ŞEREF MADALYALARI
ŞEREF MADALYALARI
1) Sahabi olmak : Ne büyük şeref. Bir an olsun sohbet-i Nebevinin iksirinden içmek.. Huzurunda oturup,huzur bulmak. Yolunda toprak olmak,semalara yükselmek. İçeceği su veya testi olup,mübarek dudaklarından ebedin kokusunu işmam etmek. Mübarek yed ve kademlerini bûs ile,rayiha-i tayyibe ile muattar olmak. Önünde zırh,arkasında duvar,yanında sıyanet meleği olmak. Cemalinden Cemalullahın tecellisini seyretmek. Tebessümüyle yanaklarından açan güllerin arısı olmak. Kurbiyeti Rahmana vasıl olmak. Şems ve kamerin etrafında hâlelenmiş birer yıldızı nurani olmak. Hidayet timsali,hidayet güneşinin seyyareleri,sistemleri olmak… Mevlevi-vâri etrafında dönmek… Gece-gündüz aşkıyla yanmak,tutuşmak…Vahyin muhatabı olup,doğrudan doğruya Hitabat-ı Sübhaniyeye mazhar olmak… Hayat suyunu kaynağından içmek… hayatı yaratanın elçisinden;hayatı,insaniyeti,mahiyeti eşyayı,kendini bilip,iltifatına mazhar olmak…Ahlakıyla ahlaklanıp,insanlık alemine sultan olmak…Ashab-ı Kehfin Kıtmiri gibi,kapısında Kıtmir olmak… Onun bahçıvanlık yaptığı bahçenin ağacı olup,onun sulamasıyla sulanmak. O’nun bahçesini sulayan ve O’na şemsiyelik yapan bulut olmak… Yürüyen ayağı,tutan eli,gören gözü,dinleyen kulağı,manalarla meşgul olup,düşünen aklı olmak…
Uzun söze ne hacet:O’nun sohbetiyle sohbetlenip,O’nun şerefiyle şeref-yâb olmak. Ne büyük saadet..ne büyük lezzet…
Evet,en büyük izzet…
2)Tâbiin veya Tebe-i Tabiin olmak : O nübüvvet zincirinin son halkası olmak..Yıkılmaktan ve kopmaktan O’nun himmetiyle kurtulmak… Leyla’yı arayan Mecnun gibi,O mahbubu O’nun mahbublarından sormak,O’nun takibcisi olmak…O zatın yanında olmasak da,yakınında bulunmak…Velayet merdiveniyle o zatla görüşebilmek,kalb ayağıyla huzuruna varıp tefeyyüz etmek… Basiret gözüyle O’nu hakiki makamında seyretmek…
Bunların neticesinde Cenâb-ı Hakkın Hakimane hikmetini hikmetle temaşa edip,anlamak… Kabri kalpten Sani’a pencere açıp zahir ve batın duygularla,evvel-ahir,zahir ve batın olan Cenâb-ı Hakkın marifet denizine bir Ğavvas gibi dalıp inciler çıkararak alemi asğar ve avalimi asğara ilan etmek…
Yani velayet yoluyla hakikatlara nüfuz edebilmek…En kısa ve eslem yol olan hakikat mesleğinde bulunup,marifetullah da uzun mesafeler katedebilmek…Tıpkı Hz. Ali gibi ki;o zat der:”Eğer alem-i ğayb açılsa yakinim –inancım- ziyadeleşmeyecek.” İşte inancın doruk noktası…İşte hasselerin fethi… Onun için alemi misal,dünyanın bir mahallesi gibi,onun için ruhlar alemindeki macera,dünle bugün gibi…
Maddeyi aşıp manaya geçmek…Seradan çıkıp,süreyyaya yükselmek…Esfelden a’laya urûc edebilmek… Kışrı terk edip,özü alabilmek…İnsanın hevâ ve hevesini tahrik eden dünya zevkinden,fâniyattan;ukbâya,bâkiyata geçmek…
Veya diğer büyük bir şeref madalyası olan,Cenâb-ı Hakkın her yüz senede bir gönderdiği Müceddid ve mehdi’nin ordusunun bir neferi olmak..İman ve Kur’an hizmetinde fani olmak…Küfür ve inkarın bel kemiğini kırmak… Dirilmemek üzere öldürmek…Kalkmamak üzere yatırmak…Bir daha uyanmamak üzere uyutmak ve unutturmak
Ezalar gıdan,cefalar meyven olur. Her şeyden önce hizmetin senin gübren olur,tekamülüne ve olgunlaşmana,hakiki insan vasfını takınmana büyük bir amil olur.
Veya gönderilen vasıfla kalmak,İslâmiyet içre…Cehenneme karşı bir siper yapmak…İman cephesine,inanç askerine bir kale yapmak…Çekirdek olarak atıldığımız toprakta ağaç olup meyve veremezsek de,asliyetimiz olan çekirdekliğimizi korumak…
Evet,müslümanlık;iman tohumunun yeşermesi. Ebede uzanıp giden ağacın saadet dalına yapışıp,cennet meyvesini elde etmek…Müslümanlık;Allah’a, O’nun sevgili rasulüne,o ali peygamberin al ve ashabının yoluna revan olup gitmek,o ulvi davaya bütün zerreler ile teslim olmak…Müslümanlık;Emniyet,selamet,sadakat,fazilet ve serapa hak yol…Müslümanlık;ebedi bir sigorta,garanti…Ahlak-ı hasene ve insaniyetin nurani bir simgesi..Müslümanlık;sabır,sabır,sabır…Gayret,gayret,gayret…Cehd,azimet,tefekkür dinidir…Müslümanlık;maddede manayı görmek,kışırda lübbü bulmak,her şeyde bir-i görmek,sanatta sanatkarı,Leyla’da Mevlâ’yı görmektir…
12-8-1993
MEHMET ÖZÇELİK