Kıyamet: Sadece Bir Zamanın Değil, Bütün Zamanların Sonu
Kıyamet: Sadece Bir Zamanın Değil, Bütün Zamanların Sonu
Zamanın Perdesi ve Ebediyetin Eşiği
“Zaman”, insanın en yakından bildiği ama mahiyetini en az anladığı mefhumlardan biridir. Kur’an’da zaman; yaratılışın, hayatın, ölümün ve ebediyetin mihveri olarak sunulur. Ancak kıyamet geldiğinde bu mihver kırılır. İşte bu noktada şu cümle yankılanır:
> ❝Kıyamet sadece bir zamanın sonu değil, bütün zamanların yok oluşudur.❞
Bu ifade, Kur’an’ın kıyamet tasvirleriyle birebir örtüşür. Zamanla ilgili ilahi anlatım, tefsirî izah, bilimsel bulgular ve aklî yorumlar bir araya geldiğinde kıyamet sadece bir “son” değil, zamanın kendisinin yok oluşu olarak anlaşılır.
- Kur’an’da Zaman ve Kıyamet: İlahi Takvimin Son Yaprağı
Kur’an’da zaman “saat (السّاعة)”, “yevm (gün)”, “dehr (devir)”, “asr (çağ)” gibi kelimelerle ifade edilir. Kıyamet ise sıklıkla “es-Sâa” (O saat) şeklinde zikredilir:
> “O Saat mutlaka gelecektir. Onun gelişini Ben neredeyse gizleyeceğim.” (Tâhâ, 15)
“Saat yaklaştı ve Ay yarıldı.” (Kamer, 1)
“Göklerin ve yerin yaratılışı, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Fakat insanların çoğu bilmez.” (Mümin, 57)
Kur’an’da kıyamet, zamanın doğal akışının dışına çıkan, varlık âlemine ait tüm sistemleri çökertecek olan bir “zaman dışı olay” olarak anlatılır. Bu yönüyle kıyamet, zamanın değil, zamansızlığın başlangıcıdır.
- Tefsirî Yorumlar: Zamanın Kıyamette Erimesi
Büyük müfessirler, kıyameti anlatırken zamanın anlamını kaybettiğine dikkat çeker:
İmam Fahreddin Râzî, “saat” kelimesinin kıyametle beraber mahiyet değiştirdiğini, artık ölçülebilir bir süre değil, ebediyetin ilk halkası olduğunu ifade eder.
Elmalılı Hamdi Yazır, “kıyamet vakti”nin, “beşerî saatle ölçülemez bir inkılap ânı” olduğunu ve zamanın dağılacağını belirtir.
Bediüzzaman Said Nursî, “zaman bir nehr-i azîmdir” diyerek zamanı akan bir varlık olarak tasvir eder. Ona göre, kıyametle bu nehir kuruyacak, “ezel ve ebedin ortasındaki akış” çözülecektir.
- Bilimsel ve Kozmolojik Açıdan: Zamanın Çöküşü
Bilimsel olarak zaman, madde, enerji ve mekânla bağlantılıdır. Modern fiziğin özellikle Genel Görelilik kuramına göre zaman:
Kütle çekimle bükülür,
Hızla göreceli değişir,
Uzay-zaman dokusuna bağlıdır.
Peki evren yok olursa ne olur?
Big Crunch (Büyük Çöküş) senaryosuna göre evren büzülerek içine çöker. Bu durumda uzay-zaman da büzülür ve zaman sona erer.
Termodinamik entropi teorisine göre, evrende enerji tükenecek ve “ısı ölümü”yle zaman anlamsızlaşacaktır.
Kuantum kozmolojisi, büyük patlamadan önce ve sonra “klasik zaman”ın anlamını kaybettiğini öne sürer.
> Yani modern bilim, Kur’an’ın kıyameti “zamansal yıkım” olarak sunmasını, fizikî gerekçelerle desteklemektedir.
- Akli ve Mantıki Bir Yaklaşım: Neden Zaman Sona Ermeli?
Zaman, insana imtihan ve değişim alanı verir. Ancak bir imtihan, sonsuza kadar süremez. Çünkü:
Sonsuz süreli imtihan, adaleti bozar.
Zamanda sınırsız ilerleme, anlamı ve amaç duygusunu yok eder.
İlahi adaletin tam tecellisi, ancak “zamanın sona ermesiyle” mümkündür.
Bu yüzden kıyamet, zamanın sona ermesidir. Çünkü hakikat zamanın arkasında değil, önündedir. Kıyametle birlikte zaman kalkar; ebediyet başlar.
- Edebi ve Hikmetli Boyut: Zamanı Harcayan İnsanın Hesabı
Kur’an’da zamanla ilgili yeminler vardır:
“Andolsun zamana ki insan ziyandadır.” (Asr, 1-2)
“Günahsız bir günde sabah olsun diye geceyi örttük.” (Nebe, 10)
Bu ayetler, zamanın kıymetini ifade eder. Ancak kıyamet, zamanın artık işe yaramadığı, telafinin mümkün olmadığı bir andır:
> “Der ki: ‘Ah, keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım!’” (Fecr, 24)
Kıyametin zamanla ilişkisi budur: Zaman, insana sermaye olarak verilir. Ancak kıyamet, artık hiçbir saniyenin kazanılamadığı bir zaman suskunluğudur.
- Tarihî Perspektif: Zamanı Farklı Anlayan Medeniyetler
Antik medeniyetler zamanı döngüsel görürken, Kur’an doğrusal bir zaman anlayışı getirir.
Mezopotamya, Hindu ve Yunan düşüncelerinde zaman bir çarktır.
Kur’an’da ise yaratılışla başlayan, kıyametle sonlanan bir doğrusal zaman vardır.
Bu anlayış, tarihi, ilerlemeyi ve sorumluluğu anlamlı kılar. Döngüsel zaman, “her şey tekrar olur” derken; Kur’an’daki zaman “her şeyin bir sonu ve hesabı vardır” der.
- Zamanın Sonu ve Ebediyetin Başlangıcı
Kıyamet, zamanı bitirir. Ama yokluk getirmez. Aksine:
Berzah zamanı başlar (ölümle diriliş arası),
Mahşer zamanı gelir (hesap günü),
Son olarak ebediyet başlar: ya ebedî cennet ya da ebedî hüsran.
Yani zaman sona ererken hakiki zaman başlar:
> “Bugün artık onlara ne konuşma hakkı verilir ne de özür dilemelerine izin.” (Mürselât, 35-36)
Sonuç ve Özet
Kur’an’da kıyamet, sadece bir çağın değil, zaman kavramının kendisinin çöküşü olarak sunulur.
Tefsirler, kıyameti “zamanın bitişi ve ebediyetin başlangıcı” olarak yorumlar.
Bilimsel bulgular, uzay-zamanın çökeceği bir evrensel sona işaret eder.
Mantıki açıdan da kıyamet, sorumluluğun sınırlandığı bir vakit çizgisinin kaçınılmaz sonudur.
Kur’an’da zamanın değerini anlayan kurtulur; kıyametle zaman kapanır, artık geri dönüş yoktur.
Makale Özeti
Bu makale, kıyametin yalnızca zaman içinde bir olay olmadığını, bizzat zamanın ortadan kalkışı olduğunu ortaya koymuştur. Kur’ânî ayetler, kıyameti “o saat” olarak tanımlar ve onu zamanın sona erdiği bir dönüşüm olarak sunar. Tefsirler bu inkılabı “zamanın durması”, “ebediyetin başlaması” olarak yorumlarken, modern fizik zamanın uzayla birlikte sona ereceğini destekler. Kıyamet; zamanın, değişimin, imtihanın ve tercihin sonu; sonsuzluk ve mutlak hakikatin ise başlangıcıdır.