İZZETLİ BİR DURUŞ

İZZETLİ BİR DURUŞ

İha-larımızla verdiğimiz dersle aslında onurumuzu koruduk.[1]

ABD iha-mızı vurmuş. Şimdiye kadar gizliden vurduğunu, bu sefer açık etmiş. 

Tıpkı bizim açıktan ABD hedefini vurmasak da, verdiğimiz ve söylediğimiz mesaj yeter. 

Tabii ki anlarsa.

ABD’den gelen cevap ise; Pentagon: ABD F-16 savaş uçakları meşru müdafaa olarak Türk İHA’sını düşürdü.[2]

Abd Suriye’de PKK’nın hem yanında hem arkasında. 

Mikrop ve sinek üreten bir bataklık. 

Sinekler vuruluyor, bataklık sinek üretiyor.[3] 

Ayıdan post domuzdan dost olmazmış. [4]

-Meclisin içinden PKK’ya desteğin geldiği bir ortamda terör zayıflasa da bitmez. 

-Her an İçi ve dışı kirli emellerle sarılmış bir ortamda, temizlik elbette kolay olmaz.[5]

Terör yuvası Yunanistan’da eğitilen PKK’lılar yakalandı! 8 terörist gözaltında.[6]

ABD ve Suriye rejiminin kirli iş birliği: Türkiye’ye eş zamanlı saldırıya geçtiler.[7]

-NATO darbe yapıyor veya darbe yapanlar NATO ve NATO üyelerine sığınıyor. 

NATO’nun kurucu en büyük üyesi pkk terörünü destekliyor ve teröristi eğitiyor. 

-Efendimiz bu milletin çakallar tarafından çepe çevre çevreleneceğini 1400 sene öncesinden haber vermiştir.

Sevban’dan (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurmuştur:

“Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler.”

Birisi: “Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.

Rasûlullah (asm), “Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çörçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak.” buyurdu.

Yine bir adam: “Vehn nedir ya Rasûlullah?” diye sorunca:

“Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir.” buyurdu.[8]

MEHMET ÖZÇELİK

6-10-2023

[1] https://tesbitler.com/2023/10/05/onurlu-yasamak-onurla-yasamak/

[2] https://sputniknews.com.tr/20231006/pentagon-abd-f-16-savas-ucaklari-mesru-mudafaa-olarak-turk-ihasini-dusurdu-1076074775.html

[3] https://video.haber7.com/video-galeri/251575-hdpli-sezai-temelliden-sasirtmayan-cikis-tskyi-kinadi-pkkya-sahip-cikti

https://www.haber7.com/dunya/haber/3357480-abd-suriyede-turk-ihasini-vurdu-skandal-olaya-mesru-mudafa-yaniti

[4] https://tesbitler.com/2015/11/24/ayidan-post/

[5]https://www.facebook.com/100008346600781/posts/pfbid02Tad3PJDfCJJSnQ7a8txGfc8kCXp2rutumBSS8bEHmVevoZTUcpawVMrBm2yRP8ZWl/?mibextid=Nif5oz

[6] https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/teror-yuvasi-yunanistanda-egitilen-pkklilar-yakalandi-8-terorist-gozaltinda-995418

[7] https://www.yenisafak.com/gundem/abd-ve-suriye-rejiminin-kirli-is-birligi-turkiyeye-es-zamanli-saldiriya-gectiler-4565522

 

[8] bk. Ebu Davud, Melahim, 5.




ONURLU YAŞAMAK ONURLA YAŞAMAK

ONURLU YAŞAMAK ONURLA YAŞAMAK

Yıllardır hasretle beklediğimiz haber, belki de ilk olmasını beklediğimiz haber.

Onurlu yaşayışımıza, onurla yaşayışımıza müdahale edilmemesi idi.

Üç asırdır onur kırıcı, onur yıkıcı uygulamalar ve müdahalelerle karşılaştık ve adeta yaşamaya mecbur bırakıldık.

Ve son elli yıldır 20 küsur devletin beslediği ve desteklediği Pkk illeti ile yaşamaya mecbur bırakıldık.

Dost bildiğimiz ülkeler orta doğunun zenginliğine konmak için sırtlanlar gibi saldırarak her türlü terörü oluşturup beslediler.

İşte o hasretle beklediğimiz onur tazeleyici haber gecikmeli de olsa geldi;

“İçişleri Bakanlığı’nı hedef alan terör saldırısından sonra Irak’taki terör üsleri bir bir vuruluyor. Dün düzenlenen harekatla birlikte 3 günde imha edilen hedef sayısı 58’i buldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün tesislerin hedef alınacağını belirtti. Fidan, örgüte destek veren ülkeleri de uyardı: Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum.”[1]

“MSB kaynakları: Başta dost ve müttefik ülkeler olmak üzere diğer ülkelerin bu teröristlerin yakınlarında bulunmamaları gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Kim üzerine alınıyorsa gerekli tedbirleri almak onların kendi tercihidir.”[2]

Yıllardır devletten bunu bekliyorduk.[3]

Ancak ahtapotun kolları içerden de dışardan da bizi çepe çevre sarmıştı.

Dışımızdakilerin gelişmememizi istemeleri işini anlarımda, ya içimizdeki bir kısım beyinsizler yüzünden takoz konulup, çığırtkanlık yapılmasına ne denilmeli? 

“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.”[4]

Bize bu dünyada da âhirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”

Tam bir münafık yapı. 

Sapı bizden görünen, batının baltasına sap olan odun ve kütüklere ne demeli. 

Kuran onlara, ‘Huşubun müsennedeh’ yani sıra sıra dizilmiş kütükler diyor.

“Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar!”[5]

– Devlet zafiyet gösterirse millet çöker. Millet çökerse terör artar, zulüm başlar ve devlet yıkılır.

Batı yani Hristiyan dünyası kendinden olmayan ölümlere hep göz yumdu.

Hatta en üst derecede papalık dahi.
Tıpkı Yahudiliğin iman esaslarından olan on emirin birincisinde; öldürmeyeceksin, denir.
Yahudiler bunu yorumlarken; yani kendinden olanı yani birbirinizi öldürmeyeceksiniz, sizden olmayanları değil, derler.

“İkinci Dünya Savaşı sırasında Katolik Kilisesi ve Vatikan lideri olarak görev yapan Papa 12. Pius’un, Nazilerin toplama kamplarında her gün binlerce kişinin katledildiğinden haberdar olduğu ancak sesini çıkarmadığı belirtildi.”[6]

-Kıssa: Evvelce, uzun bir medrese eğitiminden sonra diploma alan bir medrese öğrencisi, şehrin camilerinin birinde vaaz vermeye heves etmiş. Ancak ilk defa bir kalabalığın karşısına çıkaca­ğından, bir yanlışlık yapar da rezil olurum korkusuyla yakın bir arkadaşından yardım istemiş. Arkadaşına, “Ben ayak bi­leğime bir ip bağlayayım. Sen de kürsünün yanına otur, ipin ucundan tut. Vaaz esnasında yanlış söz edersem sen ipi çeker­sin. Ben de anlar, yanlışımı düzeltirim.” demiş.

Genç ve hevesli vaiz kürsüye çıkmış. Arkadaşı, kürsünün yanında ipin ucundan tutarken cemaat de ne söyleyeceğini diye merak edermiş. Duadan sonra vaiz, “Kale’n-Nebi” di­yecek olmuş. “Kale’n-Nebi” diye başladığı sırada, cemaat­ten biri oturacak yer ararken, yanlışlıkla ayağı ipe takılmış. Şaşırdığını sanan vaiz, yanlışını düzeltmek için “kıyle” diye söze başlamış. Arkadaşı da yanlışını anlasın da düzeltsin diye ipi çekmiş. Vaiz iyice şaşırmış ve “kule” demiş. İp yine çekilmiş. Cemaat de gülmeye başlamış. Vaiz ne söyleyeceği­ni şaşırmış ve arkadaşına kızmış. Kendi kendine, “Onu dost bildim. İlk vaazımda beni cemaate rezil etti.” diye söylen­miş. Molla, cemaate şöyle seslenerek kürsüden inmiş: “Ey cemaati Müslim! Sizlere çok şeyler söylemek isterdim. Ne yapayım ki ipin ucu başkasının elinde, beni yanılttı, kusura bakmayın.”

MEHMET ÖZÇELİK/5-10-2023

[1] https://www.yenisafak.com/gundem/ucuncu-taraflar-uzak-dursun-irak-ve-suriyede-pkkya-ait-butun-yapilar-mesru-hedefimiz-4565242

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3357306-msbden-dost-ve-muttefik-ulkelere-uyari-kim-uzerine-aliniyorsa

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3357138-msbde-kritik-toplanti-3-bakan-bir-araya-geldi

https://www.haber7.com/foto-galeri/81465-ankarada-dunyaya-uyari-vuracagiz-uzak-durungazete-mansetleri

[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/disisleri-bakani-hakan-fidan-irak-ve-suriyede-pkkya-ait-tum-tesisler-bundan-sonra-guvenlik-guclerimizin-mesru-hedefimizdir-4565163

[4] A’raf.155-156.

[5] Münafikun.4.

[6] https://www.haber7.com/dunya/haber/3353312-papa-12-pius-holokostu-biliyordu-ama-ses-cikarmadi




VESAYET SAVAŞLARI

VESAYET SAVAŞLARI

Peygamber Efendimizin 1400 sene önce haber verdiği kıyametin on büyük alametlerinden birisi, belki de en önemlisi Yecüc-Mecücdür.[1]

Yani terör ve terörist.

Bugün büyük devletlerin hakimiyet yöntemleri, vesayet savaşlarıdır.

Başta Türkiye kökü dışarıda bu örgütlerin kıskacında.[2]

Zira Türkiye’deki hak aramanın adı terör estirmek, dağdaki eşkıyalığı şehirde sürdürmektir.[3]

ABD bu terörü bize ve İslam ülkelerine karşı koz olarak kullanıyor.[4]

Ermenistan ve uzantısı PKK.
Diğeri İran ve uzantısı siayla beraber kolları.
PKK Ermenistandan beslenmektedir.

-Nitekim ABD başkanı Biden’in kazanmasını tedirginlikle beklemiştim.

Zira Pentagonun dünyayı ateşe vereceği bir gerçekti.
En azından bombanın fitilini ateşleme potansiyeline sahipti.
Önceki başkan Trump deli dolu olup, delice oda dünyayı ateşe verebilirdi ancak onun delice yaptığını, Biden bilinçli, hesaplı olarak, kendisince akıllı ve planlı yapmaktadır.
İşte bugün dünya bunu yaşamaktadır.
Suriye’de Kürt devleti kurmak için PKK ile her türlü imkanı sağlayıp, destek olmaktadır.
Rusya Ukrayna savaşı, Yunanistan’ı Türkiye’ye, Ermenistan’ı ve İran’ı Azerbaycan ve Türkiye’ye kışkırtmaktadır.
Bu devam edecektir.

-Hapis te bulunan Mit elemanı Enver Altaylının ifadesine göre, “Türkiye’de muhalif güçlerin tamamının birlikte hareket ederek halkın sokaklara indirilmesi önemli. Sokak hareketinin başarılı olabilmesi için ekonomik krizin çıkması şart. Almanlar bu yönde çalışmaya başladı ve her türlü tedbiri aldı. Suudi Arabistan ve Katar’dan para akışının durması gerekir.”[5]

– Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, PKK’nın içeriden eleman devşiremediğini ancak Suriye ve İran’dan destek aldığını söyledi.

Zaten PKK ile mücadele ederken aynı oranda, Suriye, İran ve Ermenistan’ı da göz ardı etmemek gerekir.

Bitiş noktasına gelen Pkk-nın yeni yuvası Azerbaycan mı?

Bu terör Osmanlının yıkılması ve İttihatçıların kuruluşu ile başladı.[6]

Buna da din düşmanlığı ve dini devre dışı bırakmakla başlandı.[7]

-Nitekim yüz yıl sonra yine bugün de; Arap düşmanlığı aslında İslam düşmanlığıdır. Yüz yıl önce bizle Arapların arasını açanlar, bugünde bir yüz yıl daha sürmesini istedikleri ayrıştırmayı yapmaya çalışmaktadır.

Hem maddi gelişimi engellemek ve hem de ittihad i İslam’ın önünü tıkamaktır.

İmamesi kopmuş tesbih taneleri gibi dağınıklığından istifade ile kolay lokma olarak yutmaktır.

Önce Suriyeli muhacirlere başlayan sinsi oyun, diğer Arap vatandaşları ile sürdürülmekte çalışılıyor. İşin garip tarafı, bunu yapanların Türk kanı taşımayıp, kendilerinin göçmen olmasıdır.

*************  

İşte o vesayet savaşlarının en kapsamlısı Wagner ordusu.

Paralı asker sahibi besili ve beslenmiş Wagner açıkça Putin’in üzerine yürüdü, meydan okudu.

Oda gayet ciddi ciddi.

Her şeyi affederim, ihaneti asla” demişti Putin.[8]

Harp hiledir, sırrınca acaba bu bir oyun olmasın mı dedim.
Spekülasyon da denilebilir.
Ancak korkulu rüya görmektense tedbirli olmak, yanan ağzın bir daha yanmaması için ayranı üfleyerek içmek gerek.
Hep bu olaya şüpheli baktım.
Nasıl oldu da göklere çıkan alevler bir anda, birinin devreye girmesiyle fisss diye söndü?
Putin’in yıllardır beslediği karga gözünü oyabilir. Ancak Putin sayesinde palazlanıp yükselen, büyük bir güce sahip olan Wagner neden bu minnet borcunu bir çeşit ödemesin?
Nasıl mı?
Anlaşma yapmış görünerek Wagner Rusya’yı terk edecek ve çok önemli olup önem verdiği Afrika’ya gidecek!
Ve tehdit.
“Rusya örtülü operasyon başlattı: Afrika’yı Wagner’le işgal planı.”
[9]
Arkasından savaşı Avrupa’ya taşıma tehlikesi.
“Wagner’in Belarus’a yerleştirilmesinden endişelenen Polonya, sınıra asker gönderiyor.”

-Hürriyet: Gündeme bomba gibi düşen ‘gizli anlaşma’ iddiası: Prigojin hayatta, işte saklandığı ülke.[10]

MEHMET ÖZÇELİK

1-10-2023

 

 

 

 

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Anar%C5%9Fi

https://tesbitler.com/index.php?s=Yec%C3%BCc

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3356021-isadami-mi-koku-disarida-bir-ajan-mi-gezideki-rolu-neydi-iste-gercek-osman-kavala

[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/eski-hdpli-altan-tanin-selahattin-demirtas-itirafi-silahla-siddetle-demokrasi-meclis-birlikte-olmaz-4564169

https://tesbitler.com/index.php?s=Pkk

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/249134-deasisid-abd-ve-israilin-yarattigi-bir-canavar-eski-abdli-komutandan-itiraf-gibi-aciklama

https://tesbitler.com/index.php?s=Ter%C3%B6r+

[5] https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/komunizmle-mucadeleden-multecilerle-mucadeleye-4561453

[6]https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid02ssD1GnCHiLbjKtv38Cbmn2GskA9feB7LrjRzpWCXS8dcjfLWihroAAjm7U3qPqjQl/?mibextid=Nif5oz

[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/cnk181dle2vo

https://video.haber7.com/video-galeri/250845-fatih-altayli-alman-vatandasi-bartinda-musluman-olmus-ne-sacma-bir-sey-yahu

[8] https://www.cnnturk.com/dunya/dunya-prigojinin-olumunu-konusuyor-iste-4-senaryo

[9] https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/afrikayi-wagnerle-isgal-plani-984090

[10] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/gundeme-bomba-gibi-dusen-gizli-anlasma-iddiasi-prigojin-hayatta-iste-saklandigi-ulke-42327928

https://www.youtube.com/watch?v=ahax-u3zWV4

 




FİRAVUN DEVREDE

FİRAVUN DEVREDE

 

Gördüğü korkunç rüya üzerine tacını, tahtını ve saltanatını kaybetme korkusu yaşayan Firavun, Musa’nın gelmemesi için binlerce çocuğu katletmişti.[1]
Şeytanda Hz. Adem ve Havva’dan oluşacak zürriyetinin gelmemesi için itiraz edip onun üstünlüğünü kabul etmeyip reddetmiş ancak kendi reddedilince son bir yol olarak kıyamete kadar kendisine süre verilmesini inkar ettiği Rabbi ’sinden istemişti.
İnsanların umumunun geçeceği ana yolda oturup bekleyerek, Adem’in çocuklarını saptıracağını; bir yandan gelişlerini engellemek için kürtajı teşvik ederken, diğer yandan açlık korkusuyla, bir diğer yandan da cahiliye adeti olarak çocukların öldürülmesini teşvik edecekti.
Harpler ve darpların ortamını hırs, şöhret ve kibir ile süsleyip aileleri dağıtacak, çocukların ölümünü sağlayacaktı.
Kalabalıklaşan dünyada geçim sıkıntısı çeken insanlara ilham kaynağı olarak vesvese verip; dünyanın 8 milyarı taşıyamayacağını, bunu 500 milyona indirmek için her türlü ortamı hazırlamalarını sağlayacaktı.

Lut kavmine, cinsiyetsizliğin insan özgürlüğü yaftasını yutturacak,[2] üçüncü bir cinsi bozuk nesilleri üreterek, doğumların önünü tıkayacaktı.
Helaki netice verecek günahları işleterek nesillerin yok olmasını sağlayacaktı.
Dünyanın sonuna doğru bunun önünü bir daha açarak cinsiyeti farklı, ruh yapısı bozuk ve köksüz nesillerle hayatın ve hayata gelişin önünü yine tıkamaya çalışacaktı.
Tüm hesabı hayata karşı idi.
Şeytan hayata düşmandı.
Öldürmek ve ölümün önünü açıp, hayatın önünü tıkamak onun tek hedefiydi.

Oysa dünyada en büyük hizmet, hayata hizmettir.

Kâinat hayatı netice vermekte, hayatta insan ve insan hayatını, hayat ağacının meyvesi olarak netice vermektedir.

“Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor.”

“şu kesafetli ve ruha münasebeti az olan topraktan ve şu küdûretli ve nur-u hayata münasebeti pek cüz’î olan sudan, mütemadiyen hummalı bir faaliyetle, letafetli hayatı ve nuraniyetli zevi’l-idraki halk eden Fâtır-ı Hakîm, elbette ruha çok lâyık ve hayata çok münasip, şu nur denizinden ve hattâ şu zulmet bahrinden, şu havadan, şu elektrik gibi sair madde-i latîfeden bir kısım zîşuur mahlukları vardır. Hem pek çok kesretli olarak vardır.”[3]

***************  

Ya Muhammed Ebu Cehil ve Firavun ölmedi, kıtalar geziyor.

Lutilerde, Firavun ve Nemrutlar, Şeddad ve Buhtu-n Nasırlar ve onların yavruları da kol geziyor, yollarda geziyor.[4]

Allah her şeyi hatta öyle ki; bitki, hayvan ve insanı çift olarak yaratmıştır.[5]

-İnsanlar dünyaya kişiliği ifade eden bir rakamıyla gelirler.

Hayatta yapılan her şey bir sıfır olup; olumlu olanlar bir-in yanına eklenir ve onun kişiliğini arttırırken, olumsuz olan şeylerde soluna eklenen sıfır olup, onun kişiliğini ve insanlığını sıfıra kadar götürür.[6]

Ahseni Takvim ve Esfeli Safilin sırrı ve manası tezahür eder.

LGBT cinsiyet ve kişilik bozukluğunun bir neticesidir.
Önce zihinde başlar sonra bedene yansır.

-Geçmişte gelişimin önündeki en büyük engel kilise iken, bugün de aynı zamanda ahlakın önündeki engel kilisenin başı papalık olmuştur.[7] 

-İlk yaratılışta Şeytanın Hz. Âdem ve Havva ya yaptığını bugün daha kapsamlı bir şekilde insanlığa yaptırıyor, ABD, İsveç gibi batı eliyle.[8]

İnsanlık cinsi ve cinsiyeti bozuk sapkınlar ile hem kendilerinin ve hem de insanlığın sonunu hazırlıyorlar.

MEHMET ÖZÇELİK

1-10-2023

 

[1] https://tesbitler.com/2021/10/16/firavunlar-musalarin-pesinde/
https://tesbitler.com/2015/01/02/firavunun-donusu/
https://www.risalehaber.com/firavunun-donusu-15105yy.htm

[2] https://video.haber7.com/video-galeri/251015-lubnan-halki-lgbt-yuruyusune-sert-tepki-gosterdi

https://tesbitler.com/2022/12/02/lut-kavmi-ve-lgbt/ 

https://www.google.com/search?q=%C4%B0stanbul+belediyesinde+lgbt&oq=%C4%B0stanbul+belediyesinde+lgbt&gs_lcrp=EgZjaHJvbWUyBggAEEUYOTIHCAEQIRigATIHCAIQIRigAdIBCTIwMjA3ajFqNKgCALACAA&client=ms-android-samsung-trvo1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#ip=1 

https://www.yeniakit.com.tr/haber/chpli-ibbden-lgbt-skandali-1754213.html

https://www.yenisafak.com/gundem/bu-dergiyi-evimize-gondermeyin-ibbden-ucretsiz-lgbt-propagandasi-3900872

[3] Bediüzzaman. 29.söz.

[4] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/chpli-tunc-soyer-izmir-buyuksehir-belediyesinde-lgbtliler-icin-daire-baskanligi-kurdu-emirlerindeyiz-4561089

[5] https://www.haberturk.com/kuran-fihristi/cift-ile-ilgili-ayetler

https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=51&ayet=49

[6] https://tesbitler.com/2023/06/19/kisilik-cokusu-ve-coken-kisilikler/ 

[7] https://www.yenisafak.com/dunya/escinsellik-suc-degildir-diyen-papa-ve-vatikana-kardinallerden-manifesto-buyuk-bir-gunahi-kutsamayacagiz-4564569

https://tesbitler.com/2023/05/13/tek-dunya-devletine-dogru/ 

[8] https://www.yenisafak.com/anasayfa/belcikada-ahlak-disi-zorunlu-cinsel-egitim-yasalasti-9-yasindaki-cocuklara-sinifta-porno-izletecekler-4560126

https://tesbitler.com/2023/03/15/tanriyi-kizdiracak-ne-yaptiniz-ki/ 

https://tesbitler.com/2023/09/02/once-namuslarla-oynandi/ 

https://tesbitler.com/2023/06/25/fuhus-ve-ahlaksizlik-teroru/




MÜSVEDDE VE MÜSVEDDELİK

MÜSVEDDE VE MÜSVEDDELİK

 

Evvelden yazılan şey düzeltilmez, öncede karalaması yapılırdı.
Sayın Cumhurbaşkanı bunu; sürekli orduyu karalamaya çalışan Sezgin Tanrıkulu için “Sözde milletvekili ama terörist müsveddesi”
[1] sözünü kullanınca, bir bakayım dedim ve bir makale çıktı müsveddeden.
Gerçi hayatta gelip geçmiş, kullanılıp atılan milyarlarca müsveddeler var olmuştur.
Böylece hayat gerçekleri doğuran ve ortaya çıkaran müsveddelerle dolu.
Tıpkı tarlaya atılan gübre gibi.
Ürünü bitiren dışkı ve cife gibi.
Kullanılmış, kullanıma müsait, çöplük, çöpe atılacak malzeme.
Bir kullanımlık. Piyon.
Maşa.
Medeniyet müsveddeleri.
Yazı taslağı, karalama
Bir şeyin kötü benzeri.
“Anne değil ki anne müsveddesi.”
Karalamak işi. El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı. Leke sürme, kötülük yükleme. Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde gibi.
İnsanlık müsveddeleri, bozuntuları.
İnsan bozuntusu, insanlıktan bozma.
Bir kullanımlık sümük peçetesi, sümüklük.
Tıpkı PKK ve PKK sempatizanları gibi.
Onlara özgürlük savaşçısı diyenler, tasmaları başkalarının ellerinde olanlardır.
Bir kemik uğruna bir ömür tasmalanmış kimselerdir.
Sahiplerinin boyunduruğunda ve buyruğunda hareket edenlerdir.
“Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanan demir halkalar geçirdik. Bu nedenle başları sürekli yukarıda kalkık olanlardır.”
[2]
“Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler;”
[3]
Tıpkı dünyada süründükleri gibi, taşmalarını tutanlarca.
Ne garip değil mi?
Boynundaki tasmayı altın gerdanlık sanmak ve saymak.

-Tasmaları efendilerinin elinde olan köle ruhlu mahkumlar.

Müsveddeleri bol olan bir memlekette yaşıyoruz.

Her alanda da müsveddesine rastlarsınız 

PKK içte ve içten destek görmese ayakta duramaz.[4]

Türkiye’nin büyümesini istemeyenler ve eski Osmanlı gücüne ulaşmasına tahammül edemeyenler her türlü içte ve dışta entrikalar çevirmektedirler.

Güya İslami bağlantımız olan İran ve İslam’a hizmet ettiğini söyleyenler dahi Pkk ve Pkk’nın ana omurgasını oluşturan Ermenistan’ın en büyük dostu ve yardımcısı olmaktadır.[5]

-Türkiye adeta Avrupa ve haçlının bataklığı durumunda.

Sineklerini burada üretiyor.

Mesele bataklık mı yoksa sinekler mi?

Terör üreten bataklığı batırmak ve bitirmek mi yoksa bir ömür sineklerle uğraşmak mı?[6]

Bu amaçla içte aleviler[7] ve göçmenler üzerinden yürütülmeye çalışılıyor.

Ve yüz yıldır bu maçla bu millete çok ah çektiriliyor.[8]

Türkiye’nin yüz yıllık kavgalarının temelinde kimliklerdeki mensubiyet var.

Problemimizin büyüğü Fransızlarla değil, içimizdeki Fransızlarladır.

Problemimiz İngiltere ile değil, içimizdeki İngiliz muhibleriyledir.

Problemimiz İsrail’den önce, içimizdeki İsrail kan uyumu içerisinde olanlarladır.

Ancak yüz yıl sonra da olsa perdelenen yüzler açıldı ve maskeler düştü.[9]

Kozlar ve oyunlar açık oynanıyor.[10]

 MEHMET ÖZÇELİK

17-09-2023

[1] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3352700-cumhurbaskani-erdogandan-chpli-tanrikuluna-sert-tepki-terorist-musveddesi

[2] Yasin.8.

[3] Mümin.71.

[4] https://www.haber7.com/guncel/haber/3350981-masak-raporunda-desifre-oldu-sozde-is-kadini-pkk-kasasi-cikti

https://www.haber7.com/guncel/haber/3337113-90larin-karanliginda-puslu-bir-katliam-30-yil-once-basbaglarda-ne-oldu

https://www.yenisafak.com/gundem/tskya-iftira-atan-chpli-tanrikuluna-hdpli-onderden-tam-destek-kardesimizdir-4559386 

[5] https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/iran-azerbaycan-sinirina-askeri-sevkiyat-yapiyor-4558974

https://m.star.com.tr/yazar/iran-ortodoks-cumhuriyeti-yazi-1812665/

https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0ran+

https://www.google.com/search?q=Gizli+Kardinal+Fetullah&oq=Gizli+Kardinal+Fetullah&aqs=chrome..69i57j33i10i160l3.2033j0j4&client=ms-android-samsung-trvo1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#ip=1

https://video.haber7.com/video-galeri/217789-ermeniler-terk-ettikleri-lacinda-evleri-ve-ormanlari-yakiyor

[6] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3327691-mhpli-yalcindan-ozdaga-golge-cia-rand-ile-gorusmelerinin-sebebini-acikladi

[7] https://www.ankaramasasi.com/haber/2077467/alevi-ocaklari-baskani-emrah-usludan-kemal-kilicdarogluna-seccade-tepkisi

[8] https://www.haber7.com/foto-galeri/81168-chpnin-milletle-100-yillik-kavgasi

https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3338072-chp-din-dusmani-degildir

[9] https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3338072-chp-din-dusmani-degildir

[10] https://www.yenisafak.com/gundem/pkklilardan-oy-isteyen-chpli-bankoglundan-eoka-savunmasi-hainlerin-sevincinin-nasil-kursaginda-kaldigi-anlatiliyor-4559201

*https://www.yenisafak.com/gundem/kilicdaroglundan-eoka-savunmasi-fotograf-uzerinden-chpye-saldirmak-akil-disi-4559236




BU GİDİŞ HAYRA ALAMET DEĞİL

BU GİDİŞ HAYRA ALAMET DEĞİL


Problem içte.
İç hasta.
Mikrop vücudu sarmış.
Kurt gövdenin içinde.
Kendimize gelmezsek bedeli ağır olur.
Normal yollarda toparlanmazsak, ağır bedeller ödeyerek toparlanmaya götürülürüz.
Bu gidiş ve gidişat hiç de hayra alamet değil.
Hiçbir geçmiş kavim fakirlikten dolayı helak olmamıştır.
Ancak Ad ve Semud kavmi zengin, güçlü ve şımarıklığından dolayı helak edilmiştir.
Bu millet çok sıkıntılar çekti. Ama hiç değerlerinden taviz vermedi, kayıp yaşamadı.
Zenginleştikçe değerler yönüyle fakirleştik, maddemiz arttıkça maneviyatımız azalmaya başladı.
Hayatın kıymeti soğan ve patatese indi, domates ve peynirler insanlıktan daha değerleşti ve ev kiracıdan üstün ve kıymetli oldu.
Kiracıyı çıkarmak için evi sattık, yalanına başvurdu.
Trilyonunu kaybeden ve zengin olduğu halde bir memurun üç kuruşuna tenezzül etti.

Bir depremle trilyonları ve ömür boyu sahip olduğu her şey elinden çıkarak sıfırlandı.
Bunu yapan trilyoner iş adamı idi.
Bunu Öğrenciler üzerinde de uyguladı.
Değerini düşürüp, değersizleşti.
Aslında o evi değil kendi olmayan kişiliğini sattı.
Kiracıyı çıkarma uğruna babasının öldüğünü, yalnız kalan anne ve kardeşinin geleceğini söyledi.
Bunu yapan canımızı emanet ettiğimiz bir kimse idi.
Anne ve kardeşi gelmedi, evi kiraya ve arkasından satılığa çıkardı.
Yıllar öncede aynı hastalık bugünde devam etti.
Yıllar önce yeminle oğlunun geleceğini söyleyip kiracıyı çıkarırken, anında iki katı fiyata kiraya verdi.
Bütün binlerce bu ve benzeri durumlar büyük bir belaya davetiyedir.
Hele hele 1,5 yıllık korona, 11 vilayette olan deprem bu milleti uyandırmamış ve üstüne üstlük açık sapıklık artmışsa bu hayra alamet değil.
“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.”[1]
Bu gelecek fitne, bela ve musibeti tek engelleyecek olan; bu milletin tekrar asli kodlarına dönmesi, tövbe edip vaz geçmesi, samimiyet ve vereceği Sadaka ve de yapacağı iyiliklerdir.
Yoksa kaçınılmazdır.
-İşte kıssa:

Yağmur duası Zamanın birinde bir köyde kurak geçen günler ve kıtlık sebebiyle köylüler toplanarak hocanın yanına gidip yağmur duası için rica ederler, Hoca hepsini toplar ve köyün bir köşesinde kocası ölmüş 2 çocuklu bir kadının evine götürür. Köylü hocaya hocam meraya yada boş bir araziye gidip orda dua edelim derler. Kadın kapıyı açar 2 yetim çocukta kapıya çıkarlar. Hoca çocuklardan birine sorar evladım bu dünyada en çok ne isterdin der, çocuk ayağına giymeye ayakkabısı olmadığından ben yağmur yağmamasını istedim çünkü ayaklarım ıslanıyor. Diğeri de evin çatışındaki kiremitler değişsin isterim der çünkü yağmur yağınca evimize çok su giriyor der. Hoca cemaate döner ve der ki hep beraber bu çatıyı onaralım çocuklara da ayakkabılarını alalım sonra Allahtan rahmetini esirgememesini isteyelim. Size sıkıntı veren bu çocuklara rahmettir belki..

****************    

Yüz yıldır bu milletin ayağa kalkmaması ve kalkamaması için her şey yapıldı ve her yol denendi.
Sürekli fakirlikle tehdit edildi, açlıkla sınandı, madde ile meşgul edildi.
Maneviyatı elinden alındı, tehdit edildi, her türlü zulüm reva görüldü.
Maddi manevi ilerlemesine mani olundu, engeller konuldu.
İrtica, şeriat, başörtüsü, din, ezan dendi, sırtlanlar gibi saldırıldı.
Önüne barajlar kuruldu, setler çekildi.
Ancak bu millet o barajlarda da elektriğini üretti.
Ümit varız.
Şu istikbal inkılabatı içerisinde en yüksek gür seda İslam’ın sadası olacaktır.
20 yılda çok şeyler değişti, millet ayağa kalktı.[2]
Kişiliğini kazanıp, diklenmeden dik durmasını öğrendi.
Kuzular içerisinde büyürken geçte olsa Arslan yavrusu olduğunun farkına vardı.

**************   

Korona olunca her şey zamlanıyorsa ve ramazan gelince yiyeceklerin fiyatları bir kaç katına çıkıyorsa, deprem olunca ev kiraları fırlayıp dört katına kadar artıyor ve arttırılıyorsa; o insanlar ne kadar Müslüman, ne kadar insan, ne kadar vicdan ve insaf sahibidir?
Ve de evinin fiyatını arttırmak için; oğlum gelip oturacak, babam öldü köyde olan annem ve kardeşim gelip oturacak ve evi sattım dalavereleri ile ev sahibi bu sahtekârlıklara varıyorsa; o insan insaniyetini ve İslamiyet’in sorgulasın.
Üç günlük şu dünyada, üç kuruş için bir insan çok rahat yalan söyleyip kandırma yoluna gidiyorsa bilsin ki; Allah ona o parayı yedirmez. Bir yerlerinden fazlasıyla çıkar.
Ya malı gider ya canı.
Elbette ev sahipleri de ölecek, kiracılarda ölecek, herkeste ölecektir.
Geriye mirasçılara malı kalacak, kendisi günahıyla gidecek.
En sevdiği malı burada kalıp götüremezken, sevmediği ve istemek arzu etmediği günahları kendisiyle gelecek, kendisiyle olup, ayrılmayacaktır.

 

**************

Devlete zaaf ve zafiyet yakışmıyor.

Devletin zafiyeti, milleti daha çok zaafa uğratıp çökertiyor.[3]

Çöplere dökülen sebze ve meyvelerin bir bedeli ve ödemesi olacaktır.

Bunu millet ödediği gibi, millete ödetenler de elbet fazlasıyla ödeyecektir.
Bu ödemenin nereden geldiğini ister bilsin, isterse de bilmesin.
Bir yerlerden ve bir yerlerinden mutlaka çıkacaktır.
Buna milletin sessiz kalması nisbetinde fatura ağır olup, millete de yansıyacaktır.
Ayetteki, “Öyle bir fitneden (bozgunculuktan) sakının ki (ortaya çıkacak olumsuzluklar) aranızdan yalnız haksızlık edenlere değil (hepinize erişir.)”[4]
Çünkü küfre rıza küfür, zulme rıza zulümdür.
Başımıza gelen korona olsun, deprem olsun, acaba neden oldu?
Fay hatlarının çatlamasından mı yoksa ar ve haya damarının çatlamasından mı?
Depremden önce bu derece ortaya dökülen hayasızlık ve sefahatten ve de aç gözlülük ve ihanetlerden dolayı bir musibet bekleniyordu.
Belli ki ders alınmamış.
Allah korusun önlem alınmaz ve aynı sefahat, aç gözlülük ve madde-perestlik devam edip, insanlık kaybedilirse, musibetlere davetiye çıkarılmış olur.
Gelir o zaman gelmekte olan…

****************   

Bu hafta Cuma hutbesinin konusu esnaflara yönelikti.[5]

Dürüst, samimi, güvenilir esnafın Peygamberimizin tabiriyle; Nebi ve şehitlerle haşredileceği bildirilmekteydi.

Peki ya fırsatçı esnaf?

Güvensiz, samimi olmayıp, kandırarak iş yapan esnaf?
Onlarda Karunlarla değil mi?

Bir gencin feryadını dinlediğimde, bunun hepimizin feryadı olduğunu gördüm.[6]
İyi ve güvenilir esnafı hem takdir ve hem de tebrik ederim.

Ancak kaç kişi sanayiye giderken çekinmeden ve ne olacağının tedirginliğinde içinde olmadan rahatça gidebiliyor.

Bir gece vakti lastik patlamasından dolayı tamirci keyfine göre istediği fiyatı isteyebiliyor.

Nasılsa yolda kaldı, bana ihtiyacı var diye düşünüyor.

Sanayide bir anahtarcı iyi yapmadığı işinden dolayı vatandaşa milyarları kaybettiriyor.

Maalesef bu konuda da devlet de zafiyet gösteriyor ve geç kalıyor.

Piyasayı kurtlar ve çakallar alıyor.

Bu genel hastalık herkese bulaştığı ve de devam ettiği için bu konuda çok yazı yazdım.[7]
-“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.﴾156﴿ Bize bu dünyada da âhirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”[8]

MEHMET ÖZÇELİK

16-09-2023

[1] Enfal. 25.

[2] https://m.haber7.com/siyaset/haber/3345733-ak-partinin-22-yilini-haber7ye-degerlendirdiler-dunya-siyasi-tarihinde-benzeri-yok

[3] https://tesbitler.com/2023/07/31/devlet-zaaf-gostermemelidir/

[4] Enfal suresi, 25. Ayet.

[5] https://www.diyanethaber.com.tr/15-eylul-2023-cuma-hutbesi

[6] https://fb.watch/n4vaaxbrJ9/?mibextid=Nif5oz

[7] https://tesbitler.com/2023/07/31/devlet-zaaf-gostermemelidir/

https://tesbitler.com/2023/07/29/nedir-bu-ya-rabbi/
https://tesbitler.com/2023/07/09/sakin-nankor-ve-hain-olma/

https://tesbitler.com/2023/07/07/ahlak-enflasyonu/https://tesbitler.com/2023/03/15/tanriyi-kizdiracak-ne-yaptiniz-ki/https://tesbitler.com/2023/07/14/islam-dinine-gore-istismar-ve-firsatcilik/https://tesbitler.com/2023/07/30/toplumlarin-cokus-sebepleri/https://tesbitler.com/2021/09/15/burnu-surunsun/https://tesbitler.com/2023/07/30/kuranda-ahlaki-bozulmus-kavimler/https://tesbitler.com/2020/07/27/ahlak-bakanligi-kurulmali/https://tesbitler.com/2019/08/24/esnaf-ahlaki/https://tesbitler.com/2015/01/03/ahilik-teskilati-ve-esnaflik/https://tesbitler.com/2015/01/02/800/https://tesbitler.com/2022/05/17/pabuclar-dama-atilmali/

[8] A’raf.155-156.




DÜNYA İMTİHAN SAHASININ AÇILIŞI

DÜNYA İMTİHAN SAHASININ AÇILIŞI

Dünya imtihan sahasının açılmasına Hz. Adem’in yasak olan ağaca yaklaşmasıyla başlamış ve insan yapısı bozulmuştur.

Bunun sonucu olarak fıtri olan elbiseleri açılarak, avret yerleri ortaya çıkmıştır.

Yüz kızartıcı bu durumu örtmek için cennetin yapraklarıyla örtünmeye çalışmışlardır.
Ancak onlar bunu ört bas etmemiş, yanlışlıkların ikrar ederek kendilerini cennet nimetlerinden mahrum ettiklerini Tevbe ile dile getirmişlerdir.

“(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”[1]
Durum göstermektedir ki, kapanışta evlatlarının günahıyla gerçekleşecektir.
Bu da iki şekilde olacaktır;
Biri, manevi hayatın bozulması.
İki, ekolojik dengenin bozulması iledir.
Birincisi, insanlık tarihi boyunca işlenen yüz kızartıcı günahlar işlenecek, her bir kavmin helakine sebep olan günahlar gerçekleşecektir.
İkincisi ise, ormanların yakılması, suların israf edilmesi, üç kuruş için fil ve gergedan gibi hayvanların boynuzları için öldürülmesi, köpek eti ve sair yemek için festivallerin düzenlenmesi, buğdayların ve tarlaların yakılıp imha edilmesi, sebze ve meyvelerin imha edilmesi, kısaca ekolojik dengeyi bozacak her şeyin yapılmasıyla Adem’in oğlu kendi sonunu da hazırlamaktadır.
Kapanışı da yine kendisi deprem, sel, yangın gibi afetlere neden olarak sonunu hazırlayacaktır.
Zaten Yahudiler bu amaçla armegedon ile, Tanrıyı kıyamete zorlamaktadırlar.[2]
Kendi ifadeleriyle, tanrıyı kızdıracak her şey yapılmaktadır.[3]

 

******************   

“Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor.”

“Şu kesafetli ve ruha münasebeti az olan topraktan ve şu küdûretli ve nur-u hayata münasebeti pek cüz’î olan sudan, mütemadiyen hummalı bir faaliyetle, letafetli hayatı ve nuraniyetli zevi’l-idraki halk eden Fâtır-ı Hakîm, elbette ruha çok lâyık ve hayata çok münasip, şu nur denizinden ve hattâ şu zulmet bahrinden, şu havadan, şu elektrik gibi sair madde-i latîfeden bir kısım zîşuur mahlukları vardır. Hem pek çok kesretli olarak vardır.”[4]

-Dünya bir istihale makinası.

İçindekiler onun kullanım malzemeleri.

Hayat ise onun motoru.

Madde gibi kaba, toprak gibi kesif olan maddeleri latifleştirerek, letafetleştirip bir yandan da aktifleşerek mana ve ruha dönüştürüyor.

Bir yandan istihaleye tabi tutup kazuratından özünü ayrıştırırken, diğer yandan da anlam ifade eden nur ve nura, mana ve ruha tahvil ediyor.

 

************    

Kâinatta hiçbir şey durağan değildir.

Öyle olmuş olsa kokar, paslanır ve ölür.
Her şey de bir hareket var.
Hareket bereketi netice veriyor.
Oda oluşumu ve yaratılışı tetikliyor.
Allah kendisi için bile; “O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.”
[5]

O Allah her gün ve her an bir iş ve faaliyettedir.
Zaten o faaliyet kesilse varlıklar yokluğa gidecektir.

Zira Allah Kadimdir, Bakidir.

MEHMET ÖZÇELİK

12-09-2023

 

[1] A’raf.23.

[2] https://tesbitler.com/2015/01/02/armegedon/

[3] https://tesbitler.com/2023/03/15/tanriyi-kizdiracak-ne-yaptiniz-ki/
https://tesbitler.com/index.php?s=Musibetler+
https://tesbitler.com/index.php?s=G%C3%BCnah+

[4] Bediüzzaman. 29.söz ve devamı.

[5] Rahman.29.




ÜMİTVARIM ANCAK TEDİRGİNİM

ÜMİTVARIM ANCAK TEDİRGİNİM

 

Türkiye bir çok alanda atağa kalktı.
Özellikle askeri ve teknolojik alanlarda.
Bunların devam edip sürdürülebilir olması için önüne takozların konulmaması ve desteklenmesi gerekir
Neden tedirginim?
Bunca gelişmeler görülür ve yaşanır iken bu milletin kanını taşımayanlarca hafife alınmaya, önemsizleştirip hatta engellemeye çalışılmaktadır.
Geçmişte olduğu gibi.
Kısır zihniyetli, kökü bereketsiz, kabir kaçkını kişilerin varlığı azımsanmayacak bir yekûn teşkil etmektedir.
Ümitsiz değiliz ancak bu gelişmeleri kendilerine emanet edecek yönetimde, eğitimde, ARGE-sinde ve yatırımında kısaca bir çok alanda sahiplenerek kalbi imanla, aklı fen ilimleriyle aydınlanmış gençlere ihtiyaç var.
Bunca gelişmelere rağmen bu milletin baş örtüsüyle uğraşan kabir kaçkını ve hortlaklar ve de onları destekleyip sahiplenecek insanlar var.
Hala Ayasofya’yı müzeye çevirme sevdalıları mevcut.
Bunca askeri gelişmelere, bunca hastanelere, bunca camilere vesaire ne gerek var diyecek kısır zihniyetli insanlar var.
İktidar değişiminde eski günlere dönmeyi arzu eden çok insan var.
Bu inanç ve yasayışta olduğu gibi, maddi ve teknolojik gelişmelerde de söz konusu olmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu durum görüldü ve tedirginliği mi dile getirdim.[1]
Sırf kör ve körleşmiş bir muhalefet adına.
Muhalefet edenler her alanda iktidarın ve hükümetin başarısızlığını, öyle ki devletin bile çökmesi uğruna arzu ediyorlar.
Tam bir ihanet.[2]
Sayın Erdoğan kendisinin 22 yılda yaptığını, 22 günde yok edip tersine çevirecek insanların bulunduğu tehlikesini mutlaka görüyor ve biliyordur.
O halde yaptıklarıyla beraber kendisinden sonra bunları devam ettirecek ekibi de şimdiden hazırlaması gerekiyor.
Bu millet yüz yıldır maddi ve manevi kendisini temsil etmeyen, hassasiyetini gözetmeyen kısır zihniyetli insanlardan çok çekti.
Yine o durumlara dönülür diye korkuyor ve tedirgin oluyorum.
Ümitsiz olmamakla birlikte…
Vatanı ve değerlerini midesi uğruna satacak ,patates ve soğana değişecek insanlar yok değil.
Sınandık ve gördük.
Korona ve deprem bile bizleri yeteri kadar uyandırıp da kendimize getiremedi.
Onca kayıplar yaşandığı halde.

O halde?

Haksız mıyım?

************  

 

Hayatta olan olaylar insanın içerisindeki gerçek yapıyı ve yapısını hatta karakterini ortaya çıkarıyor.

Tıpkı fakirken zengin olduğunda herkese yardım edeceğini söyleyen Salebe’nin, değil yardım etmek, zekât emri geldiği halde zekâtı vermemiştir.
İçindeki münafık yapıyı ortaya çıkarmıştır.
Olaylar kiminin münafıklığını gün yüzüne çıkarırken, kiminin de insaniyetini ortaya koyar.

 

MEHMET ÖZÇELİK

9-9-2023

[1] https://tesbitler.com/2023/05/28/cok-sevinemedim-durum-vahim/

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0hanet




BENİ DUYDUN ALLAHIM

BENİ DUYDUN ALLAHIM

Tıpkı Hz. Ademi duyduğun gibi.

Hz. Eyyûb’u duydu ve O’na şifa verdi.

Hz. Yunus’u balığın karnındayken duydu, karanlıktan aydınlığa çıkardı.

Bunlar Kur’an-ı Kerim’den bizler için numunelerdir.

Yani böyle dua edin ve de duaya devam edin.

Zira o yasak meyveden yedikten sonra;

“…Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”[1]

-Nuh Peygamberde 950 yıl boyunca anlatıp ancak 70 kadar kimsenin iman ettiği uzun tebliğ sonucunda dayanamamış ve beddua etmek zorunda kalmıştı;

“…Rabbim! Şüphesiz ben Sen’den hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana acımazsan, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum.”[2]

-“…Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!”[3]

-“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.”[4]

-Lup Peygamber livatacıların ahlaksızlığından sıkılmış, artık karısının da ortak olduğu bu dayanılmaz hal alan yüz kızartıcı durumda bardağı taşıran en son damla genç ve yakışıklı meleklerin insan suretinde gelişi olmuştu;

“Rabbim! Beni ve âilemi bunların yaptıklarından kurtar!”[5]

“…Ey Rabbim! Bozguncu, ortalığı fesada veren, bu kavme karşı bana yardım et.”[6]

-Tevhidin bayraktarlığını yapan ve babası put yapıp satan İbrahim Peygamber temiz soya sahip olmak için dua etmişti;

” Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duâmı kabul et!”[7]

-Yusuf Peygamber küçük yaşından itibaren ağır sınavlarla karşı karşıya kalmış ve bir iftira ile zindana atılmıştı;

“…Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.”[8]

-Sabır kahramanı Eyyüb Peygamber malı, canı ve ailesiyle imtihan etmiş ve kazanmıştı;

“Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.” (Enbiya suresi, 83)

-Şuayb Peygamberde arkasında kendisini destekleyip duyan Rabbisine iltica edip O’nun adaletine sığınıyordu;

“…Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”[9]

-Ümmetinin başına 9 bela gelip her seferinde de Allaha yalvarıp musibetin kalkmasını talep eden Musa Peygamber bunların onları zulümlerinden vaz geçirmediğini görmüş ve sonunda yine Allaha sığınmaktan başka çarenin olmadığını görüyordu.

“…Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla…”[10]

“…Rabbim! Beni zalimler gürûhundan kurtar.”[11]

-Balığın karnındaki Yunus Peygamberde kendisini ancak Allahın kurtaracağına ve duyacağına inanmış ve yalvarmıştı;

“…Sen’den başka ilâh yoktur. Sen her türlü kusurdan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum.”[12]

-Ve Peygamberimizde Allaha sığınıp tevekkül ediyordu;

“…Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O yüce Arş’ın sahibidir.”[13]

-Kendimizde tevbe ve istiğfar ile, dua ve teheccüd ile Rabbimizin bizi işittiğini göreceğiz.

Muztar yani zor durumda olan insanın samimi dua ve niyazı karşılığını mutlaka bulmaktadır.

O herkesi işiten ve cevap verendir.

Allah Kur’an’ı Kerim’de kendisini sürekli işiten ve gören olarak tavsif eder.

O gizliyi açığı, sesliyi fısıltıyı kısaca her şeyi işitendir.

İster kavli ister hali olsun.

İster karanlıkta ister aydınlıkta olsun.

Yeter ki o samimiyet ve teslimiyeti gösterelim.

“Allah’ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve veren hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor.”[14]

 

MEHMET ÖZÇELİK

4-9-2023

[1] A’râf Sûresi, 23.

[2] Hûd Sûresi, 47.

[3] Mü’minûn Sûresi, 26.

[4] Nûh Sûresi, 28.

[5] Şuarâ Sûresi, 169.

[6] Ankebût Sûresi, 30.

[7] İbrâhim Sûresi, 40.

[8] Yûsuf Sûresi, 33.

[9] A’râf Sûresi, 89.

[10] Kasas Sûresi, 16.

[11] Kasas Sûresi, 21.

[12] Enbiyâ Sûresi, 87.

[13] Tevbe Sûresi, 129. Bak. https://www.islamveihsan.com/peygamber-dualari.html

[14] İbrahim. 24,25.




İÇTEN VURULDUK

İÇTEN VURULDUK

Müslümanları asırlardır yurtlarından sürmeye çalışan haçlı zihniyeti, ödediği ağır bedellerle öğrendi ki;

Bu milleti ya içinden vurup birbirine kırdırmak veya daha da dehşetlisi yozlaştırıp kendi değerlerinden uzaklaştırarak, değersiz kılmaya çalışmak.
Batı bir asrı aşkın bir süredir bunu tatbik etmektedir.
“Sultan Süleyman Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi ona demiş: “Hilâf-ı şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.”
Burada mesele kırk çeşmeler değil, batıya yüzünü çevirmektir.

-Bugün Rusya ile Ukrayna’yı birbirine kırdırıp çarpıştıranlar, dünde bizi hem dini hem de tarihi bağlantımız olan kardeşlerimizde çarpıştırıp, birbirimizden kopardırlar.

Kanla beslenenler Ukrayna savaşına nasıl ara verir, sonlandırır. Afrika gibi büyük bir yerde yangın çıkardıktan, birilerini daha ateş çemberine çektikten sonra…

Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kendisini her türlü korumaya çalışıp müdafaa etmesi hakkıdır.

Oyuna gelmedikçe ve oyunu gördüğü sürece.
Zira başta ABD ve Batı kendisini Rusya’ya karşı piyon ve yem olarak kullanmakta ve adeta savaşın bitmemesi için ateşe odun atılmaktadır.
Etrafa saçılan kıvılcımlarla başkaları da yakılmaya çalışılmakta ve adeta 3. Dünya savaşına adım adım götürülmektedir .
Her şey bir kıvılcım ve bir kurşuna bakmaktadır.
Tıpkı 1. Dünya savaşına sebep olan bir Sırplının bir kurşunu ile başlaması gibi.
Dünya bir yandan çok hakikatlere gebe iken, diğer yandan da bu düğümü engellemeye çalışan sancılı oyunlar sürmektedir.
Tıpkı firavunun gördüğü rüya üzerine mısırda doğan erkek çocuklarını öldürüp saltanatını korumaya çalarken, Allah onun saltanatını başına yıkıp boğacak çocuk Musa’yı bizzat onun sarayında besleyip büyüttü.
Asrın firavunları devrede.
Musa doğmasın diye büyük bir çabada.
Hesaplarını yaparlarken unuttukları bir şey var;
O da Allah’ın hesabı.
Hesap yapıp, fesatları bozan, hesap sahibi.

Münafık bir yapı olan Gülen’in fikir temeli İran, proje temeli İngiltere, fiiliyat ve destek ABD merkezlidir.

İran’ın takiyyesi, CIA’nın ajanlığı, MOSSAD’ın saha uygulaması, İngiltere’nin fikir babalığı vardır.
Bu ikinci bir Haşhaşı oluşum ve ikinci bir şah İsmail vakasıdır.
Bu yapı geleceğe yönelik bir yapı ve İslam dünyasını kontrol etme amaçlı bir istihbarat oluşumudur.[1]

-Ya bir Kripto Yahudi ve Mason yapılanması,[2] ya Atatürkçülük Maskesi ile soyulup talan edilen ülke haline getirilmesi,[3]  ya Teröristlerle yapılan iş birliği,[4] İhanetle devlet hazinelerini menfaati için boşaltma,[5] Lozan’da alınan gizli kararlar,[6] ile bu millet bütün çevresiyle, çepe çevre kuşatılmış.

İşte o itiraflardan bazıları;

 

-ABD teröre desteğini hiç gizlemedi.[7]

-ABD’nin bizim çocuklar başardı, dediği darbeciler, ABD’de eğitim aldı.[8]

Hep yıkmaya, devirmeye ve darbe yapmaya çalıştılar.

Kirli yollar, yolları oldu, yol edindiler.

Kendileri bataklığa gömüldüler.[9]

 

Şaşırtıcı hem de gayet şaşırtıcı ve de düşündürücü.

Dağdaki eşkıya ile ilgisi olan başta meclisteki bir kısım vekilin hala vekilliklerini sürdürmeleri çok garip bir durumdur.

Belli Gülen ile içte yapılan mücadele, PKK ile yeterince yapılmamakta, dağdaki ile mücadele edip, dağdakini besleyen bağdaki! ile aynı oranda mücadele edilmesidir.

Yani sineklerle uğraşırken, onu üreten bataklığın yeterli derece kurtulması ve yavaş hareket edilmesidir.

Buda şu düşünceyi akla getirmektedir;

PKK hala birileri tarafından korunup kollanıyor mu?

Neden bitmiyor yoksa bitirilmiyor mu?

Dağdaki eşkıyanın şehirde hala kan, can, mal bağı devam etmektedir.

Hep rahmetli dedemin sözünü hatırlarım;

Evlat, eskiden eşkıya dağdaydı, şimdi şehre indi.

Herhalde bugünleri görseydi şöyle der miydi?

Evlat artık şehirde de değil, meclise girdi.[10]

 

– CHP’nin “Alevi Partisi” yapılmaya çalışıldığını iddia eden Soner Yalçın, “CHP’de kimi Aleviciler tarihten ders almamışa benziyor; koltuk hırsıyla CHP’yi “Alevi Partisi” yapmaya çabalıyor. Kurtuluşun ve devrimin partisini mezhepçi yapmak onun sonunu getirir. Buna ortak olanları tarih affetmez.” diye yazdı.

…..Bugün… CHP’de kimi Aleviciler tarihten ders almamışa benziyor; koltuk hırsıyla CHP’yi “Alevi Partisi” yapmaya çabalıyor.

Kurtuluşun ve devrimin partisini mezhepçi yapmak onun sonunu getirir. Buna ortak olanları tarih affetmez.[11]

 

CHERYL BENARD… “KUR’AN VE HADİSLER HAKKINDA ŞÜPHELER OLUŞTURALIM… İSLAMI DEJENERE EDELİM…”[12]

 

Biz yüz yıldır tarihi hafızası silinmiş ve unutturulmuş ve unutturulmaya çalışılan bir milletiz.

Bu milletin hayat damarları, vücuda kan olan damarları harf devrimi ile tıkanmış ve koparılmıştır.

Vücut alamadığı besiniyle zayıf düşmüştür.

Millet geçmişten gelen değerlerini ve kültürünü böylece kaybetmiştir.

Ortaya içi boşalmış ve de boşaltılmış nesiller türemiştir.

 

MEHMET ÖZÇELİK

3-9-2023

 

 

[1] https://fb.watch/mdPfpu4qLU/?mibextid=NnVzG8

[2]https://www.facebook.com/1417313078/posts/pfbid09ufW3AT3rfnn4YJut437idQrKcz1AM3WKxhJynXDwVkxv28vcSPuNdfTtLrcRnhHl/?mibextid=Nif5oz

https://www.facebook.com/1065558615/posts/pfbid02XDGQBgyvAB5EbuK1ryoK8z6cV62XvBbZbkm7gKgz1rDu5wPaxt8Wuy3w2hLk2tU1l/?mibextid=Nif5oz

https://www.facebook.com/groups/266018819294381/permalink/311539108075685/?mibextid=Nif5oz

https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid04tckFeF4iM1Yf4cREW7LHmhhCaubPdcVYzabUG2uKn747RejTtgSDTCnQWacSmZpl/?mibextid=Nif5oz

https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid0asnmA4xQMfPcbKTsemv6djYcpBoxTYyWnwLdWSBnm2NAFQfuoy9hdtdoV1CqmSKql/?mibextid=Nif5oz

[3] https://www.facebook.com/groups/935395721002999/permalink/974401517102419/?mibextid=Nif5oz

[4] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3348517-iyi-partili-ustadan-bomba-secim-itirafi-vatandas-soyledi-diyerek-acikladi

[5]https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid02UpMKFtxbGtYkZfD4C8yvJs1reBazJzdxohzKkxWRNqyXFM5ETT4JxiUTD2AYm3Fml/?mibextid=Nif5oz

[6]https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid02eqnE65VVqZAH38Mf6zDok4mZ6yTqzAtdu1qzcTKcwbWe5tFkbTvUnQcFBpqJhegsl&id=100089833460156&mibextid=NnVzG8

https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/emirdag-lahikasi/nihai-vesika/277

[7] https://www.yenisafak.com/gundem/abd-kandile-aylarca-terorist-tasimis-4557207

[8] https://www.yenisafak.com/dunya/cuntadaki-5-isim-abdde-egitim-aldi-4552773

https://www.yenisafak.com/gundem/teroristlerle-tatbikat-4553982

https://www.yenisafak.com/gundem/pkkdaki-atamalari-bu-ulkeler-yapiyor-4553981

https://www.haber7.com/dunya/haber/3346013-ingiltereden-darbe-itirafi-musaddiki-devirmek-buyuk-hataydi

[9]https://www.facebook.com/100029116516771/posts/pfbid0RNc2QGFTX9St7p6QtoknpfBm9rCDMwMGkFmfwhxpPebc342hEahJ79dEYHPL64R1l/?mibextid=Nif5oz

[10] https://www.haber7.com/guncel/haber/3348538-pkk-ile-hdp-arasindaki-kirli-iliski

[11] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3348281-kilicdarogluna-boyle-tepki-gosterdi-bu-adim-chpnin-sonunu-getirir

[12]https://www.facebook.com/100029116516771/posts/pfbid02r57avNmUsNJQRkk4imZwH172KQkc6w124U6DBNN5syBe9ig4HBSH4pCo6K65NGc7l/?mibextid=Nif5oz

 




BEREKET VESİLESİ HAYVAN KEDİ

BEREKET VESİLESİ HAYVAN KEDİ

 

Kedi bir yerde berekete vesiledirler. Kendi rızıklarıyla beraber, sahipleri için de bereket vesilesidirler.
Kedi beslemek caizdir.
Evcil ve temiz hayvanlardır.
Sorumluluk gerektirir.
Hadiste bir kedinin ihtiyacını gidermeden ölümüne sebep olan kişi için cehennem cezası söz konusu olduğu gibi, çölde susuz kalmış köpeğe su veren cehennemlik birisinin de rahmetin celbine vesile olarak cennetlik olduğu ifade edilmektedir.
Peygamberimizin kedisinin adı Müezza idi.
[1]
Büyük sahabi Ebu Hüreyre ismi olan Abdurrahmân b. Sahr ed-Devsî (ö. 58/678)ile değil, künyesi olan Kedicik Babası ismi ile anılmaktadır.

Bir psikoloğa psikolojik hastalığı olan hastalarına şu üç şeyi tavsiye etmesini söyledim;
1. Umreye veya hacca gitsinler.
2. Bediüzzaman’ın Hastalar Risalesini okusunlar.
3. Evde kedi beslesinler.
Veya her üçünü de yaparak tedavilerine katkıda bulunacaklarını göreceklerdir.
Kedi konusunda Bediüzzaman su tesbitlerde bulunur;
“Barla’da Abdurrahim namını kazanan ve “yâ Rahim, yâ Rahim” zikrini bize işittiren mübarek kedinin bir kardeşi olarak diğer mübarek bir kedi, ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) müştakane, insan gibi dinlemesi, bize de sizin kadar hayret ve sürur verdi. Ve ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) tam zuhuruna işaret müjdesi telâkki ettik.”[2]
Burada kediden mübarek diye bahsedilmektedir.
Çünkü kediler berekete vesiledirler.
Bizde bunu müşahede etmekteyiz.

Kediler bereket kaynağıdırlar.

“Şu üstümdeki sakoyu, yedi sene evvel eski olarak almıştım. Beş senedir elbise, çamaşır, pabuç, çorap için dört buçuk lira ile idare ettim. Bereket, iktisat ve rahmet-i İlâhiye bana kâfi geldi.
İşte, şu numuneler gibi çok şeyler var ve bereket-i İlâhiyenin çok cihetleri var. Bu köy halkı çoğunu bilirler. Fakat sakın bunları fahr için zikrediyorum zannetmeyiniz. Belki mecbur oldum. Hem benim için iyiliğe bir medar olduğunu düşünmeyiniz. Bu bereketler, ya yanıma gelen hâlis dostlarıma ihsandır veya hizmet-i Kur’âniyeye bir ikramdır veya iktisadın bereketli bir menfaatidir; veyahut “Yâ Rahîm, yâ Rahîm” ile zikreden ve yanımda bulunan dört kedinin rızıklarıdır ki, bereket suretinde gelir, ben de ondan istifade ederim. Evet, hazin mırmırlarını dinlesen, “Yâ Rahîm, yâ Rahîm” çektiklerini anlarsın.”[3]

“Değil yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket suretinde geliyor. Bunu teyid eden ve kendim gördüğüm bir misal: Benim yakın dostlarım bilirler ki, iki üç sene evvel hergün yarım ekmek-o köyün ekmeği küçüktü-muayyen bir tayınım vardı ki, çok defa bana kâfi gelmiyordu. Sonra dört kedi bana misafir geldiler. O aynı tayınım hem bana, hem onlara kâfi geldi. Çok kere de fazla kalırdı.
İşte şu hâl o derece tekerrür edip bana kanaat verdi ki, ben kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Kati bir surette ilân ediyorum, onlar bana bâr değil. Hem onlar benden değil, ben onlardan minnet alırdım.”[4]

Kediler ilhama mazhardırlar. Sevki ilahi ile sevkedilirler.

“Meselâ, kedi gibi bazı hayvan, gözü kör olduğu vakit, o sevk-i kaderî ile gider, gözüne ilâç olan bir otu bulur, gözüne sürer, iyi olur.”[5]

Nimeti Allahtan bilirler. İnsana minnet etmezler.

“Arkadaş! Esbab ve vesaiti insan kucağına alıp yapışırsa, zillet ve hakarete sebep olur. Meselâ, kelp, bütün hayvanlar içerisinde birkaç sıfat-ı haseneyle muttasıftır ve o sıfatlarla iştihar etmiştir. Hattâ, sadakat ve vefâdarlığı darb-ı mesel olmuştur. Bu güzel ahlâkına binaen, insanlar arasında kendisine mübarek bir hayvan nazarıyla bakılmaya lâyık iken, maalesef, insanlar arasında mübarekiyet değil, necisü’l-ayn addedilmiştir. Tavuk, inek, kedi gibi sair hayvanlarda, insanların onlara yaptıkları ihsanlara karşı şükran hissi olmadığı halde, insanlarca aziz ve mübarek addedilmektedirler.
Bunun esbabı ise, kelpte hırs marazı fazla olduğundan esbab-ı zahiriyeye öyle bir derece ihtimamla yapışır ki, Mün’im-i Hakikîden bütün bütün gafletine sebep olur. Binaenaleyh, vasıtayı müessir bilerek Müessir-i Hakikîden yaptığı gaflete ceza olarak necis hükmünü almıştır ki tâhir olsun. Çünkü hükümler, hadler, günahları affeder. Ve beynennâs tahkir darbesini, gaflete kefaret olarak yemiştir.
Öteki hayvanlar ise, vesaiti bilmiyorlar ve esbaba o kadar kıymet vermiyorlar. Meselâ, kedi seni sever, tazarru eder-senden ihsanı alıncaya kadar. İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki, sanki aranızda muârefe yokmuş ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur. Ancak Mün’im-i Hakikîye şükran hisleri vardır. Çünkü, fıtratları Sânii bilir ve lisan-ı halleriyle ibadetini yaparlar-şuur olsun, olmasın. Evet, kedinin mırmırları “Yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm”dir.”[6]

Hiçbir varlık yoktur ki, kendi lisanı mahsusuyla Allah’ı zikretmiş olmasın,[7] hakikatince, kendilerine tevdi edilen ibadet ve tesbihlerini eda eden mübarek hayvanlardır.

“Bir gün kedilere baktım; yalnız yemeklerini yediler, oynadılar yattılar. Hatırıma geldi, “Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübârek denilir?” Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi. Sarîh bir sûrette, “Yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm” diyerek, güyâ hatırıma gelen îtirazı ve tahkiri, tâifesi nâmına reddedip yüzüme çarptı. Aklıma geldi, “Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa tâifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir mûterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?” Sonra sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarîh değil, fakat mütefâvit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidâyette hır hırları arkasında “Yâ Rahîm” fark edilir. Git gide hır hırları, mırmırları aynı “Yâ Rahîm” olur. Mahreçsiz, fasîh bir zikr-i hazin olur. Ağzını kapar, güzel “Yâ Rahîm” çeker. Yanına gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, “Bir derece işitiyoruz” dediler. Sonra kalbime geldi, “Acaba şu ismin vech-i tahsîsi nedir ve ne için insan şivesiyle zikrederler, hayvan lisâniyle etmiyorlar?” Kalbime geldi, şu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nâzik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan, çok şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Okşandığı vakit hoşlarına giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak, kelbin hilâfına olarak, esbâbı bırakıp yalnız kendi Hàlık-ı Rahîminin rahmetini kendi âleminde ilân ile, nevm-i gaflette olan insanları ikaz ve “Yâ Rahîm” nidâsıyla, kimden meded gelir ve kimden rahmet beklenir, esbâbperestlere ihtar ediyorlar.”[8]

His duygularının gelişmiş olmasından dolayı hassastırlar. Deprem gibi yer altından gelen sesleri önceden fark edip, bunu kaçışlarıyla gösterirler.

“Zelzeleden evvel kediler, köpekler üçer-beşer olarak toplanmışlar, düşünceli, hüzünlü gibi alık alık birbirine bakarak bir müddet beraber oturmuşlar, sonra dağılmışlar. Gerek zelzele olurken ve gerekse olmadan evvel ve olduktan sonra da bu hayvanlardan hiçbiri görünmemiş, kasabalardan uzaklaşarak kırlara gitmişler. Bir garibi de şu ki: Bu hayvanlar isyanımızdan mütevellid olarak başımıza gelecek felâketleri lisan-ı halleriyle haber verdiklerini yazıyorlar da biz anlamıyoruz diyerek taaccüp ediyorlar.”[9]

*Kıssalar;


-Yavru bir kedi kuyruğuyla oynuyormuş. Bunu gören yaşlı bir kedi:
– Neden kuyruğunu kovalıyorsun?
Yavru kedi yanıt vermiş:
– Mutluluğun kuyruğumda olduğunu öğrendim. Onu yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım. Bu nedenle onu kovalıyorum.
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:
– Senin yaşında bende mutluluğun kuyruğum olduğunu düşünmüştüm. Sonra şunu fark ettim; ne zaman onu yakalamaya çalışıp, kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi yoluma gitsem hep peşimden geliyor.
Hayat akarken mutluluğu kovalamak yerine onun sizi takip etmesine izin verin.

@@@@@##

Bir tekke varmış. Tekkenin de çok sâdık bir kedisi varmış. Birgün kocaman bir kazan koymuşlar, süt kaynatıyorlar. Kazan fokur fokur kaynıyor. Kedi de bu süt kaynamasın der gibi oradan oraya zıplıyor. Allah Allah, bu kedi hasta mı diyorlar. Kedi bir oraya fırlıyor, bağırıyor, bir buraya fırlıyor, bağırıyor. Fakat derdini hiç anlayan yok. Ama çok feryat ediyor. En son bakıyor ki derdini anlayan yok, pat diye kendini kazanın içine atıyor ve orada ölüyor. Onlar da bu kedi niye böyle yaptı diyorlar ve artık leş oldu diye kazanı hemen indiriyorlar. Bir de bakıyorlar ki, içeride kocaman bir yılan ölmüş, zehrini de akıtmış. Yani, içen ölecek. Kedinin feryadı; ben bu evden ekmek yedim, ben bu evden iyilik gördüm, ben öleyim bunlar ölmesin diyeymiş. Fedakârlık varsa, vefakârlık vardır. Fedakârlık yoksa vefa yoktur. İslam Alimleri bir zerre iyilik görseler, ölünceye kadar o iyiliği unutmazlar, onu hep yâd ederler ve tekrar ederlerdi.

MEHMET ÖZÇELİK

3-9-2023

[1] https://www.zaferdergisi.com/makale/13417-peygamber-kedisi-muezza.html

[2] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/kastamonu-lahikasi/tahlil/185

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/on-altinci-mektub/70

[4] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/yirmi-birinci-mektub/251

[5] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/yirmi-sekizinci-mektub/333

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mesnevi-i-nuriye/hatime/62

[7] İsra.44.

[8] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/yirmi-dorduncu-soz/301

[9] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sikke-i-tasdik-i-gaybi/risale-i-nur-un-kahramani-husrev-tarafindan-kaleme-alinmistir/188




ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

Şu üç günlük dünyada ebedi olan sermayesini satan ve bitiren bir insan gerçek ve gerçekten de müflis insandır.

-Her insan en azıyla biraz kirlidir.

Hayatının bir bölümünde kirlenme olmuş, zikzaklar ve gelgitler yaşanmıştır.
Yüzde yüz istikamet ancak peygamberler için düşünülebilir, zelle ile beraber.
Mesele temizlenmekten ziyade kirlenmemiş olsa da, bu imkansızı hiç olmazsa tevbe ve dönüş yaparak temizlenme yoluna girmekle olur.
Böyle kirli bir asırda temiz kalmak ve hele hele kirlenmemiş adeta cehennemde ve cehennemi halet içerisinde hiç yapmamak zor bir durumdur.
Herkes dünyanın geçirdiği bu buhrandan az çok etkileniyor.
Boğulmalar ve kalaklar yaşanıyor.
Zaten namaz ibadetinin günün uçlarına ve ortalarına yayılmasında bir hikmet bu arınmayı sağlamak içindir.

************  

“Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış. Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın. Çünkü, feda etmediğin takdirde, ya bâd-ı hevâ zâil olur, gider, veya Onun malı olduğundan, yine Ona rücû eder.”[1]

-Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan âkıbet yer, yer seni.
Onun için onun adı yer oldu.
Önce besler sonra kendi yer seni. | İbn-i Kemal Paşa.

-Koyunun en çok korktuğu kurttur. Ancak korkması gereken çobandır.
Zira çoban onu küçük yaşından itibaren büyütür. Ya kendi yer ya da başkasına satarak kestirip yedirir.
Toprakta Allah’ın izniyle bizi besler, sonra da yer.
Allah’ın kudretiyle Topraktan geldik, topraktan beslendik ve yine toprağa döneceğiz.
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.”
“Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.” (Bakara Suresi, 156)

Minallah, İlallah. Allahtan, Allaha.

Heme ost değil, heme ezost. Her şey O değil, her şey O’ndandır.

***********  

İnsanın ebede giden yolculuğunda;


İster çakıl taşı kadar olsun ister boyunu aşan bir sıkıntı musibet olsun. Bütün bunların iki diyeti var;

Birincisi bu gibi şeyler nokta kadar da olsa bazen yürüyüşünü engelleyip, durdurup, yavaşlatıp, yolundan onu alıp koyarken, diğer yandan da bedeli ödenmiş, pahalı da olsa bir tecrübeyi oluşturup olgunlaşmasına ve yoluna mükemmel olarak gitmesine sebep olmaktadır.

Tüm mesele o noktada boğulmamak, o çakıl taşı kadar şeylerin kendisine bir duvar olup engel olmaması, O engelleri aşarak ondan elde ettiği tecrübeleri biriktirmek,geleceğe taşımaktır.

Ebet yolunda kendisine sermaye etmesi gerekir.

Nitekim Urfalı Şair Yusuf Nabi’nin İstanbul’da bir evi vardır. Ruhsatsız olduğundan evi Belediye tarafından için yıkılır.

Bunun üzerine öyle bir şiir yazar ki diğer şairler şöyle derler; ya rabbi keşke bunun 100 tane evi olsaydı, yüzü de yıkılsaydı.

Yani Böylece 100 tane şiir yazmış olurdu.

Yine Mehmet Akif’in de tekrar bir İstiklal Marşı yazar mısınız? sözüne karşı; Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, demesi gibi.

Çünkü İstiklal Marşı’nı yazmak için İstiklal Savaşı’nın olması gerek.

Buna benzer hayatta başa gelen şeyler birer sıkıntıdır. Adeta kabz ve bast hali gibi bir yandan daralıp bir yandan gelişme, bir yandan gerilip diğer yandan atlama gibi hedefe doğru itici güç oluşturur. Giderek mesafeleri kat etmeye de vesile olur.

Ancak insan aciz olduğu için bazen damlada boğulabiliyor?

Bir çakıl taşı yürümesine engel teşkil ediyor. Tabiri caizse tekerinin patlamasına, bindiği atın tökezlemesine, hedefine geç gitmesine de sebep oluyor.

İşte o durumda O’na iltica etmek, O’na dua edip yalvarmak gerek. O’ndan istemek o gibi sıkıntıları onun vesilesiyle açmak ve aşmak lazım. Çünkü bu durum aynı zamanda O’na duayı, iltica edip yalvarmayı ve istemeyi, O’ndan başka sığınağın olmadığını da göstermiş oluyor.

**************  

KAZA GELİNCE GÖZ BAĞLANIR

 

Süleyman aleyhisselam bir sefere çıkmıştı. Divan çadırı kurulunca, bütün kuşlar huzuruna geldiler. Her biri bütün hünerlerini birer birer sayıp dökmeye başladılar. Sıra Hüdhüd’e gelince:

“Padişahım, ben yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim. Ey büyük padişah! Sefere giderken beni de yanına al. Sana konaklayacağın yerde suyu bulmana faydalı olurum.” dedi.

Hüdhüd’ü duyan hasetçi karga:

“Hüdhüd yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim diyor ama, basit bir tuzağa yakalanıyor. Böyle bir hüneri olsa idi yerdeki tuzağı görüp ona yakalanmazdı” dedi.

Bunun üzerine Süleyman aleyhisselam:

“Ey Hüdhüd, yaptığını beğendin mi? Bizim huzurumuzda yalan söylemek olur mu?” diye Hüdhüd’ü azarladı.

Hüdhüd:

“Ey yüce padişah! Dediklerimin hepsi doğrudur. Fakat benim tuzağı göremeyişimin sebebi, kazâ ve kaderin gözümü kapaması, aklımı bağlamasıdır. Ne yazık ki kazâ gelince bilgi uykuya dalar, el ayak tutulur ve göz bağlanır” dedi.[2]

 

MEHMET ÖZÇELİK

2-9-2023

[1] Bediüzzaman. Habbe. 101, Bak. Zeylul Hubab. 94.

[2] KAYNAK; Feridüddin-i Attar kitabından alınmıştır.

 




ÖNCE NAMUSLARLA OYNANDI

ÖNCE NAMUSLARLA OYNANDI

Önce namuslarla oynandı, sonrasında da lgbt piyasaya sürüldü.[1]

Hz. Âdem ve Havva’yı cennetten çıkartan olay yasak ve haram olan ağaca yaklaşmasıyla avret yerlerinin açılması olmuştur.

Şeytan avret yerlerini açmakla meşgul.

Hayat kaynağını kurutmak için.

Son birkaç yılda bu durum çokça görülmektedir.

-Lgbt’nin artması musibetleri tetikleyen en önemli sebeplerdendir.[2]

-İnsanların cinsiyetleri ile ruh yapıları birbirine uyumlu olarak yaratılmıştır.

Lgbt’lilerin cinsiyet değişikliğini teşvik edip yaptırımların, acaba ruh yapısını da ona uygun uygulayabiliyorlar mı?
Ne mümkün!
Nitekim Batı ülkesindeki bir genç, cinsiyet değiştirdiği için sürekli acı çektiğini hatta ötenazi olmak için hastaneye gittiğinde isteğinin kabul etmediğini söylemektedir.[3]
İnsanlığın ahlakını bozanlar aynı zamanda hem dünyalarını ve hem de ahiretlerini batırıp bitirmektedirler.

İsveç Ordusu LGBT’lilerin sözde ‘onur’ yürüyüşüne destek verdi

Her yıl LGBT’lilerin düzenlediği sözde ‘onur’ yürüyüşünün destekçisi olan İsveç Silahlı Kuvvetleri, özellikle başkent Stockholm ve Göteborg’da ‘EuroPride’ etkinlikleri için yürüyüşlere katılıyor. Yürütüşte LGBT simge ve bayraklarıyla yürüyüş yapan askerlerin dans gösterileri ise dikkat çekti.”

Onurun batsın senin.
Onursuzluk, hayasızlık, ahlaksızlık ne zamandan beri onur oldu.
Belli ki onur ve onurlu gidince ve gönderilince, onursuzluk onun yerini almış oldu.
İçinde yaşadığımız asrın en belirgin özelliği, değerlerin ters yüz edilmesi ve yer değiştirmesi oldu.

*************   

Eskiden keyfiyet vardı, kemiyet yoktu, şimdi kemiyet artış gösterse de keyfiyetin keyfi kaçtı.

Tesettüre karşı saldırılarla mücadelenin samimi halinden, bugün tesettürün adının ve görünümünün zedelendiği noktaya gelindi.

Testereli tesettür halini aldı.

Elinde sigara, Dar elbise, Eziklik duygusu, Keyfiyetsiz, Erkeklere benzeyenler.
Şımarıklık, kalite ve keyfiyet gitti, umuma şamil olmasa da.
Tesettür mücadelesindeki başarının verdiği rehavetle içi boşaltıldı.
Kalite ve seviye düştü.

Peygamberimiz (asm), ashâb-ı kirâmdan birine Mısır’da dokunmuş keten bir kumaş vermiş ve yarısından kendine gömlek diktirmesini, diğer yarısından ise hanımının giysi yapmasını istemiştir. Ancak daha sonra şöyle buyurmuştur:

“Hanımına git ve söyle: Altına bir gömlek diksin. Çünkü vücut şeklinin ortaya çıkmasından korkarım.”[4]

“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli, fakat çıplak birtakım kadınlar olacaktır. Bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Ancak onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar.”[5]

“Bir kadın koku sürünerek dışarı çıkar ve koku ulaşsın diye bir topluluğun yanına uğrarsa, zinaya bir adım atmış olur.”[6]

“Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle; erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir.”[7]

İki yıldır aşırı derecede çıplaklık arttı.
Korkuyorduk ki bir musibeti celbetsin.
Bunu dile de getiriyorduk.
Eğer insanları korona, deprem uyandırmamış ve hala çıplaklığı devam ediyor, ailede buna ses çıkarmıyorsa, fırsatçılık yapıp ev kirasını, malın fiyatını keyfi olarak arttırıyorsa, demek ki bu ikaz da uyandırmamışsa, daha ağırı beklenebilir.
Üç günlük dünyada, üç kuruş için beş takla atıyor, yalan söyleyip kiracıyı çıkarmak için evi sattığı veya oğlunun ve annesinin geleceği yalanını söylüyorsa, o adam o parayı yiyemez, bir yerlerden ve bir yerlerinden mutlaka çıkar.
Burnu da sürünür.
Burnu sürünsün fırsatçının.[8]

MEHMET ÖZÇELİK //2-9-2023

 

[1] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/turkiyede-cocuklarin-cinsiyetinin-degistirildigi-skandala-tibbi-ve-hukuki-bakis-doktorlar-lgbt-vakiflarindan-para-aliyor-4553748

[2] https://www.yenisafak.com/teknoloji/lgbt-uygulamalara-da-bulasti-4552417

https://www.yenisafak.com/ozel/biri-bu-doktorlari-durdursun-15-16-yaslarindaki-cocuklarin-cinsiyetini-degistiriyorlar-4552464

[3] https://m.haber7.com/dunya/haber/3345192-cinsiyet-degistiren-lgbtliler-otenazi-kliniklerine-kosuyor-aci-icindeyim

[4] El Kurtubî, El Cami’, XIV/156.

[5] Ebu Davud Libas 125, Cennet 52.

[6] Tirmizi, Edeb, 35; Nesâî, Zîne, 35.

[7] Buhârî, Libas, 61.

[8] https://tesbitler.com/index.php?s=Tesett%C3%BCr+




MUKADDESATA SALDIRI

MUKADDESATA SALDIRI

Son aylarda Müslümanlara ve İslamiyet’e saldırı hızla arttı.

Kuranı Kerim yakmanın yanında[1] , camileri kundaklama ve nihayetinde sınıfta öğretmenin öğrencilere bir Müslüman çocuğunu tokatlamaya kadar varmıştır.[2]

Cami duvarına bevletmelerin artışı, [3]bazı şeylerin habercisi ve sinyalini vermektedir.

-Asrın Müseylime-i Kezzapları[4], Peygamber Efendimiz zamanındakinden az değildir.

– Ve yine çoktandır yazmayı düşünüp de bu yazıyı yazmama sebep olan İsmet Özel’in müridi İsmail Halis’in Risale-i Nur’un yok edilmesi gerektiğini söylediği hadsiz ve seviyesiz sözü üzerinedir.[5]

-Bediüzzaman’dan en az 200 yıl gerideyiz, [6] O’nu 200 yıl geriden takip ediyoruz, 200 yıl sonra tam manasıyla anlayabilirsek ne a’la.

Bediüzzaman asrın ve asırların adamı.
Asırlık.
Asırlara meydan okuyan asırlık çınar gibi.
Kayıp yılların telafisi onda ve ancak onunla olur.
Bediüzzaman kayıp yıllarımızın kazanımıdır.
Bizim için bir kazançtır.
Faydalanmayan içinde bir kayıptır.
O yoklukta varlığı bulandır.
Asırlara varlık kazandırandır.
Bizler ise varlıkta fakir yaşayan, hazinenin üstünde oturup yokluk çekiyoruz.
Bizler Allah muhafaza, ahireti verip dünyayı almaya ve elde etmeye çalışırken, o dünyayı verip ahireti alan bahtiyarlardan oldu.
“Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır.”[7]

-Aslında İsmail Halis çömezi sakın Bediüzzaman’a saldırmakla Haim Naum’a hizmet etmiş olmasın![8]

Zira;

Haim Nahum, bu görüşlerini daha sonra “7 maddelik bir doktrin” haline getirir. 7 maddelik bu meşhur doktrinde;


“Türkleri savaşla asla yıkamazsınız. Öyleyse Anadolu insanını şu yedi ana maddeyle yıkmak mümkündür.

1-Türk milletini işsiz bırakacaksınız.
2-Türk milletini sefalet içinde, aç bırakacaksınız.
3-Türk milletine borç vererek esaret altına alacaksınız.
4-Türk Milletini İslam dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştıracaksınız.
5-Türk Milletini böleceksiniz.
6-Türk Milletini birbirleriyle çarpıştıracaksınız.
7-Tüm bu politikaların uygulamasından sonra Türk Milletini yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız. İsrail’in bir eyaleti yapacaksınız.”[9]

– Özetle;
– Aç bırakacaksın.
– İşsiz bırakacaksın.
– Borca esir edeceksin.
– Dininden uzaklaştıracaksın.
– Böleceksin.
– Böldüklerini birbiri ile çarpıştıracaksın.
– Yumuşak lokma haline getirip yutacaksın.

%%%%%%

Geçmişten günümüze iki insan portresine ihtiyatlı, mesafeli ve şüpheli yaklaşmışımdır.
1.Soldan sağa geçtiğini söyleyen İsmet Özel.
2. Radikal görüşleri olup, bir dönem İslamcılığıyla öne çıkan, farklı görüşler sergileyen Ali Bulaç.
Siyasette de sağdan ve soldan silkelendiklerinde çok meçhullerin malum olacağı diğer iki şahsiyet ise;
1. Solda Doğu Perinçek
2. Sağda Mehmet Ağar.

İsmet Özel ve Ali Bulaç’ı Chatgpt’ ye sorduk. İşte cevabı;

@@@@@

İsmet Özel’in solculuğu.

İsmet Özel, Türk şair, yazar ve düşünürdür. Solcu ideolojilere yakınlığı ile bilinir. Sol düşünceleri ve toplumcu söylemleri eserlerine yansımıştır.

Özel, ilk olarak 1970’lerde solcu düşüncelerle tanışmıştır. Bu dönemde Marksizm ve sosyalizm gibi düşünce akımlarına ilgi duymaya başlamıştır. Sol hareketlerin ideolojisi ve eşitlikçi fikirleri, onun şiirlerine, denemelerine ve diğer yazılarına yansımıştır.

İsmet Özel, toplumsal adaletsizliği, sömürüyü ve ezilmişlikleri eleştiren şiirler kaleme almıştır. İşçi sınıfının sorunlarına dikkat çeken ve onların yanında olduğunu gösteren şiirler yazmıştır. Sosyal adalet, özgürlük, demokrasi gibi sol değerlere vurgu yapmıştır.

Özel’in sol düşünceleri sadece şiirlerinde değil, aynı zamanda politik yazılarında da kendini gösterir. Solcu dergilerde ve gazetelerde yazılar yazmış, solcu akımlara destek vermiştir. Toplumun sorunlarına duyarlı bir şekilde yazılar kaleme alarak, solculuk bilincini ve düşünce sistemini topluma yaymaya çalışmıştır.

Ancak zamanla İsmet Özel’in düşünce ve yazılarında solculuk kadar milliyetçilik ve İslamcılık da ön plana çıkmıştır. Özel’in solculuğu, milliyetçilik ve dini değerlerle birleşerek kendine özgü bir düşünce sistemine dönüşmüştür. Bu da onun solculuğunun belirli çevrelerde tartışmalı bir konu haline gelmesine yol açmıştır.

@@@@@###

İsmet Özel, Türk şair ve yazar. Yaşamının farklı dönemlerinde farklı dünya görüşlerini benimsemiştir. Kendisi, “Benim masalımda üç önemli kelime var: Şair, Komünist ve Müslüman” ifadesiyle, bu değişimi özetlemiştir1.

Özel, 1960’lı yıllarda solcu bir gençlik hareketinin içinde yer almıştır. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenciyken Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini kurmuş ve yönetmiştir2. Bu dergide yayımladığı şiirleriyle solcu bir şair olarak tanınmıştır.

Özel, 1974 yılında Sezai Karakoç’un çıkardığı Diriliş Dergisi’nde “Amentü” şiirini yayınlamış ve kendi iç dünyasında ruhsal bir değişim yaşayarak yazı hayatına İslami düşünce çerçevesinde devam etmiştir1. Özel, bu değişimi zaruri bir fikirsel zırh olarak görmekte ve o dönemde sosyalist bir alt yapıyla temellendirilmeyen Müslümanlığın, bugün için tahkiki bir Müslümanlık olmadığını savunmaktadır3.

İsmet Özel Biyografi.info
İsmet Özel – Ahmet Yesevi University

@@@@@##

İsmet Özel’in tenkit edilen yönleri nelerdir?

İsmet Özel’in tenkit edilen yönleri, özellikle son dönemlerinde milliyetçilik ve dini değerlere ağırlık vermesidir. Bazı eleştirmenler, Özel’in solculuktan uzaklaşarak milliyetçilik ile İslamcılığı benimsediğini ve bu konuda radikal bir tutum sergilediğini öne sürmektedir.

Özel’in milliyetçi ve İslamcı yaklaşımları, bazı kesimler tarafından ayrıştırıcı ve birleştirici olmaktan uzak bulunmaktadır. Eleştirmenler, bu tutumun toplumda kutuplaşma yaratma ihtimaline dikkat çekmektedir. Ayrıca, bazıları onun milliyetçi ve İslamcı söylemlerinin demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerlerle çeliştiğini ifade etmektedir.

Yine bazıları, Özel’in eleştirel düşünceye ve farklı görüşlere olan tahammülsüzlüğünü eleştirmekte ve onun diğer düşünce akımlarına yeterince saygı göstermediğini iddia etmektedir. Eleştirilere göre, Özel sadece kendi düşünce ve ideolojilerine bağlıdır ve farklı düşünce ve görüşlere kapalıdır.

Bunun yanı sıra, bazı eleştirmenler İsmet Özel’in üslubunu aşırı sert ve kırıcı bulmaktadır. Kullanmış olduğu dilin, kimi zaman hakaretlere varan bir şekilde polemiklere neden olduğu söylenmektedir. Eleştirilere göre, bu durum Özel’in iletişim kurma ve diyalog kurma becerisini zayıflatan bir etken olmuştur.

Bu tenkit edilen yönler, İsmet Özel’in solculukla beraber milliyetçilik ve İslamcılık arasında bir geçiş sürecine girmesi ve farklı görüşlere karşı hoşgörüsüzlük göstermesi üzerine odaklanmaktadır.

@@@@###

Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri nelerdir?

Ali Bulaç, İslam’a çeşitli alanlarda farklı bakış açıları getiren bir düşünürdür. İşte bazı alanlarda Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşlerden bazıları:

1. **Demokrasi ve İslam Uyumu**: Ali Bulaç, İslam’ın temel prensiplerinin demokrasi ile uyumlu olduğunu savunmuş ve İslam’ın demokratik değerlerle örtüştüğüne dikkat çekmiştir. Ona göre, İslam’da halkın iradesi ve danışma kültürü önemlidir.

2. **Modern Dünya ve Yeniden Yorumlama**: Bulaç, modern dünyanın getirdiği sorunlar karşısında İslam’ın yeniden yorumlanması gerektiğini vurgulamış ve İslam’ın evrensel değerleri ile çağın gereksinimlerinin denge içinde ele alınması gerektiğini savunmuştur.

3. **Kadın Hakları ve Eşitlik**: Ali Bulaç, kadınların toplum içinde daha aktif ve eşit bir şekilde yer alması gerektiğini savunmuş, İslam’ın kadın haklarına ve eşitliğe vurgu yaptığını ifade etmiştir.

4. **Kültürel Çeşitlilik ve Hoşgörü**: Ali Bulaç, İslam’ın farklı kültürleri ve inançları hoşgörüyle karşılaması gerektiğini ve İslam’ın evrensel mesajının herkes için olduğunu vurgulamıştır.

5. **Eğitim ve İlim Anlayışı**: Bulaç, İslam’ın ilime ve eğitime verdiği önemi vurgulayarak, modern bilim ve teknolojinin İslam’ın temel değerleriyle uyumlu olduğunu belirtmiştir.

6. **Din ve Devlet Ayrımı**: Ali Bulaç, din ile devlet işlerinin ayrılmasını desteklemiş ve dini otoritenin siyasi iktidardan ayrılması gerektiğini savunmuştur.

Bu noktalar, Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği bazı farklı görüşleri yansıtmaktadır. Ancak unutmamanız önemlidir ki, fikirlerini tam olarak anlamak için onun eserlerine daha detaylı bir göz atmanız gerekebilir.

@@@@@#

Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri hakkında size biraz bilgi verebilirim. Ali Bulaç, sosyolog, ilahiyatçı, gazeteci ve yazar. İslamcılık akımının önemli temsilcilerinden biri olarak tanınır. Bulaç, İslam’ı hem tarihsel hem de çağdaş bir perspektiften ele alır ve İslam’ın modern dünyada nasıl yaşanabileceğini sorgular. Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşler şunlardır:

Bulaç, İslam’ın evrensel bir mesaj taşıdığını, ancak bu mesajın tarihsel ve kültürel bağlamlara göre farklı şekillerde anlaşıldığını ve yorumlandığını savunur. Bulaç, İslam’ın özünü ve ruhunu korurken, biçimini ve şeklini değiştirebileceğini iddia eder1.
Bulaç, İslam’ın modern dünyada yaşanabilmesi için iki temel şart olduğunu belirtir: Birincisi, İslam’ın kendi içinde bir eleştiri ve yenilenme sürecine girmesi; ikincisi, İslam’ın modern dünyanın sorunlarına cevap verebilecek bir bilgi üretmesi2.
Bulaç, İslam’ın siyasetle ilişkisini tartışırken, İslam’ın siyasi bir ideoloji olmadığını, ancak siyasetin de İslam’ın ilgi alanına girdiğini söyler. Bulaç, İslam’ın siyasetteki amacının adaleti sağlamak olduğunu, ancak bunun nasıl yapılacağının farklı yolları olabileceğini ifade eder3.
Bulaç, İslam’ın medeniyet tasavvurunu ortaya koyarken, İslam’ın kendi medeniyetini inşa etmesi gerektiğini, ancak bunun Batı medeniyetiyle karşıtlık üzerinden değil, diyalog ve etkileşim üzerinden olması gerektiğini vurgular. Bulaç, İslam medeniyetinin hem kendi değerlerine hem de evrensel değerlere sahip çıkması gerektiğini savunur.
Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakabilirsiniz:

Ali Bulaç’tan doz ayarı: ‘Kötü islamcılık yoktur, az islamcılık vardır …
Ali Bulaç: İktidar yüzyıllık mirası heba etti, İslamcı … – T24

@@@@@@

Ali Bulaç fikir hayatında ne gibi gelgitler yaşamıştır?

Ali Bulaç’ın fikir hayatında belirli dönemlerde farklı eğilimler yaşadığı gözlemlenmiştir. Özellikle siyasi ve dini konulardaki düşüncelerinde zaman içinde değişiklikler olmuştur. İşte bazı dönemlerdeki gelgitlere örnekler:

1. **İslamcılık Dönemi**: Ali Bulaç’ın kariyerine İslami çevrelerde gazetecilik ve yazarlık yaparak başlamıştır. Bu dönemde İslamcı düşünceye yakın durmuş ve dini konularda yoğun bir şekilde yazılar yazmıştır.

2. **Dini ve Siyasi Eğilimlerde Değişiklikler**: Zamanla Ali Bulaç’ın fikirleri evrilmiş ve daha liberal ve demokratik görüşlere doğru kaymıştır. Özellikle İslam’ın demokrasi ile uyumlu olduğu görüşünü savunmuş ve dini ve siyasi alandaki ilişkilerde ayrım yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

3. **Hoşgörü ve Çokkültürlülük Yaklaşımı**: Ali Bulaç, zamanla daha hoşgörülü ve çokkültürlü bir yaklaşım benimsemiştir. İslam’ın diğer inançları hoşgörüyle karşılaması gerektiğini ve farklı kültürlerin bir arada yaşayabileceğini savunmuştur.

4. **Eleştiriler ve Değişen Algı**: Özellikle farklı görüşlere sahip olan bazı kesimlerden gelen eleştirilere maruz kalmış ve zaman zaman dini ve siyasi görüşlerine yönelik tartışmalara neden olmuştur.

Bu gelgitler, Ali Bulaç’ın fikir hayatının evrildiğini göstermektedir. Ancak her fikir insanın yaşamı boyunca gelişebilir ve değişebilir. Bu nedenle onun eserlerini ve yazılarını inceleyerek, fikir evrimini daha iyi anlayabilirsiniz.

***************  

Kokmuş ve kokuşmuş insanlar her zaman ve zeminde dünyayı pis kokularıyla telvis etmişlerdir.

Cami duvarına bevleden kişilerde bu etrafa saçtığı pis kokuyla anılacaktır.

Ancak mesele sinekler değil, sinekleri üreten bataklıklardır.

Aynı hezeyanı mazisi komünizm lekesiyle kirli olanlardan da duyduk.

Dinime dahleden bari müsülman olsa.

Sonradan görme ve duyma birisinin anlama fukaralığından dolayı anlamadığı ve tadamadığından, üzüme ekşi demek kolaylığına gidildiğine şahit olduk.[10]

****************

Millet olarak garip bir halimiz var.

Sonradan görme, önceden komünist, sosyalist, belki de her haltı yemiş ancak daha sonra bunlardan vaz geçip dönmüş.

Nasıl mı?

Yaralı ve kirlenmiş olarak.

Dönemez mı?

Elbet dönebilir. Tevbe kapısı her zaman, herkese açıktır. 

Buna mâni yok.

Ancak kirlenmemiş, zengin birikim ve istikameti olan insanları bunlara takdim eder, ölçü alırız.

Bizde ise maalesef hep tersi oldu. Revaç buldu. Öne çıktı ve çıkarıldı.

Kendisi muhtacı himmet bir dede/ Nerde kaldı gayre himmet ede.

 

Kendisi yaralı bereli olan bir insan, bırakınız hastaları tedavi etmeyi, sağlıklı insanları hasta etmesin yeter.

 

– Bir gün bir müftü dağda bir Çobanın Risale-i Nur okuduğunu görüyor ve küçümseyerek diyor ki;

Ben dahi okuduğumda anlamıyorum sen nasıl anlıyorsun bunları?

Çobanın verdiği cevap ise muhteşemdir;

Efendim diyor, şu kuzuları görüyor musunuz?

İşte o yavrular acıktığı vakit gidiyor annelerini emiyorlar, bazen ise annelerini karıştırıyorlar, başka bir koyunun memesini emiyorlar ama koyun kendi yavrusu olmadığını bildiği için sütünü tutuyor ve o kuzuya vermiyor.

Ne vakit kendi yavrusu gelir işte o zaman sütünü salar yavrusunu doyurur.

Bu kitaplar da öyledir, tanır kendi müşterisini, talibini ve o zaman kendisini açar ve feyiz verir…

 

-Türkiye’de solun ve Marksist ve materyalistleşen sol zihniyetin saltanatının sarsılması birilerini tedirgin etmektedir.

Feryatları ve saldırganlıkları buradan kaynaklanmaktadır.
Bu sadece maddi alanda değil, kültürel alanda da gelişime ve geçmişe bağlılıktaki hazımsızlıkları saldırganlıklarını arttırmaktadır.
1970’ lerde Rusya’nın ajanlığını ve borazanlığını yapanlar, şimdilerde de Batı’nın temsilciliğini sürdürmektedirler.
İki arada bir derede bocalayan, gel- gitli kopuk bir nesil.
Bir türlü kendi öz benliğine yanaşamama yabaniliğini ve yabancılığını yaşamaktadır.

1970’lerin bozuk ve hastalıklı ürünü olan sosyalist zihniyetin maşa takımı dağlarda, kaymağı yiyen fakir edebiyatçılığı yapan takımı ise zevki sefa içinde hatta mecliste.

Ele başları ise toprağın altında hesap vermeyle meşgul.
Hem saptığı ve hem de saptırdığı için.

*************  

Hz. Mevlânâ’nın kızı Kimya Hâtun;

“Babama neden ‘Hamuş’ diyorsun?”

Hz. Şemsi Tebrizi ;

“Hamuş; Susan, susmasını bilen demektir.”

“Bu susma, küsmeye dayalı bir susma mıdır?”

“Hayır. Küsmekle alâkası yoktur.

Susmak da üç türlüdür;

  1. Allah’a karşı susmak, ilâhi takdirin cilvesine râzı olmaktır…
  2. Mânevi büyüklere karşı susmak, bu da merâk ettiğin şeyin âkıbetinin zâhiren ve bâtinen açılmasıdır…
  3. Âvâma karşı susmaktır.

Körler çarşısında ayna satılmaz.

Sen onlara hakîkati söylemene rağmen onlar anlamamak için direnirler.

Gösterirsin hakîkati, görmezden gelirler.

Ne kadar konuşursan konuş nâfiledir.

Kulaklar çiğdir. Yürekler çoraktır. Tıpkı kızgın yağa su dökmek gibidir. Susmak gerekir…

Gönlüne sâdık olanlar gönlü okumayanların meclisinde susarlar…

Hakîkatini hayal görenlere karşı susmayı tercih et. Hakîkatin de bir nâmusu vardır.

O nâmus da her sözü her yerde ve herkese karşı ifşâ etmemektir…

 

Şimdi gelelim babanın ‘Hamuş’luğuna.

O, Allah’a karşı Hamuş’tu. Allah dostlarına karşı ‘Hamuş’tu ve yeri geldi şehrin insanlarına da ‘Hamuş’tu…

 

MEHMET ÖZÇELİK

2-9-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3349050-kuran-i-kerim-yakan-provokator-momikanin-baglantilari-ortaya-cikti

[2] https://www.yenisafak.com/dunya/bu-tokatlar-insanliga-4555746 

https://www.yenisafak.com/gundem/kktcden-kibris-rum-kesimindeki-camiye-molotofkokteyli-ile-alcak-saldiriya-kinama-turk-islam-dusmanliginin-gostergesi-4555700

[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/hindu-liderden-skandal-cagri-mekkeyi-isgal-etmeliyiz-4556490

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/247848-skandal-unlu-oyuncu-ailesiyle-birlikte-subhaneke-duasiyla-dalga-gecip-bunu-da-yayinladi

[5] https://www.risalehaber.com/ismail-halis-risale-i-nurun-yok-edilmesi-gerektigini-soyledi-435627h.htm

[6] https://tesbitler.com/index.php?s=bedi%C3%BCzzaman

[7] Tevbe. 111.

[8] https://akademidergisi.blogspot.com/2013/05/lozanda-turkiyeyi-neden-yahudi-din-adam.html?m=1

[9] https://yalantarih.com/yahudi-hahambasi-haim-naum-turklere-hangi-dusmanliklari-yapti/#:~:text=Haim%20Nahum%20Dokrin%E2%80%99in,getirip%20yutun.%E2%80%9D%20demi%C5%9Ftir

[10]  https://www.risalehaber.com/ismet-ozel-risale-i-nurun-dili-cok-kotu-demis-18208yy.htm?fbclid=IwAR2_1UAZjpyzhoWQL5q5Y8VWBX9sQzGRmQQe4vZEJSWPZiof6U06T_5b8i4




KIYAMETTEN ÖNCEKİ HELAK

KIYAMETTEN ÖNCEKİ HELAK

وَاِنْ مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيٰمَةِ اَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَاباً شَدٖيداًؕ كَانَ ذٰلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُوراً ﴿٥٨﴾

“(Günaha batmış) ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk etmiş veya onları çetin bir şekilde azaba uğratmış olacağız. Bu, kitapta yazılıdır.” [1]
1445 sene önce ahirzaman ve Peygamberimizde ahirzaman peygamberi olursa;
1445 sene sonra olan şu zaman elbette ahirinde ahiri olur.
Geçmiş kavimlerdeki toplu helake karşılık, zamanımızda köy, karye, belde,kasaba, şehir,devlet ve devletler olarak; ya deprem, ya yangın,ya sel ve fırtına gibi afetlerle gerçekleşmektedir.

“ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ:
Cenab-ı Hak musibetleri veriyor, belaları musallat ediyor. Hususan masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

Elcevab:
Hâşâ! Mülk Onundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Hem acaba: San’atkâr bir zât, bir ücret mukabilinde seni bir model yapıp gayet san’atkârane yaptığı murassa’ bir libası sana giydiriyor, hünerini, meharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: “Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin”? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen öyle de: Sâni’-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla murassa’ gayet san’atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Mütenevvi esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi ahvalde yuvarlatır. Mahiyet-i hayatiyeyi kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: “Beni ne için bu mesaibe mübtela ediyorsun?” Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten sükûn ve sükûnet, atalet, yeknesaklık, tevakkuf; bir nevi ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını bulur; beliyyat vasıtasıyla terakki eder. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffi eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderatını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini îfa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.”[2]

“Üçüncü nokta : Ayette vardır: “Öyle musibetten kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlumlar da içinde yanar.” (Enfal Suresi: 25.) Çünkü, musibet-i ammeden masumlar harika bir tarzda, yangın içinde selamette kalsalar, hikmet-i diniye bozulur. Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. O vakit, Ebu Cehil gibi fenalar, aynen Ebu Bekir-i Sıddık Radıyallahu Anh gibi tasdik ederler. Onun için, musibet-i ammede masumlar da bela çekerler.” [3]

“[Şefkat yüzünden, esasat-ı İslamiyenin haricindeki bid’at ve dalâlet yollarına sapanları çeviren bir hakikattır.]
Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmetenli’l-Âlemîn zâtın (a.s.m.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbette merhamet ve şefkat değildir; belki dalâlete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sakam-ı kalbîdir.
Meselâ, kâfir ve münafıkların Cehennemde yanmalarını ve azap ve cihad gibi hadiseleri kendi şefkatine sığıştırmamak ve tevile sapmak, Kur’an’ın ve edyân-ı semâviyenin bir kısm-ı azimini inkâr ve tekzip olduğu gibi, bir zulm-ü azim ve gayet derecede bir merhametsizliktir.
Çünkü masum hayvanları parçalayan canavarlara himayetkârâne şefkat etmek, o biçare hayvanlara şedit bir gadr ve vahşi bir vicdansızlıktır. ve binler Müslümanların hayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanın su-i âkıbetine ve müthiş günahlara sevk eden adamlara şefkatkârâne taraftar olmak ve merhametkârâne cezadan kurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana dehşetli bir merhametsizlik ve şenî bir gadirdir.
Risale-i Nur’da kat’iyetle ispat edilmiş ki, küfür ve dalâlet, kâinata büyük bir tahkir ve mevcudata bir zulm-ü azimdir ve rahmetin ref’ine ve âfâtın nüzulüne vesiledir. Hatta, deniz dibinde balıklar, cânilerden şekva ederler ki, “İstirahatimizin selbine sebep oldular” diye rivayet-i sahiha vardır.
O halde kâfirin azap çekmesine acıyıp şefkat eden adam, şefkata lâyık hadsiz masumlara acımıyor ve şefkat etmeyip ve hadsiz merhametsizlik ediyor demektir. Yalnız bu var ki, müstehaklara âfât geldiği zaman masumlar da yanarlar; onlara acımak olmuyor. Fakat, cânilerin cezalarından zarar gören mazlumların hakkında gizli bir merhamet var.
Bir zaman, eski Harb-i Umumîde, düşmanların ehl-i İslama ve bilhassa çoluk ve çocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyade olduğundan, tahammülüm haricinde azap çekerdim.
Birden kalbime geldi ki, o maktul masumlar şehîd olup veli olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor. Ve zâyi olan malları sadaka hükmünde olup bâki bir malla mübadele olur. Hatta o mazlumlar kâfir de olsa, ahirette kendilerine göre o dünyevî âfâttan çektikleri belalara mukabil rahmet-i İlahiyenin hazinesinden öyle mükâfâtları var ki, eğer perde-i gayb açılsa, o mazlumlar haklarında büyük bir tezahür-ü rahmet görüp, “Ya Rabbi, şükür elhamdü lillâh” diyeceklerini bildim ve kat’î bir surette kanaat getirdim. Ve ifrat-ı şefkatten gelen şiddetli teessür ve elemden kurtuldum.”[4]

Mehmet Özçelik

 31.08.2023.

[1] İsra.58.

[2] Bediüzzaman. Mektubat.12. Mektup.

[3] Emirdağ Lahikası. 32.

[4] Kastamonu Lahikası. 48-49. Bak.79,104,174.
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/kastamonu-lahikasi/birden-ihtar-edilen-bir-mesele/79
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/kastamonu-lahikasi/dort-bes-kardeslerime-ait-birer-kisacik-konusacagim/104
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/kastamonu-lahikasi/isarat-i-kur-aniye-ve-uc-keramet-i-aleviye-ve-keramet-i-gavsiye-hakkin/174