Ye’cuc-Me’cuc: Fitnenin İsrail Sureti

Ye’cuc-Me’cuc: Fitnenin İsrail Sureti

Kur’ân-ı Kerîm’de insanlığın iki büyük fesat dalgasıyla sınanacağı bildirilmiştir. Bu fitne merkezlerinden biri olarak tarif edilen Ye’cuc ve Me’cuc, sadece tarihî birer şahıs değil, zamanlar üstü birer zihniyet ve bozgunculuk simgesidir. Kehf Suresi’nde Zülkarneyn’in önüne set çektiği bu kavimler, nihayetinde kıyamete yakın zamanlarda tekrar zuhur edecek ve “her tepeden akın edeceklerdir.” (Kehf, 18:96-99)

Bu tarif; sınır tanımayan, ilkesiz, ilahi nizama düşman, bozgunculuk ve kan dökücülükle beslenen küresel bir zihniyete işaret eder. Aynı sûrede anlatılan, yeryüzünde fesat çıkaran bu gücün varlık sebebi, imtihanın şiddetini ve insanlığın ahlâkî mukavemetini ölçmektir.

İsrail: Modern Zamanların Ye’cuc-Me’cuc’u mu?

Kur’an’da İsrailoğulları’nın iki büyük fesat çıkaracağına dikkat çekilir:

> “Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: Siz mutlaka yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir taşkınlıkla azgınlık göstereceksiniz.”
(İsrâ Suresi, 17:4)

İlk fitne, tarihsel süreçteki Kudüs’ün istilası, mabedin yıkılması ve sürgünlerle kendini göstermiştir. Ancak ikinci fitne, daha organize, daha ideolojik ve daha yıkıcıdır. Bu ikinci fitne; modern Siyonizm’in vücut bulmuş hali olan İsrail devletiyle birlikte en kesif hâlini almıştır.

Bugün İsrail, sadece Filistin’de değil; İran’da, Türkiye’de, Suriye’de, Lübnan’da, Afrika’da, hatta Avrupa’da bile istihbarat, medya, para ve dijital algı araçlarıyla yeni bir Ye’cuc-Me’cuc gibi her tepeden akın etmektedir. “Hürriyet” ve “demokrasi” adı altında ülkeleri içten çökertmekte, halkları birbirine kırdırmakta ve neticede kendine hizmet eden yapay rejimler kurmaktadır.

Meleklerin İtirazı ve İlahi Cevap

Hz. Âdem’in yaratılışı esnasında meleklerin “Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” (Bakara, 2:30) demesi, aslında insanlık tarihinde sürekli zuhur edecek bu tür bozgunculuklara bir işarettir. Bu soruya Allah Teâlâ’nın cevabı “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim” olmuştur. Çünkü Âdem’in temsil ettiği hakikat, her daim fesada karşı hakkı savunacak bir direniş tohumu da taşır.

Bugün İsrail, sadece dışarıdan saldırmıyor. Türkiye özelinde içeriden devleti sızmalarla zayıflatıyor, paralel yapılarla milletin sinir uçlarını tahrik ediyor, medya ve finans manipülasyonlarıyla güven ve değer algısını yıkıyor. İran’daki operasyonun amacı sadece Tahran değil; asıl hedef, tarihsel ve stratejik omurga olan Türkiye’dir. İran, ön cephe; Türkiye, nihai hedef olarak görülmektedir.

Netanyahu’nun “İran halkı ayaklansın” çağrısı, tıpkı 15 Temmuz bildirilerindeki “Yurtta sulh, cihanda sulh” maskesiyle gizlenen işgal girişimini hatırlatmaktadır. Ne tesadüftür ki bu çağrı, yine bir “özgürlük” maskesiyle sunulmakta, fitne melekûtu meşru gösterilmeye çalışılmaktadır.

Küresel Virüs: Yayılmacı Fesat Zihniyeti

Bugün İsrail; ideolojik, dijital ve jeopolitik bir virüs gibi yayılıyor. 15 Temmuz Türkiye’de nasıl içeriden bir işgal denemesiyse, bugün İran’da yaşanan da aynı senaryonun farklı versiyonudur. Virüsün adı bellidir: Siyonist yayılmacılık ve Ye’cuc-Me’cuc karakterli bozgunculuk.

İslam ümmetinin buna karşı çaresi; yeniden İslâmî bilinç, vahdet, şuur ve ittihattır. Fesadın küreselleştiği bir çağda, direnişin de küreselleşmesi gerekir. “Ümmet” olmanın şuuruyla hareket etmeyen her devlet, tek tek düşürülecek ve içeriden parçalanacaktır.

Özet:

Ye’cuc-Me’cuc, zamanlar üstü bir bozgunculuk ve küresel fesat simgesidir.

Kur’an, Yahudilerin yeryüzünde iki kez büyük fesat çıkaracaklarını haber verir. Bugün İsrail devleti, bu ikinci fitnenin zirvesidir.

Netanyahu’nun İran halkına yaptığı ayaklanma çağrısı, 15 Temmuz’daki paralel işgal dilinin aynısıdır.

Hedef Türkiye’dir. İran sadece ön cephedir. Siyasi, ekonomik ve iç güvenlik olarak Türkiye de aynı tehdit altındadır.

İttihad-ı İslam, bu fitneye karşı yegâne kurtuluş reçetesidir.

Kur’anî bilinç, feraset, hakikat bilgisi ve ümmet şuuruyla bu virüs durdurulabilir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 14th, 2025