HUKUK KOMADA

HUKUK KOMADA

Evet gerçekten Hukuk komada.
Hakim ve savcılar neye, nasıl karar veriyorlar?
Efendim, falan maddeye göre.
Yani eskiden kırk yamalı olan hukuk,bugün dört yüz yamalı.
Delil mi istersin?
İşlenen suçlara ve suçlulara bakıp, aklı ve vicdan gözlüğünü de gözüne takan herkes görür.
Suç dosyaları odalara sığmıyor.
Suçlunun işlediği suç sayıları yaşından daha çok.
Suçluya cezası gerçek manada verilmediği gibi, mağdurun hakkı da gerçek manada korunmuyor.
Kaç kere yazdım, kaç kere TV, radyo gibi platformlarda ve hukukçu arkadaşlarla dile getirdik, şu son ve özet cümleyi;
Türkiyenin birinci problemi, hukuk problemidir.
Polisleri bir dinlesenize ya hu.
Hayatını ortaya koyuyor,suçluyla karşı karşıya kalıyor, sonu fiyasko.
Geriye polise işin sitresi kalıyor, suçlunun hayreti ve yaptığı yanına kar olarak kalıyor.
Hukuk artık yama da tutmuyor.
Daha önce bir buçuk yıl hapishaneye derse gittiğimde bir daha hırsızlık yapmayacaklarını söyleyip, suç işlemeyeceklerine dair söz veren hırsızlar, bir hafta sonra gittiğimde Kırıkkale’de soyacakları bir marketin planını yapıp, bunu açıkça da dile getirdiler.
Bir yalan daha söyleyip, bunun da son olacağını söylediler.
Bu konuyu uzunca kendisiyle konuştuğum bir emniyet amiride benden daha dertli olup derdini şöyle dile getirdi.
Hocam, bende sabah Emniyete gelirken karşı kaldırımda giden ve bildiğim, tanıdığım, bir çok defa içeriye girmiş çıkmış hırsız karşıdan bana seslenerek;
Amirim, siz işe gidiyorsunuz, bizde gidiyoruz, diyerek rahatça ve dalga geçerek konuşabiliyorlar.

Hani nerede hukuk?
Hukukun çivisi mi çıkmış yoksa çivisi mi yok?
Peki, bu gibi insanları dinleyen bir kişi bunalıp da şöyle demez mi;
Batsın böyle hukuk!!!

Devletlerin batısı ve yıkılışı, hukukun çöküşüyledir.
Adalet ölünce, devlette ölür.

***********

Hukuk derken bu durum daha önceleri de dile getirdim, Milli Eğitimde de var.
O da az değil.
Nitekim Milli Eğitim Bakanlığına Cimerden yazdım.
Okullardaki Disiplin kurullarının ciddiyetle uygulanması ve gerçek öğrencilerin ve gerçek öğretmenlerin korunması için.
O ciddiyeti onlarda da görmedim.
Basit bir iki maddede belirtilmiş olduğu gibi, geçiştirme laflarının dışında.
Çünkü yaşananlarla yazılanlar arasında dağlar var.
Vakıaya bakılmayıp, üç maymuna oynanıyor.
Sanki, biz bir kere yazmışız, bana ne gerçeklerden ve uygulamalardan!!!
Der gibi.
Ne yaparsanız yapın, mı?
Bir çok disiplin suçu olan öğrenci, öğretmeni rencide etmiş,huzursuz etmiş, uykularını kaçırmış, sene sonu kurula geliyor,kalitesi ancak o kadar olan bazi öğretmenler tarafından affediliyor ve bu çocuk okulu temiz, yaptığı ve çektirdikleri yanına kar kalarak cehennem olup gidiyor.
Ciddi ve sorumlu öğretmenlere de sıkıntısı ve zamanla nefreti kalıyor.
Ondan sonra sen gel, o öğretmenden eğitim ve disiplin bekle.

Adalet Bakanlığının da, Milli Eğitimin de temel problemi; hukuk problemidir.
Ne suçluya hak ettiği ceza veriliyor, ne de her öğrenci hak ettiğini alıyor.
Sahte diploma vakası ve bazen kasıtlı da olsa çalıntı soru iddiaları; patlayıp taşan kanalizasyonun daha devede kulak bile olmayan kısmı.
Bu hamur daha çok su götürür.
Onun için sizlerin daha fazla midenizi bulandırmayıp, sizlerin insafınıza, basiretinize, bilgi ve görgünüze havale ediyorum.

( Daha geniş bilgi için bakınız.

https://tesbitler.com/index.php?s=Hukuk

https://youtube.com/@mehmetozcelik?si=FZe20O54Av4E8DUI

www.youtube.com/Mehmetözçelik

*********

HUKUK KOMADA: Çivisi Çıkmış Adaletin Sessiz Çığlığı

Giriş: Hukukun Nefesi Kesiliyor

Tarihin her döneminde devletlerin temel taşı adalet olmuştur. Adaletin sağlandığı yerlerde huzur, güven ve medeniyet filizlenmiş; adaletin yok sayıldığı toplumlar ise çürüme, çözülme ve çöküşle yüzleşmiştir. Bugün Türkiye’de sadece suçun kendisi değil, suçun karşılıksız kalması, cezasızlık duygusunun toplumu sarması, vicdanları susturmuş, akılları dumura uğratmıştır. Hukuk sadece kanun maddeleriyle değil, aynı zamanda adaletin toplumsal karşılığıyla da ölçülür. İşte bu yüzden deniliyor ki: Hukuk komada…

  1. Çivisi Çıkmış Hukuk: Suçlunun Cesareti, Mağdurun Sessizliği

Adalet sistemimizdeki temel problemlerden biri, suçun sıradanlaşmasıdır.
Suç işleyen kişi, cezasızlık duygusuyla “işine devam ederken”; mağdur olan vatandaş, hukuktan beklediği teselliyi bulamadan bir kenarda unutulmaktadır.
Polisler, suçluyu yakalamak için hayatını tehlikeye atarken, o suçlu kısa sürede özgürlüğüne kavuşup dalga geçerek tekrar suça dönmektedir. Bu durum, yalnızca emniyet mensuplarını değil; hukuk camiasını, mağdurları ve toplumu bir bütün olarak yıpratmakta, “adalet duygusunu” çürütmektedir.

  1. Eğitimde De Yara Büyük: Disiplinsizlik, Adalet Açığı ve Kuralsızlık

Benzer bir adalet problemi Milli Eğitim sisteminde de gözlenmektedir. Eğitimde disiplin; yalnızca sınıf düzenini değil, genç nesillerin karakter inşasını da belirler. Ancak bugün, öğretmene saygısızlık eden, sınıfı bozan, okul huzurunu dinamitleyen öğrenciler; yıl sonu disiplin kurullarında “affedilmekte”, yaşattığı sıkıntılar görmezden gelinmektedir. Bu, sadece öğretmeni değil, çalışkan ve ahlaklı öğrencileri de mağdur etmektedir. Neticede okullar, hakkın değil “hoşgörü kisvesi altında dayatılan zayıflığın” egemen olduğu kurumlara dönüşmektedir.

III. Sahte Diplomalar, Çalıntı Sorular ve Dökülen Sınav Sistemi

Adaletin sadece mahkemelerde değil; eğitim sisteminde, liyakatte, sınavlarda ve kariyer planlamasında da olması gerekir. Ancak sahte diplomalarla makamlara gelenler, çalıntı sorularla kariyer sahibi olanlar; sadece hakkı gasp etmiyor, aynı zamanda sistemin temelini kemiriyorlar. Bu durum, sadece kişisel bir ahlak sorunu değil; sistemik bir çöküş alametidir. Adaletin sadece adliyede değil; okulda, işyerinde, sokakta ve sınav kağıdında da olması gerekir.

  1. Tarihî Perspektif: Adaletin Çöküşü, Devletin Yıkılışı

Tarih şunu defalarca yazmıştır: Adalet ölürse, devlet de ölür. Roma’nın çöküşü, Abbasi’nin sönüşü, Osmanlı’nın gerileyişi hep adaletin zayıfladığı, yöneticilerin zulme sessiz kaldığı, hukuk düzeninin bozulduğu dönemlere denk gelir.
Hz. Ömer (r.a) bir koyunun Dicle kenarında aç kalmasından bile mesul olacağını söylerken; bugün insanların can, mal, onur güvenliği tehdit altındadır ve hukuk buna seyirci kalmaktadır.

  1. Hikmetle Düşünmek: Adaletin İzinde, Vicdanla Yüzleşmek

Mevlâna’nın dediği gibi: “Adalet; bir şeyi yerli yerine koymaktır.” Bugün adaletin yerinden oynatıldığı, değerlerin altüst edildiği bir çağda yaşıyoruz. Suçun ödüllendirildiği, erdemin cezalandırıldığı bir düzende hukuk, sadece kanun kitaplarındaki metinlerden ibaret hale gelir. Oysa hakikat şudur: Kanunlar, adaletin ruhunu taşımıyorsa; sadece mürekkep yığınından ibarettir.

  1. Bilimsel ve Mantıkî Boyut: Hukuk Neden Çöküyor?

Modern hukuk sosyolojisi, cezasızlığın suç oranlarını artırdığını defalarca ortaya koymuştur. “Suçun karşılıksız kalması”, suçluda pişmanlık değil, cesaret üretir. Hukukun ciddiyeti sarsıldıkça, hem bireylerin devlete olan güveni azalır, hem de toplumda anarşi eğilimleri artar. Devletin güvenlik güçleri, yargı organları ve eğitim sistemi bu güveni inşa edemezse, çöküş kaçınılmaz olur.

VII. Çıkış Yolu: Yeniden Diriliş İçin Hukuku Diriltmek

Hukukun merkezine adalet ve vicdan yerleştirilmelidir.

Polis ve yargı arasında bağ kopmamalı, suçlu gerçekten cezalandırılmalı.

Eğitimde disiplin kurulları sembolik değil, adil ve kararlı işlemeli.

Sahtecilikle mücadele, sistemsel ve köklü yapılmalı.

Hukuk, sadece “şeklen” değil, şuurla uygulanmalı.

Sonuç: Hukuk Ölürse Devlet De Ölür

Hukuk, bir milletin ruhudur. Hukuk çürürse, devlet sadece beden olarak yaşar; ruhunu kaybeder. Bugün yapılması gereken, yamalı bohçaya bir yama daha dikmek değil; bütün sistemi yeniden adalet ekseninde inşa etmektir. “Batsın böyle hukuk!” dedirtmeyecek bir adalet düzeni; milletin vicdanını, umudunu ve geleceğini ayağa kaldıracaktır.

ÖZET

Bu makalede, Türkiye’deki hukuk sisteminin ciddi şekilde yara aldığı, suçlunun cezalandırılmadığı, mağdurun korunmadığı bir düzenin sürdürülemez olduğu anlatılmıştır.
Eğitim sistemi dâhil olmak üzere, sahte diploma ve disiplin zaaflarıyla da beslenen bu hukuk açığı, toplumun her alanında hissedilmekte; adalet duygusunun zedelenmesine yol açmaktadır. Tarihî, ilmî ve ahlâkî çerçevede gösterildiği gibi, hukuk bir toplumun yaşama sebebidir. Hukukun ölmesi, devletin çöküşünü getirir. Çözüm, adaletin yeniden vicdanla tesis edilmesiyle mümkündür.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 10th, 2025