Rahîmiyet ve Rezzâkıyet: Şefkat Eliyle Açılan Rızık Kapısı

Rahîmiyet ve Rezzâkıyet: Şefkat Eliyle Açılan Rızık Kapısı

“Rahîmiyet ve rezzakıyet” hakikatidir. 

   Yani umum zemin yüzünde ve içinde ve havasında ve denizinde bütün zîhayatın ve bilhassa zîruhun ve bilhassa âciz ve zayıfların ve bilhassa yavruların hem maddî ve midevî hem manevî bütün rızıklarını, şefkatkârane, kuru ve basit bir topraktan ve camid ve kemik gibi kuru odun parçalarından yapılan ve bilhassa en latîfi kan ve fışkı ortasından gelen ve bir dirhem kemik gibi bir tek çekirdekten yapılan binlerle okka taamların, vakti vaktine mukannen bir surette hiçbirini unutmayarak ve şaşırmayarak gözümüz önünde bir dest-i gaybî tarafından verilmesi hakikatidir.”
Şualar

İnsan, hayat sahnesine gözlerini açtığında ilk olarak bir rahmetle karşılaşır: Annesinin şefkatli kucağı, sütle dolu bir rahmet pınarıdır. Henüz ne çalışabilir, ne kazanabilir, ne de talep edebilirken, bütün ihtiyaçları kendisine sunulmuş, acizliğiyle birlikte rızkı da hazırlanmıştır. Bu manzara sadece insan yavrusu için değil, denizdeki balıktan dağdaki ceylana, gökte uçan kuştan karıncanın yavrusuna kadar bütün mahlûkat için geçerlidir. İşte bu manzara, “rahîmiyet” ve “rezzâkıyet” isimlerinin tecellisidir.

Rahîmiyet: Acz İçinde Merhametin Tecelligâhı

Rahîmiyet, Cenâb-ı Hakk’ın mahlûkatına karşı sonsuz merhametinin tezahürüdür. Bilhassa zayıf, güçsüz, masum ve ihtiyaç içindeki canlılara yöneltilmiş özel bir şefkattir. Gözle görünmeyen bir böceğin bile, en zor yerde en uygun rızkı bulması; yavru bir kuşun, uçamazken dahi gagasına kadar rızkın taşınması; bunların hepsi Rahîm isminin birer tecellisidir. Zira şefkatli bir annenin yavrusuna duyduğu merhamet bile, o ilâhî rahmetin cüz’î bir yansımasıdır.

Rezzâkıyet: Kudret Eliyle Dağıtılan Sofralar

Rezzâk ismi, her canlının rızkını üstlenen, onu tam vaktinde ve yerinde ulaştıran bir ilâhî sıfattır. Bediüzzaman Hazretleri’nin işaret ettiği gibi, kuru bir çekirdekten binlerce okka meyve; kemik gibi odun parçasından şekerli tatlar; fışkı ve kan ortasından bembeyaz süt çıkarmak, kuru topraktan rengârenk ve tatlı gıdaları süzmek, ancak Rezzâk-ı Mutlak olan Allah’ın fiilidir. Bu da gösteriyor ki, rızık maddî sebeplere bağlanamayacak kadar mucizevîdir. Sebepler sadece bir perdedir, esas veren Zât, gaybdan ikram etmektedir.

Rızkın Manevî Ciheti: Gönüllere de Azık

Yalnız mide değil, ruh da rızık ister. İnsan sadece yiyecekle değil, sevgiyle, güvenle, anlamla da yaşar. Allah’ın Rahîm ve Rezzâk oluşu, yalnız maddî gıdaları değil, manevî gıdaları da ihtiva eder. Kalbin tesellisi, ruhun huzuru, zihnin tatmini; bunların hepsi de Rezzakiyetin birer dalıdır. Peygamber gönderilmesi, kitap indirilmesi, ibadetlerdeki huzur, dua ile gelen ferahlık… Bunlar hep o ilâhî sofranın manevî nimetleridir.

Bir Çekirdekte Gizlenen Sofra

Bir çekirdeğin içinde gizlenen ağacı, meyveyi ve bütün nimetleri düşünelim. Bu çekirdek, kuru, cansız, basit görünümlüdür. Ama toprağa düştüğünde, içindeki sır açığa çıkar. Nasıl ki o küçük çekirdekten binlerce tatlı meyve çıkar, öyle de insandaki acz ve fakr da rahmet ve rızkın kapısını açar. Yani insanın kudreti değil, aczi; serveti değil, ihtiyacı ona kapılar açar. Çünkü Allah’ın Rahîmiyet ve Rezzâkıyet sıfatları, en çok da bu hal üzere olanlara yönelmiştir.

Sonuç Yerine: Şefkatin ve İhsanın Sahibini Tanımak

Gözümüzün önünde her gün sayısız mucize yaşanıyor: Açılan çiçekler, olgunlaşan meyveler, doyan yavrular, rızıklanan böcekler, sevgiyle bakan gözler, güvenle atan kalpler… Bütün bunlar, Allah’ın görünmeyen ama inkâr edilemez elinin, yani Rahîmiyet ve Rezzâkıyetinin delilleridir. Bu iki sıfat, hem Rabbimizi bize tanıtır, hem de bize güven ve teslimiyet telkin eder. Çünkü aç kalma korkusunu yenen bir kalp, dünya imtihanında büyük bir mertebeye ulaşır.

Özet:

Bu makalede, Rahîmiyet ve Rezzâkiyet hakikati ele alınmıştır. Rahîmiyet; aciz ve muhtaç varlıklara yönelik ilâhî şefkatin tecellisi iken, Rezzâkiyet; tüm canlılara vakti vaktine ulaşan rızkın ilâhî kudretle takdimidir. Hem maddî hem manevî rızıkların kaynağı olan bu iki isim, insanın acziyetini rahmet kapısına çevirir ve Allah’a teslimiyeti öğretir. Bu hakikatler, hem imanımızı kuvvetlendirir hem de her gün gördüğümüz nimetleri arkasındaki İhsan Sahibi’ni tanımaya bir davettir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 14th, 2025