CEHENNEMDEKİ NİMETSİZLİK: HAKİKİ NOKSANIN TEBELLÜR ETTİĞİ YER

CEHENNEMDEKİ NİMETSİZLİK: HAKİKİ NOKSANIN TEBELLÜR ETTİĞİ YER

Kur’ân-ı Kerîm, insanın dünya serüveninin bir imtihan olduğunu bildirir ve bu imtihanın sonucunda ebedî iki yoldan biriyle karşılaşacağını haber verir: Cennet ya da cehennem. Cennet, Allah’ın rızasının, rahmetinin ve ikramının mekânıdır. Cehennem ise gazabının ve adaletinin tecelligâhıdır. Cennet’te her şeyin en güzeli, cehennem’de ise her şeyin en menfisi vardır. Ama Kur’ân’da öyle ifadeler vardır ki, cehennem’de bazı şeylerin “hiç verilmeyeceği” bildirilir. Bu verilmemek, azaptan daha çetin bir azaptır. Bu yazıda, Kur’ân’ın dilinden cehennem’in mahiyeti ve orada olmayacak nimetler üzerine ibretli ve hikmetli bir bakış sunulacaktır.

Cehennem: Noksanlığın Mutlak Tezahürü

Kur’ân, cehennemi yalnızca alevli bir azap yeri olarak tanımlamaz. O yer aynı zamanda, insanın en temel varlık ihtiyaçlarının, arzularının ve beklentilerinin karşılıksız kaldığı mutlak bir noksanlık mahallidir. Bedensel acıdan ziyade, ruhî ızdırapların yoğunlaştığı bir yerdir. Nitekim Kur’ân şöyle buyurur:

> “Onlara kaynar sudan içirilir; bağırsaklarını parçalar.” (Muhammed, 15)

Burada verilen su, hayat vermez. Serinletmez. Aksine yok edicidir. Cehennem’de bir şey “verilir” ama o verilen şey de azabın parçasıdır.

Verilmeyecek Olanlar: Asıl Azap Bunlardır

Kur’ân’ın bazı ayetlerinde ise cehennemliklere “verilmeyecek” şeyler anlatılır. Bu, doğrudan azap değil gibi görünse de, gerçekte azaptan daha beter bir yoksunluğu gösterir.

  1. Konuşma İzni Verilmeyecek

> “O gün (günahkârlar) konuşamazlar.” (Mürselât, 35-36)
“Rabbinin huzuruna çıkacaklarını inkâr edenleri kör, dilsiz ve sağır olarak haşrederiz.” (İsrâ, 97)

Cehennemlik, kendini savunamaz. Mazuriyetini dile getiremez. Sükût, orada bir azap dilidir. Kendini anlatamamak, bağırmak isteyip ses çıkaramamak, ebedî yalnızlığın simgesidir.

  1. Ölüm Verilmeyecek

> “Orada ölmek isterler ama ölüm de verilmez.” (İbrahim, 17)

Dünya’da ölüm bazen bir kurtuluş olarak düşünülür. Ama cehennemde ölüm yoktur. Sonsuzluk azabın çerçevesidir. Ne uyku gelir, ne ölüm gelir, ne de son…

  1. Serinlik ve Gölgelik Verilmeyecek

> “Orada ne serinlik tadacaklar, ne de bir içecek.” (Nebe’, 24)

Güneşte bir saat beklemek bile insanı yakarken, cehennemin alevi, gölgeyi dahi vermez. Gölgelik yoktur, sığınacak bir kuytu yoktur.

  1. Rahmet Verilmeyecek

> “Bugün onlara rahmetimizden bir nasip yoktur.” (Fussilet, 27)

Dünya’da her an Allah’ın rahmeti içindeyiz. Gafletin örtüsüne rağmen merhameti devam eder. Ama cehennemde rahmet perdesi tamamen kalkmıştır. En büyük yoksunluk budur.

  1. Ümit Verilmeyecek

> “Orada (cehennemde) feryat ederler: Rabbimiz! Bizi çıkar. Önceden yaptıklarımızdan başka işler yapalım! (Allah der ki:) Size düşünecek kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi?” (Fâtır, 37)

Artık ümidin bile hükmü kalmaz. Çünkü cehennem, ümitsizliğin cismanî bir suretidir. “Bitti” kelimesi oranın hâkimidir.

Cehennem Psikolojisi: Acıdan Öte Bir Hissizlik

Cehennem’in acısı sadece yakıcı ateşte değildir. Asıl yakıcı olan; yokluğun, mahrumiyetin ve beklenenin verilmemesidir. Orası, duyguların yankılanmadığı bir boşluktur. Sevgi yoktur. Affedilme ümidi yoktur. Dostluk yoktur. Teveccüh yoktur.

Dünyada bir tebessüm, bir ses, bir söz insana moral olabilir. Cehennemde bu bile yoktur. Çünkü her şey “kesilmiştir”.

İnsan Bu Hâle Nasıl Gelir?

Kur’ân’ın cehennem tariflerinde bu yoksunlukların sebepleri de açıkça anlatılır. İnsan:

Allah’ın ayetlerini yalanlamış,

İbadet etmekten kaçınmış,

Zulmetmiş,

Kendini ilah edinmiş,

Ahirete inanmamış,

Fakiri gözetmemiş,

Malı biriktirip hakkını vermemiştir.

Yani sadece ateşe layık olmakla kalmaz, kendini tüm nimetlerden men edecek bir ruha dönüşmüştür. Ruh, nimeti reddettiği gibi, nimetin kaynağını da inkâr etmiştir.

Cehenneme Gitmeden Önce Anlamak

Kur’ân bize bu detayları anlatarak korkutmaz sadece. Asıl gaye, insanın uyanmasıdır. Cehennemde verilmeyecekler, bugün elimizde olanların kıymetini öğretir. Şu an konuşabiliyoruz. Dua edebiliyoruz. Gözyaşı dökebiliyoruz. Affedilmeyi isteyebiliyoruz. Cehennemde bu yok. O hâlde cehenneme gitmeden önce “var” olanların kıymetini bilmek gerek.

Özet

Kur’ân-ı Kerîm, cehennemi yalnızca alevli bir yer olarak değil; nimetsizliğin, merhametsizliğin, ümidsizliğin ve konuşmasızlığın mekânı olarak tanımlar. Orada bazı şeyler hiç verilmeyecektir: Konuşma, serinlik, ölüm, rahmet, ümit… Bu verilmemeler, aslında en büyük azabın göstergesidir. Cehennem, Allah’tan kopmuş bir varlığın içine düştüğü uçurumdur. Bu yüzden Kur’ân, cehennem tasvirleriyle aslında insanı “uyan” diye sarsar. Hayattayken, sahip olunan nimetleri fark etmek ve onları ebedî azaba karşı siper edinmek en büyük hikmettir. Çünkü cehennemde artık hiçbir şey verilmez, sadece pişmanlık kalır. Ama pişmanlık da orada işe yaramaz.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025