CEHENNEM ODUNLARI

CEHENNEM ODUNLARI

Bu dünyadan nice cehenneme cehenneme odun olacak insanlar gelip geçtiği gibi, cennete liyakat kesbetmiş insanlar da bu dünyadan masum ve mazlum olarak göçmüşlerdir.

“Ecel ve kabir insanı beklediği gibi, Cennet ve Cehennem de insanı bekliyor ve gözlüyor.”

Cennet adamlar istediği gibi, cehennem de adam ister.”

“Onlara baktığında, dış görünüşleri itibariyle, seni hayran bırakırlar. Konuştuklarında, sözlerine itibar edersin. Aslında, elbise giydirilmiş kütükler gibidirler. Her koşuşturmayı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar, düşmandırlar, onlara karşı dikkatli ol. Allah, onların canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!”[1]

“Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.”[2]

“Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”[3]

“Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).”[4]

Bu millete çektirenler birer birer gidiyorlar, büyük hesap gününde ilk hesaplarını vermek üzere…

“Aklını işletemeyenlerin arasına katıp da üzerime kirlilik yağdırma.”[5]

-Ne kendi eyledi râhat,ne halka verdi huzûr

Yıkıldı gitti cihândan, dayansın ehl-i kubûr..

-Cennet gülleri ise;

“Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.

İyi sayılan bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halîmdir.

Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.”[6]

Yunus Emre;

Olsun be aldırma Yaradan yâr’dır…
Sanma ki zalimin ettiği kâr’dır…
Mazlumun ahı indirir şâhı…)
Her şeyin bir vakti vardır..

**************  

Her şey kader ile takdir edilmiştir.

Yüksek makamlardan bakan Muhyiddin-i Arabi’nin içinde bulunduğumuz 2023 yılı için bazı tesbitlerde bulunması gibi.[7]

Her musibetin arkası rahmet, her kışın sonrası bahardır.

Şeytanların ve şeytani oyun ve oyuncuların bir planı olduğu gibi,[8] önümüzde bizi bekleyen İttihad-ı İslam gibi, maddi manevi zenginlikler bu karanlık tünelin sonunda aydınlık olarak zuhur edecektir, inşallah…

Yer yüzü hazinelerini ortaya çıkaracaktır.[9]

Dünyayı ayağa kaldıran keşif! Havadan altın yağacak

Bilim insanları ’10 milyarda 1’lik keşfe imza attı. Yeni keşfe göre gökyüzünden altın yağacak. Yanlış duymadınız. Gökyüzünden gerçekten altın yağacak.[10]

-Geçmiş asırlarda kavimler tek bir günah sebebiyle helak edilmişlerdir.

Bütün asırların kirinin ve günahının boşaldığı bu asırda da elbette sıkıntılar yaşanacaktır.

Geçmiş kavimler; şirk, küfür, isyan ve zulümleri sebebiyle helak edildiler.[11]

Başımıza gelen tüm bu olaylarda işlediğimiz günahların hiç bir etkisi yoktur, demek; hala uyanmayıp, uyku halinin devam ettiğini göstermektedir.

Ayette; “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.”[12]
Dünya üzerinde yaşamış olan kavimlerin helak edilmeleri, işledikleri şirk, küfür, isyan ve zulüm gibi günahları sebebiyledir. Allah kullarına asla zulmetmez. Geçmiş kavimlerin kıssalarında insanlar için ibretler ve öğütler vardır.

Bu dünya cehennem odunlarıyla, cennet güllerinin ayrıştırıldığı bir bahçedir.

Gülde olacak dikende…

Tohumda olacak gübrede…

MEHMET ÖZÇELİK

28-02-2023

[1] Münafikun.4.

[2] Enbiya.98.

[3] Cin.15.

[4] Tebbet.4-5.

[5] Yûnus/100.

[6] Bakara Suresi – 262-264.

 

[7] https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/iste-muhyiddin-arabinin-olay-olan-2023-ongoruleri-48137

[8] https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/deprem-bolgesinde-seytani-plan-iran-fransa-yunanistan-ve-suriyeden-emri-alip-harekete-gectiler-48061

https://www.haber7.com/guncel/haber/3303501-istihbarat-alindi-hainlerin-deprem-bolgesindeki-seytani-plani-desifre-oldu

https://www.haber7.com/guncel/haber/3305676-cumhuriyet-bassavcisi-sabih-kanadoglu-hayatini-kaybetti 

https://www.haber7.com/dunya/haber/3305043-isvecten-aciklama-pkkypgyi-finans-ediyorlar

https://www.haber7.com/guncel/haber/3303985-chp-ve-turevlerinin-kentsel-donusum-karsitligi-turkiyeye-agir-bedel-odetti

https://m.haber7.com/siyaset/haber/3303913-cumhurbaskani-erdogan-be-ahlaksiz-bu-yenilir-yutulur-bir-sey-degil

[9] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » ABDNİN HEDEFİ DÜNYA SAVAŞI VE KAOS

[10] https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/dunyayi-ayaga-kaldiran-kesif-gokyuzunden-altin-yagacak-47763

[11] https://www.insanveislam.org/?pnum=125&pt=Helak+Edilen+Kavimler+Ve+Helak+Sebepleri

https://www.dinihaberler.com.tr/haber/HELAK-EDiLEN-KAViMLER-VE-HELAK-SEBEPLERi-25941

https://www.fikriyat.com/galeri/islam/kuran-i-kerimde-adi-gecen-helak-edilmis-5-kavim/3

https://www.allahbizdenneleristiyor.com/gecmis-kavimlerin-helaki.html

https://www.yeniakit.com.tr/haber/tarihte-helak-olan-toplumlar-kac-tane-kavim-veya-topluluk-nerede-nasil-ve-hangi-sebeple-helak-olmustur-343045.html

[12] Şûrâ Suresi – 30 .




SİNSİ VE ÖRTÜLÜ OYUN

SİNSİ VE ÖRTÜLÜ OYUN

Savaş bitmedi.

Kavga bitmedi.

Melek ve şeytan bitmedi.

Mümin ve kafir bitmedi.

Sadık ve hain bitmedi.

Bitmedi ve de bitmedi.

O halde?

Felsefenin temeli şüphe üzerine oturur.

Kendisinden bile…

Şüphe hakikati bulmaksa, şüphe ile hakikate gidilecekse, şüphe edilir.

Başımıza gelen ve hatta gelecek olan olaylar bir oyunun ve örtülü savaşın sürdürülmesidir.

Buna ister Haarp deyin[1], ister darp ve darbe deyin, ister yüz yıllık hesabın yenilenmesi veya bin yıllık haçlı zihniyetinin hortlaması deyin; raunt bitmedi.

– Bu deprem vesilesiyle, yüz yıl sonra dünyada olan büyük değişim ve dönüşümler gibi, inşallah gerek Türkiye’de ve gerekse de dünya yeni bir değişim ve oluşumun eşiğindedir.

İçte ve dışta başkalarının da bunu düşünmemesi düşünülemez.

İçte ve dışta bazılarının tepinmeleri de bundandır.

Her şey son rauntta.

Akibet müttakilerindir.

Kaderde bu oyunda belirleyicidir.

Açılan Ayasofya’nın kapatılmasından, Anadolu’nun tekrar işgal heveslerine, zincirlerin kırılmasından, yeni zincirlerin takılmasına, yıkılıştan tekrar dirilişe kadar; bir yandan yüz yılın ve diğer yandan da bin yılın rövanşına açılan yeni bir dünyanın eşiğindeyiz.

************** 

Trump: 3. Dünya Savaşı hiç bu kadar yakın olmamıştı.”

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Washington’da “savaş yanlısı” bir düzen olduğunu öne sürerek, “3. Dünya Savaşı hiç bu kadar yakın olmamıştı.” dedi.

Obama’nın da Deaşı kurduğunu söylemişti.

Dışardan çok, içerden vuruluyoruz.
Bu milletin ebedi hayatını bitiren kısır zihniyet, dünyasını da bitirdi.
Çekilen bunca maddi ve manevi cehennemi hal; işte bunlar o kısır zihniyetin ürünü ve yüz yıllık mamulü.
“Devlet ve Allah kelimelerini aynı cümlede, aynı paragrafta, aynı yerde görmek asla istemiyorum artık yeter”
[2]
Bizler kısır zihniyetli insanların olduğu dönemden geldik.

-” Hiç olmazsa kendilerine tarafımızdan bir sıkıntı geldiğinde içten bir niyazda bulunsalardı! Fakat kalpleri iyice katılaştı; şeytan da onlara yaptıklarını şirin gösterdi.”[3]

Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Nefsim kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal’e yemin ederim! Meryem oğlu İsa’nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adaletli bir hakim olarak ineceği, istavrozları kırıp, hınzırları öldüreceği, cizyeyi (Ehl-i Kitap’tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur.”

Sonra Ebu Hureyre der ki: “Dilerseniz şu ayeti okuyun. (Mealen):

“Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce O’nun (İsa’nın) hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise İsa onlar aleyhine şahitlik edecektir.”[4]

MEHMET ÖZÇELİK

27-02-2023

 

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HAARP BİTMEDİ

[2] https://m.haber7.com/guncel/haber/3304003-oyuncu-farah-zeynep-abdullahtan-tepki-ceken-paylasim-sosyal-medyada-gundem-oldu

[3] Enam.43.

[4] Nisa, 4/159. Buhârî, Büyû 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242, (155); Ebu Davud, Melahim 14, (4324); Tirmizî, Fiten 54, (2234), İsanın kurandan nüzulü ile ilgili deliller.

Al-i İmrân, 55,56, En‘âm, 6, Zümer 42 , Nisâ’, 157-158,159 , Mâide, 110, Zuhruf, 58-60.

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HZ.İSA’NIN NÜZULÜ

 




HAARP BİTMEDİ

HAARP BİTMEDİ 

-Kıyamete doğru, adım adım, olay be olay ilerleniyor.

İnkâr edilemez ki, kirli oyun, hile ve işgal oyun ve planları bitmedi, devam etmektedir.

Her an yapılan saldırıları devam ettirecek kirli ve haince, dıştan ve içten ittifaklar sürmektedir.

Harbin şekli değişti.

Psikolojik savaş bunun ilk adımıdır.

Dezenformasyon ve psikolojik savaş uygulanıyor.

Daha 10 vilayetin deprem sıkıntısı bitmeden, hemen İstanbul depremi gündeme geliyor ve tehlike boyutları korku ile topluma enjekte ediliyor.[1]

Nitekim sağlı sollu saldırılar kanalizasyonun patlaması gibi akmaya başladı.

Biyolojik savaş olan Korona gibi…[2]

-Haarp silahının olduğu asla inkar edilemez. Belki şurada yapıldı, şurada yapılmadı gibi yorumlara gidilebilir.

Haarp de yani elektronik sinyallerle yerin altındaki hatları tetikleme mümkündür.

Uzaktan kumanda ile TV’yi çalıştırmadan aracı yürütmeye, böbreklerdeki taşı kırmadan wifi ile dünyanın her tarafına belge ve videoları indirme hatta ışınlama ile cisimlerin naklinin gerçekleştirilmesi bunun mümkün olduğunu göstermektedir.

Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Yıldırım’ın beyanı açıkça bunun varlığını ve etkisini göstermektedir.

Aşağıdaki kaynaklardaki tespit ve beyanlar bunun ispatıdır.[3]

**********  

Bir Allah’ın kulu, vicdan sahibi, akıl ve idraki olan bir kimse diyebilir mi; altılı masa geldiğinde yaraları saracak, yıkılan binaların yerine yeni binalar yapacak, derde deva olacak bir çalışma yapacak, diyebilir mi?

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Ziya Paşa

Kelin ilacı olsa önce kendi kafasına sürermiş.

Şimdiye kadar ne yaptılar ki, bundan sonra ne yapsınlar.

Nitekim 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde Bülent Ecevit döneminde hükümet bir hafta boyunca deprem bölgesine gidemediği gibi, haber bile alamadılar.[4]

Oysa şimdiki hükümet önce yaptıklarına istinaden, bunları da yapacağım diyorsa elbette yapacaktır.

Şuna kesin olarak inanıyorum ki; bu deprem mevcut hükümetin aleyhine değil, lehine olacaktır.

Daha önce başardığını ve birçok defa onu ispat etmesiyle göstereceği kanaatini güçlü şekilde oluşturdu.

Diğer altılı masanın yapmadığı ve de yapamayacakları çok açık ve net olarak toplumda bir kanaat oluşturmuştur.

İşte bir örneği;” Davutoğlu: Kendimi hiçbir zaman sağcı görmedim.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, kendisini hiçbir zaman sağcı olarak görmediğini söyledi. Büyüdüğü ortamlarda sol görüşün ağır olduğunu belirten Davutoğlu, kültürel değerlerini de sol değerlerle birleştirdiğini ifade etti.

“Kendimi hiçbir zaman sağcı olarak görmedim. Marksist literatürü de ilk kez ortaokulda okudum, 68 neslinin hemen sonrası. Emperyalizme karşı mücadelenin tüm dünyada kıpraştığı bir dönemde geçti gençliğim. Bunun arayışındaydım.”[5]

Acaba bu ikrarıyla kendisine oy verenleri ve bundan sonra oy verecekleri kandırdığını mı söylemek istiyor?

Çünkü insanlar kendisini böyle bilmiyordu.

Kandırıldık, demezler mi?

Derlerse, haklı olmazlar mı?

-İnsanların can derdi olurken birdenbire seçimleri gündeme getiren insanlar, milletin canını değil, kendi iktidar ve menfaatini düşünen kısır zihniyetli insanlardır.

-İstanbul’da, İzmir’de ve Ankara’da düşülen hataya düşülmemeli, milleti uçuruma atmamalı.

Yüz yıllık kısır zihniyet bu millete her gün 12,7 şiddetinde bir deprem yaşattı.

İnançlı ve dindar kesimin iktidar olsa da muktedir olamayacaklarını dile getiriyorlardı.

Bütün mesele birilerinin iktidara gelmesinden ziyade, diğer birilerinin gelmemesidir.

Kimin iktidara gelmesi değil, kimin gelmemesidir…

Hele hele depremden oy devşirmek için ortamı bulandıranlar ve tahrik edenler, siyasi rant peşinde koşanlar leş kargalarıdırlar.

Ey insafsız!
Yar mısın, yoksa bu millete bar mısın?

MEHMET ÖZÇELİK

19-2-2023

[1] https://www.yenisafak.com/gundem/30-bin-tweetle-deprem-yalanlari-dezenformasyon-yurt-disi-kaynakli-dort-hesaptan-4509010

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=korona

[3] https://m.yeniakit.com.tr/foto-galeri/rumen-milletvekilinden-turkiye-depremine-iliskin-sok-cikis-deprem-yapay-o-ulkenin-saldirisiyla-oldu-47523/6 

https://www.yenisafak.com/foto-galeri/gundem/drone-ile-kaydedildi-boylesi-daha-once-hic-yasanmadi-dehsete-dusuren-goruntuler-4508593

https://seslimakale.com.tr/videodetay/nedret-ersanel–deprem-dogal-mi-suni-mi-haarp-tartismalari%E2%80%A6-45750

https://www.youtube.com/watch?v=9vm-JnlWpWE   

https://www.youtube.com/watch?v=48RDUrXkvKM   

https://www.youtube.com/watch?v=kjpFO_AfN7s  

https://www.academia.edu/search?q=haarp

https://www.academia.edu/search?q=haarp&tab=0

https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/turkiye-depremiyle-ilgili-haarp-saldirisi-detayini-acikladi-supheye-ulastigim-nokta-bu-47468

https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/amerikali-uzmanlar-olay-iddiaya-yanit-verdi-depremi-haarp-mi-tetikledi-47613

https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/turkiye-depremle-ugrasirken-sinsi-adim-isgal-hazirliklari-mi-yunanistana-dunyanin-en-buyuk-savas-gemisini-yolladilar-47566

https://www.youtube.com/watch?v=KivB0sgz6xg

https://www.instagram.com/reel/Co6wNhaA1sq/?igshid=MDJmNzVkMjY=
PROF. DR. ANIL ÇEÇEN: HAARP PROJESİ TÜM İNSANLIĞIN KADERİNİ BELİRLEYEBİLECEK BİR DÜZEYE GELMİŞTİR – Savunma Sanayi

[4] https://www.youtube.com/watch?v=HmSBfmtDAIQ

[5] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3001801-davutoglu-kendimi-hicbir-zaman-sagci-gormedim




HÜZÜN YILI

HÜZÜN YILI

Peygamber Efendimiz hicretten bir buçuk yıl önce maddi manevi destekçisi olan hanımı Hz. Hatice’yi ve 17 yıl boyunca kendisine adeta babalık yapan amcası Ebu Talibi kaybetmiştir.

O yıla Hüzün Yılı denilmiştir.

O kadar ölümde dahil zulme ve üzüntüye maruz kaldığı halde, bunların kaybı onların hüznünü geride bırakmıştır.

Ve bunun neticesinde Miraç gibi büyük bir ödül ve müjde ile ödüllendirilmiştir.

-Teşbihte hata olmaz ve haşa bir kıyaslama değil, bir temenni babında derim ki;

11 ili kapsayan deprem bir hüzün yılını oluşturmuştur.

Her evde adeta bir taziye durumu vardır.

Can ve mal kaybı büyüktür.

Şehirler dağılmıştır.

İnsanlar farklı yerlere göçmüştür.

Kıyametin ve mahşerin küçük bir provasını yaşamıştır.

6 Şubat’ta olan depremi takip eden 17 Şubat’ta Miraç Kandili ile müşerref olduk.

Bizde Rabbimizden bu hüznün arkasından bir müjde ve teselli bekliyoruz.

Vefat edenler kaybetmedi. Manevi şehit oldu, çocukları da şehit evladı, malları sadaka yerine geçti.

Mesela; Adı Yaman olan Adıyaman, oldu Acı Yaman.
Gelen ağlar, giden ağlar memlekette, şimdi herkes, tüm Türkiye ağlar.

Bu hüznün arkasından Rabbimizden temennimiz; Allah’ım! Ağlayan bu insanları güldür, kalplerindeki hüznü gider.

Yunus Emre’nin niyazı, niyazımızdır.

AĞLATIRSA MEVLAM YİNE GÜLDÜRÜR

Dertli ne ağlayıp gezersin burda

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür

Nice dertli kondu göçtü burada

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür..

 

Bu dert benim munisimdir yârimdir

Arşa çıkan benim ah ü zarımdır

Seni ağlatan lutf ıssı kerimdir

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür..

 

Daim Hakk’a cemalini dile dur

Zikr ile Mevla’yı dilden anadur

Kahrı kime ise lütfu onadır

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür..

 

Sevdaya salma şu garib başını

Akıtır gözünden kanlı yaşını

Kerimdir onarır kulun işini

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür..

 

Yunus senin gözlerinde çok hal var

Önünde uğrayıp geçecek yol var

Gece gündüz dur da Mevla’ya yalvar

Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür.. -Yunus Emre.

MEHMET ÖZÇELİK

19-2-2023






KURANDA ZELZELE

KURANDA ZELZELE

Kur’an-ı Kerim’ de kavimlerin şımarıklıklarından dolayı Zelzele, Recfe ve Sayha ile helak edildiklerini dehşetli ve korkunç bir şekilde dile getiriyor.

O korku verici sarsıntının o insanlara gaflet zamanı olan gece vakti gelmesi, (Lut kavmi gibi) veya Kaylule olan Arapların öğle vakti uyku anında onlara bu helaketin gelmesi (Şuayın kavmi gibi), onarı bu uyku anında yakalaması işin korku ve vehametini göstermektedir.

*ZELZELE:

-“Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman.
O gün yer, bütün haberlerini anlatır.
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.
Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.”[1]

-“Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.”[2]

-“Ey iman edenler! Allah’ın size şu lütfunu hatırlayın: Üzerinize düşman ordusu gelmişti de onların üzerine şiddetli bir fırtına ve göremediğiniz bir ordu göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görmekte idi.

Yukarınızdan ve sizden aşağıda bulunan bölgeden üzerinize gelmişlerdi; korkudan gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti; bu esnada Allah hakkında olmadık zanlara kapılmakta idiniz.

İşte o zaman müminler büyük bir imtihan geçirdiler ve adamakıllı sarsıldılar.”[3]

-“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kıyamet sarsıntısı gerçekten büyük bir olaydır.

Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutacak, her gebe kadın karnındaki çocuğu düşürecektir. Ve insanları sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi göreceksin; çünkü Allah’ın azabı (kıyametin dehşeti) çok çetindir!.”[4]

*RECFE:

-“Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz süre tanı.

Kuşkusuz katımızda (onlar için) prangalar, yakıcı bir ateş, boğazdan geçmez bir yiyecek, elem verici bir azap vardır.

O gün yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar savrulan kum yığınları halini alır.”[5]

-“O gün sarsılan şiddetle sarsılır;

Onu ikinci sarsıntı izler!

İşte o gün korkudan yürekler ağza gelir.

(İnsanların) gözlerine korku çöker.”[6]

-“Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf gördükleri kesimden inananlara dediler ki: “Siz Sâlih’in, rabbi tarafından gönderildiğine gerçekten inanıyor musunuz?” Onlar da, “Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inanırız” dediler.

Büyüklük taslayanlar ise, “Biz de sizin inandığınızı inkâr ediyoruz” diye karşılık verdiler.

Derken, o deveyi keserek öldürdüler, böylece rablerinin emrinden dışarı çıktılar ve “Ey Sâlih! Eğer sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı bize getir!” dediler.

Bunun üzerine onları o dehşetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yere serildiler.

Sâlih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Andolsun ki ben size rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.”[7]

-“Kavminin inkârcı ileri gelenleri, “Eğer Şuayb’a uyarsanız o takdirde siz mutlaka hüsrana uğrarsınız!” dediler.

Nihayet o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında yere serilip kaldılar.

Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yurt tutmamış gibi oldular. Böylece asıl hüsrana uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu.

Şuayb onlardan ayrıldı ve (bu arada) “Ey kavmim!” dedi, “Ben size rabbimizin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim. Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!”[8]

-“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.

Bize bu dünyada da âhirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”[9]

-“Medyenliler’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. “Ey kavmim” dedi, “Allah’a kul olun, âhiret gününü ümitle bekleyin; yeryüzünde bozgunculuk yapıp karışıklık çıkarmayın!”

Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bunun üzerine kendilerini o dehşetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yere serildiler!”[10]

-“Münafıklar, kalplerinde çürüklük bulunanlar ve Medine’de asılsız haber yayanlar yaptıklarına son vermezlerse seni onların üzerine sevkedeceğiz; o zaman seninle beraber orada fazla oturamayacaklar, Allah’ın rahmetinden uzaklaşmış olarak nerede bulunsalar yakalanıp öldürülecekler.

Bu, Allah’ın daha önce gelip geçenler hakkında koyduğu kanundur; Allah’ın kanununda asla bir değişme bulamayacaksın.”[11]

SAYHA:

-“Emrimiz gelince Sâlih’i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak, helâk olmaktan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz rabbin kuvvetlidir, üstündür.

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

Sanki orada hiç oturmamışlardı. İşte böyle, Semûd kavmi rablerini inkâr etti. Vay Semûd’un haline!”[12]

-“Emrimiz gelince, Şuayb’ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; haksızlık edenleri de korkunç bir gürültü yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

Sanki orada hiç oturmamışlardı! İşte böyle, Semûd’un yıkıldığı gibi Medyen de yıkılıp gitti!”[13]

-“Nihayet ortalık aydınlanırken korkunç ses onları yakalayıverdi!

Ardından yurtlarının altını üstüne getirdik, üzerlerine taşlaşmış çamur yağdırdık!”[14]

-“Ama sonunda sabaha girerlerken korkunç ses onları da yakaladı!

Aldıkları tedbirin kendilerine hiçbir faydası olmadı.”[15]

-“Sonra onların ardından başka bir nesil meydana getirdik.

Bunların arasından da kendilerine, “Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. İsyan etmekten sakınmıyor musunuz?” diyen bir elçi gönderdik.

Bu elçinin kavminden olup da inkâra sapan, âhirete ulaşmayı yalan sayan, dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz hatırlı kişiler halka şöyle dediler: “Bu da olsa olsa sizin gibi sıradan bir insan. Sizin yediğinizden yemekte, içtiğinizden ­içmektedir.

Sizin gibi sıradan bir insana uyacak olursanız o zaman herhalde kaybedenlerden olursunuz.

O size, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken tekrar hayat alanına çıkarılacağınızı mı söylüyor?

Bu size söylenenler gerçek olmaktan çok çok uzak!

Gerçek olan sadece şu yaşadığımız dünya hayatıdır. Ölür ve yaşarız. Bir daha da diriltilecek değiliz.

O, Allah hakkında sadece yalanlar düzüp koşan bir adamdır. Biz ona inanmıyoruz.”

O peygamber şöyle dedi: “Rabbim! Bunların beni yalancılıkla suçlamalarına karşı bana yardım et!”

Allah buyurdu ki: “Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar!”

Nitekim kaçınılmaz bir âkıbet olarak onları o korkunç ses yakalayıverdi; böylece sel süprüntüsüne çevirdik onları! Zalimlerin canı cehenneme!”[16]

-“Kārûn, Firavun ve Hâmân’ın âkıbeti de aynı oldu. Gerçekte Mûsâ onlara açık seçik deliller getirmişti; ama onlar yeryüzünde ululuk tasladılar. Oysa kaçıp kurtulmaya güçleri de yoktu.

Her birini günahından dolayı cezalandırdık; kiminin üzerine taşları savuran fırtınalar gönderdik, kimini o korkunç ses yakaladı, kimini yerin dibine gömdük, kimini sularda boğduk. Allah’ın muradı onlara kötülük etmek değildi, fakat onlar kendi kendilerine kötülük ediyorlardı.”[17]

-“Onlara mâlûm şehir halkını örnek göster. Oraya elçiler gelmişti.

Biz kendilerine iki kişi göndermiştik ama ikisini de yalancılıkla itham ettiler. Bunun üzerine bir üçüncüyle destekledik. Onlar “Biz size gönderilmiş elçileriz” dediler.

Diğerleri ise şöyle karşılık verdiler: “Siz de ancak bizler gibi insanlarsınız. Hem rahmân herhangi bir şey indirmiş değil; siz sadece yalan söylüyorsunuz!”

“Rabbimiz biliyor ki” dediler, “Biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.

Bize düşen, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.”

(İnkârcılar) şu karşılığı verdiler: “Doğrusu sizin yüzünüzden üzerimize uğursuzluk geldi. Eğer vazgeçmezseniz, biliniz ki sizi taşlayacağız ve tarafımızdan size acı veren bir işkence yapılacaktır.”

Onlar da dediler ki: “Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye öyle mi? Hayır! Siz sınırı aşmış bir topluluksunuz.”

O sırada şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi; şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.

Sizden bir ücret istemeyen o kimselere tâbi olun; onlar doğru yoldadırlar.

Hem ne diye beni yaratan ve sizin de dönüp kendisine varacağınız Allah’a kulluk etmeyeyim ki?

Hiç O’ndan başka mâbudlar edinir miyim! Eğer Rahmân bana bir zarar vermek isterse onların şefaati bana hiçbir yarar sağlamaz ve onlar beni kurtaramazlar.

İşte o takdirde (başka bir tanrı edinirsem) ben apaçık bir sapkınlık içine düşmüş olurum.

İşte ben rabbinize iman etmiş bulunuyorum; bana kulak verin.”

Ona, “Cennete gir” denildi. “Rabbimin beni bağışladığını ve güzel biçimde ağırlananlardan eylediğini keşke kavmim bilseydi!” dedi.

Ondan sonra kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirmeyiz de.

(Cezaları) korkunç bir sesten ibaretti; sönüverdiler.

O kullara yazıklar olsun! Kendilerine bir peygamber gelmeye görsün, onu mutlaka alaya alırlardı.

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi ve onların artık kendilerine dönüp gelmediğini görmezler mi!

Elbette onların hepsi toplanıp huzurumuza getirilecek.”[18]

-“Ve şöyle derler: “Şayet gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit hani ne zaman gerçekleşecek?”

Onlar, besbelli ki, birbirleriyle uğraşırken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar!

İşte o anda onlar ne bir vasiyette bulunabilecekler ne de ailelerine dönebilecekler.”[19]

-“Sûra üflenmiştir. Artık onlar kabirlerinden kalkıp rablerine doğru koşmaktadırlar.

Derler ki: “Vay başımıza gelenler! Bizi yattığımız yerden kim diriltip kaldırdı? Rahmânın vaad ettiği işte bu! Peygamberler gerçekten doğru söylemişler!”

Olup biten yalnızca bir ses! Ama ardından onların tamamı, birden toplanmış olarak işte huzurumuzdalar.

Bugün hiç kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz. Sadece yapıp ettiklerinizin karşılığını görürsünüz.”[20]

-“Bunlar da şimdi, bir daha geri dönüşe imkân bırakmayacak olan korkunç bir sesi, yalnızca bunu beklemektedirler.”[21]

-“Seslenenin, yakın bir yerden seslendiği gün için dinlemede ol.

O dirilten sesi gerçekten işittikleri gün, işte o (ebedî hayata) çıkış günüdür.”[22]

-“Semûd kavmi de uyarıları ciddiye almadılar.

Dediler ki: “İçimizden tek başına bir beşere mi uyacağız? O takdirde doğru yoldan sapmış olur, yanarız.

İlâhî mesaj içimizden ona mı gönderilmiş? Hayır o, yalancının, küstahın biri!”

Yarın onlar asıl yalancı, küstah kimmiş görecekler!

(Allah Sâlih peygambere şöyle buyurdu:) “Şüphesiz biz (mucizevi özelliği olan o deveyi) onları sınamak için göndermiş bulunuyoruz. Şimdi sen onların ne yapacağını izle ve sabret.

Bir de onlara, suyun aralarında paylaşımlı olacağını bildir. Her hissenin sahibi (suyun) başına gelsin.”

Derken ilgili adamlarını çağırdılar; o da (deveye) saldırıp hunharca öldürdü.

Azabım ve uyarılarım nasılmış bir bakın!

Üzerlerine tek bir ses yolladık da hayvan ağılındaki (çiğnenip ufalanmış) kuru çalılar gibi oluverdiler.

Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu?”[23]

-“Münafıklar sana geldiklerinde, “Tanıklık ederiz ki sen gerçekten Allah’ın elçisisin” derler. Senin hiç kuşkusuz kendi elçisi olduğunu Allah elbette biliyor; ama Allah tanıklık eder ki münafıklar (inandık derken) kesinlikle yalan söylemektedirler.

Onlar yeminlerini kalkan edinip Allah yolundan yan çizmişlerdir. Onların yaptıkları ne kadar çirkin!

Şöyle ki, onlar sözde inandılar ama gerçekte inkâr ettiler; bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir; artık anlayıp kavrayamazlar.

Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar!

Onlara “Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin” dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

Bağışlanmaları için Allah’a dua etmişsin veya etmemişsin onlar için birdir. Allah onları asla bağışlamayacaktır. Şüphesiz Allah günaha saplananları doğruya eriştirmez.

Onlar, “Resûlullah’ın yanındakilere geçimlik bir şeyler vermeyin ki etrafından dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır; ama münafıklar anlamıyorlar!

Şöyle diyorlar: “Hele Medine’ye dönelim, o zaman güçlü olan zayıf olanı oradan çıkaracak!” Halbuki asıl güç ve izzet Allah’ındır, resulünündür, müminlerindir; fakat münafıklar bunu bilmezler!”[24]

MEHMET ÖZÇELİK

19-2-2023

[1] Zilzal suresi.1-8.

[2] Bakara.214.

[3] Ahzab.9-11.

[4] Hac-1-2.

[5] Müzzemmil.11-14.

[6] Naziat.6-9.

[7] A’râf Suresi – 75-79.

[8] A’râf Suresi – 90-93.

[9] A’râf Suresi – 155-156.

[10] Ankebût Suresi – 36-37.

[11] Ahzâb Suresi – 60-62.

[12] Hud.67.

[13] Hud.94-95.

[14] Hicr Suresi – 73-74.

[15] Hicr Suresi – 83-84.

[16] Mü’minûn Suresi – 31-41.

[17] Ankebût Suresi – 39-40.

[18] Yâsîn Suresi – 13-32.

[19] Yâsîn Suresi – 48-50.

[20] Yâsîn Suresi – 51-54.

[21] Sâd Suresi – 15.

[22] Kâf Suresi – 41-42 .

[23] Kamer Suresi – 23-32.

[24] Münâfikûn Suresi – 1-8.




DEPREMDEN ÇIKARILACAK İBRET VE DERSLER

DEPREMDEN ÇIKARILACAK İBRET VE DERSLER

Elbette yara derin, yeni ve sıcak.

Duyup gördüklerimiz, hissedip anladıklarımızla daha da derinleşiyor.

Allah cümlemize yardım etsin.

Bu durumda yapılacak her kesimin kendisine bir ders çıkarması ve ibret almasıdır.

Eski hayatını ve gidişatını kontrol edip, çeki düzen vermesidir.

Yeni bir hayat ve yeni bir sayfa açarak nefis muhasebesinde bulunulmasıdır.

85 yaşında bulunan merhum annemi ve bazı akraba, dost ve yakınlarımı kaybettim. Allah hepsine rahmet etsin. Elbette kolay değil.

Ancak onlar kaybetmedi, kazandılar.

Kendileri manevi şehit, malları sadaka ve inşallah -Allah layık etsin- çocukları da şehit çocuğu olmuş oluyor.

***************  

Zelzele ve deprem gibi hadiseler, insanlığı intibaha getirip, gaflet uykusundan uyarmak içindir.

Uyanmamak onun en büyük depremi yaşaması demektir.
Allah korusun, daha dehşetlisini uyanana kadar beklemesi demektir.
Olaylara hikmet cihetiyle bakmak gerektir.[1]
Deprem gibi olaylara Bediüzzaman şu ibret nazarıyla bakıp değerlendirir;
“Elbette, nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyamet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın din-i hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rû-yi zeminin geniş kıt’aları ve büyük hükûmetleri, Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyânı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh-u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü bu hakikat noktasında kat’iyen Kur’ân’ın misli yoktur ve olamaz. Ve hiçbir şey bu mucize-i ekberin yerini tutamaz.”[2]

“Çok tecrübelerimle umumî bir hatanın neticesinde hava ile zemin zelzele ile ve fırtına ile ga-dab-ı İlahîyi haber vermek nevinden hiddet ediyorlar gibi adeta muhalif bir vaziyet gösterdiler.”[3]

“Neden dostların kusuratına tokat gelir; hücum eden düşmanlara bu tarzda gelmiyor?”
Elcevap: Memur olmayan, veya hususi, şahsı itibarıyla hiyanet eden, hususi tokat yer. Bu nevi vukuat pek çoktur. Ve tam sadakat edenlerde, maişetindeki bereket ve kalbindeki rahat cihetinde ikramlara mazhar olanlar dahi pek çoktur. Eğer memur ise, kanun namına kanunsuz hiyanet eden, ilişen, o memlekete, o biçare ahaliye bir umumi tokada vesile olur. Ya zelzele, ya yağmursuzluk, ya hastalık, ya fırtına gibi umumi belalara bir vesile olur. Kendisi, zahiren hususi tokat yememiş gibi görünüyor.”[4]

“Adapazarı zelzelesinin aynı gününde, zelzeleden birkaç saat evvel, umumî ve herkese göstermek için, bir büyük tiyatro teşekkülüyle ve oyuncu kızlardan dört güzelini çırıl çıplak olarak âlâyişle çarşı ve pazarda gezdirerek, o câzibedarlara kapılan tiyatro binasında toplanan bin kişiden fazla seyirciler, oyun başlarken, birdenbire arz, kemal-i hiddet ve gayz ile onların hayasız yüzlerini dehşetli tokatladı, mahvedip zîr ü zeber etti. Ve o binayı hâk ile yeksan eyledi.” Kastamonu lahanası. 203.

“Nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gàyesiz göremezsin; nasıl, sen nizamsız, gàyesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vâkıalar olan şu hâdisât-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller. Meselâ, zemine nebâtât ve hayvanât envâından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler, baştan aşağıya kadar gàyelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gayet âlî gàyeler içinde kemâl-i intizam ile meczub Mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın benîâdem’den, bâhusus ehl-i imândan beğenmediği bir kısım etvâr-ı gafletin sıklet-i mâneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi (İzmir’in zelzelesi münâsebetiyle yazılmıştır.) mevtâlûd hâdisât-ı hayatiyesini, bir mülhidin neşrettiği gibi gàyesiz, tesadüfî zannederek bütün musîbetzedelerin elîm zâyiâtını bedelsiz, hebâen mensur gösterip, müthiş bir yeise atarlar. Hem, büyük bir hatâ, hem büyük bir zulüm ederler. Belki, öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîmin emriyle ehl-i imânın fânî malını sadaka hükmüne çevirip, ibkà etmektir ve küfrân-ı nimetten gelen günahlara kefârettir.
Nasıl ki birgün gelecek, şu musahhar zemin, yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyeyi şirkâlûd, şükürsüz görüp çirkin bulur. Hàlık’ın emriyle büyük bir zelzele ile bütün yüzünü siler, temizler. Allah’ın emriyle, ehl-i şirki Cehenneme döker; ehl-i şükre, “Haydi, Cennete buyurun” der.”[5]

“O musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir.”[6]

“Kadîr-i Mutlak, hikmetinin muktezâsıyla, zâhir esbâbı tasarrufâtına perde ediyor. Zelzeleyi irâde ettiği vakit, bâzan da bir mâdeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi mâdenî inkılâbât dahi olsa, yine emir ve hikmet-i İlâhî ile olur; başka olamaz.”[7]
“bu âhirde, beşerin bir derece umumiyet şeklini alan zulümlü, zulümâtlı isyanından, kâinat ve anâsır-ı külliye kızdıklarından ve Hàlık-ı Arz ve Semâvât dahi, değil hususi bir Rubûbiyet, belki bütün kâinatın, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâkimi haysiyetiyle, küllî ve geniş bir tecellî ile kâinatın heyet-i mecmûasında ve Rubûbiyetin daire-i külliyesinde nev-i insanı uyandırmak ve dehşetli tuğyânından vazgeçirmek ve tanımak istemedikleri Kâinat Sultanını tanıttırmak için emsâlsiz, kesilmeyen bir su, hava ve elektrikten; zelzeleyi, fırtınayı ve Harb-i Umumi gibi umumi ve dehşetli âfâtı, nev-i insanın yüzüne çarparak onunla Hikmetini, Kudretini, Adâletini, Kayyûmiyetini, İrâdesini ve Hâkimiyetini pek zâhir bir sûrette gösterdiği halde; insan sûretinde bir kısım ahmak şeytanlar ise, o küllî işârât-ı Rabbâniyeye ve terbiye-i İlâhiyeye karşı eblehâne bir temerrüd ile mukabele edip diyorlar ki, “Tabiattır, bir mâdenin patlamasıdır, tesadüfîdir. Güneşin harareti elektrikle çarpmasıdır ki, Amerika’da beş saat bütün makineleri durdurmuş ve Kastamonu vilâyeti cevvinde ve havasında semâyı kızartmış, yangın sûretini vermiş” diye mânâsız hezeyanlar ediyorlar. Dalâletten gelen hadsiz bir cehâlet ve zındıkadan neş’et eden çirkin bir temerrüd sebebiyle bilmiyorlar ki, esbâb yalnız birer bahanedirler, birer perdedirler. “[8]

“Yedinci Suâl: Bu hâdise-i arziye, bu memleketin ahâli-i İslâmiyesine bakması ve onları hedef etmesi ne ile anlaşılıyor ve neden Erzincan ve İzmir taraflarına daha ziyâde ilişiyor?
Elcevap: Bu hâdise hem şiddetli kışta, hem karanlıklı gecede, hem dehşetli soğukta, hem Ramazan’ın hürmetini tutmayan bu memlekete mahsus olması; hem tahribâtından intibâha gelmediklerinden, hafifçe gàfilleri uyandırmak için o zelzelenin devam etmesi gibi çok emârelerin delâletiyle bu hâdise ehl-i imânı hedef edip, onlara bakıp, namaza ve niyâza uyandırmak için sarsıyor ve kendisi de titriyor.
Bîçare Erzincan gibi yerlerde daha ziyâde sarsmasının iki vechi var:
Biri: Hatâları az olmak cihetiyle, temizlemek için tâcil edildi.
İkincisi: O gibi yerlerde kuvvetli ve hakikatli imân muhâfızları ve İslâmiyet hâmileri az veya tam mağlûp olmak fırsatıyla, ehl-i zındıkanın orada tesirli bir merkez-i faaliyet tesisleri cihetiyle, en evvel oraları tokatladı ihtimâli var.”[9]

“Fırtına, zelzele, vebâ gibi hâdiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi neşv ü nemâsız kalan birçok istidad çekirdekleri, zâhiri çirkin görünen hâdiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir. Güyâ umum inkılâblar ve küllî tahavvüller birer mânevî yağmurdur.
Fakat insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zâhire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhâkeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana âit gàyesi bir ise, Sâniinin esmâsına âit binlerdir.”[10]
“Ey insanlar, Rabbinizden korkun. Kıyâmet gününün zelzelesi, muhakkak ki pek büyük bir şeydir.”[11]

MEHMET ÖZÇELİK

18-2-2023

[1] https://youtu.be/hybeDK_aOcM

[2] Emirdağ lahanası. 368.

[3] Beyanat ve tedbirler. 214.

[4] Emirdağ lahanası.68.

[5] Sözler. 157.

[6] Sözler. 159.

[7] Sözler.160.

[8] Sözler. 160.

[9] Sözler. 161.

[10] Sözler. 210.

[11] Hac Sûresi, 22:1.




YÖNETİCİDEKİ İRADE YETERSİZLİĞİ

YÖNETİCİDEKİ İRADE YETERSİZLİĞİ

Türkiye’nin önemli problemlerinden biri de; yönetici ve idarecilerdeki irade yetersizliğidir.

Yani yeterli derecede irade ortaya koyamamalarıdır.

Yani inisiyatif alıp da işi çözüme kavuşturmadaki aksamalardır.

Bu da toplumda kaosa, netice alamayıp, işlerin aksayıp sonuçlanamamasına neden olmaktadır.

Maalesef yönetici durumda olan kişi o kadar okumuş, belli kurumun ve emri altındaki birçok kişinin yöneticisi olmuşken, o yukarıya, yukarı daha yukarıya ve en yukarıya gidip onay çıktıktan sonra icra olunmaktadır.

Bir kişinin yapacağını alakasız on kişiye havale etme yetersizliğidir.

Yıllar önce Adıyaman’da doğal gaz için yaptığım müracaatta bu problemi gördüm ve onunla ilgili yazı kaleme aldım.[1]

Adıyaman’da depremde merhum annemi sekiz gün boyunca enkazdan çıkaramamamız hep bu yönetici yetersizliği ve irade yoksunluğudur.

İnsanların sorumluluk almayıp ve de alamayıp, bu sorumluluğu başkalarına yüklemek amacıyla çözüme kavuşturup yapmak değil, adeta yapmamaya yönelik bir davranıştır.

Sekiz gündür sonuç alamazken [2]ve de hala alamayacakken Gürcistan’dan gelen yardım ekibi o performans ve inisiyatifi alarak bir iki saat içinde annemi enkazdan çıkardılar.

-Kız kardeşim ve yeğenim evleri hasarlı olup Bursa-Mudanya’da bir hayır severin yazlığına gidiyor ve durumunu arz etmek için Kaymakama baş vuruyor.

Kaymakam o deprem bölgesinden geldiğine dair bir belge istiyor.

Oysa her şey bir TC numarasıyla kayıtlıdır.

Beyan esastır.

Yanlış emsal olmaz.

Kaymakam beyefendi bir iki yanlış ve hatalar uğruna belki de birçok insanı işte bu yetersizlikten ve irade ortaya koyamamaktan dolayı mağdur ediyor.

Bu bilinen, bir de bilinmeyenler!!!

Hassas dönemde kolaylık gösterilmesi gerekirken, işi yokuşa sürmek yöneticilik değildir.

Neden hala Eski Erzincan Süper Valisi Merhum Recep Yazıcıoğlu rahmet ve minnetle anılmaktadır?

Her yerde yad edilip örnek gösterilmektedir?

Hakkında filim çevrilmektedir.

İkincisini gösterebilir misiniz?

Var mı?

Ne kadar?

İrade ortaya koyabiliyorlar mı?

Onun içindir ki; en önemli temennim; tüm devlet dairelerin girişine şu Hadis-i Şerif’in yazılıp, uygulanır hale gelmesidir.

-“Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!”[3]

-Bir okuldaki yönetici arkadaşa şunu demiştim;

Madem devlet size bu okulu emanet ediyor, emrinize veriyor. O halde tüm yetkileri de vermesi gerekir.

Bir iş yapılacağı zaman, adeta iş olsun diye okul ilçeye, o ile, o bakanlığa gibi prosedürler işi daha da aksatıyor.

Ama canım ya yanlış yaparlarsa?

Acaba ne derler?

O zaman onu oraya niye atadın?

Güvenmediğin kişiye böyle büyük bir sorumluluğu niye yükledin?

Bir şey olursa kendimi kurtarayım diye, mi?

Yöneticilik olumsuzluklar ve onları düşünme üzerine değil, olumluluklar ve çözümler üzerine bina edilmelidir.

Tekrar ediyorum; Beyan esastır ve yanlış emsal olmaz.

Bu milletin ayak bağlarından kurtarılması gerekir.

Geçmiştekilerin öldürücü derecede bağlar olduğunu yaşadık.

Kısır zihniyetin ürünü olarak.

Ama hala yeterli bağlardan kurtulamadık, teknoloji döneminde olsak da…

Bir nebze katkım olması temennisiyle bu sitemimi ve problemlerimizi dile getirdim.

MEHMET ÖZÇELİK

17-2-2023

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » YANLIŞ EMSAL OLMAZ

[2] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » YÜCE DOSTA UĞURLADIK

[3] Buharî, 3:72.




YARA DERİN ALLAH KERİM

YARA DERİN ALLAH KERİM

Evet gerçekten de Yara derin ancak Allah Kerim.

Zaman geçtikçe hafif açılan yara ve daha sıcağı sıcağına farkına varılmayan acı ve sancı; zaman geçtikçe yara açılıyor ve acı ve sancı artıyor.

Allah sabırlar versin.

İbretlidir; Allah şükredenlerle değil, sabredenlerle beraberdir.

Allah sabredenlerin yanındadır.

************

Depremde kaybettiklerimiz Hz. Nuh’un gemisinin yükselmesine bir damla olursa, Nemrudun Hz. İbrahimi yakmak için tutuşturduğu ateşi söndürmeye bir damla su olup söndürürse ne mutlu.Zira memleketimiz maddi manevi ateş topu haline getirilmiş, millet her taraftan yakılmaya çalışılıyordu.Ateşi olanların şimdilik hile ateşleri söndü, oyunları bozuldu.

Ancak herkes kendi tınnetinin gereğini yapacağından ateşlemeye devam edilecektir.

Depremi istismar edip fırsatçılık yapanlar bize yakışmazken, maalesef oldu.

Mesela; Depremin başlamasıyla sabah ilk saatte Kayseri’den Adıyaman’a otobüsle yola çıktım, aktarmalı olarak.

Narlı ’ya kadar 160 TL-ye geldim. Bir tır şoförü -sağ olsun- Pazarcık’a kadar ücretsiz getirdi. Pazarcık’tan bir piyasa taksisi 10 kilometrelik alan için 400 TL istedi. Ben 175 TL verdim. Oradan deprem dolayısıyla iki ayrı arabayla Adıyaman’a vardım.

Benzer durumların olduğunu da duydum. Marketlere girme gibi.

Elbette bir kasa elmada birkaç tane çürüğü de bulunacaktır.

Allah imhal eder yani süre verir ancak ihmal etmez yani göz ardı etmez.

İnsanlara fırsat verip, onları test eder.

-Suyun maddesi bir iken; ondan içen yılan zehir akıtırken, arı bal akıtmaktadır.

Bütün madenlerin aslı karbon iken yani kömürden maden, altın ve elmasta maden, sadece fark dizilişlerindedir.
Tıpkı bilgisayarın tüm işleyişi 0 ile 1 olduğu gibi.
Sadece fark diziliştedir.
Bir dizilişi virüsü oluştururken, diğer diziliş antivirüsü oluşturmaktadır.
Bir dizilişi ile kes yaparken, diğeriyle yapıştır yapılmaktadır.
Et ve kandan oluşan insanlarda aynı özelliğe sahipken, karakter farkı ortaya çıkmaktadır.

-Bina yapanlar hem canlara ve hem de mallara zarar vermektedirler.

Oysa bir hırsızlık yapana bir malı çaldığı için ceza veriliyor.

Ancak yanlış bina yapıp ehliyetsiz insanların verdiği zarar onlarca ve yüzlerce insanların hayatına mal olmaktadır.

Cezaları ağır olmalıdır.
-Kader hükmünü verecektir.

Hüküm O’nun, karar O’nundur.
İnşallah ittihadı İslam’a vesile olacaktır.Deprem musibeti birleşmeye ve birleştirip kaynaşmaya sebep oldu.Beşer zulmeder, kader ise adalet eder.

MEHMET ÖZÇELİK

16-2-2023




ASRİ MEZARLARDA YAŞIYORUZ

ASRİ MEZARLARDA YAŞIYORUZ

Asri mezarlarda yaşadık.

Bizleri deprem öldürmedi ancak içinde deprem yaşayan ve yıkık olan insanlar bizi yıktı.

İnsanlığı yıkılanlar, insanları ve insanlığı yıktı.

Dünyayı kazanmaya çalışanlar, kendi ahiretlerini kaybederken, nicelerinin dünyalarını kararttılar.

Dükkanını büyütmek için dükkânın kolonunu kesenler, insanların kol ve bacaklarını kesip, dünyalarını küçülttüler.

Doktor hata yaptığında bir kişi ölürken, onay veren inşaat mühendisi ve müteahhit yüzlerce kişinin ölmesine sebep oluyor.

Zaman ve mekân adeta büküldü.

Yıkanan çamaşırın suyunu sıkma gibi, depremde dairelerin yer değişmesi adeta mekânın bükülmesi ve dürülmesi gibi oldu.

-Türkiye’de bu millete yüz yıldır depremi değil, cehennemi yaşatan zihniyetle yaşadık, kalıntıları ve artçıları hala devam etmektedir.[1]
12,7 şiddetindeki depremi yaşatanlar olup kabirlerinde azap çekerken, şimdi de ardından giden ve gelen artçıları bunu sürdürmektedir.
Yapı değişmiyor.
Asil bunlar için yapı denetleme kurumlarınca rapor hazırlanması gerekir.

-Her şey kader ile takdir edilmiştir.

Bir yaprak bile kader ile düşer.

Komşumuz vefat eden Vedat, gök gürültüsü olduğunda evde; Tamam Allah’ım, söz, artık namaza başlayacağım, derdi.

Bu deprem birilerine tövbe kapısını daha çok açmalı, yeni bir sayfa açmalı, yeni ve ebedi hayata sağlıklı ve istikametli adım atmalıdır.

Herkes ders çıkarıp, ibret almalıdır.

-Bu millet fedakâr bir millet.

Bu millet insanlığın simgesi olan bir millet.

Hele hele bir yardım söz konusu oldu mu, hemen öne atılır, yediden yetmişe herkes o asaleti gösterir.

TV’lerin yardım kampanyasından yardım kuruluşlarına kadar hayret edilecek hatta umulmayacak ve de dünyada benzeri görülmeyen bir değer ve üstünlükle kendisini göstermektedir.

Bu bizim gerçek yüzümüz. Ancak zorda ve zorlukta gösteriyoruz.
Boşluktayım bizim gerçek yüzümüz.
Biri aynanın on yüzünü gösterirken, diğeri arka yüzünü göstermektedir.
Gerçekten bu millet asil bir millet.
Allah’ın neden bu kutsal görevi bu millete yüklediğinin sırrı çok iyi anlaşılıyor.[2]

MEHMET ÖZÇELİK

16-2-2023

 

 

[1] https://video.haber7.com/video-galeri/231152-murat-yetkin-islami-dernekleri-ve-stklari-hedef-aldi-nerede-bu-entarili-sariklilar

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3302496-turkiye-tek-yurek-ortak-yayinda-yardim-kampanyasi-iste-toplanan-dev-bagis-miktari

https://m.haber7.com/guncel/haber/3302497-baskan-erdogan-yardim-kampanyasina-baglandi-iste-kabinede-toplanan-yardim




DEPREMLE İMTİHANIMIZ DEVAM EDİYOR

*6 ŞUBAT DEPREMİNDE YAŞANAN İBRETLİ OLAYLAR

*DEPREMDE PAYLAŞTIĞIMIZ ACIYI, GÖSTERDİĞİMİZ BİRLİK VE KARDEŞLİĞİ DEPREM SONRASI DA GÖSTERELİM

*KİMSE YOK MU?

*DEPREMLE BERABER YIKILAN HAYALLER

*ENKAZ ALTINDA KALAN CANLAR- HATIRALAR VE HAYALLER

*MAHŞERİN PROVASI – BÜYÜK HESAP GÜNÜ

*BÜYÜK DEPREMİN HABERCİSİ VE BİR KIYAMET SAHNESİ

**6 ŞUBAT DEPREMİNDEKİ YOLCULUĞUM

*DEPREM HATIRALARI

https://tesbitler.com/2023/02/14/yikildik-olmedik/

https://tesbitler.com/2023/02/14/depremin-izleri/
https://tesbitler.com/2023/02/14/birlik-ve-beraberlik-zamani-2/
https://tesbitler.com/2023/02/09/kan-uyusmazligi-depremde-de-depresti/
https://tesbitler.com/2023/02/09/birlik-ve-beraberlik-zamani/
https://tesbitler.com/2020/01/25/buyuk-deprem/
https://tesbitler.com/2015/01/02/van-depremin-dusundurdukleri/
*2023 HASRET VE HÜZÜN YILI          

https://tesbitler.com/2023/02/15/depremden-kalan-bir-hatira-defteri/

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » ASRİ MEZARLARDA YAŞIYORUZ

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » YARA DERİN ALLAH KERİM

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » DEPREMDEN ÇIKARILACAK İBRET VE DERSLER

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HÜZÜN YILI

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » KURANDA ZELZELE

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HAARP BİTMEDİ

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » TÖBE ALLAHIM TÖBE! NAMAZA BAŞLAYACAĞIM

ADIYAMAN DEPREM ÖNCESİ VE SONRASI HALİ

https://www.youtube.com/watch?v=c6c-d7s5vrA

https://www.facebook.com/reel/591148362873217

(11) Facebook




DEPREMDEN KALAN BİR HATIRA DEFTERİ

DEPREMDEN KALAN BİR HATIRA DEFTERİ

Annemin yıkılan binasında 11 yaşları civarında bir öğrenciden geriye kalan hatıra defterinden bazı notlar. Eğitim camiasına faydası olur düşüncesiyle yayınlıyorum.

“OCAK.6 Ocak-2023

Bugün okuldan döndüm, yemeğimi yedim biraz.

Biraz dls Dreams league söyler (futbol oyunu) oynadım. Birden babam beni çağırdı. Bir de baktım ki elinde bir hediye paketi var yani biraz heyecanlanmadım değil çünkü hediye paketi tam bir tablet boyutundaydı.

Sonra içinden bu günlükler çıktı. Açıkçası biraz hayal kırıklığına uğramıştım ama bunu bu kadar belli etmemeye çalıştım, inşallah başarılı olabilmişimdir. Çünkü annem ile babamı üzmek istemiyordum.

Şimdi de üzülmesinler diye bir şeyler yazmaya karar verdim. Zaten bu aralar en sevdiğim kalemim kayıp (TLG), onun için kurşun kalem ile yazıyorum.

Neyse, şimdi ben kalemimi yazmaya gidiyorum. Kalemi bulamadım. En son kardeşim İrem aldı. Şimdi de 100 TL’lik kalem ortada yok. Şu anda çok kötü, pembe bir kalemle yazıyorum.

15 tatile çok az kaldı. Ama tatilde günü 12 saatlik kurs açıyorlar ve sanki tatil yok gibi. Haftanın 5 günü, 1 günde öyle var. 2 günde futbol kursu, ödevler, günde 3 saatlik çalışma artık bıktım. Bunalıma girdim yaa!

Ama daha yeni bir umut oldu. Annem eğer hocaların, Yusuf’un durumu iyi derse..

Seni yazdırmam dedi.

-İngilizce konusunda sıkıntı yok ama matematik hocasından korkuyorum. Her zaman çalışmadığımı söyler ama ben her zaman matematik çözen birisiyim. Ama ne kadar denersem deneyeyim deneme stresi ile 2 ya da 3 yanlışım çıkıyor. Bunun nedenini ben de bilmiyorum. Keşke matematikte biraz başarılı olabilsem her şey çözülür.

Karne mükemmel, deneme berbat.

Sizce karne notu % 96 olan birisinin denemesi 11’i yanlış olabilir mi?

Bir de İlin en iyi okulunda okuyorum. Neyse daha Matematik ödevi var yarına. En iyisi erken uyuyayım. Erken kalkıp erkek kalkmak.

Ya da vazgeçtim daha erken. En iyi geç uyuyup, sürünerek kalkmak.
Bu arada daha kendimi tam olarak tanıtmadım.
Ben Yusuf Karakuş, derken elim çok yoruldu, onun için yarın devam.
-Bugün Arapça hocası habersiz sözlü yaptı. Allahtan merhametli bir hoca yoksa kötü almıştım ama hoca 100 verdi, hem de 3 tane. Çok mutlu oldum. Şu an diğer arkadaşlar sözlü oluyor. Sözlü bitti.

Bir konferans verdiler ve canım çok sıkıldı. Az kalsın Emir günlüğüme bakıyordu. Son anda yırttım.
Eve geldim, yemeğimi yedim.
Kardeşim İrem biraz beyinsiz. Gelmiş önümüzdeki ekmeği alıyor.
Eğer annem ile babam olmasaydı, suratına tek atardım orda, ama işte olmuyor. Bazen ağzını kırasım var, böyle ama olmuyor işte.
Keşke yalnız kalsak.
Yalnız kalsak demişken aklıma geldi. Oyunda çantamı 2 kez boşaltılan çok iyi bir hediye alıcam. Ama işte olmuyor. Annem izin vermiyor.
Neyse şimdi ben biraz ders çalışıcam.

Vee tekrar burdayım. Annem ilk aldığı zaman kızmıstım. Ama artık alışıyorum.
Ben galiba sevdim bu işi.
Üff canım çok sıkkın arkadaşlar. Çünkü tuttuğum takım (Beşiktaş) çeyrek finalde elendik hem de ligin en kötüsüne.
Burada ödül alan 2,5 milyon bo-lı aldım.
Şimdi gece oldu. Şu anda bitkin haldeyim. Biraz müzik dinledim ve Şimdi uyuyacam. Hadi bay bay.

Ve perşembe bugün, 6 dersimiz boştu, 3 ders maç, 3 ders de film izledik. Unutulmaz bir gündü, çok eğlendim, eve geldiğimde ise bir baktım arkadaşlarım maç yapıyor, bende hemen indim.

Kusura bakmayın.
Kaç gündür yazamıyorum.
Bu aralar çok şey oldu. Mesela;
Altyapıya bir hafta geç başlayacağım çünkü evde biraz huzursuzluk çıkardım Onun dışında bugünlük de yeni bir karar aldım artık daha düzenli olması için her günü yazacağım, salı örnek.

Hadi neyse, ben bu sabah misafirliğe gideceğim uyuyorum.

MEHMET ÖZÇELİK

7 ŞUBAT 20223




YIKILDIK ÖLMEDİK

YIKILDIK ÖLMEDİK

Adıyaman olarak yıkıldık ama inşallah ölmedik.El birliği ve birbirimize destek olarak, devletinde yardımı                                                                                             

Cumartesi gecesi kız kardeşim iki kızıyla merhum annemi ziyaret eder.

Beyi nöbette olup, pazar akşamı gelecektir.

Bunun üzerine merhum annem ısrarla kız kardeşime kalıp, pazartesi sabahında gitmesini söylüyor.

O da okulun olup, gitmesi gerektiğini söylüyor.

Beyi Pazar gecesi saat birde gelip ailesini alıp gidiyor.

Üç saat sonra deprem oluyor.

Annem vefat ederken, kız kardeşim evi hasarlı olsa da zarar görmüyorlar.

Hiçbir şey tesadüf değildir.

Her şey kader ile takdir edilmiştir.

-Musibetler dergah- ilahiyeye sevketmek için birer kader kamçısıdır.

-Zaman ahir zamandır. Her şeyde olağan üstülük olacaktır.[1]

-“ İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları da bunlardan biridir.[2]

-Gün geçtikçe açılan yaranın büyüklüğü ve sızısı artmaktadır.

-Manevi çöküşlerle beraber, maddi kayıplarda büyük boşluk oluşturacaktır.[3]

-İnsan ister istemez bu olayların altında bir bit yeniği! arıyor.[4]

MEHMET ÖZÇELİK

14-2-2023

[1] https://www.yasemin.com/masiva/haber/2995098-mekkede-daglar-ve-ovalar-yesillendi-kiyamet-yaklasiyor-mu-iste-kiyamet-alametleri

[2] Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58.

[3] https://www.yenisafak.com/ekonomi/otomobil-enkazi-milyarlari-bulabilir-depremin-vurdugu-10-ilde-31-milyon-arac-kaydi-var-4507280

[4] https://m.haber7.com/guncel/haber/3301189-abdnin-tatbikatinda-tuhaf-senaryo-depremden-sonra-kirmizi-ulke-isgal-edilecek

https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/aktuel/depremlerin-bogazdaki-abd-savas-gemisiyle-alakali-oldugu-iddiasi/1815311

https://m.haber7.com/guncel/haber/3301189-abdnin-tatbikatinda-tuhaf-senaryo-depremden-sonra-kirmizi-ulke-isgal-edilecek

Türkiye can derdinde ABD ve Batı seçim – Haber 7 MEDYA

 




DEPREMİN İZLERİ

DEPREMİN İZLERİ

Depremden geriye unutulmaz hatıralar kaldı.Lafız gitti, mana kaldı.Ceset gitti, ruh kaldı.Geriye dağlar büyüklüğünde sabır ve şükür kaldı.İmtihan devam ediyor, geriye tavır ve davranış kaldı.Kavga bitti, dayanışma ve barış kaldı.Tahrik değil, birbirine teselli ve moral kaldı.Dünyaya çok dalmıştık.Herkes şikayetçiydi.Ancak herkes o dalgaya kapılmış, gidiyordu.Materyalist ve şımarık bir hal almıştık.Ekonomiyle yatıyor, ekonomiyle kalkıyorduk.Hepimiz ekonomist, hepimiz Maliye ve Hazine Bakanı ve mütehassısı olmuştuk.Domates ve peynirin fiyat artışının verdiği deprem etkisi, kıyametin etkisini bastırıyordu.Koronada eve hapsolarak dışarıdaki mallarımızın gafletine ve telaşına düşerken, deprem ile şimdi oturduğumuz evin ve bindiğimiz arabamızın kaybı devrede.Allah adildir, haşa zulmetmez.Ders alına, ders çıkarıla…Düşünceler olumlu yönde değişmezse, hayatta değişmez.Hayatın değişimi, kendimizi değiştirmekten geçer.Ölenler kaybolmadı, kaybetmedi.Manevi şehit oldu.Kaybolan ve zayi olan malları sadaka hükmüne geçti.İmtihanın ağırlığı, mükafatının büyüklüğündendir.Zira bela ve musibetin büyüğü peygamberlere, velilere ve onu takip edenlere gelir.Elbette kolay bir olay değildir.Allah ateşlerimizi söndürüp dindirsin.Cennet ucuz değil, cehennemde lüzumsuz değildir.Allah ayrım yapmıyor ancak ayrıştırıyor.Bu zorlukta herkesin iç dünyası ve mahiyeti ortaya çıkıyor.Kim Ebubekir, kim Ebu Cehil, kim altın ve elmas, kim kömür olduğu ortaya çıkıyor.Kim millete hizmette, kim makam ve düşmanlık ve oy peşinde.Ayrıştırılmak üzere ateşe atılan madenler gibiyiz.Ayrıştırılıyoruz.Herkes mutlaka kendine göre bir ders çıkaracaktır.

MEHMET ÖZÇELİK

10-02-2023

 




BİRLİK VE BERABERLİK ZAMANI

BİRLİK VE BERABERLİK ZAMANI

 

Bizler zor ve zorlu dönemin insanlarıyız.
Bu millet asil ve asaletli bir millettir.
Zor zamanlarda dünyayı sırtlar, kolay ve rahatta bir kişiye bile tahammül etmese de.
Dünya yuvarlanıp delinse, üstüne çıkar, kurtarmaya çalışır.
Ancak tek başına irade göstermede, organizasyonda inisiyatif alıp sorumluluk yüklenmede yetersiz kalır.
İlla yukarıdan izin çıkacak, biri şunu yap diyecek diye emir beklemede.
Lokomotiflere ihtiyacımız var.
İmtihanımız büyük.
Yükümüz ağır.
Birlik ve beraberliğimiz, iman kardeşliğimiz bizim mayamız, tutkal ve harcımızdır.
Allah millet olarak yar ve yardımcımız olsun.
Dualaşalım.
Birbirimize moral verelim.
Metin olalım.
El ele verelim.
Kardeş olalım.
El Hükmü Lillah.
Hüküm Allah’ındır.
Veren O, alan O.
Veren Sensin, alan Sen. Dahi nemiz var.
Sen vermekte, Sen almaktasın.
Biz Ona teslim olduk.
Kadere iman eden, kederden emin olur.

MEHMET ÖZÇELİK

8-2-2023




KAN UYUŞMAZLIĞI DEPREMDE DE DEPREŞTİ

KAN UYUŞMAZLIĞI DEPREMDE DE DEPREŞTİ


Bu milletin kardeşliğine, birlik ve beraberliğine halel getirerek bulandırıp bozan, yüz yıllık bozuk ve kısır zihniyet yine gerçek yüzünü gösterdi.
Bu milletin kanını taşımadığını, kan uyuşmazlığıyla bir daha göstermiş oldu.
Yüz yıldır bu millete her gün maddi manevi yaşatılan deprem en az 12.7 şiddetinde idi.
Sadece bu milletin dünyalarını değil, ebedi hayatlarını da bitirdiler.
Zorda olsa, bu her günkü 12.7 şiddetindeki depremle mücadele edip, bunun üstesinden gelen bu millet, 7.7 depremin mi üstesinden gelemeyecek?
Bu bozuk ve kısır zihniyet bu milletin kanını taşımadığını, sahip olduğu eraş arsız negatif kanıyla göstermiş oldu, böyle hassas bir dönemde dahi…
Bunlar dünyadan gitse dahi, tarihin kirli sayfalarında silinmez bir leke kalıp;kalpleri, zihinleri kirletmeye devam edeceklerdir.
Oysa bu depremde ölenler manevi şehit olup, kaybetmediler, kazandılar,
Merhum annem ve akrabalarım da…
Ancak bu bozuk ve kısır zihniyet her zaman ki gibi kaybetti ve kaybettirmeye de devam ettiler.
İkinci bir Suriye benzerini yaşadık.
Adıyaman’ın adeta yeniden inşa edilip, kurulması gerekiyor.
Elbistan’dan arayan Fatih hocam, oranında tamamen bittiğini dile getiriyordu.
-Merhum Annemin enkazı önünde beklerken 10 yaşındaki bir kızın kurtuluşu doğum haberi gibi oldu. Sevinçle sarılıp, moral vermeye çalıştım.
En az onun kadar bizi mutlu eden bir durum ise, bir aylık bir kedi yavrusunun elbiseye sarılarak kurtarılması idi.
Yeğenimde enkazda vefat etmiş bulunan amcası Abdülkadir hocanın yüzüne baktığında tebessüm ettiğini ve vefat eden yengesini kucaklayıp götürdüğünde gülümsediğini gördüğünü ve adeta ölmeyip buna bir anlam veremediğini söyledi.
Bende o anlama şöyle bir anlam verdim; 70 yıldır İslam’a olan hizmetinin bir mükafatı olarak; belli ki her ikisi de memnun olacakları cennetteki makamlarını ve köşklerini görmenin sevinç ve memnuniyetini daha şimdiden, kabre girmeden yaşıyor, bu durum yüzlerine aksediyordu.
-Merhum Annemin 10 kat, 58 dairelik  2 Blok olan 1. Kattaki enkazı önünde ve arkada benim dairenin olduğu 4 kat 13 daire preslenmiş, 2 kat olmuştu.
Komşularla beraber 350’den fazla kişinin olduğu 3 blokun önünde üzüntü ile beklerken, bir genç enkazın önündekilerle röportaj yapıyor gibi görünüp, tahrik ediyordu.
Yanına yaklaşıp yumuşak sert bir şekilde ne yapmak istediğini sordum.
İstanbul’dan gelip medya fenomeni olduğunu, yardım etmek istediğini söyledi.
Bende annemin enkaz altında olup, herkesin hassas olduğunu söylediğimde ağlama numarası yaptı, oradan uzaklaştırdım.
Belli ki bu kısır zihniyet birilerinin vefatından dahi oy almaya, pay çıkarmaya,  magazin haberlerini süslemeye çalışıyordu.
Allah bunlara fırsat vermesin.
Bu millet bu kan uyuşmazlığını taşıyanların depremini bin kat 12.7 şiddetinde, o da her gün yaşadı.
Yunanistan bile yardım ederken, içimizdeki yunanlar onları geride bırakıyordu.
Yunandan daha yunan, Fransız’dan daha Fransız kalınıyordu.
-Mahallenin imamı minibüs şoförü olup yanında bulunan iki kişiyle yanımda durdu. Bu ekonomik sıkıntıda gönderilen yardımların hayret verici olduğunu söyleyip, yardıma koşturuyordu.
Kayseri’den dostlar gönderdikleri mesajda, kaç TIR istenirse yiyecek  giyecek, nakdi yardım ve ailelere barınma yerleri hazırladıklarını hatta kazma küreklerle enkazda çalışmaya geleceklerini söylediler.
Van’dan Antalya’ya, Kars’tan Edirne’ye kadar millet tam bir seferberlik içerisindeydi.
Bir ara düşündüm, bu aziz ve asil millet bu sıkıntılı, zor ve zorlu zamanda gösterdiğinin binde birini diğer zamanlarda gösterseydi bu vatan, cennet vatan olur, kardeşlik daha da pekişirdi.
Bu millet tozlansa da, kirlense de mayası temiz bir millettir.
İmtihanımız ağır ancak yüz yıllık kan uyuşmazlığı  yaşadığımız insanlarla olan imtihanımız daha ağır.
Eğer bu deprem dönemlerinde onlar bulunsaydı, güvensizlik ve sorumsuzluklarından dolayı yüz katını yaşardık.
Yüz kere ölürdük.
Zira geçmişleri gelecekte yapacaklarının da göstergesidir.
Allah bu kısır zihniyete fırsat vermesin.
Ve yine hükümetin deprem gibi felaketlerde gösterdikleri performans, başarı ve güven, yapacaklarının da teminatıdır.
Allah bu hükümete ve millete yardım etsin.
İbret ve dersler çıkarmalıyız.
Musibetlerin hikmet ciheti, insanlardaki duyguların inkişafına sebeptir.
Mahşerin küçük bir tatbikatı ve provası yapıldı.
O mahşer ki,
“Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
O gün onlardan her birinin işi başından aşkındır.
O gün birtakım yüzler parıldar;
Güleçtir, müjde almıştır.
Birtakım yüzler de o gün toza toprağa bürünmüş;
Kapkara kesilmiştir.
İşte bunlar inkârcılardır, günahkârlardır.”[1]
Annemin enkazının önünde durup düşündüm;
50 yıldır şehitliği anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
Ancak bir 15 Temmuz işgal hareketindeki 251 şehit, bir günde 50 yıllık neticeyi verdi ve sevdirdi.
50 yıldır dünyanın fani olduğunu ve eşyanın değersizliğini öğrenip dile getirmeye çalışıyorum.
Ancak 6 Şubat 2023 depremiyle dünyanın gerçekten fani olduğunu bil fiil öğrendik.
Ev ve araba gibi eşyalarında ortalıklarda dağılmış, yıkık ve hurda halinde olduğunu görünce, ne kadar önemsiz hatta uğruna övünülmeyeceğini ve de ölünmeyeceğini daha iyi anladık.
Ondan olsa gerek ki, kabrin üstündekiler basit şeyler için kavga ederken, kabrin altındakiler sessiz ve suskun yatmaktalar.
Yardım ekiplerine o yağmur ve soğuk ortamda gösterdikleri gayret ve anlayışlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Cenab-ı Hak depremde vefat edenlere rahmet, yaralılara acil şifalar versin.

MEHMET ÖZÇELİK
9.2.2023

[1] Abese. 33-42.