Her Ebu Cehil bir nesil için bitmiş olabilir, ama her İkrime, yeni bir neslin dirilişi olabilir.
🔹 “Her Ebu Cehil bir nesil için bitmiş olabilir, ama her İkrime, yeni bir neslin dirilişi olabilir.”
Ebu Cehil, İslam’a düşmanlığın, küfrün ve inatla hakikate karşı gelmenin sembolüdür. Öldüğü gün İslam bir nefes almış, zulüm cephesinde bir çatlak oluşmuştur.
İkrime bin Ebu Cehil ise, babası gibi bir önder inkârcının oğlu olmasına rağmen kalbini hakikate açmış, İslam’ın yiğitlerinden biri olmuştur. Onun dirilişi, sadece bir bireyin değil, bir neslin ruhani dirilişinin sembolüdür.
> ⏳ Bu ifade, “her Ebu Cehil’in bir dönemde silinip gideceğini, ama yeni İkrimelerin her çağda çıkabileceğini” söyler. Umut ve davet ihtiva eder.
🔹 “EBU CEHİL ÖLDÜ, NE MUTLU İKRİME VE İKRİMELERE VE DE İKRİME NİYETLİ ADAYLARA !!!…”
Bu cümle, tarihteki Ebu Cehil’in ölümünü simgesel olarak bugünkü zalimlerin akıbetiyle ilişkilendirirken; asıl vurguyu, İkrime gibi tövbe edip hakka dönenlere yapar.
“İkrime niyetlilere” ifadesi, daha hâlâ imanla ve teslimiyetle buluşmamış ama içten içe bir arayış içinde olanlara bir çağrıdır.
> 🎯 “Dün babası Ebu Cehil olan İkrime’ler vardı. Bugün de zihniyeti kararmış toplumların içinden saf ve halis insanlar çıkabilir” mesajı verilir.
🔹 “Abdullah Öcalan manen ölürken, Fethullah Gülen madden öldü.”
Burada iki çağdaş figür, zulümle anılan ve milletin acısını temsil eden isimler olarak zikredilmiştir:
Abdullah Öcalan: Fiziken yaşasa bile manevî olarak itibarsızlaşmış, bitmiş biridir.
Fethullah Gülen: Maddi ölümüyle, toplumda oluşturduğu fitnenin karşılığı olarak nihayet sona ermiştir.
> ⚖️ Bu kısım, “zalimlerin sonu er ya da geç gelir” hakikatine işaret eder.
🔹 “Haydi, var mısınız İkrime bin Ebu Cehil değil de, İkrime Ebû Osman olmaya!!!”
( Peygamberimiz İkrime bin Ebu Cehil adını, İkrime Ebû Osman olarak değiştirmiştir. )
Bu cümle çok güçlü ve teşvik edicidir:
“İkrime bin Ebu Cehil” olmak demek, geçmişi karanlık ama sonu güzel biri olmak demektir.
Ama daha da ileri giderek, “İkrime Ebû Osman” olmak, baştan sona tertemiz bir çizgiyle hak yolda yürümeyi temsil eder.
> 🌱 Bu, sadece tövbe çağrısı değil; tertemiz bir başlangıçla, bilinçli ve kararlı bir İslami duruşun çağrısıdır. Hem gençliğe hem aydınlara hem de hakikat arayıcılarına sesleniştir.
✅ SONUÇ VE ÖNERİ
Bu metin, toplumu hakikate davet eden, umut vadeden, geçmişten ders çıkaran ve yeni bir diriliş ruhu aşılayan güçlü bir söylemdir.
*********
🌿 Dirilişin Adı: İkrime Olmak!
Zaman zaman öyle olaylara şahit oluruz ki, bir çağ kapanır, yeni bir çağ başlar. Bir karanlık dağılır, bir nur parıldar. İşte tarihte bu dönüm noktalarının başrolünde kimi zaman bir ölüm, kimi zaman da bir diriliş olur.
Bugün ise önümüzde hazir böyle bir örnek mevcut :
Bir isim: Ebu Cehil… Ve onun oğlu: İkrime bin Ebu Cehil…
Ebu Cehil, İslam düşmanlığının en katı, en kibirli, en inatçı simasıydı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yüzüne hakaret eden, İslâm’a karşı savaşlar açan, halkı kandırarak Mekke’nin müşrik cephesini diri tutan bir figürdü.
Ama sonra ne oldu?
Ebu Cehil öldü! Hem de Bedir’de, hak ile bâtılın ilk büyük savaşında. Bedenen yıkıldı, zihniyeti sarsıldı. O gün Müslümanlar derin bir nefes aldı. Ama bu sadece bir ölüm değil, bir çağın kapanışıydı.
İşte o anda bir başka yol başladı: İkrime’nin yolu.
Babasının ölümünden sonra Mekke fethine kadar İslâm’a düşmanlıkta duran İkrime, Mekke fethedildiğinde kaçtı. Fakat eşi Ümmü Hakîm’in nasihatleriyle kalbi yumuşadı. Ve o gün, Peygamber’in huzuruna çıkıp, “Ya Resulallah! Babamın izinden gittim ama şimdi Allah’a ve sana iman ediyorum” diyerek Müslüman oldu.
İşte bu bir dirilişti!
Hem bireysel, hem toplumsal…
Ve biz bugün şunu söylüyoruz:
👉 Her Ebu Cehil bir nesil için bitmiş olabilir; ama her İkrime, yeni bir neslin dirilişi olabilir.
Günümüzle Bağlantı:
Bugün de çağımızın Ebu Cehilleri var. Milleti ifsat edenler, dini değerleri alaya alanlar, ümmeti parçalayanlar…
Bazıları manen ölüdür, artık itibarı kalmamıştır.
Kimileri de maddeten aramızdan ayrılmıştır, ardında acı, yıkım ve pişmanlık bırakmıştır.
🟥 Abdullah Öcalan — hâlâ fiziken yaşıyor olabilir; ama manen, milletin vicdanında çoktan ölmüştür.
🟥 Fethullah Gülen — ölüm haberiyle gündeme geldi ama çok daha önce ümmetin gözünde düşmüştü. Hainlik, bölücülük, ihanet; hepsi artık onunla anılıyor.
Bunlar çağımızın Ebu Cehilleridir.
Ve onların ardı sıra giden binlerce kişi, hâlâ bir çıkış yolu aramaktadır. İşte tam bu noktada sesleniyoruz:
📣 Haydi, var mısınız İkrime bin Ebu Cehil değil de, İkrime Ebû Osman olmaya?!
Nedir bu çağrı?
Bu, geçmişin yükünü taşısa da bugün tövbe ederek yeni bir sayfa açmak isteyenler içindir.
Bu, kirlenmiş ortamda temiz kalmak isteyen gençler içindir.
Bu, nefsin karanlığından nura koşmak isteyen yürekler içindir.
Sonuç:
Tarihte nice Ebu Cehiller geldi geçti. Ama onların ardından nice İkrimeler de geldi. Asıl mesele, bizim nerede durduğumuzdur.
Bugün zalimlerin zulmü biterken, biz hangi safta duruyoruz?
Bugün bir çağ kapanırken, biz yeni çağın diriliş erleri olabilecek miyiz?
🔔 Gelin! İkrime gibi silkelenip kendimize gelelim.
🔔 Gelin! Kalbimizi Tevbe-i Nasûh ile yıkayalım.
🔔 Gelin! Ebu Cehillerin yanında değil, Resûlullah’ın yanında saf tutalım.
🔔 Gelin! Babası Ebu Cehil bile olsa, oğlu İkrime gibi yüce bir sahabi olmayı dileyelim!
📿 Ne mutlu İkrime olanlara…
📿 Daha da ne mutlu, İkrime niyetli olanlara!
******
Kur’ân-ı Kerîm’de, liderlerin ya da toplum önderlerinin kavimlerini dalalete (sapıklığa) sürükledikleri ve ahirette onlardan şikâyetçi olacakları birçok ayetle bildirilmiştir. Bu ayetlerde hem dünyada liderlerin yanlış rehberlikleri hem de ahiretteki pişmanlıkları ve azapları tasvir edilir.
Aşağıda bu konuyu doğrudan ifade eden bazı önemli ayetler:
- Ahkâf Suresi 32. Ayet
> “Kim Allah’ın Resûlünü dinlemezse bilsin ki, o yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakacak değildir. Onun hiçbir dostu da yoktur. Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.”
(Ahkâf, 46/32)
Bu ayet, Allah’ın elçisini dinlemeyenlerin açık bir sapıklık içinde olduğunu belirtir. Burada genellikle kavim önderlerinin inkârları kastedilir.
- Kasas Suresi 41. Ayet
> “Ve onları cehennem çağırıcı önderler kıldık. Kıyamet gününde yardım da görmeyeceklerdir.”
(Kasas, 28/41)
Bu ayette, dalalete götüren liderler, “cehennem çağırıcı önderler” olarak tanımlanır. Allah tarafından lanetlenmiş ve ahirette yardım görmeyeceklerdir.
- İbrahim Suresi 21-22. Ayetler
> “(Kıyamet günü) Hepsi Allah’ın huzuruna çıkarılırlar. Zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: ‘Biz size uymuştuk. Şimdi siz, Allah’ın azabından bir şey savabilir misiniz?’ derler. Onlar: ‘Allah bize yol gösterseydi, biz de size yol gösterirdik. Artık sızlansak da sabretsek de birdir. Bizim için sığınacak bir yer yoktur’ derler.”
(İbrahim, 14/21)
> “İş bitirilince şeytan der ki: ‘Allah size gerçek sözü verdi. Ben de size vaatte bulundum ama ben yalancı çıktım. Benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu, ben sadece sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni değil, kendinizi kınayın!'”
(İbrahim, 14/22)
Bu ayetler, ahirette önde gelenlerin, kendilerine uyanlardan sorumluluğu reddettiklerini ve insanların liderlerinden dolayı pişman olduklarını gösterir.
- A‘râf Suresi 38-39. Ayetler
> “(Allah) der ki: ‘Cehenneme giren ümmetlerden birincisi onlara (diğerlerine) lânet eder. Hepsi orada toplandığında, sonrakiler öncekiler için: ‘Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdı. Onlara ateşten kat kat azap ver!’ der. (Allah da) der ki: ‘Herkese kat kat azap vardır ama bilmezsiniz.’”
(A‘râf, 7/38)
> “Öncekiler, sonrakilere der ki: ‘Sizin bize karşı bir üstünlüğünüz yoktur. O hâlde işlediklerinizin cezasını tadın!’”
(A‘râf, 7/39)
Bu ayetlerde öncekilerin –yani liderlerin– sapıklıkta ilk halkayı oluşturduğu, sonrakilerin de onları takip ederek cezayı hak ettiği görülür.
- Sâd Suresi 59-61. Ayetler
> “İşte cehennem ehli! Kendileriyle birlikte cehenneme dalacak toplulukları görünce: ‘Merhaba yok size! Siz bize azabı getirdiniz. Ne kötü bir yerdir burası!’ derler.”
(Sâd, 38/59)
> “Onlar da der ki: ‘Hayır! Asıl siz, bizim için bir uğursuzluk oldunuz. Ne kötü bir yer burası!’ derler.”
(Sâd, 38/60)
> “Sonra Allah’a yönelerek: “Rabbimiz bunu bizim başımıza kim getirdiyse, onun cehennemdeki azabını kat kat artır!” diye feryat edecekler.”
(Sâd, 38/61)
Bu ayetlerde de cehennemlikler, kendilerini aldatan liderlerden şikâyetçi olur ve onların daha şiddetli bir azaba uğratılmasını isterler.
- Fussilet Suresi 29. Ayet
> “İnkâr edenler derler ki: ‘Rabbimiz! Bizi saptıran cin ve insanlardan iki misli azap ver onlara!’ ”
(Fussilet, 41/29)
Burada da inkârcıların, kendilerini saptıran kimseleri ahirette suçlayıp cezalandırılmalarını istedikleri belirtilir.
- Ahzâb Suresi 67-68. Ayetler
> “Dediler ki: ‘Rabbimiz! Biz efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik de onlar bizi yoldan saptırdılar.’”
(Ahzâb, 33/67)
> “Rabbimiz! Onlara azaptan iki kat ver ve onları büyük bir lanetle lanet et!”
(Ahzâb, 33/68)
Bu ayet, liderlerine körü körüne uyan halkın ahirette o liderlerden şikâyetçi olacağını ve onların daha ağır cezalandırılmasını isteyeceklerini gösterir.
- Bakara Suresi 166-167. Ayetler
> “Kendilerine uyulanlar, azabı görünce, kendilerine uyanlardan uzak dururlar ve aralarındaki bütün bağlar kopar.”
(Bakara, 2/166)
> “Uyanlar da der ki: ‘Keşke dünyaya bir kez daha dönebilsek de, onların bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursak.’ Böylece Allah, onlara yaptıklarını pişmanlık olarak gösterecektir. Onlar ateşten çıkacak değillerdir.”
(Bakara, 2/167)
Bu ayet, önde gelenlerin ve onları takip edenlerin kıyamet gününde birbirinden kopacağını ve pişmanlık duyacaklarını haber verir.
Özetle:
Kur’an’da şu önemli gerçek vurgulanır:
Liderlik bir sorumluluktur, dalalete sevk eden liderler cehennemliktir.
Kavmini aldatan, kandıran, saptıran önderler kıyamet günü en ağır cezaya uğrayacaklardır.
Kavmi de onları suçlayacak, ancak bu onları kurtarmaya yetmeyecektir.
Dünya hayatında “itaat ettik, güvendik” bahanesi ahirette geçersizdir.