TEFEKKÜRÜN MERHALELERİ: DÜŞÜNCEDEN SECDEYE GİDEN YOL

TEFEKKÜRÜN MERHALELERİ: DÜŞÜNCEDEN SECDEYE GİDEN YOL
“Düşünmek aklın işi, tefekkür ise kalbin uyanışıdır.”

Giriş: Tefekkür Nedir, Ne Değildir?

Tefekkür, sadece düşünmek değildir. Düşünmek zihinsel bir faaliyet olabilir, ama tefekkür ruhun seyahati, kalbin uyanışı, imanın derinleşmesidir. Tefekkür; akılla başlar, kalple yol alır, secdeyle nihayet bulur.

Bugün dijital çağın hızlı ve sığ akışında tefekkür unutulmuş bir ibadettir. Oysa Kur’ân defalarca “أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ / Düşünmez misiniz?” diyerek bizi sadece bakmaya değil, görmeye; sadece öğrenmeye değil, anlamaya çağırır.

Bu çağrıyı hayatımıza taşımanın yolu, tefekkürün beş merhalesini bilmekten ve yaşamaktan geçer.

  1. DURMAK: Acele Etme, Derinleş

Tefekkür, durmakla başlar. Çünkü hızlı giden göz göremez, hızlı düşünen akıl derinleşemez.

> “Acele şeytandandır, teenni Rahmân’dandır.” (Hadis)

Durmak, hem bedenin hem zihnin kalbî frekansa geçmesidir.
Tefekkür, kalbin yavaş düşünmesidir. Her şeyin hızla tükendiği bir çağda düşünmek için durmak, bir ibadet hâlini alır.

  1. BAKMAK: Gözle Değil, Basiretle Görmek

Bakmak sadece gözle olur; görmek basiretle.
Bugün insanlar çok şey görüyor ama az şey anlıyor.

Kur’ân’da Hz. İbrahim’in yıldızlara, aya ve güneşe bakması (En’âm 76-79), hakikat arayışının tefekkürle başladığını gösterir.
Risale-i Nur’daki ifade ile bu, “mana-yı harfiyle bakmak”, yani eşyanın Allah’a bakan yönünü fark etmektir.

Tefekkür eden göz, çiçekte sanatkârı, yıldızda hâkimi, ölümde ebedî hayatı görür.

  1. SORMAK: Şüphe Değil, Hikmetle Sual

Bugün sorgulamak moda; ama çoğu sorgu merak değil, inkâr niyetiyle.
Tefekkürdeki sormak ise anlam arayışıdır.

“Neden yaratıldım?”

“Bu ölüm neyin kapısıdır?”

“Bu mükemmel düzende kör tesadüf olabilir mi?”

Bu sorular hakikate giden yollardır.
Kur’ân, Hz. Musa’nın, Hz. Hızır’la yolculuğunu (Kehf 60-82) tefekkürle yoğrulmuş bir sual-cevap eğitimi olarak sunar. Çünkü tefekkür, sormayı öğretir, sabretmeyi ve anlamayı derinleştirir.

  1. ANLAMAK: Parçaları Değil, Bütünü Görmek

Modern eğitim, bilgiyi parçalara böldü. Ama hakikate ulaşmak, parçaları birleştirerek bütünü görmekle mümkündür.

Tefekkür:

Bilgiyi hikmete,

Gözlemi şehadete,

Sebepleri fail-i hakikiye ulaştırır.

Bediüzzaman, “bir sinekteki nizam”dan yola çıkarak “Kâinatın Sultanı”na ulaşır.
Bu, bütüncül bir bakışın, tevhidî bir okumanın adıdır.

  1. ŞÜKRETMEK: Kalbin Secdesi

Tefekkür, neticede kalbi secdeye götürür.
Çünkü hakikatle buluşan bir ruh, secdesiz kalamaz.

> “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde… akıl sahipleri için ayetler vardır… Onlar düşünürler… ve: Rabbimiz! Sen bunları boş yere yaratmadın, derler.” (Âl-i İmrân, 190-191)

Bu ayet, tefekkürle başlayan ve secdeyle tamamlanan bir yolculuğu özetler.

Risale-i Nur’da da tefekkürün neticesi daima imanın artması, kalbin minnet duyması, şükrün secdeye dönüşmesidir.

Sonuç: Tefekkür Bir İbadettir, Yolculuktur, Yükseliştir

Tefekkür bir dakikalık akıl oyunu değil; bir ömürlük farkındalık eğitimidir.
Durmakla başlar, şükürle biter.
Gözle değil, basiretle yürür.
Bilgiyle değil, hikmetle derinleşir.

Bugün insanlık çok biliyor ama az anlıyor. Çok izliyor ama az düşünüyor.
İşte bu sebeple, tefekküre dönmek, sadece bireysel arınma değil, medenî bir yeniden diriliştir.
Ve Risale-i Nur bu dirilişin tefekkür mihverli bir pusulasıdır.

Makale Özeti:

Tefekkür, yüzeysel düşünmenin ötesinde, derin, anlamlı ve yönlendirici bir ibadettir. Beş merhalede gelişir:
1. Durmak, derinleşmeyi mümkün kılar.
2. Bakmak, basiretli görmeyi öğretir.
3. Sormak, hikmet arayışına kapı açar.
4. Anlamak, parçaları değil bütünü kavramaktır.
5. Şükretmek, tefekkürün kalbi secdeye götüren sonucudur. Risale-i Nur, bu aşamaları işleyen ve bugünün hızlı ama sığ dünyasında tefekkürü yeniden hayata kazandıran bir irfan yoludur.

 

Loading

No ResponsesHaziran 18th, 2025