HAYDİ ÇOCUKLAR CAMİYE
HAYDİ ÇOCUKLAR CAMİYE
Kur’ân-ı Kerim’i Öğrenen En Hayırlı Kul Olma Temennisiyle…
Zamanın hızla aktığı, çocukların ekranlara hapsolduğu, kalplerin dünyevî hazlarla tatminsizleştiği bir çağda yaşıyoruz. Bu çağda evlatlarımızın gönül dünyasını mamur edecek, onları hem dünya hem de ahiret saadetine taşıyacak bir davete ihtiyaç var: “Haydi çocuklar camiye!” Bu sadece bir çağrı değil, bir uyanışın, bir ruh inşasının başlangıcıdır.
Cami: Sadece Bir Mekân Değil, Bir Mekteptir
Camiler, taş ve harçtan ibaret binalar değildir. Her biri bir mekteptir. Kalplerin eğitildiği, ruhların yıkandığı, secdeyle Allah’a yaklaşan kulların yetiştiği mukaddes mekânlardır. Hz. Peygamber (sav), çocuklara cami ortamını tanıtır, onları teşvik eder, zaman zaman minberinde onları kucağına alır, camiyi bir korku değil, sevgi yuvası hâline getirirdi.
Bugünün çocuklarını da camiye çağırmak, onları bir sevgiye, bir terbiyeye, bir kimliğe çağırmaktır. Çünkü camiye gelen çocuk, sadece ibadetle değil; ahlâkla, edeble, kardeşlikle tanışır.
Kur’ân: En Hayırlı Kul Olmanın Yolu
Hadis-i şerifte buyurulur:
“Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğreteninizdir.” (Buhârî)
Çocuklarımızın Kur’ân’la erken yaşta tanışması, hayatlarına nurlu bir istikamet çizer. Kur’ân, sadece okunacak bir kitap değil, aynı zamanda yaşanacak bir rehberdir. O, bizi yaratanın kelamıdır ve çocuklar bu kelamla tanıştığında hem zihinleri hem kalpleri berraklaşır. Vicdanları diri kalır, sorumluluk duyguları gelişir.
Kur’ân öğrenen çocuk, Allah’ı tanır; kendisini, ailesini, insanlığı sevmenin hikmetini öğrenir. Harflerin ardında Rahmet’in izini bulur. Hayata daha anlamlı, daha sabırlı, daha güzel bakar.
Bir Nesil Kurtulursa, Bir Gelecek Kurtulur
İbretlidir: Geçmişte nice milletler, sadece ordularla değil, camilerle, mekteplerle, Kur’ân’la ayakta kaldı. Nice toplumlar da evlatlarını Kur’ân’dan ve mâneviyattan uzaklaştırınca kimlik krizine girdi, değerlerini yitirdi. Bugün bizlere düşen; evlatlarımızı bu yitik yoldan muhafaza etmektir.
Çocuklarımızı camiye getirmek, onların zihnini ve kalbini ebedi hayatın hakikatiyle buluşturmaktır. O camide atılan tohumlar, bir ömür boyu meyve verir. O tohumlardan biri; bir âlim, bir mürşid, bir erdemli fert olabilir.
Son Söz: Bu Çağrıyı Ertelemeyelim
Unutmayalım, çocuklarımız bizim imtihanımızdır. Onlara bırakacağımız en kıymetli miras; Kur’ân ve cami sevgisidir. Tabletler, diziler, oyunlar geçicidir. Ama bir çocuğun camide ettiği dua, Kur’ân’dan aldığı feyz, ebediyet yolculuğunda ona ve size yoldaş olur.
Gelin, “Haydi çocuklar camiye!” diyerek bu çağrıyı sadece sözle değil, örnek olarak yapalım. Onları elimizle tutup camiye götürelim, birlikte saf tutalım, birlikte secde edelim. Çünkü en hayırlı kul olma temennisi, caminin kapısından içeri adım atmakla başlar.
ÖZET:
Bu makalede, çocukları camiye teşvik etmenin önemi anlatılmıştır. Camiler sadece ibadet mekânı değil, ahlâk ve değer eğitiminin verildiği birer mekteptir. Kur’ân öğrenmek, çocukların en hayırlı kul olma yolunda atacağı ilk ve en kıymetli adımdır. Bu çağrı sadece bir kampanya değil, çocukların ruh dünyasına yapılan bir yatırımdır. Ailelere düşen görev, çocuklarına örnek olarak, onları cami ve Kur’ân’la erken yaşta buluşturmaktır. Çünkü bir çocuk kurtulursa, bir nesil kurtulur.