İki Yaratılış, Bir Hakikat: Dünya ve Ahiret Arasındaki Sır

İki Yaratılış, Bir Hakikat: Dünya ve Ahiret Arasındaki Sır

“Sual: İmam-ı Gazalî’nin “Neş’e-i uhra, neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir.” demesinin sebebi?

   Elcevap: Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazalî’nin neş’e-i uhra neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir demesi, mahiyet ve cinsiyet itibarıyla değildir. Çünkü

هُوَ الَّذٖى يَبْدَؤُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعٖيدُهُ

ve 

يُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ

gibi çok âyetlerin sarahatine muhalif olur. O muhalefet, keyfiyet ve suret itibarıyladır. Hem de umûr-u uhreviyenin mertebece fevkalâde yüksek olmasına işarettir. Hem de Gazalî’nin haşr-i cismanî ile beraber haşr-i ruhanînin dahi vuku bulmasına bazı ehl-i bâtına taklit ve mümaşat cihetiyle bir işaretidir.”
Barla Lâhikası

İnsanın en büyük sorusu, belki de en hakiki arayışı şudur: “Ölümden sonra ne olacak?”
Bu sorunun cevabı, sadece bir inanç meselesi değil; aynı zamanda varlığın mahiyetini ve insanın kaderini kavrama meselesidir. İşte bu çerçevede, İmam-ı Gazalî’nin “Neş’e-i uhra, neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir” (Ahiret yaratılışı, dünya yaratılışından bütünüyle farklıdır) şeklindeki ifadesi, ilk bakışta şaşırtıcı gibi görünse de aslında derin bir hikmet taşır.

Bediüzzaman Said Nursî, bu ifadenin yanlış anlaşılmaması gerektiğini, muhalefetin mahiyet açısından değil, keyfiyet ve derece bakımından olduğunu açıklayarak meseleyi hem tefsirî hem kelamî boyutlarıyla berraklaştırır.

Neş’e-i Ula ve Neş’e-i Uhra Nedir?

Neş’e-i ûlâ: Bu dünyadaki ilk yaratılış. Ruhun bedene takılması, anne karnında oluşum, doğum ve dünya hayatı sürecini kapsar.

Neş’e-i uhra: Ahiretteki ikinci yaratılış. Ölüm sonrası diriliş (ba’s), mahşer hayatı, cennet veya cehennemdeki ebedî hayat.

İmam-ı Gazalî’nin “tamamen muhaliftir” deyişi, bu iki neşenin aynı malzemeden, aynı mahiyetten yaratılmadığı anlamına gelmez. Bunu, Kur’ân’daki şu ayet açıkça reddeder:

> “O’dur ki, yaratmaya başlar, sonra onu tekrar eder.” (Yunus, 4)
“Allah, ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.” (Rum, 19)

Bu âyetler, haşir (yeniden diriliş) hadisesinin bu dünyadaki yaratılışın bir benzeri olduğunu beyan eder.

Fark Nerede? Suret ve Keyfiyet Farkı

Bediüzzaman’a göre, İmam-ı Gazalî’nin “fark” ifadesi, mahiyet (cevher) açısından değil; keyfiyet ve suret açısından anlaşılmalıdır. Çünkü ahiret, bu dünyanın bir yansıması değil, daha yüksek bir âlem, daha latîf, daha şeffaf, daha ulvî bir hayat mertebesidir.

Ahiret bedeni, belki aynı temel varlık unsurlarından yaratılacak; ama bu beden fani değil, bâkî, ağır değil, nuranî, hastalık ve yorgunluklara açık değil, ebedî saadete elverişli bir mahiyet taşıyacaktır. Tıpkı donuk su buharlaşınca nasıl görünmeyen ama daha latîf bir varlığa dönüşüyorsa, dünya bedeni de  daha yüksek bir şekil alacaktır.

Ruhî ve Cismânî Haşir: Birlikte Gerçekleşen Bir Hakikat

İmam-ı Gazalî gibi bazı mutasavvıfların ve kelamcıların vurguladığı noktalardan biri de ruhanî haşirdir. Yani, ahirette sadece beden değil; ruh da yeni bir hayata doğrudan girecektir. Bediüzzaman bu noktada denge kurar:

> “Gazalî’nin haşr-i cismanî ile beraber haşr-i ruhanînin dahi vuku bulmasına bazı ehl-i bâtına taklit ve mümaşat cihetiyle bir işaretidir.”

Yani, Gazalî’nin bu ifadesiyle ruhanî haşri de vurguladığı, fakat bu sözleri söylerken belki bazı felsefî ekollere (örneğin işrakiye veya bazı tasavvufî yorumlara) “mümaşat” yani yumuşak geçiş amacı taşıdığı da ifade edilir.

Bu durumda hem cismanî hem de ruhanî haşir hakikattir. Ahirette, ruh ile beden yeniden buluşacak; ama bu yeni beden, dünya bedenine benzemekle birlikte daha ulvî ve ebedî bir kıvamda olacaktır.

Ahiret: Aynı Cevherin Yüksek Bir Mertebesi

Ahiretteki hayat, dünya hayatından ayrı değil; onun kemâle ermiş şeklidir. Dünya, bir çekirdek gibidir; ahiret ise onun açılmış çiçeğidir. Çekirdekten çıkan ağacın farklı olması gibi, ahiret bedeni de bu dünyadakine benzemekle birlikte daha gelişmiş, daha yüce, daha hikmetli bir hâle gelecektir.

İşte bu derinliği kavrayan bir insan, ölümü bir son değil, bir başlangıç, bir ikinci doğum, bir inkılap olarak görebilir. Bu bakış açısı, korkuyu ümide; dehşeti rahmete çevirir.

Özet:

Bu makalede İmam-ı Gazalî’nin “Neş’e-i uhra, neş’e-i ûlâya tamamen muhaliftir” sözünün Bediüzzaman tarafından yapılan izahı ele alınmıştır. Buradaki “muhalefet”, mahiyet değil; keyfiyet ve suret yönündendir. Yani ahiretteki yaratılış, bu dünyadakine benzer olacak; ancak daha yüksek, daha nuranî, daha mükemmel bir şekilde gerçekleşecektir. Ahiret hayatı, hem ruhun hem bedenin birlikte dirilişiyle olacak ve bu, Kur’an’ın beyan ettiği haşr-i cismanî hakikatini de teyit eder.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 3rd, 2025