Bir Şahsiyette Toplanan Âlem: Kudret ve Hikmetin Tecellisi
Bir Şahsiyette Toplanan Âlem: Kudret ve Hikmetin Tecellisi
“Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak, Cenab-ı Hakk’a zor gelmez.”
Tarihçe-i Hayat
İnsan bazen kendine baktığında küçüklüğünü hisseder. Cismi küçüktür, ömrü kısadır, kudreti sınırlıdır. Ama kalbine, zihnine, ruhuna bakınca kâinat kadar genişlik hisseder. Çünkü insan, aslında küçük bir âlem, âlem ise büyük bir insandır.
Bu kudsî cümlede geçen hakikat bize, Allah’ın sonsuz kudreti ve ilminin, bir şahsiyette bütün bir âlemin yansımasını mümkün kıldığını bildiriyor. Cenab-ı Hak, kudretiyle yıldızları yaratmakta nasıl zorluk çekmiyorsa, insan gibi küçük bir varlıkta binlerce hikmeti, duyguyu, sırrı derc etmekte de hiçbir zorluk yaşamaz. Çünkü O’nun kudreti sonsuzdur, iradesi mutlak, ilmi muhittir.
İnsan: Âlemin Nümunesi
Bir damla suda denizin sırrı gizlidir. Bir çekirdekte koca bir ağacın bütün programı yazılıdır. İnsan da böyledir. Gözünde yıldızların aydınlığı, kulağında semanın sükûneti, kalbinde arşın nuru vardır. O, âlemin özetidir. Bu yüzden insanı tanımak, aslında âlemi tanımaktır. Ve insanı var eden kudreti tanımak, bütün mevcudatı yaratan Allah’ı tanımaktır.
Koca kâinattaki tüm ilimler, insanın bedeninde ve ruhunda cem edilmiştir. Bedeninde tabiat ilimleri, ruhunda manevî hakikatler gizlidir. Bu cihetle insan, kâinat kitabının bir fihristesi gibidir.
Kudretin Azameti, İradesinin Hâkimiyeti
Bir sanatkârın büyüklüğü, sadece büyük şeyler yapmasında değil; en küçüğünde en harika sanatı göstermesindedir. Cenab-ı Hak, bir arıyı yaratır; onda kudretiyle harikalar gösterir. Bir çekirdeği yaratır; onda ağacın tamamını programlar. Aynı şekilde bir insanı yaratır; ona geçmişi, geleceği, sevgiyi, korkuyu, ümidi, hayali, hayret ve hayranlığı yükler.
Bu bakımdan, bütün kâinatı bir insanda toplamak Allah için zor değildir. Çünkü O, her şeyi ilminde toplar, kudretiyle yaratır, hikmetiyle yerleştirir.
İbretlik Bir Temsil: Ayna ve Güneş
Bir ayna, güneşi kendi yüzünde yansıtır. Güneş, milyonlarca aynada aynı anda görünür. Fakat o aynaların hiçbiri güneşi sınırlayamaz. İşte insan da, Cenab-ı Hakk’ın esmâsını ve sıfatlarını yansıtan bir ayna gibidir. Her bir insan, Allah’ın rahmetini, kudretini, ilmini ve hikmetini bir ölçüde yansıtır. Ve her insan, kendine bakan yönüyle bir âlem, Allah’a bakan yönüyle bir tecellî aynasıdır.
Ne büyük bir ikramdır ki, Cenab-ı Hak bizi böyle bir aynaya çevirmiş. Ne büyük bir sorumluluktur ki, bu aynayı günahla karartmamak gerekir.
Sonuç: Şahsiyette Cem Olan Kâinat
Bu hakikat bize gösteriyor ki:
İnsanın değeri, sadece et ve kemikten ibaret değildir.
Allah, bir tek varlıkta bütün bir âlemin izini, özünü ve sırrını derc etmiştir.
Bu hâl, Allah’ın kudretini ve ilmini temaşa etmek için bir fırsattır.
İnsan, Rabbine ayna olduğu ölçüde değer kazanır.
Her insan, içinde bir kâinat taşıyor. O kâinatı keşfetmek, kendini ve Rabbini tanımakla mümkündür.
Özet:
Bu makalede, “Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak, Cenab-ı Hakk’a zor gelmez” hakikati izah edilmiştir. İnsan, zahiren küçük görünse de, manen kâinatın bir fihristesidir. Cenab-ı Hak, sonsuz kudretiyle, koca âlemi bir şahsiyette derc edebilir. Bu durum, Allah’ın ilim, kudret ve hikmetinin bir tezahürüdür. İnsan, bu yönüyle hem değer kazanır, hem de sorumluluk taşır. Rabbine layık bir ayna olabilmek için kendini tanımalı, yaratılış gayesini idrak etmelidir.