G Ü N A H K İ R İ
G Ü N A H K İ R İ
Saf bir insandı.Zaten bu durumda onun saflığından ileri gelmişti. Demek ki bulanık sudan saf ve saflaşmış,durulmuş suda çıkarmış. Nitekim ölüden diri,diriden de ölü çıktığı gibi.
Babası içki kiri ile kirlenmiş,kirliliği de devam etmekte idi.
Babası kendisine içki getirmesini söylediğinde,istemeyerek biraz korkudan,biraz babasına olan hürmetten içkiyi bir bezle tutar,babasına da öylece götürürdü.
Saflık kiri kabul etmiyor,beyazlık lekeyi hemen gösteriyordu.
İşte bu saf insanda hanımının her şeyleri istemesi,kendisinin de buna karşı koyamayışı,onu borçlanmaya götürüyordu. Zamanları borçları ödeyemez duruma geliyordu.
İşte yine böyle bir zor duruma düştüğünde,ne yapacağını şaşırmış;borcunu ve borçlandıklarını ödeyemeyince 1997-nin fiyat değeri itibariyle,pek bir şey tutmasa da faize bulaşmıştı. Bankaya gitmiş ve 4 milyon faiz kredisi almıştı.
Garip amma,alamadığı isteklerden biri olan naylon leğen dahi kendisini bu şiddetle kaçındığı işi yapmaya sevk etmişti.
Bir anlık böyle bir günaha girmesi onu rahatsız ediyor,vicdanını sızlatıyordu.
Saflığından bu kalbi açık insan,bir rüya görür. Oda hemen bu günaha girmesinin akabinde…
Rüyasında;bir sofra kurulmuş,içkili bir sofra. Kendisi de birini bekliyor ki,ona sunsun.
içkili bir sofra ve beklediği kimseye de kendisi sunacak. Böyle bir rüya ile ikaz ediliyor.
Başkasının aldığı trilyonlar,zahiren onları rahatsız etmese de,bunun dört milyonu günah kiri olarak,içki içme ve içirme günahı olarak kendisine gösteriliyor.
Ta ki bu dünyadan çıkarken,günah kirlerinden arınmış olarak çıksın.
Bütün günahlar maddi şekle girdiğinde,böyle görünümler alacaktır.
Çünki günahlar manevi birer kirdirler. Kirler günah olduğu gibi…
Bu bir nedamete de vesile oldu. Zira insan bir kötülük yaptığında tevbe etmez veya ondan vaz geçmezse,yaptığı şey gün geçtikçe kuvvetlenir,kendisi ise zaifleşir. Tıpkı diken ağacının durdukça kuvvetlenmesi gibi…
21-7-1997
MEHMET ÖZÇELİK