Kur’ân’da Tekil ve Çoğul İfade Hikmeti

Kur’ân’da Tekil ve Çoğul İfade Hikmeti

Kur’ân-ı Kerîm, lafzı ve manasıyla mucizevî bir kitaptır. Onun en küçük kelimesinden surelerinin bütünlüğüne kadar her yönüyle ilâhî bir sanat ve hikmet yansır. Bu mucizevî üslubun dikkat çeken yönlerinden biri de bazı ifadelerin tekil (müfred) bazılarının ise çoğul (cem’) kalıpta kullanılmasıdır. Bazen aynı varlıktan bahsedilirken bir yerde tekil, başka bir yerde çoğul geçmesi, yüzeysel bakıldığında çelişki gibi görünse de, aslında bu tercihler Kur’ân’ın kelime ekonomisindeki derinlik, maksat ve hedeflerini yansıtan ince ayarlardır.

  1. Gramer ve Üslup Yönüyle

Arap dilinde çoğul kullanımı her zaman sayısal anlamda çokluğu göstermez. Bazen tek bir varlığın farklı yönlerine, bazen de azamet, tazim ve tesiri yaygınlaştırma gayesine matuftur. Bu nedenle bir kelimenin çoğul gelmesi her zaman “birden fazla” anlamına gelmeyebilir; bazen “bir varlığın çok yönlülüğü” ya da “etkilerinin genişliği” gibi anlamlar ihtiva eder.

Örneğin, “melek” kelimesi bazı yerlerde tekil, bazı yerlerde çoğul geçer. Tekil geçtiği yerde melek kavramının temsil ettiği ilâhî görev ve mesaj vurgulanırken; çoğul geçtiği yerde ise meleklerin çeşitliliği, çokluğu ve farklı görevlerde oluşları ön plana çıkar.

  1. Hikmet Yönüyle: Tekillik – Birlik, Çoğulluk – Çokluk

Kur’ân’da Allah Teâlâ çoğu zaman kendisi için çoğul zamirleri kullanır: “Biz indirdik”, “Biz yarattık” gibi. Bu, haşa çokluk anlamında değil, Ululuk ve Kudretin azametini ifade için kullanılan “Ta‘zîm sigası”dır. Bu kullanımda, Rabbimizin isim ve sıfatlarının çokluğu ve mahlûkat üzerindeki farklı tecellîleri hissedilir. Fakat aynı Allah, başka ayetlerde “Ben” diyerek konuşur. Bu da teklik, tevhid ve zatî yakınlık anlamını taşır. Böylece insan, hem Rabbin azametini hem de yakınlığını hisseder.

  1. Maslahat ve Hedef Yönüyle

Ayetlerin indiği ortama, muhatap kitlenin psikolojisine ve verilmek istenen mesaja göre tekil veya çoğul kullanımlar belirlenir. Örneğin:

“Şeytan” bazen tekil olarak geçer (örneğin: “Şeytan insana vesvese verir”), bazen çoğul (örneğin: “şeyâtîn” yani şeytanlar). Tekil kullanım, birebir mücadeleyi; çoğul kullanım ise sistematik ve örgütlü bir kötülük yapısını ima eder. Bu da insanı hem bireysel hem toplumsal düzlemde uyarır.

“İnsan” bazen tekil, bazen çoğul zikredilir. Tekil kullanımlar genelde nüfusa ve şahsi muhasebeye yöneliktir. Çoğul kullanım ise toplumsal refleks, ümmet bilinci ve genel ahlaki yönelişlere dikkat çeker.

  1. Tevhid ve Cemiyet Dengesi

Kur’ân’daki bu üslup dengesi, aynı zamanda tevhid ve cemiyet arasındaki hassas çizgiyi gösterir. İnsan bir ferttir ama toplumla anlam kazanır. Tekil ayetler insana “Ey insan, sen yalnızsın, mesulsün!” derken; çoğul ayetler “Siz bir ümmetsiniz, sorumlusunuz!” der.

Bu denge, İslam’ın bireyi ihmal etmeden toplumu şekillendiren bir din olduğunu gösterir. Kur’ân, bir yandan fertleri eğitirken, bir yandan toplumları inşa eder. Bireysel sorumluluğun ahlaki zeminini, toplumsal sorumluluğun hukukî çerçevesiyle dengeler.

  1. Düşündürücü Bir Temsil

Bir adam düşünün, karanlık bir odada bir lambayla oturuyor. O lambanın ışığı tek başına odayı aydınlatmaz ama adamın yüzünü gösterir. Bu, tekil kelimelerin fertle ilgisini temsil eder. Sonra bir düğmeye basılır ve onlarca lamba yanar. Şimdi odayı tamamen görürsünüz. Bu da çoğul ifadelerin umumî aydınlatıcı etkisidir. Kur’ân bazen bir yüzü göstererek, bazen bütünü aydınlatarak hakikati sunar.

Sonuç: Kur’ân’ın Tekil ve Çoğul Dili Bir Tevhid Terbiyesidir

Kur’ân’daki tekil ve çoğul ifadeler; basit dil tercihleri değil, derin bir ilahî terbiyenin ve hikmetli iletişimin göstergesidir. Bazen bireyi muhatap alır, bazen toplumu. Bazen bir olayı sadeleştirir, bazen çoğullaştırarak yaygınlaştırır. Bu da bize gösterir ki, Kur’ân’ın dili sadece bilgi değil, aynı zamanda irşad ve inşa dilidir.

Özet

Kur’ân-ı Kerîm’de tekil ve çoğul ifadelerin kullanımı yalnızca gramer kurallarına değil, aynı zamanda ilahî hikmet, hedef ve mesajın mahiyetine dayanır. Allah’ın zamirleriyle meleklerin, şeytanların veya insanların tekil ve çoğul halleri; bazen ferdî tefekkür, bazen de toplumsal sorumluluk bilinci için tercih edilir. Bu dil, hem Allah’ın azametini hem de kullarına yakınlığını hissettiren bir tevhid ve terbiyedir. Kur’ân’daki bu üslup, kullarını hem birey hem ümmet olarak inşa eder.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 15th, 2025