Kıyamet Öncesi Bir Gerilim: Zulmün Taşlara ve Ağaçlara Kadar Ulaşan Yankısı
Kıyamet Öncesi Bir Gerilim: Zulmün Taşlara ve Ağaçlara Kadar Ulaşan Yankısı
“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)”
Bunun bir tevili görünen o ki; İsrail zulmünden dolayı dünyanın her tarafından dışlanmakta ve nefrete maruz kalmaktadır.
İşte bir çok örneklerinden biri;
*Her yerde dışlanıyorlar !
Fransa’ya gelen uçaktan inen işgalci israil vatandaşları Fransızlar tarafından #FreePalestine sloganlarıyla yuhalandı!
***********
> “Taş bile konuşacak: ‘Ey Müslüman, arkamda bir Yahudi var!’”
— Hadis-i Şerif (Müslim, Fiten, 82)
İslam’ın kıyamet tasvirlerinde yer alan bu sahne, sadece bir savaşın değil, aynı zamanda zulümle hakikatin, mazlumla zalimin, bâtılla hakkın küllî bir yüzleşmesinin habercisidir. Bu hadis, gelecekteki bir çatışmadan çok daha fazlasını haber verir: Hakikat karşısında doğanın bile tarafını seçeceği, haklı ile haksızın en açık şekilde ayrışacağı bir zuhur zamanını…
Zulümle Abad Olanın Âkıbeti: Taşlar Bile Şahitlik Eder
Hadis-i şerifte geçen tasvir mecaz değil, bir hakikatin remzî bir ifadesidir. O gün öyle bir hak-batıl mücadelesi olacak ki, artık sadece insanlar değil, taşlar ve ağaçlar bile saf tutacak. Adeta kâinat dahi zulüm karşısında sessiz kalmayacak.
Bugün İsrail’in Filistin topraklarında işlediği zulüm, yalnızca insanlığı değil, doğayı da yaralıyor. Bombalanan çocuklar, yıkılan evler, parçalanan ağaçlar… Ve bu zulüm, artık taşlara bile “yeter” dedirtecek bir noktaya gelmiş durumda.
Garkad Ağacı ve Taraf Tutan Tabiat
Hadiste geçen “Garkad ağacı”nın Yahudilerin tarafını tutacak tek ağaç olarak zikredilmesi, onların zulme, şerre ve tahribe meyilli bir zihniyetin temsilcisi olduğu şeklinde yorumlanabilir. Zira bu ağaç, bugün İsrail tarafından özel olarak dikilmekte, savunma hattı olarak kullanılmaktadır. Garkad, bir nevi bâtılın sembolü, taş ve diğer ağaçlar ise hakikatin yardımcılarıdır.
Bugün Yaşananlar: Hadisin Gölgesinde Bir Dünya
Fransa’da İsrailli yolcuların halk tarafından #FreePalestine sloganlarıyla protesto edilmesi, sosyal medyada artan tepkiler, dünyanın dört bir yanında Filistin için yapılan yürüyüşler; bu hadis-i şerifin sosyal ve psikolojik düzlemde tezahür ettiğinin işaretidir.
Zulmün pervasızlığı arttıkça, vicdanlar uyanmakta, mazlumun sesi semaya yükselmektedir. Artık taşlar değil belki ama ekranlar, meydanlar, afişler ve sokaklar haykırıyor:
> “Ey insanlık! Şu arkamdaki zalimdir! Gör, anla, itiraz et!”
Kıyametin Yaklaşması mı, Hakikatin Yükselmesi mi?
Hadiste geçen “kıyamet yaklaşır” ifadesi, yalnızca zamanın sonuna değil, aynı zamanda hakikatin tam manasıyla ortaya çıkmasına da işaret eder. Kıyamet, “kalkış” demektir. Belki de bugün; yeryüzü bir “uyanış”a, bir manevî kıyama sahne olmaktadır.
Kıyametten önce hak ve batılın safları netleşecektir. Bugün bu netleşmenin hem siyasi hem manevi boyutlarına şahitlik ediyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin, herkes bir saf tutmak zorunda kalıyor. Ya haklıdan yana ya da zalimden.
Sonuç: Zulüm Devam Etmez, Hak Ebedidir
Zulüm bir süreliğine galip gibi görünse de, zulümle abat olunmaz. Tarih boyunca her Firavun’un bir Musa’sı, her Nemrut’un bir İbrahim’i çıkmıştır. İsrail zulmü de, sadece Müslümanları değil, vicdan sahibi her insanı karşısında bulmaktadır.
Bugün artık taşlar konuşmuyor belki ama kameralar, diller, meydanlar, ekranlar ve kalpler konuşuyor:
> “Zulme karşı susma! Mazlumun yanında saf tut!”
Özet:
Bu makale, Müslim’de geçen hadis-i şerif ışığında şu konuları ele almıştır:
Hadisin kıyamet öncesi evrensel bir hak-batıl çatışmasını tasvir ettiği,
Garkad ağacının bâtılı temsil ettiği,
Günümüzde İsrail’in Filistin’de işlediği zulümlerin hadiste işaret edilen evrensel nefrete yol açtığı,
Protestoların, sosyal tepkilerin ve vicdanî uyanışların hadisin tecelli süreci içinde yorumlanabileceği,
Kıyametin yaklaşmasıyla birlikte hakikatlerin netleştiği ve safların belirlendiği ifade edilmiştir.
Unutulmamalı ki: Zulüm devam etmez, hakikat bastırılamaz. Ve vakti geldiğinde, taşlar bile konuşur.