YAS-I MATEM AYI

YAS-I MATEM AYI

 

Bu Muharremdir zemînu âsuman ağlar bugün,

Vakt-i matemdir muhibb-i hânedân ağlar bugün,

Eşk-i hasretler döküp tâ tende cân ağlar bugün,

Âşıkânın dide-i giryanı kan ağlar bugün.

 

Âşık Hıfzi’nin ifadesiyle yer ve göklerin, hatta hasret yaşı döküp tendeki canın bile ağladığı matem ayı Muharrem ayına girmiş bulunuyoruz.

Ne hüzünlü bir rastlantı ki içinden geçtiğimiz buhranlı günlerin gölgesi de bu aya düştü. Birkaç gün önce yaşanan korkunç katliam ülkeyi yasa boğdu.

Anlaşılan o ki Kerbelalar bitmedi; aradan asırlar geçse de kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor.

Adını barış koyan bir miting öncesinde inadına savaş diyenler belli ki bu ülke insanının barış zemininde bir araya gelmesini hazmedemiyor.

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren güçler, en büyük umut olan Türkiye’nin bir barış adası olmasından oldukça rahatsızlar anlaşılan.

Çok korkunç ve karanlık planların devrede olduğu şu günlerde kesinlikle siyasi bir mesaj ve manevra peşinde değiliz.

Tersine, ateşin her tarafa sıçradığı bir dönemde siyaset üstü bir yaklaşımla inadına barış ve farklılıklarımızla bir arada yaşama zemininden bahsedebiliriz.

Bu ülke terör belasından çok çekti; çekmeye de devam ediyor. İnşallah bu günler de geçecek, bu badireler de atlatılacaktır.

Kerbela şehitleri için gözyaşlarının döküldüğü, oruçların ve yas-ı matemlerin tutulduğu şu günlerde çağdaş Kerbelaları da iyi okumak gerekir zannediyorum.

“Zillet içinde yaşamaktansa izzetli bir ölümü tercih ederim” diyen İmam Hüseyin’i iyi analiz etmemiz gerekir.

“Bir kere zalim olmaktansa bin kere mazlum olmayı yeğlerim” diyen Hacı Bektaş Veli felsefesini iyi anlamak gerekir.

Hepimiz bu ülkede ev sahibiyiz, kardeşiz. Bizler şairin dediği gibi acıyı bal eylemesini bilmiş bir milletiz.

Bugün de bu acıları hep birlikte paylaşmak, yaralarımızı birlikte sarmak zorundayız.

Yaşanan bu olumsuz hadiseler bizi birbirimizden koparmamalı, aksine daha çok kenetlenmemizi sağlamalıdır.

Kurt dumanlı havayı sever; terörün amacı, bu tür eylemlerle duygusal kopuşu fiziksel kopuşa ve ayrışmaya evirmektir.

Değişik görüş açılarına dayanarak farklı hesaplar peşine düşmek, terörün ekmeğine yağ sürer.

Böylesi netameli dönemlerde, özellikle toplumun ileri gelenleri vasıtasıyla daha güçlü barış ve dostluk mesajları verilmelidir.

Terör ve şiddet kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın hep birlikte telin edilmelidir.

Terörün ve teröristin iyisi-kötüsü olmaz. Bu konuda kimsenin şartı, şüphesi olmamalıdır.

Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerindedir. Terör ne kadar vahşi olursa olsun maşeri vicdan ona mutlaka galip gelecektir.

Eşkıya dünyaya hiçbir zaman hükümran olmamıştır, olamayacaktır. Ne ki hiçbir zaman da boş durmayacaktır.

Şer güçler hain planlarını uygularken, barışı hâkim kılmak isteyenler meydanı boş bırakırsa dengeler değişir.

Askeri terminolojide, “barış zamanı ter dökmeyenler, savaş zamanı kan döker” derler. Bugün barış için ter dökenler ve hatta kurban verenler mutlaka bir gün semeresini alacaklardır.

Savaşın kazananı yoktur ama barış herkesin kazanımıdır.

Sözün özü; ülkemiz etrafının Kerbela’ya çevrildiği ve bize de sıçratılmaya çalışıldığı şu günlerde çok uyanık olmak zorundayız.

Yeni Kerbelalar yaşanmaması için bir olmalı, diri olmalıyız.

 

İHSAN ÜNLÜ

Loading

No ResponsesEkim 21st, 2015