ÖRF VE ÂDETLER
ÖRF VE ÂDETLER
Bir güzellik yönüne de bakınız ki;İslam namına her şeyi alınan,ancak ecdadından gelen örf ve adetlerle bağlı olan bu milletin hemen hemen tek bağlantı noktası bu gelenekler kalmış.
İslâmiyet denince;kandiller,mevlidler,Ramazan,bayramlar ve kurbanlar kalabilmiş.
İslâmiyet bunların perdesi altına girerek nesillere devredilmiş,takviye ile İslâmiyetleri sağlamlaştırılmaya çalışılmış.
Örf ve adetlerimiz,kuyuya atılan bu milletin ortada tutunacak bir dalı olmuş.
Kur’an-dan sadece bilinip Cuma geceleri okunan yasinler,bu milletin üzerine çöken karabulutları defetmiş,ölülerimize okunan bu dualar,biz dirileri de kurtarmış oldu. Ölüler için rahmet olan yasin,ölmüş kalblere de deva olmuştur.
Menduplar sünnet,sünnetlerde farz yerine ikame edilmemelidir. Nitekim bir ramazan teravihden önce camide sohbet etmiş,arkasından imamın teklifi üzerine yatsı namazını da kıldırmıştım. O gece Cuma gecesi olup,devamlı yapıla gelen Tecdid-i iman,istiğfar duasını yapmayı unutmuştum.
Herkes camiden çıkmış,bir kişi ön tarafta kalmış,bizde hatırlayarak konuşuyorduk. Dini yönden bir mahzurunun olmayacağını söylediğimde öndeki şahıs gayet sakin bir eda ile;Hiç ne olacak,kafir olmuş olur. diyerek kesip attı.
İşlenilen büyük günahlar kendisini pek de o kadar sarsmayan bu insan,bir adetin terkinden dolayı sarsılabiliyordu.
Aynı zamanda bu durum İslâmiyetin insanların tüm zerre ve hücrelerine nüfuz etmesinden ve de kendisine bağlılığı tesis etmekten kaynaklanıyordu.
-Acı diğer bir örneği ise:”Sene 1932. Devrim çılgınlığının karargahlarından Cumhuriyet gazetesi,bir güzellik yarışması tertib ediyor. Keriman Halis isimli 19 yaşında bir kız,İstanbul sosyetesi arasından –güya- Türkiye güzeli olarak seçilip,Avrupaya gönderiliyor. Müstevli batı zihniyeti önünde”İstiklal harbi”ni kazanmış bir milletin,arzusu hilafına yendiği ve denize döktüğü düşmana:
-Aman ne olur beni dışlama! Ben de Avrupalıyım,Amerikalıyım,Batılıyım. Yanıldık,yakıldık,içimizdeki sarıklı gericilerin,sakallı mürtecilerin,çarşaflı kadınların evlatlarını size karşı çıkardık ve maalesef sizi yendik.
Bu tarihi yanılgımızı telafi için bize ne teklif ederseniz,batılılar adına gümrüksüz,kontrolsüz,itirazsız kabul edeceğiz. Yeter ki”Türk de batılı oldu”deyin. Bizi”batı kulübü”ne,”Avrupa evi”ne alın. Sizinle aynı saatte olmak için”ümmet coğrafya”mıza neler yaptığımıza,”Sizin verdiğiniz dizbağı nişanları”şahittir. Bu tereddüt neden? Bakın siz”Güzellik kraliçesi”seçiyorsunuz diye,sizin ayağınızı kaldırdığınız ize biz basıyoruz ve biz de 19 yaşında bir kızımızı “Dünya güzellik yarışması”na yolluyoruz. Derecesine,K. Halis-i Belçika-nın sapa şehrine yolluyorlar.
Kızlar günlerce çeşitli kimselerle görüşüyorlar,konuşuyorlar. Yarışma günü jüri önünden birer birer geçiyorlar.
Sonunda,jüri kapalı odaya geçip,puan değerlendirmesini yapmak üzere toplanıyorlar.
Jüri başkanı söz alıyor ve şu konuşmayı yapıyor:
-“Sayın jüri üyeleri! Bugün burada Avrupa’nın,hristiyanların zaferlerini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa hristiyanları bitirmiştir. muhakkak ki,bu neticede Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu,hristiyanlığın bir zaferidir.
Bir zamanlar sokağı bile,kafes arkasından seyredebilen müslüman kadınların temsilcisi,Türk güzeli Keriman,mayosu ile önümüzdedir. bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz. Onu dünya güzellik kraliçesi seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış yokmuş bu hiç önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa-nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa-da oynanan dansa engel olan kanuni Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyeniyle önümüzdedir. kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de “Bize uyan bu kızı beğendik.”diyeceğiz. Müslümanların geleceklerinin böyle olması temennisiyle,Türk güzelini “Dünya güzeli olarak”seçiyoruz. Fakat,kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldırıyoruz.”
1932’de Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde,mecmualarda basıldı ve yayıldı. Kartpostallar,elden ele dolaştı. Hatta devrim ve batıcılık furyasında sarhoş ve şuursuz aileler,o sene doğan kızlarına “Keriman”adını verdiler.
Her şey bu kadar oldu…
Bu tarihten sonra hiçbir Türk kızına “Aşağılık batı zihniyeti” bir daha bu payeyi! vermedi. Batılılaşma gayretlerimizin rüşveti ve karşılığı bu kadar basit idi.
Yeni yeni Mondroslar,Sevr’ler hayal eden,çirkin ve sefil batı,hudutlarımız ve bütünlüğümüz üstünde hoyratça oynamak niyetinde… Lakin,her şeye rağmen,uyanan Türkiye’de şimdi “Gerçek istiklal cihadları”konuşuluyor. Gün ola,harman ola diyoruz.[1]
Türkiye üçüncüsü seçilen Tülay C-de aynı duruma düşürüldüğünü feryad ile anlatmakta,pişmanlık duyup kendisinden utanarak,acı akibetini dile getirmektedir.[2]
Bediüzzaman der:”Üzülmeyin İslâmiyet incelir ama kopmaz.”[3]
24-10-1995
MEHMET ÖZÇELİK
[1] Zaman gaz.28-11-1992.
[2] Türkiye gaz. 29-3-1991.
[3] Son Şahitler. N. Şahiner. 1 / 100.