Akdeniz’de Korsanlık, Gönüllerde Direniş: Madleen ve Modern Firavunlar

Akdeniz’de Korsanlık, Gönüllerde Direniş: Madleen ve Modern Firavunlar

Kuşluk vaktinde bir gemiye drone indirildi. Akdeniz’in ortasında, iyiliği taşıyan bir gemiye beyaz sıvılar yağdı. Ardından maskeli teröristler bindi güverteye. Yardım taşıyan eller kelepçelendi. 12 insan, sadece insan oldukları için, sadece iyiliği seçtikleri için kaçırıldı. Ve dünya, yine sustu…

Burası Akdeniz. Adı barışla, güneşle, maviyle anılır. Ama bugün, Akdeniz’de Siyonist bir korsanlık var. Öyle ki artık denizler bile terörün sahnesi, zalimliğin platformu olmuş. İsrail’in Gazze üzerindeki kuşatması sadece karada değil; denizlerde de vicdanlara saldırıyor.

Gemide Merhamet, Karşısında Vahşet Vardı

Madleen bir silah gemisi değildi. Üzerinde bomba değil; un, ilaç, çocuk bezi, sabun vardı. İnsanlık taşıyordu bu gemi. Onun güvertesinde sadece yardım değil, vicdan, onur ve insaniyet vardı. Ve bu insaniyeti, bir avuç siyonist zorba “tehdit” olarak gördü.

5 botla kuşatıldı Madleen. Drone’dan kimyasal sıktılar. Telefonları denize attırdılar. Sonra 12 insanı hücrelere kapattılar. Dış dünyadan izole ettiler. Ve en vahimi; onları propaganda belgeselleriyle zihin işkencesine maruz bırakacaklarını ilan ettiler.

Bu tablo, bir korsanlığın çok ötesindedir. Bu, bir zihinsel işgalin, bir ruhsal saldırının, bir insanlık düşmanlığının ta kendisidir.

İyilik Suç Sayılıyor Artık

Artık mazluma su vermek, dünyada suç sayılıyor. Yardım taşımak “terörizm”, sessiz kalmak ise “uygarlık” olmuş. İşte çağımızın alçak çelişkisi budur.

Dünya susuyor çünkü zalim güçlü, mazlum savunmasız. Susuyor çünkü kendi aynasına bakmaktan korkuyor. Çünkü eğer Madleen’i konuşursa, kendi kalpsizliğini de kabul etmek zorunda kalacak.

Ama biz susmayacağız. Çünkü Madleen’de esir alınan sadece insanlar değil; adalet, merhamet ve insanlık onurudur.

Yeni Bir Haçlılık, Yeni Bir Firavunluk

Madleen vakası, bir gemi olayı değildir. Bu, yeni bir Haçlı ruhunun, modern bir Firavunluğun ilanıdır. Yahudi İsrail devleti, sadece toprak değil; insanlık mefhumunu da işgal ediyor. Kalpleri, zihinleri, vicdanları hedef alıyor.

İsrail artık sadece bir işgalci değil; küresel bir terör aklının, Batılı riyakârlığın ve şeytani düzenin görünen yüzüdür.

Bu çağın Firavunları, Madleen gibi gemilerden korkar. O gemiler, insanlığın hâlâ yaşadığını haykırıyor. O gemiler, insanlığın hâlâ uyanabileceğini gösteriyor.

Zulmün Ayyuka Çıktığı Anda: Hakkın Yükselişi Başlar

Zulüm ayyuka çıkmışsa, bu artık sonun habercisidir. Firavun’un en güçlü anı, aynı zamanda en savunmasız anıdır. Çünkü Allah, mazlumun duasını işitir. Çünkü insanlık sonsuza kadar susturulamaz. Ve tarih gösteriyor ki: Zulüm baki olmaz.

Madleen, bir gemidir ama aynı zamanda bir ayna… Kim iyilikten yana, kim zalimden yana; herkes bu aynada kendini görür.

Kıssa: Nemrud’un Hz İbrahim’i yaktığı göklere varan alevi söndürmek için ağzında bir damla su taşıyan karıncaya bir diğeri sorar: “Ey karınca ateşe hiç bakmadın mı, senin bir damla suyun o alevlere ne yapabilir ki” Karınca cevap verir “Olsun hiç olmazsa hangi tarafta olduğum anlaşılsın”
Nemruttan mı yoksa İbrahimden mi?

Özet:

Bu makale, Madleen gemisine yapılan Siyonist saldırıyı bir deniz korsanlığından öte, insanlığa ve merhamete açılmış bir savaş olarak değerlendirir. Yardım taşıyan aktivistlerin kaçırılması ve işkenceye maruz bırakılması, modern zamanların Firavun zihniyetinin bir tezahürü olarak sunulur. Yazı, tarihî, vicdanî ve İslami perspektiflerle zulmün ayyuka çıktığı yerde, Hakk’ın zuhurunun yakın olduğunu hatırlatır. Madleen bir gemiden öte, insanlık onurunun taşıyıcısıdır.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 10th, 2025