Ümmetin Dirilişi: Farz-ı Ayın Olan İttihad-ı İslâm
Ümmetin Dirilişi: Farz-ı Ayın Olan İttihad-ı İslâm
Bugün İslam âlemi, tarihin en ağır imtihanlarından birini yaşamaktadır. Gazze’de bir çocuk ağlarken, Şam’da bir anne mezar kazmakta; Yemen’de açlık ölüm kusarken, Tahran’da komutanlar hedef alınmaktadır. Kâbe’nin gölgesinde bile ümmetin kalbi huzurla atamamaktadır.
Bu hale nasıl geldik?
Ümmetin omurgası kırıldı çünkü vahdet gitti, ayrılık geldi. Kardeşlik yerine kavmiyetçilik, meşveret yerine menfaat, İslam birliği yerine yapay sınırlar konuşur oldu. Birbirine kenetlenmesi gereken eller, birbiriyle boğuşan yumruklara dönüştü.
İşte tam bu noktada, asırlardır ümmetin medarı iftiharı olan Bediüzzaman Said Nursî’nin “İttihad-ı İslâm farz-ı ayndır” feryadı kulaklarımızda çınlamalıdır. Çünkü artık bu hakikat, sadece bir nasihat değil; bir hayatta kalma meselesidir.
Zulüm Vahdeti Uyandırıyor
> “Evet o ecnebilerin, canavarlar gibi yaptıkları muamele ve zulümler, İslâm dünyasında, hürriyet ve istiklâl ve ittihad-ı İslâm cereyanını da hızlandırmıştır.”
Zulüm, evet korkunçtur. Ama aynı zamanda bir uyanıştır. Bir asırdır sessiz duran ümmet, artık kıpırdamaya başlamıştır. Çünkü zilletin en derin noktasında, izzetin tohumu yeşerir. Ve şimdi, toprak altındaki o tohumlar, ateşle sulanmış gibi filizlenmektedir.
Her bir bomba, her bir suikast, her bir haksızlık, ümmetin vicdanında bir kıvılcım daha çakmaktadır. Artık Müslümanlar birbirinin derdiyle dertlenmekte; Somali’de açlık varken İstanbul’da sofra kurulamamaktadır. Bu dağınıklık sona erecek, inşallah İttihad-ı İslâm doğacaktır.
Farz-ı Ayın: Bugünün En Yakıcı Emri
Namaz gibi, oruç gibi, farz-ı ayın olan bir hakikat vardır: İslam birliği.
Bu birlik sağlanmadan ne Gazze kurtulur, ne Kudüs özgürleşir, ne de mazlumun gözyaşı diner. Zira düşman çoktur, ama çare birdir: İttihad. Ayrı ayrı coğrafyalarda değil, aynı kıblede, aynı gayede, aynı safta toplanmak… Mezhep, meşrep, cemaat, ülke değil; ümmet olmak.
Bu nedenle artık ümmetin her ferdi şunu bilmeli: İttihad-ı İslam bir tercih değil, bir zarurettir. Lüks değil, mecburiyettir. Müstehap değil, farzdır.
Zira bu birlik kurulmadıkça, düşmanlar birlik olacak, kardeş kanı akmaya devam edecektir.
Ümidin Dirilişi
Her karanlık, sabaha gebedir. Bediüzzaman şöyle diyor:
> “İslâmiyet, dünyaya hâkim ve hâkîm olacaktır.”
Bu, sadece bir temenni değil, bir gelecek müjdesidir. Zira Kur’an bu ümmeti sadece geçmişin mirasçısı değil, geleceğin kurucusu olarak tarif eder. Yeter ki ümmet kendine dönsün, Kur’an’a sarılsın ve vahdetin izzetini hatırlasın.
Makale Özeti:
Bu makalede, İslam ümmetinin içinde bulunduğu zilletin temel nedeni olarak parçalanmışlık ve ittihadsızlık gösterilmiştir. Bediüzzaman Said Nursî’nin veciz ifadeleriyle, İttihad-ı İslâm’ın bir farz-ı ayın olduğu vurgulanmıştır. İslam dünyasında yaşanan zulümlerin, bir uyanışa vesile olduğu belirtilerek, ümmetin ancak birlikle yeniden ayağa kalkabileceği ifade edilmiştir. Son olarak, bu birliğin kurulmasının sadece bir ideal değil, bir zaruret olduğu ve Kur’an’ın ümmeti vahdetle yücelteceği müjdesiyle umut aşılanmıştır.