Allah’ın Mükâfatlandıran Alımı: Beş Kâr ve Beş Zarar Üzerine Düşünce
Allah’ın Mükâfatlandıran Alımı: Beş Kâr ve Beş Zarar Üzerine Düşünce
”
اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ
Ey insan! Nedendir ki şu azîm ticarete girmiyorsun? Rabb-ı Kerîm, senin yanında emâneten koyduğu mülkünü senden satın almak istiyor. Tâ ki zâyi olmaktan muhafaza etsin. Hem bin derece kıymeti yükselsin. Hem bedeline büyük bir fiyat veriyor. Hem istifâden için senin elinde bırakıyor. Hem külfet-i idaresini kendisi deruhte ediyor. İşte sana beş mertebe kâr içinde kâr! Halbuki ey gafil! Ona satmadığından, emânette hıyânet ettin. Hem bütün bütün kıymetten düşürttün. Hem bilâfaide senin elinde zayi olacak. Hem o yüksek fiyat elinden gidecek. Hem senin zimmetinde, günahı ile tekâlif-i idaresi ve âlâmı ile zahmet-i muhafazası kalacak. İşte beş müthiş derecede hasaret içinde hasaret!”
Nur’un İlk Kapısı
Kur’ân’ın şu muazzam ayeti insanı durup derin bir muhasebeye çağırır:
> “اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ”
“Şüphesiz Allah, müminlerden mallarını ve canlarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır.” (Tevbe Suresi, 111)
Bu ayet, Cenab-ı Hakk’ın insanla yaptığı en kazançlı ve en şerefli alışverişi beyan eder. Zira Allah insanın kendisine ait olmayan, zaten O’na ait olan nefsi ve malı, ona ebedî bir cennet karşılığında “satın almak” istiyor. Ve bu alışveriş, eşi benzeri olmayan bir mükâfatı da beraberinde getiriyor: Cennet, ebediyet, rıza-i İlahi.
- Neden Bu Ticaretle İlgilenmiyoruz?
Bugün insanlar, geçici menfaatler, gelip geçen kârlar için canhıraş bir şekilde çabalıyor. En küçük bir ekonomik kazancı bile elde etmek için saatlerini, günlerini veriyor. Fakat Allah’ın ebedî bir saadet karşılığı sunduğu bu “manevî alışverişe” çoğu insan bigâne kalıyor.
Neden?
Çünkü bu dünya gözüyle bakıldığında can, mal, mülk sanki bizimmiş gibi görünür. Oysa hakikat şu ki, sahip olduğumuz her şey emanet. Allah’tan gelen ve yine Allah’a dönecek olan bir emanet. Ve işte Rabbimiz, bu emanetleri yine bize, ama kıymetini misliyle artırarak geri satmak istiyor.
- Beş Kat Kâr: Allah’a Satmanın Hikmeti
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, bu ticaretin içinde beş büyük kazanç vardır:
Zayi olmaktan muhafaza edilir: İnsanın canı ve malı fani olduğu için zayi olmaya mahkûmdur. Allah’a satıldığında ise bâki bir kıymet kazanır.
Kıymeti bin derece yükselir: Dünya için harcanan bir ömür, sonunda kabirde tükenir. Fakat Allah için harcanan ömür, ebedî mükâfatlar doğurur.
Büyük bir fiyat verilir: Karşılık, sadece cennet değil; rıza-i İlahi, dostluk ve sonsuz saadettir.
Senin elinde bırakılır: Allah onu hemen almaz. Sen o can ve malı, hayatın boyunca kullanırsın. Sadece niyet ve yön değişir.
İdaresinin külfeti Allah’a aittir: Teslim olan kalbe Allah yardım eder, yönetimini üstlenir, yükü hafifletir.
Bu beş kazanç, yalnızca bir inanan için değil, her akıl sahibi için mantıklı ve kıymetlidir. Çünkü akıl, geçiciye değil, kalıcıya yatırım yapmayı gerektirir.
- Beş Kat Zarar: Satmayanın Hasareti
Peki bu büyük ticarete girmezsek ne olur?
Emanette hıyânet etmiş oluruz: Allah’ın verdiği canı O’na karşı kullanmak, bir nankörlük ve ihanettir.
Kıymetten düşer: Allah için çalışmayan bir ömür, tüketilmiş bir sermaye olur.
Zayi olur: Ölümle her şey biter, ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolur.
Yüksek fiyat kaybolur: Cennet ve sonsuzluk nimeti kaybedilir.
Zimmette kalır: Hem günah yükü, hem de mal ve canın zahmeti omuzda kalır. Ahirette bu hesap sorulur.
Bu beş zarar, sadece uhrevî değil; dünyevî bir huzursuzluğu da beraberinde getirir. Çünkü insan, manevî sermayesini yanlış yerde harcadığında, içten içe tükenmeye mahkûmdur.
- Bu Alışverişte Sırrı Anlamak
Bir alışverişin sırrı, karşılıklı rıza ve güven üzerinedir. Allah bize güveniyor, bizden canımızı ve malımızı istiyor. Biz de O’na güvenip teslim olmalıyız. Çünkü bu ticarette zarar ihtimali yoktur. Zaten her şey O’nundur. Biz sadece emanetçiyiz.
İşte bu nedenle Allah’a teslimiyet, esarete değil, hürriyete; yüklenmeye değil, hafiflemeye; faniye değil, bakîye yönelmedir. Ve bu teslimiyetle kişi sadece Allah’a satar, karşılığında sonsuzluğu alır.
Sonuç: En Büyük Yatırım Ebediyete Olandır
İnsan bu dünyada tüccardır. Herkesin bir sermayesi var: Canı ve malı. Bu sermaye ya ebedîye yatırılır ya da faniye harcanır. Akıllı tüccar, az bir şey verip sonsuz kâr alandır.
O hâlde, ey insan!
Mal senin değil, can senin değil, ömür senin değil…
Ama tercih senin.
Sat ve kazan, tut ve kaybet.
Makale Özeti:
Bu makalede, Tevbe Suresi 111. ayetinin ışığında insanın can ve malını Allah’a satmasının hikmeti, faydası ve derin anlamı üzerinde durulmuştur. Bediüzzaman’ın “Nur’un İlk Kapısı”ndaki açıklamalar doğrultusunda, Allah’a satılan bir can ve malın beş büyük kazanç sağladığı, satılmadığında ise beş büyük zarar doğurduğu ortaya konmuştur. Makale, hem akla hem kalbe hitap ederek, insanı bu İlâhî alışverişe girmeye teşvik etmekte ve en büyük yatırımın ebediyete yapılan yatırım olduğunu anlatmaktadır.