DEVLET

DEVLET
Devlet bir güçtür.Kontrollü olarak kullanıldığı nisbette yücelir ve yüceltir.
Devlet bir çatıdır.Bir himaye ve var olma ve var etme merkezidir.
Devlet milleti hazmetmemeli.Millet geniş olmalı,devlet daha da geniş ve hazımlı olmalı ancak milleti hazmederek içinde eritmemelidir.
Milleti kabullenme açısından hazımlı olmalıdır.Millet devlete feda edilmemeli, devlet milletin hizmetinde olmalıdır.
Bir asırdır bu millet devlet çatısı içindeki,içi doldurulmayan devlet çarkının dişlileri arasında sıkıştırılarak ezilmektedir.
Dünyadaki Arakan gibi ızdırap çeken Müslümanlarda bu ezilmenin canlı şahitleridir. Onların içinde barınmasını hazmedemeyen devletler,onları dışarı atarak,devre dışı bırakmaktadırlar.
Devleti,milleti yaşatmak için korumak yerine,millet üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanılmıştır.
Devlet,devreden sürekli devr-i daim gibi işlerin yürütülmesi amacıyla sürdürülen bir birimdir.
Âyette:” Ve tilkel eyyâmu nudâviluhâ beynen nâs “,”İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz.”
Nice çıkanlar inmiş,nice inenler de çıkmıştır.
Zaman hattı müstakim üzere yani tek bir düz çizgi üzerinde gitmemektedir.
Dönmesi ve döndürülmesi gereken devlet,belirli azınlıkların arasında atıl ve hantal bir durumda tutulmaktadır.
Tarihte yıkılan devletler,hep şahsi menfaatların kullanımı sonucu olmuştur.
Devlet,müdavele-i efkâr gibi,güvenli ellerde dolaşmalı,şahsi ellere tamamen bırakılmamalıdır.
Devlet kendisini yenilemelidir.Yenilenmeyen bir devlet,milletini de yenileyemez.
Devlet değişime ayak uydurmalıdır.
Kimliğini ve kişiliğini değiştirmeden,zamanın şartlarına ayak uydurmalıdır.
*Adaletiyle meşhur Nûşirevân’ın tahtında şunlar yazılı bulunmuştur:
“Mülk, ancak imaretle olur. imaret, ancak, (devlet) adamlarıyla olur. (Devlet) adamları, ancak mal ile olur. Mal, ancak imaretle olur.
İmaret ise ancak vatandaşlar arasında adaletle olur. (Ülkesini adaletle idare eden bir) sultan, vatandaşlarının yapmış olduğu bütün hayırlarda onlara ortaktır.”
*Peygamberler devlete talip olmamış,devlet kurmamışlardır.
Onların gerçek devleti,gönüllere konulan ve kurulan devlet olmuştur.Bu devlet kolay kolay yıkılmaz,var olur,var eder.
*Mal hırsı devlet kurmaya yöneltir.Devlet güçtür.Kimse gücü bırakmak istemez.
*Tarihte gelen devletler içerisinde zulümle hüküm sürenler bugün geriye ancak bir karanlık ve kendileri için nefret bırakmışlardır.
Tarihte bıraktığı eserler ve başarılar bırakanlar ise,aslında yıkılmamış,varlıklarını parlak bir şekilde sürümüş,güzel örnek olmuşlardır.
Kimler nerede gelmiştir?
-Karahanlılar Maveraünnehirde,
-Gazneliler Afganistanda,
Tolunoğulları,Akşid ve Eyyubiler Mısırda
Selçuklular İran ve Horasanda gelmişlerdir.
*Rus devleti Rurik adlı domuz çobanı tarafından kurulmuştur. Bu gün dünyaya hükmetmiş.
Ancak tarihi domuz çobanlığı kadar lekeli ve de kirli kalmıştır.
*Tarihte hayırla ve şerle yadedilen üçler o kadar çoktur ki,bunlar;
1-Buhtun Nasır-Fir’avun-Nemrut.
2-Lenin-Stalin-Mao.
3-Fevzi Çakmak-M.Kemal-İnönü
4-Menderes-Özal-Erdoğan
*Basiretli devlet adamları,çevresindeki seçtiği seçkinler ile ilerlerler.İleri görüşlü olmakla engelleri kaldırırlar.
Fatıh Sultan önünde engel olan yani kendisi İstanbulu alacağına inanmış iken,Çandarlı Halil Paşa ise bunun,ülkeyi felakete atmak olarak tecrübesizliğini göstermesi neticesinde ortadan kaldırmıştır.
Fatih bu engeli kaldırmak için onu vezirlikten azledip,idam etmiştir.
Belki de zahiren bu durum olmasa idi,İstanbul fethedilmeyecekti.
*Kadir Mısıroğlu konuşmalarında ve eserlerinde bazı devletle ilişkisi olan insanların devlete yaklaşmaları,devletin onları kontrol etmeye çalışması ve menfaat ilişkilerinin bazı noktalarda birleştiğinin tesbitini şu seçtiğimiz ifadeleriyle değerlendirir;
*”Suud devletinin kurucusu Suud b.Abdulaziz-in Filistin-de veya herhangi bir yerde “Yahudi devleti” kurulmasına muvafakat ettiğini ve hayatı boyunca İngilizlerden ayrılamayacağını taahhüd eden belge.”
*Cemaleddin-i Efganinin mason olduğu ve Abdulhamid onun bazı ilişkiler içerisinde olduğunu anlamış olduğundan İstanbula davet etmiş ve göz hapsine tutmuştur.
*Cemaleddin-i Efgani,Muhammed Abduh,Reşit Rıza reformist kişiliklerdir. Şaibeden kurtulmuş değillerdir.
*Türkiye-deki bazı farklı görüşte bulunanların Abduh-tan etkilendikleri açıktır.Bunlar arasında cinler ile ilgili farklı görüşler ve Ebrehe-nin ordusuna atılan taşların,hastalık taşıyan sinekler şeklinde anlaşılabileceği şeklindeki yorumlar, insanların sadece Adem-den değil,ırklarına göre çeşitli insan orjinlerinden geldiklerinin düşünülebileceği,Hz.Meryemin babasız Hz.İsa-yı dünyaya getirişinin psikolojik yorumla izahı gibi,indi görüşler öne çıkmaktadır.
*Bir mezhebe bağlı kalmayı taassub olarak değerlendirir.
*Cemal Kutay;Kendisini şaman olarak ifade ederken,bunu;-Atatürk-te şamandı-sözüyle kuvvetlendirmeye çalışır.
Türkçe ibadet,Türkçe Kur’an-la öne çıkmış,İslam dinini arabın dini olarak tanımlar.İmam-Hatiplerin kapatılmasından dem vurur.
Maneviyattan uzak,tam bir çakma cumhuriyet çocuğudur.
*Kazım Karabekir Fevzi Paşa hakkında;”Zaferi müteakip Bursa-ya geldiğim zaman Fevzi Paşa bana;”Mustafa Kemal Paşa-yı diktatör yapacağız!…”demiştir.
*M.Kemal-in muhteris ve menfaat düşkünü birisi olduğunu söylediği halde..
*Kadir Mısıroğlu,Hüseyin Üzmez,Sadık Albayrak ve Nevzat Yalçıntaş-ın imanlarını tehlikeye atacak derecede M.Kemali sevip meddahlığını yaptıklarını ifade eder.
*Tıpkı Fir’avunun veziri Haman-ın Fir’avunu yönlendirdiği gibi,aslında devlet reislerini danışmanları,vezirleri başarılı veya başarısız eder.Bu da bir ekip işinin sonucu olarak ortaya çıkmış olur.
Mesela;Rüyasında öldüğünü gören bir Hakanın rüyasını herkes farklı yorumlarken,bir yorumcu:”Hakanım,bütün yakınlarınız ölecek ve siz yalnız kalacaksınız.”sözü üzerine onu zindana attırır.
Diğeri ise:”Hakanım,sizi kutlarım,mutlu bir düş.Bütün aileleriniz ve yakınlarınız arasında en uzun ömürlü siz olacaksınız.”der,ödüllendirilir.
*Veya atını çok seven krala,atının öldü haberini verenin öldürülmesi tehlikesine karşı,bir akıllı seyisin;her seferinde atının iyi haberini alırken,son seferinde ise atının ölmüş olmasından haberi olmadığından dolayı sorunca seyis;
-Atın yem yemediğini,yattığını,kımıldamadığını,gözünün kapalı olduğunu söyleyerek,direk öldü dememesi üzerine kral;
-O zaman öldü desene!demesi üzerine seyis;
-Ben öldü demedim efendim,diyeek kıvrak zekasını göstermiştir.
*Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır.
MEHMET ÖZÇELİK
16-12-2012

Loading

No ResponsesOcak 2nd, 2015