CENNET RİSALESİ: EBEDİ SAADET YURDU VE CİSMANİ LEZZETLER

image_pdfimage_print

CENNET RİSALESİ: EBEDİ SAADET YURDU VE CİSMANİ LEZZETLER

Kur’an-ı Kerim’in ayetleri, cenneti tasvir ederken sadece ruhani bir huzurdan bahsetmez; yeme, içme, evlenme, manzaraları seyretme gibi “cismani” lezzetleri de detaylarıyla anlatır. Risale-i Nur, bazı felsefecilerin “Sadece ruh lezzet alacak, beden çürüyecek” fikrini çürütür ve insanın hem ruhuyla hem de cesediyle cennete gideceğini isbat eder.

1. Neden Cismani Haşir? (Bedensel Diriliş)

Risale-i Nur’da işlenen en temel mesele şudur: İnsan, sadece ruhtan ibaret bir varlık değildir. Ruhu, bedeni, duyguları ve latifeleriyle bir bütündür. Dünyada Allah’a itaat eden, ibadet eden ve sıkıntı çeken sadece ruh değildir; beden de ruhun arkadaşı olarak bu yüke ortak olmuştur.
Adalet-i İlahiye ve Hikmet-i Rabbaniye gerektirir ki; mükâfat ve ücret zamanında beden, ruhtan ayrılmasın. Beden nasıl dünyada kulluğa arkadaşlık ettiyse, cennette de lezzete ve saadete arkadaşlık etmelidir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu hakikati Allah’ın isimleri üzerinden şöyle izah eder:
“Evet, cennet bütün lezaiz-i maneviyeye medar olduğu gibi bütün lezaiz-i cismaniyeye de medardır.
……nasıl toprak; suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanlıklıdır. Fakat masnuat-ı İlahiyenin bütün envaına menşe ve medar olduğundan bütün anâsır-ı sairenin manen fevkine çıktığı gibi; hem kesafetli olan nefs-i insaniye; sırr-ı câmiiyet itibarıyla, tezekki etmek şartıyla bütün letaif-i insaniyenin fevkine çıktığı gibi; öyle de cismaniyet, en câmi’ en muhit en zengin bir âyine-i tecelliyat-ı esma-i İlahiyedir. Bütün hazain-i rahmetin müddeharatını tartacak ve mizana çekecek âletler, cismaniyettedir. “Sözler.28. Söz.
>
Allah “Rezzak”tır (Rızık veren). Rezzak ismi, rızka muhtaç bir mideyi ve bedeni ister. Eğer cennette beden olmazsa, yeme içme olmazsa, Rezzak ismi kime tecelli edecektir? Demek ki isimlerin tam tecellisi için cisim şarttır.

2. Numuneler ve Asıllar: Dünya ve Cennet Mukayesesi

Üstad Hazretleri, dünyadaki nimetlerin, cennetteki asıllarının sadece birer “numunesi” (örneği) olduğunu söyler. Bir dükkâncı, vitrinine kumaşların küçük parçalarını koyar (numune). Müşteri o parçaya bakar, aslını ister.
Dünyadaki lezzetli meyveler, güzel manzaralar, şefkatli hisler; cennetteki asıllarının birer “tadımlık” numunesidir. Dünya, bir “numuneler dükkânı”dır. İnsan bu numunelerin tadına bakmalı, fakat onlara takılıp kalmamalı, asıl kaynağı olan cenneti istemelidir.
Metinde geçen şu ifade, müminin dünyaya bakışını değiştirir:
> “Madem şu kâinatın Sâni’i, şu kâinatla bütün hazain-i rahmetini tanıttırmak ve bütün tecelliyat-ı esmasını bildirmek ve bütün enva-ı ihsanatını tattırmak istediğini; kâinatın gidişatından ve insanın câmiiyetinden –On Birinci Söz’de ispat edildiği gibi– kat’î anlaşılıyor.

Elbette şu seyl-i kâinatın bir havz-ı ekberi ve bu kâinat tezgâhının işlediği mahsulatın bir meşher-i a’zamı ve şu mezraa-i dünyanın bir mahzen-i ebedîsi olan dâr-ı saadet, şu kâinata bir derece benzeyecektir. Hem cismanî hem ruhanî bütün esasatını muhafaza edecektir.

Ve o Sâni’-i Hakîm ve o Âdil-i Rahîm; elbette cismanî âletlerin vezaifine ücret olarak ve hidematına mükâfat olarak ve ibadat-ı mahsusalarına sevap olarak, onlara lâyık lezaizi verecektir. Yoksa hikmet ve adalet ve rahmetine zıt bir halet olur ki hiçbir cihetle onun cemal-i rahmetine ve kemal-i adaletine uygun değildir, kabil-i tevfik olamaz.”(Sözler, 28. Söz)
>
Dünya lezzetleri geçicidir ve elemlerle (acıyla) karışıktır. Cennet lezzetleri ise bakidir ve saftır.

3. Aile Hayatının Ebediyeti ve Huriler
Cennet Risalesi’nin en dikkat çekici bölümlerinden biri, aile hayatının ahiretteki durumudur. “Dünyadaki eşimizle cennette beraber olacak mıyız?” sualine Risale-i Nur “Evet” der, hem de çok daha güzel bir surette.
Mümin bir erkek ile mümin bir kadın, dünyada birbirlerine Allah rızası için muhabbet etmişlerse, bu muhabbet ebedi bir arkadaşlığa dönüşür. Kadın, dünyadaki kusurlarından arınmış, güzellikte “Huri”leri dahi geçecek bir surette, kocasının ebedi refikası (hayat arkadaşı) olur.
Üstad Hazretleri, dünyadaki eşlerin birbirine bakışını “ebediyet” penceresinden değerlendirir:
> Kişinin refikasıyla ebedi alemde beraber olacağı ve yaşlılık ve çirkinliğin olmayışı inancı, ailedeki kıskançlıkları, geçimsizlikleri ve yaşlanma korkularını ortadan kaldırır, yuvayı cennet nümunesine çevirir.

4. Cennet Nerededir?
“Cennet ve Cehennem şu anda nerededir?” sualine verilen cevap, modern astrofiziğin “görünen evren ve ötesi” kavramlarıyla örtüşen derin bir tespittir.
Bediüzzaman’a göre; Cennet ve Cehennem, şu görünen gökyüzünün ve yıldızların ötesinde, “Arş-ı A’zam” dairesindedir. Ancak, nasıl ki bir ağacın meyvesi ağacın en ucundadır ama özü ve programı çekirdektedir; cennet ve cehennemin de kökleri ve tohumları bu âlemdedir, fakat meyveleri ebedi âlemdedir.

Netice: En Büyük Lezzet “Rüyetullah”
Cennetin bütün köşkleri, nehirleri, hurileri ve ziyafetleri bir yana; Risale-i Nur, cennetteki en büyük lezzetin “Rüyet-i Cemalullah” (Allah’ın cemalini görmek) olduğunu vurgular.
Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) hadis-i şerifine istinaden; cennet ehli Allah’ı gördüğü vakit, cennetin diğer bütün lezzetlerini unutacak kadar büyük bir haz alacaktır. Çünkü bütün güzelliklerin kaynağı O’dur. O’nu bir an görmek, bin sene cennet hayatına bedeldir.
Kur’an-ı Kerim, bu zirve anı Kıyamet Suresi’nde şöyle müjdeler:
> “O gün birtakım yüzler aydınlanacak, Rablerine bakacaklardır.” (Kıyâmet Suresi, 75/22-23)
>
Hülasa; Cennet Risalesi, ölümü korkunç bir kuyu olmaktan çıkarıp, “dostlara kavuşma kapısı” ve “ebedi saadet sarayına davetiye” şekline dönüştürür.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
14/11/2025

Loading

No ResponsesKasım 15th, 2025