Ruhun Dirilişi: Pasiflikte Çürüyen İnsan, Faaliyette Yeşeren Tohumdur

Ruhun Dirilişi: Pasiflikte Çürüyen İnsan, Faaliyette Yeşeren Tohumdur

İnsan ruhu, yaratılış itibarıyla yüksek istidatlarla donatılmıştır. Ancak bu istidatlar, hareketsizlik ve rehavet ortamında körelir, çürür ve yok olur. Tıpkı toprağa atılmayan bir tohum gibi… Oysa tohumun karanlık, soğuk ve basınçlı toprak altında çatlayarak dirilişe geçmesi gibi; insan da sıkıntılarla, meşakkatlerle, mücadeleyle yoğrularak yükselir. Bu hakikatin ilk temsilcisi Hz. Âdem’dir. Cennet gibi hazır bir ortamdan, zorluklarla dolu dünya hayatına gönderilmesi; insanlık tarihine yön veren büyük bir ilim, ibret ve hikmet dersidir.

  1. RUHUN ÇÜRÜMESİ: PASİFLİĞİN İNSAN ÜZERİNDEKİ TESİRİ

Kur’an’da, insanın gafletle, boşlukta ve amaçsızlık içinde kaldığında kendi nefsine zulmettiği açıkça beyan edilir:

> “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve kıyamet günü onu kör olarak haşrederiz.”
(Tâhâ, 20/124)

Bu ayet, pasifliğin ve ilâhî gayeden uzak bir yaşamın nasıl bir ruh çöküşü meydana getirdiğini açıkça ortaya koyar. İnsanın potansiyeli, sorumlulukla ve çabayla ortaya çıkar. Sadece hazırda duran nimetler ve rehavet, insanı çürütür.

  1. FAALİYETİN YEŞERTTİĞİ RUH: HAREKETTE BEREKET VARDIR

Kur’an-ı Kerim’de sıkça geçen “salih amel” kavramı, sadece iyi niyet değil; bu niyetin fiile dönüşmüş hâlidir. Yani “aktif bir iman”dır. Müminin tanımı da budur: İnanan ve inancını amele dönüştüren.

> “İman edip salih amel işleyenler için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır…”
(Bakara, 2/25)

Faaliyetle beslenen bir ruh, Allah’ın rızasına ulaşır. İslâmiyet’in tebliği, fetihleri, medeniyetleri; hepsi aktif ruhların eseridir. Hiçbiri pasiflikten, konfordan doğmamıştır.

III. HZ. ÂDEM’İN CENNETTEN DÜNYAYA İNİŞİ: HAZIRDAN HİKMETE

Hz. Âdem’in yaratılışı, Kur’an’da çok detaylı anlatılır. Cennette yaratılan bu ilk insan, bir emirle dünyaya gönderilmiştir. Bu iniş (nüzul), bir düşüş değil; bir yükselişin başlangıcıdır.

> “Dedik ki: Hepiniz oradan inin. Artık benden size bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlar için korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.”
(Bakara, 2/38)

Cennet, rahmetin ve lütfun tam tecellisiydi; dünya ise terbiyenin ve tezkiyenin alanıdır. Dünya, Hz. Âdem ve evlatlarının “tohum gibi” toprağa ekildiği bir arınma meydanıdır.

  1. TOHUM VE TOPRAK BENZETMESİ: GİZLİ BİR YASANIN TEBESSÜMÜ

Tohumun yeşermesi için karanlık toprağa gömülmesi gerekir. Bu karanlık, yok oluş değil; dirilişin habercisidir. Pasif, serin, hazır bir tabakada kalan tohum çürür. Ama toprağın içindeki nem, basınç, sıcaklık ve mikro yaşamla temas eden tohum çatlar, kök salar, filiz verir.

İnsan ruhu da böyledir. Zahmetli hayat şartları, deruni tekâmülün mayasıdır. Kolaylık değil, zorluk insanı inşa eder. Bir bebek, anne rahmindeki karanlıkta gelişir. İnsanın en kıymetli organı olan kalp, göğüs kafesinin karanlığında, basınç altında atar. Görünüşte zahmet, içte rahmet saklıdır.

  1. TARİHTEN İBRETLER: ZORLUKLARDA YÜKSELENLER

Hz. Yusuf (as), zindanda çürümek yerine rüyaları yorumladı ve bir medeniyeti yönetti.

İmam-ı Azam Ebu Hanife, zorluklar içinde ilim üretti, fıkhı sistemleştirdi.

Bediüzzaman, zindanlarda ve sürgünlerde “Risale-i Nur” gibi bir diriliş mektebi kurdu.

Hepsinde ortak olan şudur: Konfor değil, çile onları büyüttü.

  1. BİLİMSEL BAKIŞ: NEDEN HAREKET GELİŞİM GETİRİR?

Modern psikoloji ve nörobilim, insan beyninin ancak yeni deneyimlerle, zorlayıcı ama yapılandırıcı faaliyetlerle geliştiğini ispatlamıştır. Sinapslar, yeni öğrenmelerle güçlenir; monotonluk, zihinsel gerileme getirir. İnsanın duygusal ve ruhsal gelişimi de sosyal, entelektüel ve fiziksel mücadele ile şekillenir.

Pasif kalan beyin hücreleri bile zamanla ölürken, aktif olanlar çoğalır. Tıpkı işlemediğinde paslanan bir kılıç gibi, ruh da hareketsiz kaldığında faaliyetlerini yitirir.

VII. DÜŞÜNDÜRÜCÜ SONUÇLAR VE HİKMETLİ YORUMLAR

Ruhsal çöküntülerin çoğu, amaçsızlık ve faaliyet eksikliğinden doğar.

Hakikat, mücadele ile görünür hâle gelir.

Cennet, amelin değil; lütfun mekânıdır; ama dünya, amel meydanıdır.

Cennet’te olsaydık “insan” değil “melek” olurduk. Ama biz, “kul”uz. İmtihanla yükselecek mahlukuz.

> “İnsan için ancak çalıştığı vardır.”
(Necm, 53/39)

SONUÇ: DÜNYA BİR ZİNDAN MI, BİR BAĞ MI?

Evet, mümin için dünya bir zindandır. Ama bu zindan, ruhun eğitim alanıdır. Hz. Âdem’in cennetten çıkışı, aslında bir ilahî okulun kapısının açılışıdır. Bu dünyada emekle, çabayla, acıyla yeşeren ruh; ebedî baharın sahibi olur. Cennet, bu çilenin mükâfatı değil; bu emeğin semeresidir.

ÖZET:

İnsan ruhu, pasiflikte çürür; ancak faaliyetle gelişir ve yeşerir. Hz. Âdem’in cennetten dünyaya gönderilmesi, insanın gelişimi için gerekli olan zorlukların sahnesidir. Tohumun toprağa düşüp gelişmesi gibi, insan da ancak meşakkat içinde olgunlaşır. Hem ayetler hem tarihî olaylar hem de bilimsel veriler; insanın ruhi ve zihni tekâmülünün ancak mücadeleyle mümkün olduğunu gösterir. Cennetten dünyaya inmek bir düşüş değil, bir diriliş başlangıcıdır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 14th, 2025