Cismin Ötesindeki Gerçeklik: Vücuda Dair Derin Bir Hakikat

Cismin Ötesindeki Gerçeklik: Vücuda Dair Derin Bir Hakikat

“Vücud, âlem-i cismanîde münhasır değil 

   Vücudun hasra gelmez muhtelif envaını, münhasır olmaz, sıkışmaz şu şehadet âleminde.

   Âlem-i cismanî bir tenteneli perde gibi şule-feşan gaybî avâlim üzerinde.”
Sözler. Lemaat.

İnsanoğlu varlığı çoğu zaman yalnız gördüklerinden, dokunduklarından, ölçüp biçebildiklerinden ibaret saymıştır. Oysa varlık, sadece maddede değil; maddenin ötesinde, gaybî âlemlerde, nuranî hakikatlerde de mevcuttur. Varlığı sadece cismanî âleme hapsetmek, gökyüzünü sadece bulutlardan ibaret saymak gibidir.

Cismanî Âlem: Tenteneli Bir Perde

Bediüzzaman’ın veciz ifadesiyle, bu cismanî âlem; “şule-feşan gaybî âlemler” üzerine gerilmiş bir “tenteneli perde”dir. Yani içinden nur sızan, ardında büyük hakikatler saklayan ince ve şeffaf bir örtüdür.

Her şeyin görüneni, arkasında görünmeyen bir hakikate işaret eder. Gözümüzle bir çiçeği görürüz; ama kokusu, hayatı, estetik mânâsı, fizik ötesi bir vücudun tezahürüdür. Rüzgârı hissederiz; ama kendisini göremeyiz. Aynı şekilde insanın ruhu, meleğin varlığı, kaderin dokunuşu, ilhamın gelişi hep bu gaybî âlemlerin cilveleridir.

Vücudun Türleri ve Genişliği

> “Vücudun hasra gelmez muhtelif envaı…”

Varlık denildiğinde yalnız maddî cisimler değil; mana, nur, hayal, ruh, melekût, emir, kudret, irade gibi çok katmanlı varlık seviyeleri de kast edilir. Allah’ın kudreti ve ilmi, varlık âlemini yalnızca üç boyutlu fiziksel yapılarla sınırlamamıştır.

Nasıl ki görünmeyen elektromanyetik dalgalarla dijital bilgiler havada dolaşıyor ve bunlar cihazlarla yakalanabiliyorsa; gayb âlemleri de kalp, akıl ve ruh gibi manevî cihazlarla hissedilir.

Zahiri Görüp Batını Unutan Modern İnsan

Modern insan, mikroskobu ve teleskopu büyüttükçe ruh aynasını küçültmüştür. Maddenin derinliklerine daldıkça, manayı yitirmiş; görmeyi çoğaltıp hissetmeyi unutmuştur. Oysa gerçek vücut, yalnız elle tutulanda değil; hissedilende, düşünülen ve sezilendedir.

Cisimle sınırlandırılan bir varlık anlayışı, insanı da basite indirir. Ruhunu, kalbini, maneviyatını yok sayar. Oysa insan “eşref-i mahlûkat” olarak, hem cismanî hem ruhânî boyutta yaratılmıştır.

Gayb Âlemi: İnançla Görülen Bir Varlık Katmanı

Gayb, yani gözle görülmeyen âlem, inkâr değil; imanla hissedilen bir hakikattir. Melekler, ruhlar, cinler, cennet ve cehennem gibi unsurlar, bu geniş varlık âleminin içinde yer alır. Kur’ân’ın en başında müminleri tarif ederken şu ifade kullanılır:

> “Onlar gayba iman ederler…” (Bakara, 3)

İşte bu iman; insanı sıradan bir canlı olmaktan çıkarır, vücudu âlem-i şehadetin ötesine taşıyan bir anlayışla donatır.

Varlığın Gerçek Sırrı: Allah’ın Kudreti ve İlmindedir

Cismanî âlem, Allah’ın kudret kitabının bir sayfasıdır. Ama bu kitap, tek bir boyuttan ibaret değildir. Onun gaybî sahifeleri, emir ve irade sıfatlarıyla var edilmiş diğer varlık mertebeleriyle doludur.

Hakiki vücut; hem şehadet âleminde görülen, hem de gayb âleminde sezilen varlıklarda tecelli eder. İnsanın yaratılış sırrı da, bu çok katmanlı varlık ağını fark etmesi ve ona göre yaşamasıdır.

ÖZET:

Bu makale, vücudun sadece cismanî varlıklarla sınırlı olmadığını; gaybî âlemlerin, manevî hakikatlerin ve ruhânî boyutların da varlığın önemli katmanları olduğunu ifade eder. Cismanî âlem bir perdedir; ardında nuranî hakikatler saklıdır. Modern insanın yalnız maddeyle sınırlı bakışı, hakiki vücudu anlamaktan uzaktır. Varlığın genişliği, ancak iman ve hikmetle kavranabilir. Gerçek vücut, görünenin ötesinde, hissedilenin derinliğindedir.

 

Loading

No ResponsesHaziran 10th, 2025