Kudret ve Hikmet Aynasında Kâinat: Sebepler Perdesindeki İlahi Senaryo

Kudret ve Hikmet Aynasında Kâinat: Sebepler Perdesindeki İlahi Senaryo

İnsan, baktığı şeyi sadece gözle değil; kalple, akılla ve idrakle görür. Gördüğü şeyin arkasında bir el, bir nizam, bir maksat sezerse; o zaman sadece bakmakla kalmaz, görmeye başlar. İşte kâinata bu gözle bakan insan, her şeyin üzerinde iki büyük ilahi sıfatın nakış nakış işlendiğini görür: Kudret ve Hikmet.

Kudret: Her Şeye Gücü Yeten El

Kudret, Allah’ın “Her şeye güç yetiren” sıfatıdır. Dağları diken, yıldızları taşıyan, atomları çeviren, kalpleri attıran, hayatı veren ve alan kudret budur. Kudretin tecellisi, âdeta kâinatın enerjisidir. Bir anda binlerce canlıyı yaratabilecek güç, O’nun kudretindedir.

Bir çekirdeği koca bir ağaca dönüştüren, bir damla sudan insan yapan, toprağı binlerce nimete gark eden hep bu sınırsız kudrettir. Ancak bu kudret, kör bir güç değildir. Rastgele işlemeyen, her işi yerli yerinde yapan bir hikmetle beraber çalışır.

Hikmet: Kudretin Yol Arkadaşı, İlahi Akıl

Hikmet, eşyanın yerli yerinde ve maksatlı yaratılmasıdır. Her şeyin bir gayeye, bir faydaya, bir düzene bağlı olması hikmetin eseridir. Kudret dileseydi, her şeyi bir anda yaratırdı. Bir ağacın büyümesini yıllar süren bir süreçle değil, bir saniyede gerçekleştirebilirdi. Ama öyle yapmaz; çünkü hikmet, devreye girer.

Çünkü hikmet der ki: “Bu âlem bir imtihan meydanıdır. İnsan görsün, düşünsün, sebeplerle muhatap olsun, iradesini kullansın. Sabretsin, beklesin, çabalasın.” İşte bu yüzden kudret, hemen değil; hikmetli bir süreçle tecelli eder.

Kudret Hemen Yaratabilirken, Neden Hikmet Sebepleri Öne Çıkarır?

Bu sorunun cevabı hem ilmi hem manevidir:

Sebepler perdesi, insanın imtihanı içindir. Her şey doğrudan Allah’tan geldiği belli olsa, irade anlamsızlaşırdı.

Süreç, tefekkür ettirir. Güneş bir anda doğmaz, yavaşça yükselir. Bu da sabahın, aydınlığın, umut ve hareketin anlamını verir.

Hikmet, eğitir. Bir çocuğun büyümesi zaman alır ki anne-baba sabretmeyi, merhameti ve şefkati öğrensin.

Eğer sadece kudret hükmetseydi, dünya bir robot gibi işlerdi. Oysa bu düzen, ibretle ve hikmetle doludur. Her yaprak bir kaderle düşer, her çiçek bir maksatla açar. İşte bu yüzden hikmetsiz kudret zulüm olur; hikmetle birleşince adalet ve rahmet olur.

Hangi Cihetten Bakmalı, Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Olaylara sadece dış yüzüyle değil, ilahi hikmet nazarıyla bakmalıyız. Bir musibet, dışarıdan sadece acı görünse de içinde büyük bir terbiye ve dönüşüm barındırabilir. Bir gecikme, bir kayıp, bir zorluk; aslında bizim idrak edemediğimiz bir hayrın kapısı olabilir. Yani her olaya şöyle sormalıyız:

> “Bu olayda hangi ilahi isimler tecelli ediyor? Kudretin izleri nerede? Hikmet bana neyi işaret ediyor?”

Çünkü mü’min için hayat, bir sahne değil; bir tecelli aynasıdır. O, olaylara sadece “ne oldu?” diye değil, “ne murad edildi?” diye bakar. Bu da insanı isyana değil, sabır, şükür ve teslimiyete götürür.

ÖZET

Bu makalede, kâinattaki hadiselerin arkasında iki büyük ilahi sıfat olan kudret ve hikmetin nasıl işlediği açıklanmıştır. Kudret, Allah’ın her şeyi yaratmaya muktedir sıfatı iken; hikmet, her şeyin bir amaç ve düzene göre yaratıldığını gösteren sıfattır. Allah, her şeyi bir anda yaratabilecek güçteyken; hikmeti gereği sebepler ve süreçlerle yaratır. Bu da insanın imtihanı, tefekkürü ve eğitimi içindir. Sonuç olarak mü’min, olaylara sadece zahirî değil, batınî (deruni) ve hikmetli bir gözle bakmalıdır.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 16th, 2025