İkinci Bir Kurban: Radar Cezalarıyla Gölgelenen Bayram

İkinci Bir Kurban: Radar Cezalarıyla Gölgelenen Bayram

Kurban Bayramı, paylaşmanın, fedakârlığın, Allah’a yakınlaşmanın en yüksek sembollerinden biridir. İnsanlar yıl boyunca beklediği bu mübarek günlere hem dini hem sosyal hem de ailevi bir heyecanla hazırlanır. Ancak bu sene bayramın gündeminde kurbanlık fiyatlarından ziyade, yolları tuzak hâline getiren radar cezaları vardı.

Otobüslerde, çay ocaklarında, bayram ziyaretlerinde insanlar yedikleri kurban etini değil, yedikleri radar cezalarını konuştu. Bayram tatili, maneviyat ve sevinç getireceğine, birçok insan için ikinci bir kurban parasına mal oldu. Kimileri 3 bin lira, kimileri 6 bin lira ceza yedi. Ailece yola çıkanlar ise arabada tedirgin ve stresli bir yolculuk geçirdi.

Denetim mi, Tuzak mı?

Hiç kimse denetime karşı değildir. Çünkü trafik kuralları ihlal edildiğinde canlar yanar. Ancak mesele; eğitici, koruyucu ve vicdanlı bir denetim mi yapılıyor, yoksa devlet gelirini artırmak için gizli bir tuzak mı kuruluyor? sorusudur. Denetim, insanları korkutmak için değil, bilinçlendirmek için yapılmalıdır. Aksi hâlde vatandaşın devlete olan güveni sarsılır, bayramın huzuru bozulur.

Trafik kuralları ile radar uygulaması arasındaki fark, niyet farkıdır. Niyet, korumak mı yoksa avlamak mı? Eğer radarlar, görünmeyen yerlere pusu gibi kuruluyorsa, bu tuzak gibidir. Bu durum da halkta, “devlet ceza kesmek için fırsat kolluyor” algısını güçlendirir. Bayramda bu algı zirve yaptı.

Bayramda Devletin Yüzü Şefkatli Olmalı

Devlet, babadır. Bayram günleri, devletin vatandaşına şefkatli yüzünü göstermesi gereken zamanlardır. Nasıl ki babalar evlatlarının bayramını bozmamak için harçlık verir, müsamaha gösterir, aynı şekilde devlet de bayramda vatandaşa sadece ceza kesen değil, koruyan ve kollayan bir el uzatmalıdır.

Zira şefkatli bir devlet, hem denetler hem de sevdirir. Ama cezacı bir devlet, vatandaşını kendine yabancılaştırır. Hele ki dinî bayramlarda bu hassasiyet daha da önemlidir. Çünkü bu bayramlar, milletin ruhuyla devletin kalbinin buluştuğu nadir zamanlardır. O buluşma, ceza pusularıyla değil, selametle sağlanır.

Bir Bayram Hikayesi: Korkuyla Gidilen Ziyaret

Bir vatandaş şöyle diyor:

> “Yola çıkarken çocuklarıma dedim ki: ‘Hız yapmayalım, dikkatli olalım. Çünkü ikinci bir kurban parası ödemek istemiyorum.’ Yol boyunca sevinç değil, korku ve tedirginlik vardı. Radara yakalanır mıyız, acaba gizli radar var mıdır, diye diken üstünde gittik. Bu, bayrama yakışan bir hâl miydi?”

Sonuç: Ceza Değil, Merhamet Hatırlansın

Bu bayramda insanlar ceza makbuzlarını, kestikleri kurbanların fişinden daha çok hatırlayacak. Oysa bayramlar, Allah’ın rahmetini, toplumsal huzuru ve sevgi bağlarını güçlendirmek içindir. Eğer bir uygulama, insanlara bayramda tedirginlik veriyorsa, o uygulamanın usulü ve amacı sorgulanmalıdır.

Bayramdan geriye “devletin cezacı yüzü” değil, “şefkatli eli” kalmalıydı. Zira insanlar bayramda devletine güvenmek, kendini emniyette hissetmek ister. Ceza ile değil, merhametle yönetilen bir toplumda gerçek huzur mümkündür.

Makale Özeti:

Bu Kurban Bayramı’nda halkın gündemi, dini vecibelerden çok radar cezaları oldu. Birçok vatandaş yüksek meblağlarda cezalara maruz kaldı ve yolculuklarını korku içinde yaptı. Denetimlerin, eğitim ve güvenlik amacı dışında tuzak gibi uygulanması kamu vicdanını zedeledi. Bayramlar, devletin cezacı değil, şefkatli yüzünü göstermesi gereken zamanlardır. Devletin, vatandaşla olan bağını kuvvetlendirmek için bayramda daha merhametli ve anlayışlı olması gerekir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 10th, 2025