Sevr Mağarası: İlahi Himaye ve Tevekkülün Sırrı

Sevr Mağarası: İlahi Himaye ve Tevekkülün Sırrı

“Manevî tevatür derecesinde bir şöhretle, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Ebubekiri’s-Sıddık ile küffarın takibinden kurtulmak için tahassun ettikleri Sevr Mağarasının kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir.

   Hattâ rüesa-yı Kureyş’ten, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın eli ile Gazve-i Bedir’de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: “Mağaraya girelim.” O demiş: “Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Hazret-i Muhammed tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir. Bu iki güvercin işte orada duruyor, adam olsa orada dururlar mı?”

(Mektubat 169.sh – Risale-i Nur)

İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan hicret, sadece coğrafi bir yer değiştirmeden ibaret değildi; aynı zamanda iman, sabır, azim ve en önemlisi ilahi kudrete tam bir tevekkülün en çarpıcı örneğiydi. Peygamber Efendimiz (sav) ve dostu Hz. Ebubekir’in (ra) küffarın takibinden kurtulmak için sığındıkları Sevr Mağarası hadisesi, bu tevekkülün ve ilahi himayenin hikmet dolu bir tablosudur. Risale-i Nur’da zikredilen ve manevi tevatür derecesinde şöhret bulan bu olay, bizlere sonsuz ibretler sunar.
Mağaranın kapısında iki güvercinin nöbet tutması ve örümceğin mucizevi bir hızla kalın bir ağ örmesi, sıradan bir tesadüfün çok ötesindedir. Gözle görünürde aciz varlıklar olan bu hayvanlar, Allah’ın kudretinin tecellisiyle en büyük ordulardan bile daha etkili birer koruyucu olmuşlardır. Kureyş’in ileri gelenlerinden Übeyy İbn-i Halef’in “Bu ağ Hazret-i Muhammed tevellüd etmeden yapılmış gibidir. Bu iki güvercin işte orada duruyor, adam olsa orada dururlar mı?” sözü, düşmanların dahi bu mucize karşısındaki şaşkınlığını ve çaresizliğini gözler önüne serer. Onlar, en gelişmiş takip yetenekleriyle bile göremediklerini, sadece örümcek ağı ve güvercinlerle perdelenen bir ilahi sırrı görmüşlerdir.
Bu hâdise, maddi imkanların ve hesapların ötesinde bir hakikati haykırır: Tevekkül. Peygamber Efendimiz (sav) ve Hz. Ebubekir (ra), insanüstü bir gayretle hicret hazırlığı yapmış, tüm tedbirleri almışlardı. Ancak işler yolunda gitmediğinde, küffarın kılıçları mağaranın kapısına dayandığında, onların sığındığı tek liman Allah’a olan tam güvenleriydi. Hz. Ebubekir’in (ra) endişelenmesi üzerine Peygamber Efendimiz’in (sav) “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” (Tevbe Suresi, 40. Ayet) buyurması, bu hadisenin kalbi hükmündedir. En zor anlarda dahi sarsılmayan bir iman ve tevekkül, beşer aklının alamayacağı lütuflara kapı aralar.
Örümceğin zayıf ağının ve güvercinlerin masum varlıklarının, Kureyş’in gaddar ordularına karşı bir siper oluşu, aynı zamanda Allah’ın “Esbab-ı acize ile kudretini izhar etmesi” hikmetini de barındırır. İnsan çoğu zaman büyük işlerin büyük güçlerle başarılabileceğine inanır. Oysa ilahi irade, en zayıf halkadan en güçlü sonucu yaratabilir. Bu, bizlere mütevazılığı, imkanlara değil İmkân Veren’e dayanmayı öğretir.
Bu olaydan çıkarılacak ibretler saymakla bitmez. Birincisi, hakikatin korunması için ilahi himayenin daima var olduğu inancıdır. Zulmün ve şerrin en şiddetli olduğu anlarda dahi, Allah, kendi dinini ve peygamberini en umulmadık yollarla muhafaza eder. İkincisi, iman ve tevekkülün en büyük zırh olduğudur. Maddi imkansızlıklar içinde dahi, kalpteki Allah inancı, korkuyu yener ve çıkış yollarını açar. Üçüncüsü, küçük detayların büyük sonuçlar doğurabileceğidir. Bir örümcek ağı ve iki güvercin, koca bir ordunun takibini boşa çıkarır. Bu da hayatımızdaki “küçük” gördüğümüz her şeyin aslında ne kadar değerli ve önemli olabileceğini gösterir.
Sevr Mağarası, sadece geçmişte kalmış bir olay değil, çağlar ötesine ulaşan bir mesajdır. Zorluklar karşısında yılmayan azmi, Allah’a sarsılmaz tevekkülü ve ilahi kudretin sonsuz tecellisini anlamak isteyen her ruh için, bu mağara ve onun sakinleri, yol gösterici birer fenerdir.
Özet:
Makale, Peygamber Efendimiz (sav) ve Hz. Ebubekir’in (ra) hicret sırasında Sevr Mağarası’na sığınmaları ve mağara kapısındaki örümcek ağı ile iki güvercinin ilahi himayesini konu alır. Bu olayın, Allah’ın kudretinin aciz varlıklar üzerinden tecellisini ve imana dayalı tevekkülün gücünü simgelediği anlatılır. Kureyş lideri Übeyy İbn-i Halef’in şaşkınlığıyla düşmanların bile mucizeyi kabul ettiği belirtilir. Makale, hadiseden çıkarılacak dersleri; hakikatin ilahi himaye altında olması, imanın en büyük zırh oluşu ve küçük detayların dahi büyük sonuçlar doğurabileceği şeklinde özetler. Sevr Mağarası hadisesinin, zorluklar karşısında sabır, azim ve tevekkülün önemini gösteren evrensel bir ibret olduğu sonucuna varılır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 26th, 2025