ERMENİLER VE GAYR-I MÜSLİM TEBEA

ERMENİLER VE GAYR-I MÜSLİM TEBEA
Tarih bize göstermektedir ki altı asır boyunca adaletle devlet süren devletler olmamıştır.
Osmanlıyı 624 yıl boyunca Söğüt gibi küçük bir kasabadan çıkararak otuz milyon km. bir alana,diğer bir ifadeyle Viyana kapılarına kadar sürekli büyümesini sağlayan gerçek,onun başarılı bir gelişme göstermesinin sonucudur.
Geri tepmeden kabul görmesindeki sır ise,içerisinde barındırdığı gayrı müslimlere kendi devletlerinden daha çok özgürlük vermesinden geçmektedir.Öyle ki bir gayrı müslim kendi havra ve kilisesinde rahat ibadet ederken,diğer yandan da kendi özel mahkemesini kurmakta,kendi mahkemesinde yargılanabilme özgürlüğüne sahip olduğu gibi,müslüman mahkemelerinde de yargılanma veya müracaat etme yetkisine sahip olmasıdır.
Kendi okullarında eğitim görmekte tam bir uyum içerisinde cizye ödemek suretiyle,askerden muaf olarak yaşamaktadır.
*” Ali Seydi rahmetli merak etmiş, Devleti Osmaniye tarihinde, bir istatistik çıkarmış, buna göre 200 kadar sadrazamdan yüzde 10’u Türk olup, üst tarafı yabancı milletlerdendir.”
Cumhuriyetten bu yana,şimdiye kadar yapılanlar ise,kısır bir döngü içerisinde onların haklarını almakla kalınmamış,müslüman halkında bir asırdır hakları ellerinden alınmıştır.Çevremizdeki tüm devletlerle düşmanlık sürdürülmüş,içerisine kapalı bir millet haline getirilmişiz.
Maalesef şimdi daha net görülmekte ve anlaşılmaktadır ki,onlara verilmeyen hakların sebebi,müslümanlardan alınan hakların verilmemesine bağlanılmıştır.Gayrı Müslim okul ve kiliselerinin açılmamasındaki sebeb,azınlık haklarından dolayı müslümanların tekke,zaviye ve medreselerini de bu bahane ile açmamak üzerine bina edilmiştir.
Zahiren gayrı müslimlerin haklarının verilmemesinin altında yatan hile, müslümanların haklarının verilmesini engellemek içindir.
Biz ki millet olarak elimizde kuvvetli hakikatlar mevcut,tarihimizde utanılacak bir durum söz konusu değilken,neden biz onlardan korkalım ki?
Onlar biz çoğunluğun içerisinde erimekten korkmazken,neden biz çoğunluk olarak güneş gibi hakikata sahip olmuşken çekinelim ve de kaçınalım?
Kontrolümüzde olarak kalacak olan gayrı müslimler,kontrolümüz dışında kalmaktan daha iyidir.
Artık dünya küçülmekte,bir hane haline gelmektedir.Dünya adeta İslâma doğru koşmaktadır.Onları engelleyip düşman olmak İslâmın gelişmesine mani olmaktır.
Kur’an-ın emrettiği:”Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin.” ifadesi, onların Yahudilik ve Hristiyanlık cihetini ifade etmektedir.Buradaki ifade umumi değil,mutlak bir ifadedir.Yoksa kendileri müslüman değilken,sıfatları müslüman olabilir.Bundandır ki,gayrı müslim kadınlarla evlenmeye dinimiz müsaade etmektedir. Böyle bir eşi olan kişi elbette evliliğini devam ettirecektir.
İslâm hukukunda, **Evlenilen kitabi kadın müslüman olmadığında İslâma zorlanamaz.
Dinen mahir bir saatçı olan ermeni usta,salih olup mahir olmayan müslüman saatçıya tercih edilir.
Ermeniler tarih boyunca milel-i sadıka yani sadık dost olarak anılmıştır.
Bununla beraber bizden kaynaklanan boşluklardan da istifade etmiş ve kullanılmışlardır.
Dünyada komitacılığı bilen bir millettir.
Fedaileri bulunan,kullanılmaya müsait olarak yakıp yıkan,öldürüp su-i kast yapmaya meyli olup,ihtilaf ve fesat tohumlarını saçan bir millettir.
Padişahların bile iradesini estirdikleri rüzgar ile çevirmeye sahip bir millettir.
Gayrı müslim ve özellikle Ermenilere verilecek bir özgürlük,dünyadaki kendi dindaşlarımızın ayak bağlarının çözülmesi ve özgürlükleri yolunda atılacak bir adımdır.
Akdamar kilisesinin açılışında kendileriyle röportaj yapılan Ermenilerin devlete yaptıkları dua insanı hislendirecek ve de düşündürmesi gerekecek cinstendi.
Ermenileri ‘zimmî-i muâhid’ olarak gören Bediüzzaman onlar için yapılacak açılımı da göz ardı edilmeyecek derecede şöyle değerlendirmektedir:
“Şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhâfaza ederek, musâlaha elini uzatmaktır.”
Biz onları tarih sayfasından tümüyle silip atamayız.Silahla ortadan kaldıramayız. O halde akıl silahını kullanarak aleyhimizde hareket eden o milleti lehimize çevirebiliriz.
Arap atasözünde de denildiği gibi,onları tarihten silmek adeta;” Önünde, dikenli bir ağacın kabuğunu soymak kadar güç engeller var.”sözü gibi zordur.
O halde mesele sulhtur.
MEHMET ÖZÇELİK
23-09-2010

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015