  1. YY a kadar Feodalite rejimi içinde SKOLÂSTİK DÜŞÜNCE ve Kilisenin baskısıyla geri kalan Avrupa Bu yüzyıldan itibaren Coğrafi keşiflerin etkisiyle hızla ilerledi, sömürgeler kurmaya başladı. İslam dünyasındaki ilim, sanat vs gelişmeleri öğrenip ilk çağ kendi kültürlerini de inceleyip Coğrafi keşifler sonucu elde ettikleri zenginlikleri de kullanarak RÖNESANS hareketlerini gerçekleştirdiler. Reform hareketleriyle çözülen skolâstik düşünce Rönesans ile yıkıldı. Kiliseye olan tepkiler dinden uzaklaşarak dünyaya sarılmalarına merkantilist anlayışla daha da zenginleşmelerine yol açtı. Maddeten çok zenginleştiler ama manevi çöküşte beraberinde geldi. Daha çok kazanma, Ben kazanayım öteki batsın fikri, altın ve gümüş biriktirme yarışı, ferdi ve toplumsal kutuplaşma, egoistlik ve yarışı hızlandırdı. Zenginleşen Avrupa, acımasızlığı önceden kilisenin ve aristokratların yaptıklarını şimdi kapitalistler burjuvalar yapmaya Güçlü güçsüzü ezmeye başladı.

                 XVII. YY a kadar İslam ve Türk kültürü sayesinde tartışmasız her alanda dünyanın lideri olan Osmanlı, maalesef onu zirveye taşıyan değerlerinden (İman, irfan, ilim, adalet, mükemmel askeri ve ekonomik sistem) kopmaya birçok iç ve dış sorunlarla karşılaşmaya başladı. XVII. ve XVIII. YY. larda sorunlarla baş etmeye Avrupa’daki gelişmelere karşı mücadeleyle tutunmaya çalıştı. Lakin XIX. YY dan itibaren Avrupa’daki bu MODERNLEŞME akımına Osmanlıda kapıldı. Niyetler önce halisane idi, geri kalan kurumlar Avrupa’yı örnek alarak ayakta tutulup geliştirilebilirdi. İleriki yıllarda Avrupa’ya ilim irfan teknoloji öğrensinler diye gönderdiğimiz talebeler Avrupa’yı taklide başlayınca Türk-İslam bünyesi zehirlenmeye başladı.

                   Tanzimatla başlayan kendimizi Avrupa’ya beğendirme onların Rusya’ya ve iç isyanlara karşı desteklerini alma hareketleri tam manasıyla ilerleyen yıllarda ŞARK MESELESİ planlarını uygulayıp Osmanlı- İslam devletini önce manevi sonra maddeten çökertme hedefini gerçekleştirme eylemlerine dönüştü. Asırlardır İslam’ın bayraktarlığını yapmış Milletimizi Kurandan ve dinden soğutmaya başladılar. Artık Milletimiz de onlar gibi dünyevileşmiş, Kömürü elmasa hazır bir lokma lezzeti ilerdeki batmanlarca lezzete tercih etmeye başlamışlardı. Önce gayrı Müslimleri Milliyetçilik hareketiyle kışkırtıp ayırdılar sonra EN ACI OLAN İslam ümmeti arasına ayrılık tohumları ektiler gönderdikleri Lavrens gibi ajanlarla yüzyıllardır hizmet ettiğimiz Arap kardeşlerimizi devlete düşman ettiler. Çoğu aydın zannedilenler de bu ayrılıklara çanak tuttu. Siyasi ve askeri yıkım maalesef manevi yıkımı da birlikte getirdi. Son silkinişlerle Çanakkale ve Kurtuluş savaşını kazansak da uğruna mücadele ettiğimiz can verdiğimiz değerlerimizden uzaklaşmaya başladık. Sütçü imamın, çocuk yaştaki Şehit Kamil’in hayatını ortaya koyduğu tesettür sembolden ibaret hale geldi. Evinde bile saçının telini vücudunun bir parçasını göstermekten ar ve hayâ eden kızımız sokakta neredeyse kıyafetsiz dolaşır öyle çekindiği fotoğrafları sosyal medyada dünyaya teşhir eder hale geldi. Ne kadar çirkefmişsin Modernleşme!

             Son yıllarda Modernleşme, teknolojik gelişme çılgınlığı bizi değerlerimizden daha da uzaklaştırdı. Teknoloji evlerimizi toplumlarımızı hatta namaz ehlini esir aldı. Namaz ehlini diyorum çünkü Müslüman; Camide, dini sohbetlerde tesbihatlarda zikirde elinden telefonu bırakmıyor. HAK la huzur halinde olması gereken durumlarda bile hala halk ile irtibatı devam ettiriyoruz. Aileler, akrabalar istisna olarak bir araya geldiklerinde ellerde telefon, dillerde ekonomi, döviz, altın, para… Sevgiler; birliktelikler tam merkantilist ve seküler anlayışın ürünü olarak ortaya çıkan modernleşmenin menfaate dayalı ürünü haline gelmiş. Eskiden düğünlerde takılar Toplumsal ve ailevi destek için yapılırdı, modernleşme tam onu da karşılık gözeterek menfaate dayalı amel haline getirdi. Ramazanlardaki davetlerde ölçü Rızayı ilahi ve fakir zengin dayanışması-kaynaşması olması gerekirken şan, şöhret, itibar ve gösteriş haline dönüştü.

                “Komşu komşunun külüne muhtaçtır, Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir, komşuda pişer bize de düşer” anlayışları değerlerimiz modernleşmenin etkisiyle unutuldu. Milletimizin en önemli vasıflarından ikramların, ısmarlamaların yerini Alman usulü ödemeler aldı. Çoğu aile modernleşme fırtınasıyla hazır yemek mekânlarına savruldu. Bereketin kaynaklarından biri olan ailecek yemek, sofrada buluşmak azaldı. Aile fertleri bile menfaate dayalı sevilmeye başladı. Bayramlarımız en önemli değerlerimizdendi Modernleşme illeti mesajla, belki telefonla geçiştirilmeye başladı. Ana-babalar çocuklarını Daha çok dünya için yetiştirmeye dünya mutluluğunu esas yapmaya başladı. Bu zamanda çocuklarına; kaç soru çözdün, dersini çalış, sırtını iyi giyin, karnını doyur, ne yedin, yerine veya bu sorularla beraber namazını kıldın mı? Sakın namazını kaçırma diyen kaç ana-baba var. Modernleşme; Çocukları en iyi okullarda okutmak, en iyi en çok para kazanan işe sokmak kadar Manevi eğitimlerine gönüllerini doyurmaya zaman bırakmadı. Okullar dersen, yine öyle kaç okulda Ahirete hazırlık dünya hazırlığının önünde tutuluyor manevi eğitim veriliyor? Adı Milli olan eğitimde uygulamalar ne kadar Milli Eğitimi verecek öğretmenlerimiz ne kadar Milli? Belki modern ama Millilikten çok uzağız.

               Toplumun temeli olan ailelerin kurulmasında modernleşme kasırgasının yıkıcılığını daha çok görmekteyiz. Bizim ecdadımızdan öğrendiğimiz aile kurulurken “Allah’ın emri peygamberin kavli ile” diye başlanır. Bu zamanda öyle kurulmaya başlayan aileler de bile işler öyle devam etmiyor. Sürecin devamı ne Allahın emrine Ne Peygamberin sünnetine uymuyor. Modernleşme adına Nişan merasiminde başlayan israf, edepsiz giyim tarzı, eş adaylarının çoğunun tavrı İslam’la bağdaşmaz durumda. Nefisler galeyanda Allah’ı memnun etme onun rızası yerine el- alem rızası ve sefahat- gösteriş hâkim. Tabi ki bu durumda rahmet ve inayette kaçıyor, sonuç birkaç aylık geçici mutluluk arkası boşanma. Evler modern eşyalarla donatılmış “hacatı zaruriye 4 den 8 e, 8 den sınırsıza çıkmış ”çok odalı ama fertler sıkıldıkça sıkılıyor. İslam’da aranması gereken huzur MODERNLEŞMEDE aranınca sonuç hüsran. Oysa Rabbimiz yolu göstermiş:” KALPLER ANCAK ALLAHI ANMAKLA MÜTMAİN OLUR”

             Bütün bunlardan daha acısı ve tehlikelisi Bu modernleşme anlayışıyla yetişen çocuklar ilerde ana-baba, Öğretmen, imam, hoca hanım vs. olunca ülfet teşkil edip modernleşmenin yıkılıcılığı daha fazla oluyor. Her sene bir öncesini arar hale geliyoruz. Allah muhafaza depremler, salgınlar vb etkilemez hale geldi. Acı olan başka bir yön Çoğu insan Müslüman bunlardan şikâyetçi, ama şikâyet eden bazı ehli SALAT’IN mutaassıp görünenlerin kızının da elbisesi Müslüman’a (tesettüre) uygun değil, modernleşme fırtınası Faizi, piyangoyu, gayri İslami yaşantıları mütedeyyin ailelere bile sokmuş. Eğer biraz tefekkür edersek Modernleşme adıyla içimize sokulan sapkınlıkları yanlışlıkları rahatça görebiliriz.

          Hep şikâyet ettik içimize sokulan modernleşme adındaki fiil ve uygulamaları saydık peki çözüm ne: Öncelikle Müslüman ve İslam toplumu olduğumuzu aklımızdan hiç çıkarmayacağız Doğrusunu yaşamak için de doğrusunu Başta Efendimiz (SAV)in sonra ecdadın hayat ve uygulamalarını, onların şahsından dinimizi iyi öğreneceğiz. Unutmayacağız ki biz Müslüman olduğumuz için değil İslam’dan uzaklaştığımız için geri kaldık. En ileri ve en mutlu olduğumuz zamanlar İslam’ı en iyi yaşadığımız zamanlardır. Modernleşme adıyla içimize sokulanlar bizi yok etme planıdır bunu da bileceğiz. Tabi çağın icaplarına göre “ilim Çin’de de olsa alacağız, çünkü İlim Müslüman’ın yitik malıdır” ama bunları yapmak için değerlerimizden kopmayacağız MÜSLÜMAN-TÜRK OLARAK KALACAĞIZ. İnşallah biz fert ve toplum olarak ihlası esas tuttukça Rabbimizin Rahmet ve inayeti de gelecek inşallah, yine en gür seda İSLAMIN SEDASI olacak. Her türlü teknolojiyi kullanan ve asla namazından dini vecibelerinden taviz vermeyen gençler çoğalacak büyükler halinden haya edip istikameti bulacak maddede olduğu gibi MANA da da inkişaf edip yeniden gıpta edilen Millet haline geleceğiz.             Necip Fazıl’ın ifadesiyle Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman

             Rabbim Necip Milletimizi özüne döndürsün Maddi inkişafta olduğu gibi manevi inkişafı da nasip etsin.

     Mustafa GÜNEŞ

     03/07/2023

         

Loading

No ResponsesTemmuz 3rd, 2023