ADALET

ADALET

*Adalet;Hak sahibi olan Allah-ın dengeyi sağlamak amacıyla her varlığa hakkını ve layıkını vermesidir.
Allah Âdil-i mutlaktır..asla zulmetmez..kimseye haksızlık etmez..adalet ismi zulme müsaade etmez.
Adalete sadece veren cihetiyle değil,alan yönüyle de bakıp değerlendirmek gerektir.
Zira verilen kişinin,kendisine verilene liyakatı da esastır.
Bitkilere,hayvanlara ve insanlara verilenler,kendilerine münasib ve layık olanlardır.
Zira hiç yaratan bilmez mi?
Vermemek veya verilen bir şeyi almak zulüm ve haksızlık değildir.
Nasıl ki Allah vermek mecburiyetinde olmadığı gibi,insanında Rabbine karşı bir hakkı taleb etmeye hakkı yoktur.
Varlıkların Allahtan hiçbir alacakları yokken onlara verilmiş,ihsan edilmiştir.
“Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez.”
“Allah kullar(ın)a asla zulmetmez.”
“Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.”
“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir.”
“Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.”
“Allah Teâlâ, kendisinden başka bir ilâh bulunmadığına adâletle kâim olarak şehâdet etmiştir.”
“Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”
“Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.”
“Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever.”
“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir.”

*Allahın peygamberler ve Kitaplar göndermesindeki amaç da,adaleti te’sis içindir. İnananla inanmayanın farkını,cennetlikle cehennemlik,kabiliyetli ile kabiliyetsiz,nefsine uyanla Rabbine uyan arasındaki farkın fark edilmesi için peygamberler gönderilmiş,kitaplar indirilmiştir.Hayatta onlarla beraber başlamıştır.
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.”
“Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır.”
“Yarattıklarımız içinde, daima Hakka giden yolu gösteren ve onunla adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.”

*Her Cuma günü minberde okunan en son âyette Rabbimiz üç şeyi emredip,üç şeyden de sakındırmaktadır.
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

Allah-ın adaletinin kapsamı geniştir.
Mesela çoğalmadaki dengeli ve düzenli artma da adaletin gereğidir.
Varlıkların büyürken belli bir noktaya gelip durması,adaletin göstergesidir.
İnsanın belli azalarının büyümelerindeki ölçüde adaletin gereğidir.
Eğer Allahın adaleti olmasaydı veya tek bir varlıkta adalet gerçekleşmemiş olsaydı,o varlık tüm kâinatı istila ederdi.Adalet ismi ise ona belli bir sınırlama getirip,o noktadan öteye geçmesine izin vermemektedir.
Mesela insanın boyunun uzamasında adalet tecelli etmeseydi,büyümesi durmaz,sınır tanımazdı..sürekli büyümeye devam ederdi.
Adalet varlıkları kendi kontrolu veya kendisi için takdir edilen proğramın çerçevesinde gelişip büyümektedirler.
Adaletin tecellisi varlıkların istilasına mani teşkil etmektedir.
“Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri Bizim yanımızda olmasın; ancak Biz onu bilinen bir ölçü ile indiririz”

*Allah-ın Âdil ismi her şeyde tecelli ettiği gibi özellikle ilk akla gelen tam manasıyla âhirette yani haşir meydanında tecelli etmesidir.
Orada her şey fâş olacak,gün yüzü gibi her şey ortaya çıkacaktır.Âdil ismi ortaya çıkaracaktır.
Allah adaleti gereği sorumlu olmamalarına rağmen,hadisde de belirtildiği üzere;-Boynuzsuz koyunun hakkını,boynuzlu koyundan alacaktır.-

Hadis-i Kudsi de;-Sebakat rahmeti alâ ğadabî- yani ‘Rahmetim kızmamı geçmiştir.
Aynı şekilde Allahın adaleti de rahmetini geçmiştir.
Allah rahmetiyle muamele ederken,adaletiyle de hükmedecektir.
Allah-ın adaleti rahmetinin de üstündedir.
Cennete koyması rahmetinin bir tecellisi iken,cehenneme koyması adaletinin bir tecellisidir.
Cennetteki farklılıklar da yine adaletin bir gereğidir.

*İnsanın organlarındaki uyum ve tenasüb de adaletin tezahürüdür.
Kâinattaki her şeyin bir şey ile,bir şeyin de her şey ile olan münasebeti,adaletin bir gereğidir.
Allah adaleti gereği mizan,terazi ve ölçüyü koymuş ve kurmuştur.
“Göğü bu âhenkle O yükseltti ve bu mîzânı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız. Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın.”
Her şeyde görünen maslahat ve israfsızlık da adalet isminin gereğidir.

*Âhiret aleminin yaratılmasının hiçbir sebebi olmasa bile,sadece ve sadece Allah-ın Âdil isminin gereği için dahi olsa,Âhiret yaratılacak,insanlar yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.
“Dönüşünüz hep O’nadır! Allah’ın va’di haktır. Çünkü O, yoktan var ediyor, sonra iman edip iyi işler yapan kimseleri adalet ölçüsü ile mükafatlandırmak için, geri döndürecektir. Küfredenlere ise inkarda bulunmaları yüzünden kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.”

*İnsanın cennetteki duyguları,bu dünyada kazandığı kapasitesi nisbetinde arttırılacaktır.Tıpkı bilgisayar kasaları gibi ki,kasanın içerisinde daha sonra geliştirmek amacıyla konulacak,kullanılmayan yerler vardır.Yüklenen proğramlar ile beraber,daha sonra lazım olduğunda fazladan yüklenen proğramlara ihtiyaç duyulur,remi zamanla ağırlığa kâfi gelmediğinden uyumluluk esası üzere remı yükseltilir.Harici disketler ile sürekli takviye edilir,zenginleştirilir.
İnsanda bu dünyada,kendisine bu dünya için yüklenen proğramlarını vüs’ati ve kapasitesi nisbetinde kullanmaktadır.Ancak tam kapasite olarak çalışmamakta ve kullanamamaktadır.Mesela aklının yüzde üç ile on beşi arasını kullanmaktadır.Diğer duyguları da bundan ileri değildir.
Demek ki insana âhirette özellikle cennette kazandığı üstünlükleri doğrultusunda kapasitesi arttırılacaktır.Seviyesine göre orada tam kapasite çalışacaktır.
Sürekli cehennemlik olan ise,kapasitesizliğinin eksikliğini,eksiklikler içerisinde sürdürecektir.Dünyaya gönderilirken verilen duygular dahi ondan geri alınacaktır.

Mehmet ÖZÇELİK
29-04-2010

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015