Mİ’RAÇ
Mİ’RAÇ
622 yılından 1,5 yıl kadar önceki yıl Efendimizin hüzün yılıdır.Maddi ve manevi en büyük destekçisi olan Hz.Hatice ve Ebu Talib-i kaybetmiştir.Müşrikler fırsattan istifade baskı ve zulmü daha da arttırmışlardır.
Adeta Rabbimiz Efendimizi taltif ve teskin etmek,şevk ve gayretini arttırmak amacıyla huzuruna almıştır.
Mi’raç olayı âyet,hadis ve icma-ı ümmetle sabit bir hakikattır.
Âyetlerde:” Kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescidi Haram’dan (Mekke’den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya (Kudüs’e) götüren Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.”
“Unutma ki vaktiyle sana: «Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır» demiştik. Gerek miraçta sana gösterdiğimiz temaşayı, gerek Kur’ân’da lânetlenen ve cehennemin dibinde biten o zakkum ağacını, sırf insanları deneme vesilesi kıldık. Biz onları tehdit ediyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.”
“And olsun ki o, Cebrail’i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür. Ki Cennet’ül-Me’va da onun yanındadır. O vakit ki, Sidre’yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti. And olsun ki Rabbinin varlığının büyük delillerini gördü.”
Mi’raç merdiven,isra ise gece yürüyüşü anlamınadır.
Peygamberlerle görüşen Efendimiz adeta onlardan birifing almış,onların bulunduğu daire ve makamda tecelli eden esma-i ilâhiyeye kendisi de mazhar olmuş, onların Cenâb-ı Hakka sunacakları manevi hediye ve tabiri caizse dosyalarını vekaleten Allaha sunmuştur.
Miraç tıpkı başbakanın bakanlardan brifing alması gibi,her katta bulunan peygamberlerden de brifing almıştır.Onu Allah-a umum namına takdim etmiştir.O dairenin esmasının temsilciliğini üstlenmiştir.
Miraçta bütün mahlukatı temsil etmiştir.
Teşehhüdde okunan Ettehiyyatu bütün mahlukat namına Allaha sunulan bir hediyedir.Rabbimizin bunu kabul etmesi ve de Cebrailin adeta noter mesabesinde olarak kelime-i şehadetle olaya şehadet etmesidir.
Cebrail ile yapılan Burak seyahatı sidret-ül müntehada son bulur.Cebrail geçmesi halinde yanacağını ifade edip gidemediği son noktanın ötesidir.İlâhi makam..ilâhi daire.
Sidret-ül Münteha ise;madde ile mananın,Allah ile gayrı olan masivanın kesiştiği ara,mayınlı ve mahrem noktadır.
Bu kavuşma da birincisi Kurbiyyeti ilâhiye yani kulun Allaha yakınlığı ve yakınlaşmasıdır.
Akrabiyyeti ilâhiye ise,Allahın mahlukata yakınlığıdır.Tıpkı güneş misali gibi.
Zaman iki boyut alır;Biri tayyı zaman olup adeta zaman ayakları altında rule haline gelerek toplanır.Bir de bastı zaman vardır ki,kısa bir iki dakikalık zaman dilimi ayakları altında açılarak senelerce ancak yapılan işler bir anda yapılır olur.
Âyette:”Akrabu ileyhi min hablil verid”- Ona şah damarından daha yakın-
Nitekim hadisde:”Akrabu ma yekunul abdu min rabbihi ve hüve sacid”-Kulun Rabbisine en yakın olduğu yer secdedir.”
Mi’racın en önemli boyutu namaz hediyesidir.
Velayet ile giden Efendimiz nübüvvet ile dönmüş.Bütün emirler yer yüzünde emredilirken,namaz peygamberlik sıfatıyla miraçta gerçekleşmiştir.
‘Es Salâtu siracul mü’mini’-Namaz mü’minin mi’racıdır.’hakikatıyla,mi’raç yolu ve kapısı açık bırakılarak kıyamete kadar ümmetin namazı ile oradan huzura çıkması, miraç yapması sağlanmıştır.
Mi’raçtan dönüp bunu Mekkelilere peygamberimizin anlatması üzerine inkâr eden müşriklere; hem yolda gelmekte olan kervanlarından haber vermiş ve hem de daha önce Kudüse gitmediği halde,ticaret amacıyla bir çok defa gidenlerin mescid-i aksayı sorması üzerine Peygamberimiz;
Hadisde;” Miraç gecesinin sabahında, miracını Kureyş’e haber verdi. Kureyş tekzip etti. Dediler: “Eğer Beytü’l-Makdise gitmişsen, Beytü’l-Makdisin kapılarını ve duvarlarını ve ahvâlini bize tarif et.” Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman ediyor ki:
-Yani, “Onların tekziplerinden ve suallerinden pek çok sıkıldım. Hattâ öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Birden, Cenâb-ı Hak, Beytü’l-Makdisi bana gösterdi. Ben de Beytü’l-Makdise bakıyorum, birer birer her şeyi tarif ediyordum.”İşte, o vakit Kureyş baktılar ki, Beytü’l-Makdisten doğru ve tam haber veriyor. “
Özetle;Mi’racın hakikatı,Peygamberimizin kemâlat mertebelerini geride bırakarak elde etmesi ve manevi yolculuğunu tamamlamasıdır.Mi’raç ile insanlığın çıkacağı en mükemmel noktaya çıkmasıyla bunu göstermiştir.
Diğeri kulu Muhammedi kâinatın üstüne çıkararak kâinata yukardan baktırmış,varlığının büyük alâmetlerini bizzat O’na göstermiştir.
İmam Rabbanî :*“Resûlullah Efendimiz Mi’raç gecesinde zaman ve mekân dairelerinden çıkıp imkân darlığından da kurtulunca, bir anda ezel ve ebedi buldu; başlangıcı ve sonu bir noktada gördü.” der.
En önemli diğer husus ise;hiçbir peygambere nasib olmayan iddia ettiği imanın hakikatlarını bizzat görerek söylemiş ve iddia etmiştir.
Neyi söylemişse görerek söylemiştir.Allah-ı,Ahireti,melekleri,peygamberleri ve cennet ile cehennemlikleri bizzat müşahede etmiştir.
Ümmetine de en şerefli hediye olan namaz hediyesini getirmiştir.
Dünyada ayı ikiye yararak insanlara mucizesini gösterirken,aynı zamanda mi’raç ile de meleklere en büyük mu’cizeyi göstermiştir.
MEHMET ÖZÇELİK
04-07-2010