Gamdan Hikmete: Kadere İman ve Güzelliklere Odaklanmak
Gamdan Hikmete: Kadere İman ve Güzelliklere Odaklanmak
“
مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ
“Kadere iman eden gam ve hüzünden emin olur.” sırrıyla
خُذُوا مِنْ كُلِّ شَىْءٍ اَحْسَنَهُ
“Her şeyin güzel cihetine bakınız.” kaidesinin sırrıyla,
اَلَّذٖينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ اُولٰٓئِكَ الَّذٖينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَ اُولٰٓئِكَ هُمْ اُولُوا الْاَلْبَابِ
gayet kısacık bir meali: “Sözleri dinleyip en güzeline tabi olup fenasına bakmayanlar, hidayet-i İlahiyeye mazhar akıl sahibi onlardır.”
Şualar
Giriş: Karanlık Değil, Işık Taşıyan Bakış
Hayat, kimi zaman zorluklarla, hüzünlerle, kayıplarla dolu görünse de, bu zahirî çalkantıların ardında ilâhî bir kudretin, ince bir ölçünün ve engin bir hikmetin olduğu unutulmamalıdır. Kur’ân ve sünnet, bu bakışı yerleştirmek için bize üç temel prensip öğretir:
- Kadere iman
- Her şeyin güzel tarafına bakmak
- Sözlerin en güzelini seçmek
Bu üç esas, bir müminin hem dünyasını huzura, hem de ahiretini selamete taşıyan birer nur gibidir.
- Kadere İman: Kalbin Emniyet Sigortası
> “مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ”
“Kadere iman eden gamdan, kederden emin olur.”
(Şuâlar)
Kadere iman etmek, başa gelen her şeyin ilâhî bir takdir ve hikmet çerçevesinde meydana geldiğine inanmak demektir. Mümin bilir ki; ne kazandığı kendi maharetiyle, ne de kaybettiği kendi acziyledir. Her şeyin sahibi Allah’tır ve O, her şeyi en güzel şekilde takdir edendir.
Bu iman, insanı kuruntulardan, keşkelerden, yıkıcı pişmanlıklardan ve sürekli şikâyet dilinden kurtarır. Böylece kalp rahat eder, ruh teskin olur, dilde şükür, sîmada sükûn oluşur.
- Güzel Cihete Bakmak: Zihnin ve Zamanın İsrafına Son
> “خُذُوا مِنْ كُلِّ شَىْءٍ اَحْسَنَهُ”
“Her şeyin güzel cihetini alınız.”
Hayatta hiçbir şey bütünüyle kötü ya da tamamen mükemmel değildir. Her şeyin içinde bir “ahsen” yani güzel bir taraf, hayırlı bir yön vardır. Mesele, nereye baktığımızdır.
Yusuf Aleyhisselâm’ı kuyuya atan kardeşleri büyük bir günah işlemişti. Ama neticede o kuyudan bir sultan çıktı. Hz. Musa, denizin ikiye yarılmasıyla kurtulduğu gibi, Firavun da o denizde boğuldu. O hâlde mesele, bakış açısıdır: Yusuf için kuyu mu daha derindir, yoksa kaderin merhameti mi?
Bir mümin her hadisede “Bunda benim için ne hikmet var?” sorusunu sorar. Bu soru, acıyı altına çeviren bir ilim terazisidir. Sürekli şikâyet eden ise kendini çürütür, başkasına zarar veremez.
- Sözlerin En Güzeline Tabi Olmak: Ruhun Gıdasını Seçmek
> “اَلَّذٖينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ”
“Sözleri dinleyip en güzeline uyanlar, Allah’ın hidayet verdiği ve akıl sahipleri olanlardır.”
(Zümer, 18)
Çağımız, bilgi değil gürültü çağıdır. Herkes konuşuyor, herkes bir şey söylüyor. Ama hikmetli olanı seçmek, işte gerçek aklın, gerçek irfanın göstergesidir. Her duyduğunu tekrarlamak değil, güzeli seçmek, hakikate kulak vermek gerekir.
Bir müminin kulağı çöp kutusu değildir. O, söylenene değil, maksada ve manaya bakar. Hakikati ayıklar, fitneyi ayıklar, kötüyü bırakır. Böylece söz onu besler, yıkmaz.
- Üç İlkenin Ortak Meyvesi: İç Huzur ve Dış İrfan
Kadere iman eden, başına geleni kaderin tecellisi olarak görür ve sabreder. Her olayda güzeli gören, sürekli şikâyet etmekten kurtulur. Sözlerin en güzeline tabi olan ise hem kendini hem başkasını incitmekten sakınır. Bu üçlü, birlikte insanı insan eder ve onu dünyanın yükünden, ahiretin korkusundan kurtarır.
Sonuç: Müminin Bakışı Rahmetle Boyanmıştır
Dünya, her zaman kolay bir yer değildir. Ama mümin için dünya, bir imtihan alanıdır. Kadere iman, bu imtihanda güveni sağlar. Güzel yönlere odaklanmak, ruhu zehirleyen karamsarlığı siler. Sözlerin en güzeline tabi olmak ise, zihni kirden arındırır, kalbi ilâhî hidayete açar.
Her şey senin neye baktığınla ilgilidir:
Gülün dikeni mi, dikenin gülü mü?
Karanlığın zifiri hâli mi, sabahın doğuşu mu?
Kaderin yükü mü, yoksa hikmetin müjdesi mi?
İşte bu tercih, sadece hayatını değil, ebediyetini de belirleyecektir.
Özet:
Bu makalede, kadere iman, her şeyin güzel cihetine bakmak ve sözlerin en güzeline tabi olmak gibi Kur’ân ve hadis kaynaklı üç temel ilke ele alınmıştır. Kadere iman, kederden korur; güzel cihetlere yönelmek, karamsarlığı siler; en güzel söze tabi olmak ise, ruhu kemale erdirir. Bu üç ilke, müminin hem iç dünyasında hem de sosyal ilişkilerinde huzur ve hikmetle yaşamasını sağlar.