ÇOCUK TERBİYESİ
ÇOCUK TERBİYESİ
Hadis-de ‘İslam fıtratı üzere yaratıldığı’ ifade edilen insanın şekillenmesinde,yoğrulup biçimlendirilmesinde en büyük amil başta annesi,sonra babasıdır.
Bediüzzaman Hazretleri kırk bin zatlardan aldığı terbiyeden ziyade annesinin üzerindeki köklü terbiyesinin daha müessir olduğunu ifade ederken;
Çocuk doğmadan önce anne ve babanın yedikleri helal ve haram yiyeceklerin tesirinden,doğmakla birlikte yıkanması,isimlendirilmesi,hal ve kal dili ile yapılan telkinler çocuğun ruhunda önemli rol oynamaktadır.
Hadis-de;” Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri de (Ona güzel bir isim vermesi) terbiyesini güzel yapmaktır.”
Çocuğun terbiyesinde iki husus göz önünde bulundurulmalıdır; 1) Hayırlı evlatlara sahip olmak ve iyi nesiller yetişmesi için Allah-a dua edip yalvarmak.
Nitekim İbrahim Peygamber duasında:” Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl,neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar,bize ibadet usullerimizi göster,tevbemizi kabul et;zira,tevbeleri çokça kabul eden,çok merhametli olan ancak sensin.
Ey Rabbimiz! Onlara içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak,onlara kitap ve hikmeti öğretecek,onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünki,üstün gelen,her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.”[1]
Diğer bir duasında da ;” Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle;ey Rabbimiz! Duamı kabul et!”[2]
Zekeriya peygamber duasında:” Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin,dedi.”[3] Hz. Havva annemi de hamileliği ağırlaştığında yapmış olduğu duada :” Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız,diye dua ettiler.”[4]
Kur’an-ı Kerim-de Salih insanlar tavsif edilirken:” (ve o kullar);Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl!derler.”[5]
“Biz insana, ana babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi,otuz ay sürer. Nihayet insan,güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki= Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim içinde,zürriyetim içinde iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.”[6]
Ve peygamberimiz nur torunları Hz. Hasan ve Hüseyin-e devamlı şöyle dua ederdi:” Eûzü küma bi kelimâtil-lahit-Tâmmeti min külli şeytanin ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin.”
Her türlü şeytani vesvese ve tehlikeyle beraber,her türlü kötü nazardan Cenâb-ı Hak-kın bütün kelamını vesile yaparak kavli dua ile sığındırarak,fiili dua olan onların yetiştirilmesinde sorumluluğun da idrak edilmesidir.
İhmalden yani – Saldım çayıra,Mevlam kayıra- böyle bir tavırdan kaçınılmasıdır.
Çocuğa dininin ve inancının öğretilmesi Farz-ı ayn olan bir ibadettir. Bunun başında da Namaz gelir. Hadisde de belirtildiği gibi;’Çocuklarınız 7 yaşına geldiklerinde namaza alıştırın. 10 yaşında –yumuşak sert bir tarzla,tatlı sert- namaz kılmaları sağlanmalıdır.
Ata sözünde de belirtildiği gibi;” Ağaç yaş iken eğilir.”,” Bakarsan bağ olur,bakmazsan dağ olur.”,” Ne ekersen onu biçersin.” gibi ifadeler;iyi bir çocuk elde etmenin yolu,iyi bir yetiştirmeden ve terbiyeden geçtiğini de belirtmektedir.
Dünya hayatının bir süsü olup,[7] sevgisi insan içerisine bırakılan bu evlatlar,[8]aynı zamanda birer imtihan sebebidirler.[9]
Böylece çocuklar;anne ve babaları için,ya lehlerinde veya aleyhlerinde ahirette davacı olacaklardır. Bana neden dinimi öğretmedin? Ahiretimi neden kurtarmadınız?diye…
Eken biçer.
Ayet ve Hadisler de özellikle Namaz üzerinde durulmaktadır. “ Ehline namazı emret. Kendinde ona sebat ile devam eyle. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız.”[10]
Namaz farkını Bediüzzaman özetle şöyle müjdeler: Ayet ve Hadislerde de belirtildiği üzere;erginlik çağına ermeden ölen çocuklar,cennet de ebedi çocuk olarak kalacaklardır. Ancak mükellef olmadığı halde büyükler gibi namazı kılan bir çocuk,çocuk olarak ölse,Allah fazl ve ihsanından o çocuğu da diğer büyükler gibi cennette 33 yaşında olarak,tam- günahsız -bir lezzet ile hayatını devam ettirmeyi ikram edecektir.[11]
Terbiye edilmiş bir çocuk,aynı zamanda anne ve baba için bir zad-ı ahirettir. Hadisin işaretiyle;o çocuk ve onun yaptığı iyilikler işlenip devam ettikçe onun bir mislide babanın amel defterine yazılacaktır ki;buna Sadaka-i Cariye denilmektedir.
Çocuklar,ahirette sahipleri için şefaatçıdırlar.
Aynı zamanda çocuklar fakirlik korkusuyla öldürülemiyecekleri gibi,[12] Mekke müşriklerinin yaptığı gibi,oğlan çocuklarını bırakıp,kız çocuklarını öldürmenin vehâmetiyle beraber,ağır mes’uliyetini de ayet ifade eder.[13]
Özetle;” Bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir dersi imani almazsa,sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslamiyet ve imanın erkanlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor. Yabani düşer. Bilhassa peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevi fenlerle zihni terbiye olsa,daha ziyade yabanilik verir. O halde çocuk,dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Ahirette de onlara şefaatçı değil,belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?”[14]
“Hey miras-yedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhat! Bizi akim bir kıyas ettiniz,bizi kısır bıraktınız!”[15]
21- 5- 1998
MEHMET ÖZÇELİK
[1] Bakara.128-129.
[2] İbrahim.40.
[3] Al-i İmran.38-41.
[4] A’raf.189.
[5] Furkan.74.
[6] Lokman.14.
[7] Kehf.45.
[8] Al-i İmran.14.
[9] Enfal.28,Teğabün.14-15.
[10] Ta-Ha.132.
[11] Emirdağ Lahikası. II / 139.
12-En’am.151,İsra.31.
13-En’am.137,140,Nahl.57-59,Şura.17,Tekvir.8-
[14]Emirdağ Lah. age. I / 34.
[15] Tarihçe-i Hayat.B. S. Nursi. Sh. 78.