Sessiz Çığlık: Gazze’de Bir Bebek Ağlaması
Sessiz Çığlık: Gazze’de Bir Bebek Ağlaması
Bebekler uyurken susulur, çünkü onlar masumiyetin, huzurun ve sükûnetin remzidir. Ancak ölürken değil… Zira ölüm, hele ki bir çocuğun ölümü; sessizlikle geçiştirilemez bir feryattır. Bir çağrıdır semaya, bir isyandır insanlığa…
İşte Gazze, sessizliğin haykırdığı yer. Orada bir kuş gibi cennete uçan çocuklar, ekmek bulmak için çıktıkları yolda şehadetle buluşuyor. Adı Aylin olanlar ve ismi bilinmeyen binlerce yavru; birer birer karışıyor gökyüzüne. Onları sadece anneleri değil, melekler de uğurluyor gözyaşlarıyla…
Gazze’de ölüm sessizdir. Çünkü dünya sağırdır. Bombaların gürültüsüne karşılık insanlığın vicdanı susmuştur. Belki de en yüksek ses, sessizliktir artık. Çünkü bu sessizlik, haykırmaktan vazgeçmiş bir insanlığın utancını örtmeye yetmez.
Zalimlerin tanklarının, uçaklarının, bombalarının hedefi olan bu çocuklar; aslında insanlığın vicdanını hedef alıyor. Masum bir bebek cesedi, herhangi bir savaşın değil, insanlığın kaybettiği savaşın delilidir. Bu çocuklar kurşunlara hedef olurken, insanlık da kalbinden vuruluyor. Yalnızca Gazze değil; insanlık da ölüyor, günden güne…
Neden susuyoruz?
Çünkü gerçek acılar karşısında kelimeler yetersiz kalıyor. Lakin susmak, kabullenmek değildir. Sessizlik bazen de direniştir. Lakin bu suskunluk, eğer zalime değil de mazluma zarar veriyorsa, artık suç ortaklığına dönüşür.
Zulüm sıradanlaştığında, şefkat azalır.
Şefkatin çekildiği bir dünyada, çocuklar ölür. Oysa bir milletin en büyük serveti çocuklarıdır. Çocuklarını kaybeden bir toplum sadece bireylerini değil, geleceğini de kaybeder. Gazze’de vurulan yalnızca çocuklar değil, insanlığın yarınlarıdır.
Bu çağda öyle bir devir yaşıyoruz ki, bir çocuğun ölümü sıradan bir haber, bir futbol maçından daha az ilgi görüyor. Halbuki Kur’an, bir canın haksız yere öldürülmesini, bütün insanlığı öldürmekle bir tutar. (Maide, 32)
Kiminle konuşsak?
Birleşmiş Milletler mi? Sessiz.
Batı’nın “özgürlük” havarileri mi? Kör ve sağır.
İslam ülkeleri mi? Bir kısmı sessizliğini altınla tartıyor, diğer kısmı ise kendi iç savaşlarında nefessiz.
Ama unutmamalı ki; gök susmaz.
Ve dualar sessizce yükselirken, her çocuğun canı Allah’a birer şikâyet mektubu olur.
Her kurşun, adaleti çağırır.
Her sessizlik, hesap gününde delil olur.
Gazze, sadece bir coğrafya değil, insanlığın vicdanıdır.
Ve şu an orası kanıyor.
Sustukça, biz de kanıyoruz…
Özet:
Bu makale, Gazze’de çocukların ve masumların sessiz ve sistematik bir şekilde katledilişini konu alır. Dünya kamuoyunun ve özellikle İslam ülkelerinin bu zulüm karşısındaki sessizliğine dikkat çeker. Çocukların ölümü, sadece fiziksel bir ölüm değil, insanlığın ruhunu da öldüren bir trajedidir. Makale, zulüm karşısında sessizliğin suça ortaklık olduğunu, Kur’an’ın adalet ve merhamet temelinde zulmü nasıl tanımladığını hatırlatır. Ve nihayetinde Gazze’nin bir coğrafya değil, insanlığın vicdanı olduğu anlatılır.