Zihniyet Sorunu: Aidiyet Krizi
Zihniyet Sorunu: Aidiyet Krizi
Bir milletin parlamentosunda görev yapan bir vekilin, milletin tarihiyle, hafızasıyla ve ortak vicdanıyla bu derece ters düşmesi bir zihniyet buhranıdır. Bahsi geçen sözde “soykırım” iddialarını dillendirmek, sadece tarihî hakikate değil, bu milletin meclisinde bulunma iradesine de ihanettir.
Bu bir görüş değil, bir paradigma çatışmasıdır:
Bir taraf; “Ben bu milletin değerlerine bağlıyım” derken,
Diğeri; “Ben bu milletin kodlarını yıkmakla görevliyim” diyor.
📌 2. Tarih Tasfiyesi: Mazlumdan Zalim Üretmek
1915 olayları üzerinden Türkiye’yi soykırımla suçlamak, Batı merkezli bir tarih algısının ürünü olup, 100 yıl süren bir algı operasyonunun taşeronluğudur.
Oysa arka planda Osmanlı’nın yedi cephede ölüm kalım savaşı verdiği, bazı Ermeni komitelerinin Rus ordularıyla iş birliği yaptığı, yüz binlerce Müslümanın da katledildiği gerçeği görmezden gelinir.
Bu yaklaşım, kurbanları değil, kurguları kutsayan bir zihniyetin eseridir.
📌 3. MOSSAD Gerçeği: İçerideki İsrail’in Gölgesi
İkinci örnekte ise; Türkiye’nin MOSSAD operasyonları, görünürde dışa yönelik olsa da asıl hedefin içerideki nüfuz unsurları olduğunu göstermektedir. Devletin güvenlik mekanizmalarının içine sızmış, toplumu manipüle eden, stratejik kurumları yönlendiren bu yapılar, bir milletin ruh kökünü kurutmaya çalışan ‘sessiz işgal unsurlarıdır.’
İsrail, İran’a füze atarken, aslında tüm bölgeye psikolojik, siyasal ve dijital füze atmaktadır.
Türkiye de bunların içerdeki uzantılarını tesbit edip temizlemekle meşguldür. Ama asıl soru şudur:
> “Devlet operasyon yapar. Peki millet, zihnini ve gönlünü nasıl korur?”
📌 4. Eğitimle, Kültürle, Hakikatle Mücadele
Bu zihniyetle mücadele, sadece istihbarat operasyonlarıyla değil, fikrî, kültürel ve ilmî bir direnişle mümkündür.
Hakikatin sesi medya ve eğitimde yükselmedikçe,
Tarih, sahte kahramanlara değil, gerçek şehitlere dayandırılmadıkça,
Milletin evlatları, vatanı sadece sınır değil, şuur meselesi olarak görmedikçe,
Zihniyet savaşı sürer.
📌 Özetle:
Türkiye’nin asıl meselesi dış düşman değil, içerdeki zihniyet ayrışmasıdır.
Milletin kalbine ve hafızasına zıt duran bir bakış açısı, meclise girdiğinde bu artık siyasî değil, medeniyet meselesidir.
Asıl tehdit; sınır ötesinden değil, düşünce içimizden geldiğinde başlar.
Gerçek zafer, zihni ve vicdanı işgalden kurtarmaktır.