NORMALLEŞME HUKUKLA VE HUKUKTA

NORMALLEŞME HUKUKLA VE HUKUKTA
Evet toplumların normalleşmesi ancak ve ancak hukuk normlarının normalliğine, umumu kucaklamasına bağlıdır.
Türkiye’nin yüz yıldır anormal bir hayat sürmesi hukuktaki normalleşmemeden, darbe hukuku olmasından, rejim odaklı olup laik kalıplarla çerçevenin çizilmesinden kaynaklanmıştır.
Türkiye’nin 100 yıllık problemi hukuk problemidir. Hukukun problemidir. Darbelerin arkasında darbeciler hukuka dayanarak ve dayandırarak yapmışlardır.
Anayasa Mahkemesi meclisin yani 83 milyonun aldığı kararı çok rahatlıkla ret edebilmekte, ortadan kaldırabilmektedir. Bir farkla bile bir kişinin kararı 83 milyonun üstüne geçmektedir.
Türkiye’de hukuk düzelmedikçe Türkiye düzelmez, zincirleri kırılmaz.
Danıştay’ın Ayasofya kararı bakalım 83 milyonumu temsil edecek yoksa birkaç kişiyi mi?
-Başta biz ve İslam dünyasın bağlayan zincirler birer birer kırılmaktadır. Büyük bedeller ödenmiştir. KimilerineEbedi hayatı gitti, kimilerinin dünyası…
Hürriyet büyük bedeller neticesinde elde edildi. Hala da bitmiş değil.
Zulümler, baskılar, tehditler, hapisler, öldürmeler, takipler, türlü türlü maddi manevi kayıplar yaşandı ve neticede Hürriyet, özgürlük zincirlerin kırılmasıyla biraz bu günlere gelindi..
-Türkiye’nin hukuku azınlıkların hukukudur.
Azınlıkların tahakkümü, yaptırımı, düşünce ve kalıpları çoğunluğa zorla ve yaptırımlarla yaptırılmaya çalışılmaktadır.
Osmanlının hukukta takdir edilmesindeki haklılık her zamanda kendisini göstermektedir.
Zira azınlıklar kendi okullarını kurdukları gibi, kendi mahkemelerini dahi kurmaktadırlar.
Evrensel bir hukukla azınlık ve çoğunluk beraber korunmaktadır.
İslam ülkelerinde darbelerle azınlık hukuku ile toplumlar ezdirilmektedir.
Türkiye’de hala hukuk yerine oturmuş ve de çoğunluluğun hukuku olmuş değildir.
Bir Ayasofya meselesinde bile sahte ve kıytırık bir oyunla kapatılan Ayasofya: yapılan anketle % 80 açılmasını istediği, tapusu bulunduğu, ecdat ve fetih yadigarı olduğu halde, yıllardır açılması için milletçe büyük bir gayret içerisine girilmesine rağmen açılması tereddütle karşılanmakta ve maalesef içte ve dışta azınlıkların hukukları ve kararları çoğunluğunkinden ağır basmaktadır.
Bugün 2-Temmuz-2020 tarihi itibarıyla Danıştay tarafından açılmasına karar verilmesine herkes tarafından hasretle beklenirken karar 15 gün içerisinde açıklanmak üzere ileri tarihe alınmıştır.


İçtekilerin verdiği teşvik ve güçle ve dıştan gelen cızırtılı sesin aldığı cesaretle;
Bize yaramayan ve de bizim olmayan sizin de olmasın, zihniyeti.
İbadet olarak kalmasın, mantığı.
Betona razıyız, ortaklığı, Patrikten geldi.
“Patrik Bartholomeos’tan Ayasofya çağrısı.
Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülmemesi için çağrıda bulundu. Patrik Bartholomeos, böyle bir kararın milyonlarca Hıristiyan’ın İslam’a sırt çevirmesine yol açacağı uyarısı yaptı; 1500 yıllık Ayasofya’nın evrensel karakterinin ancak müze olarak korunabileceğinin altını çizdi.”
Sanki İslam’a çok destek olup, göğüs geriyorlardı da…
Şeyy… Acaba tüm Hristiyanlık dünyası müslüman olmaya söz verdiğinde, açmamayı düşünsek mi ki!!!
Şakası bile soğuk değil mi?
Bir anlık yazarken bile korktum.. Ürperdim…


Feyzioğlu: Çoklu baro mezhepçi, etnikçi barolar türetecek.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, Meclis’e AK Parti tarafından bugün sunulan çoklu baro teklifi ile ilgili kaygılarını dile getirdi. Feyzioğlu, “Çoklu sistem mezhepçi, etnikçi, marjinal baroların türemesine yol açacak bir sistemdir” dedi.”
Feyzioğlu herhalde barolardan kendisine karşı yapılan saldırıları yumuşatmak ve sus payı olarak rüşvet amaçlı bu beyanda bulunmuş olsa gerek.
Bunun açık manası, barolar sol zihniyeti sürdürmeye ve temsil etmeye, Diyanet İşleri Başkanı gibi dini temsil edenlere saldırmaya devam etsin, demektedir.
Peki Feyzioğlu Diyanet İşleri Başkanına saldırıda baroları tenkit etmiş miydi?
Tek şef döneminin kalıntıları hala devam ediyor.
Merhum Özal’ın farkı, ortaya her konuda ve menfiliklere karşı alternatif üretmesiydi.
MEHMET ÖZÇELİK
02-07-2020

Loading

No ResponsesTemmuz 2nd, 2020