Hâkimiyet Bölünmez: Tevhidin Kudretli Şahitliği

Hâkimiyet Bölünmez: Tevhidin Kudretli Şahitliği

“Madem bir hâkimiyet-i mutlaka hakikati vardır, elbette şirkin hakikati olamaz. Çünkü

لَوْ كَانَ فٖيهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا

âyetinin hakikat-i kātıasıyla, müteaddid eller müstebidane bir işe karışsalar karıştırırlar.”
Şualar

Kâinatın işleyişine, iç içe geçmiş sistemlerin mükemmel düzenine, galaksilerden hücrelere kadar uzanan dengeli yapısına bakıldığında, ortada açık bir hakikat belirir: Mutlak bir hâkimiyetin, bölünmez bir iradenin eseriyle karşı karşıyayız.

Bu hakikati Kur’ân, kısa ama sarsıcı bir ayetle ifade eder:

> “Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de fesada uğrardı.”
(Enbiyâ Sûresi, 22)

Bu ilâhî hüküm, şirkin imkânsızlığını, tevhidin zaruretini akıl, mantık ve gözlem düzleminde ispat eder. Çünkü bir mülkün iki sahibi olamaz. Hâkimiyet bölünemez.

Mutlak Hâkimiyetin Delilleri: Düzen, Birlik, Bütünlük

Bir evin birden fazla mimarı olsa, planlar çatışır. Bir orduyu birden fazla komutan yönetse, düzen bozulur. Aynı şekilde kâinatı idare eden güç, birden fazla olsa, sistemde karmaşa olurdu. Oysa:

Güneş her gün doğar, batmazlık etmez.

Kalpler belli bir ritimle atar, milyonlarca insanınki senkronize işler.

Atomlar, gezegenler, hücreler… Hepsi aynı kurallar içinde hareket eder.

Bu birlik, ancak bir tek İlah ile mümkündür. Kâinatta karışıklık yoksa, çatışma yoksa, demek ki şerik de yoktur. Allah tektir, birdir, ortağı yoktur.

Şirk: Aklî ve Kalbî Bir İflas

Bediüzzaman Hazretleri bu konuda net konuşur:

> “Madem bir hâkimiyet-i mutlaka hakikati vardır, elbette şirkin hakikati olamaz.”

Yani mutlak hâkimiyetin olduğu bir yerde şirk ancak bir vehimden ibarettir. İki ilah farz edilse, kâinat ya çatışmaya sürüklenir ya da bölünür. Ama her ikisi de yoktur. O halde şirk, sadece zulmetli bir kuruntudur, hakikatte yeri yoktur.

Ayrıca çok ilahlılık fikri sadece mantıken değil, kalben de huzursuzluk verir. Çünkü insanın kalbi bir tek sığınağa muhtaçtır. Çok ilahlı bir anlayış, insan ruhunu parçalar, sükûneti bozar.

Tevhid: Hem Hikmettir, Hem Rahmettir

Tevhid inancı sadece aklî bir doğru değil, aynı zamanda bir rahmet kapısıdır. Çünkü:

Tevhid, Allah’ı her şeye yeter bilen bir güven hissi verir.

Şirk ise insanı sebeplere, çok sayıda güç odaklarına esir eder.

Tevhid, ibadeti yalnız Allah’a yönlendirir; şirkin ise ibadeti dağıtır.

Bu nedenle Kur’ân’ın en büyük davası tevhiddir; peygamberlerin en köklü mücadelesi şirke karşıdır.

ÖZET:

Bu makalede, “Hâkimiyet-i mutlaka varsa, şirk olamaz” hakikati açıklanmıştır. Kâinattaki düzen, birlik ve nizam; birden fazla ilahın varlığını imkânsız kılar. Tevhid, hem mantıki hem de vicdani bir zarurettir. Şirk ise sadece bir zan, bir vehimdir. Her şeyin tek bir Rabbin emriyle yürüdüğü bu muazzam âlemde, insan da ancak tevhidle huzur bulur, şirkle değil.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 14th, 2025