Kur’ân’da Kelâmın Hikmeti: İlahi Sözün Derinliği ve Konuşmanın Kudreti

Kur’ân’da Kelâmın Hikmeti: İlahi Sözün Derinliği ve Konuşmanın Kudreti

Kelâmın İlahi Boyutu

Kelâm, sadece bir konuşma eylemi değildir. Kelâm; anlam taşıyan, mesaj barındıran, maksada matuf bir hitaptır.
Kur’ân-ı Kerîm’de “kelâm”, “kavl”, “nutk”, “hitâb”, “nidâ”, “sıdk”, “vahy”, “söz” gibi kelimeler hep bu büyük hakikatin farklı yönlerini ifade eder. Ve her biri, Allah’ın kullarıyla olan iletişiminde bir perdeyi aralar.

Allah Teâlâ, “Ve kellamallâhu Mûsâ teklîmâ” (Nisâ, 4/164) ayetinde Hz. Musa’ya kelâm ile hitap ettiğini bildirerek, kelâmın sadece insanlar arası bir eylem olmadığını, İlâhî bir kudretin de kelâm sahibi olduğunu göstermektedir.

  1. Kur’ân’da “Kelâm” ve Muradifleri

Kur’ân’da doğrudan ya da dolaylı şekilde kelâm ve konuşmayı ifade eden birçok kelime vardır:

Kelâm (كلام): İlahi söz, vahyî hitap. (Bkz: Nisa 164)

Kavl (قول): Söz söylemek, ifade etmek. Kur’an’da en yaygın geçen kelimelerdendir.

Nutk (نطق): Sesli konuşma; “O, insana konuşmayı öğretti” (Rahmân 4).

Hitâb (خطاب): Resmî ve doğrudan bir sesleniş. Peygamberlere hitaplarda sıkça geçer.

Nidâ (نداء): Yüksek sesle çağırmak. (Bkz: Meryem 11)

Sıdk (صدق): Doğru söz; doğruyu konuşmak. (Bkz: Yasin 52)

Vahy (وحي): İlham veya doğrudan Allah’tan gelen mesaj; Allah’ın konuşmasıdır.

  1. Sözün Ağırlığı ve Sorumluluğu

Kur’ân’da kelâm, sadece bir iletişim aracı olarak değil, bir emanet ve imtihan vesilesi olarak da tanımlanır:

> “Ona iki dudak, iki göz ve iki yol (şükür ve küfür) göstermedik mi?” (Beled, 90/8–10)

Konuşmak bir seçimdir; ya hakikate yönelir ya da batıla. Bu yüzden Kur’ân, “ya hayır söyle ya sus” düsturunu Hz. Peygamber’in dilinden ümmete aktarır.

Kur’ân, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin (kavlen sedîdâ)” (Ahzâb 70) buyurarak, kelâmın ahlakî boyutuna dikkat çeker.

  1. Tarihte Kelâmın Yüceliği ve Yıkıcılığı

Kur’ân-ı Kerîm’de Firavun’un kelâmı ile Hz. Musa’nın kelâmı çatışır. Firavun büyü, kibir ve yalanla konuşur; Musa ise vahiy, tebliğ ve hikmetle.

Firavun: “Ben sizin en yüce rabbinizim.” (Nâzi’ât, 24)

Musa: “Rabbimiz, her şeye yaratılışını verip sonra da yolunu gösterendir.” (Tâhâ, 50)

İki kelâm karşı karşıya gelir; biri yok eder, diğeri diriltir. Kelâm, tarih yapar. Konuşma; kıyameti koparır, devleti kurar, kalbi öldürür ya da diriltir.

  1. İlmi ve Bilimsel Perspektif: Konuşmanın Evrensel Dili

Konuşma kabiliyeti, sadece insanlar arasında değil, Kur’ân’a göre hayvanlarda, meleklerde ve doğada da vardır.

“Karınca dedi ki: Ey karınca topluluğu! Yuvalarınıza girin.” (Neml, 18)

“Gök gürlemesi O’nu hamd ile tesbih eder.” (Ra’d, 13)

Bugün bilim, bitkilerin bile belli frekanslarla “konuştuğunu”, hayvanların birbirlerine sinyaller gönderdiğini keşfetmiştir. Kur’ân ise bunu asırlar öncesinden bildirmiştir.

  1. Aklî ve Mantıkî Değerlendirme

Akıl, konuşmanın özüdür. Düşünmeyen konuşamaz; konuşan da düşünmeden konuşursa zarar verir. Kur’ân bu yüzden “Sözün en güzeline kulak verin” (Zümer, 18) buyurur.

Kelimeler, bir toplumun zihniyetini, kültürünü, medeniyetini kurar. Kur’ân, “Sözlerin en güzeli” (Kelâmullah) olarak insanlığa yol gösterir.

  1. Hikmetli ve İbretli Bir Yön: Sessiz Kelâmlar

Bazen en büyük kelâm sessizliktir. Hz. Zekeriyya, üç gün insanlarla konuşamayınca, bu haliyle bir kelâmda bulundu. (Bkz: Meryem, 10)

Sessizlik, bazen kelâmın en derin hâlidir. Kur’ân, her sesi kaydeder:

> “Kulağın fısıldadığına kadar O’nun katında hiçbir sır gizli kalmaz.” (Tâhâ, 7)

  1. Kur’ân’ın Bizzat Kendisi: Kelâmullah

Kur’ân, Allah’ın insanlığa hitabıdır. Kelâmullah’tır.
Her bir ayet bir kelâmdır; her kelâm bir mana denizidir. Kur’ân, sadece okunacak değil, “anlaşılacak, yaşanacak ve anlatılacak” bir kelâmdır.

Sonuç: Kelâmın Gücü ve Mesajı

Kelâm, insanoğlunun hem en güçlü hem de en tehlikeli vasfıdır. Kur’ân’da bu kudretin terbiye edilmesi, doğruya yöneltilmesi emredilir. Kelâm, ya bir nur olur yol gösterir, ya da bir ateş olur yakar.

Allah konuşandır, peygamberler kelâmın taşıyıcılarıdır, insan ise bu mesajı anlayan, aktaran ve sorumluluğunu taşıyan bir varlıktır.

ÖZET

Kur’ân’da “kelâm”, sadece söz söyleme değil; hakikati beyan etme, doğruyu ayırma, hikmeti aktarma vesilesidir. “Kelâm, kavl, hitâb, nutk, nidâ, vahy, sıdk” gibi birçok kavram bu gerçeğin çeşitli yönlerini temsil eder. Allah’ın kullarına kelâmı, hem bir rahmet hem de bir hesap vesilesidir. Konuşma, hem ilmi hem de ahlaki bir eylemdir. Kur’ân’ın kendisi ise Kelâmullah olarak tüm sözlerin en güzeli, en hikmetlisidir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 25th, 2025