Ağaçla Başlayan İmtihan: Cennet ve Dünya Arasında Bir Yangın
Ağaçla Başlayan İmtihan: Cennet ve Dünya Arasında Bir Yangın
İnsanlık tarihinin ilk sayfası bir ağaçla başladı. Kur’ân’ın beyanına göre Hz. Âdem ve Hz. Havvâ, Cenâb-ı Hakk’ın “şu ağaca yaklaşmayın” emrine muhalefet ettiklerinde, cennetten dünyaya gönderildiler. Bu yasak, sadece bir meyveden uzak durmak değil, aynı zamanda Allah’ın iradesine teslim olma sınavıydı.
Ne gariptir ki, insanın dünyadaki serüveni de yine ağaçla devam ediyor. Fakat bu sefer mesele o ağaca yaklaşmak değil, onu yakmak, yok etmek… Her yıl binlerce orman yangınıyla karşılaşıyoruz. Bu felaketler yalnızca Türkiye’yi değil, dünyanın dört bir yanını kasıp kavuruyor. Amazonlar yanıyor, Kanada’daki ormanlar küle dönüyor, Akdeniz kıyılarında kızıl alevler geceyi gündüze çeviriyor. Bu kadar çok yerin aynı anda yanması tesadüf olabilir mi?
İlk imtihan ağaca yaklaşmakla başladı. Belki de son imtihan, ağaca dokunmamakla tamamlanacak.
Şeytanın Taktikleri ve Modern Musibetler
Cennetten çıkarma işini şeytan fitnesiyle başlatan süreç, bugün de devam ediyor olabilir. Şeytanın cinni çocukları olduğu gibi, insi (insan görünümlü) çocukları da var. Kur’ân’ın ifadesiyle:
> “İnsanlardan öyleleri vardır ki, şeytanlardan dostlar edinmişlerdir…” (Nisa, 76)
Bugün küresel şirketler, rant ve çıkar uğruna milyonlarca ağacı yok ediyor. Modernite, beton ormanlar kurarken gerçek ormanları yakıyor. Kimisi ticaret için, kimisi arsa üretmek için, kimisi de sırf gaflet ve ihmal yüzünden…
Ancak bir hakikat göz ardı ediliyor: Ağaç, Allah’ın mahlûkudur. Orman, Rahmân’ın bir nimeti ve ayetidir. Onu yok etmek, sadece dünyayı değil, belki de ebediyetimizi de yakmak anlamına gelir.
Yangınlar Tesadüf mü, İkaz mı?
Bu kadar yerde aynı anda çıkan yangınların “doğal” olduğunu düşünmek, her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu unutmaktır. Elbette her yangını bir “fail-i meçhul” olarak görmek doğru olmaz. Fakat bu kadar geniş çaplı ve aynı zaman diliminde gerçekleşen yangınlar, hikmetsiz ve sebepsiz de olamaz.
Belki de bu yangınlar bir ikazdır.
Belki de doğayı hoyratça kullanan insanoğluna,
“Sen emanete ihanet ettin” denilmektedir.
Toprağa, ağaca, suya, havaya zarar verip sonra da felâketten masum kalmayı ummak; hem aklen, hem de dinen doğru değildir.
Ağaç: Sessiz Şahit ve İmtihan Vesilesi
Unutulmamalıdır ki, bir ağaç sadece meyve veren bir canlı değil; aynı zamanda rahmetin, bereketin, sabrın ve kulluğun sembolüdür.
Onun gölgesinde bir yolcu dinlenir, kuşlar yuva yapar, hayvanlar barınır. O hâlde, bir ağacı yok etmek; sadece bir canlıyı değil, bir ekosistemi, bir dengeyi, hatta bir duayı susturmak demektir.
Cennetten bir ağaçla çıkarıldık. Belki de cennete, bir ağaca sahip çıkarak geri döneceğiz.
“Bir fidanı dikin” diyen bir Peygamber’in (sav) ümmeti olarak, yakanlardan değil, yaşatanlardan olmamız gerekmez mi?
Özet:
İnsanlık, cennet hayatını ağaçla başlayan bir imtihanla kaybetti. Bugün de dünya hayatını belki aynı imtihanla, yani ağaçları yakmakla kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Orman yangınları sadece doğal afet değil, çoğu zaman ihmalin, kasdın, rantın ve şeytani planların sonucu olabilir.
Yangınların bu kadar yaygın olması, küresel bir gafletin veya bilinçli bir zulmün işareti olabilir.
Ağaç, Allah’ın sessiz bir şahididir; ona dokunan ya rahmete ulaşır, ya da gazaba…
Mümin, emanete sahip çıkan kimsedir. Ormanları korumak bir çevre meselesi değil, imanî bir sorumluluktur.
Bak:
https://tesbitler.com/2021/10/28/yasak-agac-2/
https://tesbitler.com/2019/08/23/fitnenin-adi-agac/
https://tesbitler.com/2019/07/08/yasak-agac/