DOKU UYUŞMAZLIĞI: CHP’NİN MİLLETLE İMTİHANI
DOKU UYUŞMAZLIĞI: CHP’NİN MİLLETLE İMTİHANI
Her milletin bir ruhu, bir kalbi, bir tarihi ve o tarihe sinmiş derin bir hafızası vardır. Türkiye halkının ruhunu şekillendiren temel unsurlar, İslam inancı, Kur’an ahlakı, ezan sedası, asırlardır süregelen bir medeniyet tasavvuru ve bu tasavvurun taşıyıcısı olan tarihi şahsiyetlerdir. İşte bu milletin özü, cevheri, ayarı budur. Bu ayara aykırı her ses, bu milletin bünyesinde alerji yapar. Nitekim yüz yıldır CHP’nin milletle yaşadığı temel problem de buradan kaynaklanmaktadır: Doku uyuşmazlığı.
Milletin Fabrika Ayarlarıyla Oynamak
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren CHP, bu milletin öz değerlerine karşı yürüttüğü kültürel mühendislik politikalarıyla hafızada onulmaz yaralar açmıştır. Kur’an yasaklanmış, ezan susturulmuş, medreseler kapatılmış, din adamları horlanmış, tesettür ayaklar altına alınmıştır. Bu milletin bin yıllık ayarlarıyla hoyratça oynanmış, halk “gerici” ve “mürteci” damgalarıyla aşağılanmıştır. Bütün bu uygulamalar, halkın zihninde derin bir travma oluşturmuş ve bir mesafe meydana getirmiştir.
Bu mesafe bugün hâlâ kapanmamıştır. CHP her ne kadar zaman zaman vitrinini yenilese de, zihniyet kodlarını dönüştürememiştir. Hâlâ cami ve ezan karşıtlığıyla alaycı bir ilişki içinde olan sesler partinin içinden yükselmektedir. Namaza, tesettüre, Kur’an’a yönelik ima bile halkta itici bir refleks doğurmakta; “yine mi aynı CHP?” sorusu gündeme gelmektedir.
Milletin Ayarına Göre Ayarlanmak
Bir siyaset partisi, eğer millet nezdinde meşru ve kalıcı olmak istiyorsa, milletin ruhunu anlamalı, onun değerleriyle barışmalı, inancı ve tarihiyle çatışmayı bırakmalıdır. CHP’nin bu milletle arasını düzeltebilmesinin yolu da budur. Sürekli olarak Erdoğan karşıtlığına yaslanan, heykel açılışlarını marifet sayan, dini değerlere mesafeli durmayı bir kimlik meselesi hâline getiren bir anlayışla bu milletin gönlüne girilemez.
Bu milletin “fabrika ayarları” İslam’dır, Kur’an’dır, ezandır, maneviyattır. Bu değerlerle kavga ederek değil, bu değerleri özümseyerek milletin kalbine yürünebilir. Aksi hâlde, seçim dönemlerinde vitrine konan imam hatip mezunları, başörtülü gençler, cami ziyaretleri samimi değil, suni birer figür olarak algılanmaya devam eder.
Muhalefet mi, Mugalata mı?
Muhalefet, sadece karşıtlık üretmek değildir. Hele ki kuru kuruya Erdoğan düşmanlığı üzerinden siyaset yapmak, sadece kısır bir kutuplaşmayı besler. Halk, artık “kime karşısın?” değil, “ne yapacaksın?” sorusuna cevap bekliyor. Belediyeler aracılığıyla yolsuzluk, kayırmacılık, beceriksizlik ve ideolojik kadrolaşmalar ayyuka çıkarken; millete ne sunulabiliyor?
CHP, her seçimde “halk değişti” diyerek övünmekte ama kendini değiştirmemektedir. Hâlbuki esas olan, milletin değil, milletle doku uyuşmazlığı yaşayan anlayışların değişmesidir.
Marifet Proje Üretmekte, Heykel Dikmekte Değil
Siyaset, hizmettir. Siyaset, millete dokunmaktır. Siyaset, topluma değer katmak, adalet üretmek, yoksulluğa çözüm bulmak ve nesli, geleceğe umutla hazırlamaktır. Heykel dikmekle, ideolojik gösterilerle, dini değerleri tahkir etmekle siyaset olmaz. Bu millet artık somut çözüm istiyor: ulaşım, barınma, adalet, eğitim, özgürlük ve ekonomi. Eğer CHP, elindeki belediyelerde bunların örneklerini sergileyemezse, halkın teveccühünü asla kalıcı hâle getiremez.
Yüz Yıllık Kavgaya Son Vermek
Artık yeni bir sayfa açmanın zamanı gelmiştir. Yüz yıldır süren ve milleti yoran bu inatlaşma, bu değer kavgası sona ermelidir. CHP, sadece isim olarak değil; anlayış, ruh ve değer olarak da değişmedikçe, milletle arasında hep bir perde kalacaktır. Bu milletin dokusunu anlamayan, bu milletin duasını da alamaz.
Özet:
CHP’nin milletle yaşadığı temel sorun bir ideoloji ya da parti meselesinden öte, bir doku uyuşmazlığı meselesidir. Bu milletin inancı, kültürü, tarihi ve ruhuyla kavgalı bir anlayış, siyaset üretmez, sadece kutuplaşma doğurur. Eğer CHP gerçekten siyaset yapmak istiyorsa, önce milletin değerlerini tanımalı, geçmişte bozduğu ayarları fabrika ayarlarına döndürmeli, kuru sloganlar ve geçmiş komplekslerinden kurtulmalıdır. Yapması gereken şey kavga değil, marifet göstermektir; heykel değil, hizmet üretmektir; düşmanlık değil, dava adamlığıdır.