BAHARIN SIRRI: BİRLİK İÇİNDE SANAT, HİKMET İÇİNDE KUDRET
BAHARIN SIRRI: BİRLİK İÇİNDE SANAT, HİKMET İÇİNDE KUDRET
“Evet mesela, her baharda nebatattan ve hayvanattan dört yüz bin nev’in hadsiz efradlarını, beraber ve birbiri içinde, bir anda ve bir tarzda, yanlışsız, hatasız, kemal-i hikmet ve hüsn-ü sanatla icad etmek ve idare ve iaşe etmek…”
Şualar
Bahar; sadece tabiatın uyanışı değil, aynı zamanda kudretin, hikmetin ve rahmetin bir sahnesidir. Her yıl düzenli olarak gelen bu mevsim, sadece hava değişikliğinden ibaret değildir. Baharda tecelli eden manzara, aslında göze görünmeyen ama ruhlara hitap eden büyük bir ilâhî kudret ve san’at gösterisidir.
> “Her baharda nebatattan ve hayvanattan dört yüz bin nev’in hadsiz efradlarını,
beraber ve birbiri içinde,
bir anda ve bir tarzda,
yanlışsız, hatasız,
kemal-i hikmet ve hüsn-ü sanatla icad etmek…”
Bu ifadede, basit bir doğa olayının ardında nasıl bir ilahî sistem, nasıl bir mutlak kudret, nasıl bir mükemmel denge bulunduğu gözler önüne serilir.
Bir Bahar: Binlerce Kudret Mühürü
Düşünün: Her baharda aynı toprakta, aynı suyla, aynı hava ile dört yüz binden fazla canlı türü diriliyor. Her biri kendi rızkıyla, şekliyle, kokusuyla, rengiyle, zamanı şaşmaz bir şekilde yaratılıyor. Aralarında hiçbir karışıklık, karıştırma yok. Laleyle menekşe karışmıyor. Kirazla zeytin birbirinin yerine çıkmıyor. Hepsi kendi diliyle, kendi kıvamıyla, kendi düzeniyle çıkıyor toprağın bağrından.
Bu muazzam düzen; tesadüfle, rastgelelikle, kör kuvvetle açıklanabilir mi?
Elbette hayır.
Çünkü tesadüf, sanat yapamaz. Kör kuvvet, hikmetli tercihlerde bulunamaz. Ama her baharda gördüğümüz bu tablo; sonsuz kudretin, mutlak hikmetin ve mükemmel bir nizamın işlediğini gösterir. Bu ise ancak tek bir İlâh’a, Allah’a ait olabilir.
Kudretin Sessiz Hitabı: Bahar
Bahar, adeta bir mahşer provası gibidir. Toprağın altında çürümeye terk edilmiş gibi görünen çekirdekler, yumurtalar, kökler… bir anda emr-i ilâhiyle canlanıyor. Her birine “kalk!” denilmişçesine yeniden hayata dönüyorlar. Bu sahne, ölümden sonra dirilişe de bir işaret, bir delildir.
Aynı anda milyonlarca varlığın farklı şekilde, farklı özelliklerle yaratılması, bir insanın göz kırpması kadar kolay bir fiille gerçekleşiyor. Bu da gösteriyor ki, Allah’ın kudreti için az-çok, büyük-küçük fark etmez. Bir sinek yaratmakla, bir baharı yaratmak O’nun için birdir.
Aklı Uyandıran, Kalbi Harekete Geçiren Bir Bahar
İnsanın görevi; bu tecellilere karşı kör olmamak, baharı yalnızca piknik zamanı ya da çiçek zamanı olarak değil, iman zamanı, tefekkür zamanı, şükür zamanı olarak değerlendirmektir. Bahar her geldiğinde, insanı uyandırmalı; “Beni kim böyle hikmetle rızıklandırıyor?”, “Bu tertip kimden geliyor?” sorularını sormalıdır.
Çünkü baharın diliyle Allah konuşur:
“Ey insan! Unutma, seni de aynı hikmetle ve aynı rahmetle yaratıp rızıklandıran benim.”
ÖZET:
Bu makalede, her baharda dört yüz bin canlı türünün bir anda, bir düzen içinde yaratılması mucizesi konu edilmiştir. Bu olay, Allah’ın sonsuz kudretini, eşsiz hikmetini ve benzersiz sanatını gösteren bir delildir. Bahar; sadece doğanın değil, imanın ve tevhidin de tazelendiği bir mevsimdir. Her bahar, dirilişi, yeniden yaratılışı ve tefekkürü fısıldayan ilâhî bir davettir. İnsana düşen ise bu çağrıya iman, şükür ve tefekkürle karşılık vermektir.