Zulüm Eliyle Tecelli Eden Adalet: Kaderin Derin Hesabı
Zulüm Eliyle Tecelli Eden Adalet: Kaderin Derin Hesabı
“Bazen zulüm içinde adalet tecelli eder. Yani insan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme maruz kalır; başına bir felaket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vakıa adaletin tecellisine bir vesile olur. Kader-i İlahî başka bir sebepten dolayı cezaya mahkûmiyete istihkak kesbetmiş olan kimseyi bu defa bir zalim eliyle cezaya çarptırır, felakete sürer. Bu, adalet-i İlahiyenin bir nevi tecellisidir.”
Tarihçe-i Hayat.700
> “Bazen zulüm içinde adalet tecelli eder.”
– Bediüzzaman Said Nursî
- Görünüşte Zulüm, Hakikatte Adalet
Hayat, zahirde görülenle hakikatte olan arasında ince bir perde taşır.
Birçok olay vardır ki dıştan bakıldığında apaçık bir haksızlık, bir zulüm gibi görünür.
Ama o olayın arka planında, ilahi kaderin derin, şaşmaz adaleti işlemektedir.
İnsan çoğu zaman yalnız an’ı görür, sebebi değil;
sonucu yaşar, hikmeti göremez.
Oysa Allah, her şeyi ilmiyle kuşatmış, her hükmü adaletiyle verir.
Ve bazen o adalet, bir zalimin eliyle, bir haksızlığın perdesiyle tecelli eder.
- Kaderin Görünmeyen Hesabı
Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi: Bir insan, zahirde masumken bir felakete uğrayabilir.
Bir iftira, bir yanlış hüküm, bir ani musibet onun kapısını çalabilir.
İnsan bu hâli, “Zulme uğradım!” diyerek tarif eder.
Ancak kader planında belki:
O kişi, geçmişte bilinmeyen bir günahın sahibidir,
Gizli bir zulmün, kimsenin bilmediği bir hatanın yükünü taşımaktadır.
İlahi kader, o gizli vebali;
zahiren bir başka suçla gelen bir dünyevî ceza ile temizler.
Bu, hem o kişinin ahiretteki cezasını hafifletir,
hem de ilahi adaletin dünyadaki tecellilerindendir.
- Zalimler Kendi Seçimiyle Zulmeder, Ama Kader Adalet Eder
Burada çok ince bir sır yatar:
Zalim, zulmü kendi iradesiyle işler.
Allah onu zulmüne mecbur etmez.
Ama Allah, onun o serbest fiilini, kendi kudret planında adalet için bir perde yapar.
Yani:
Zalim, zulmünden mesuldür.
Ama mazluma gelen musibet, belki de başka bir kusurun kefareti olur.
Bu noktada zulüm ile adalet birbirinden ayrılır, ama kaderde buluşur.
- Bediüzzaman’ın Kendi Hayatındaki Tecellisi
Bu hakikat sadece teorik bir izah değil,
aynı zamanda Bediüzzaman’ın kendi hayatında yaşadığı fiilî bir kader tefsiridir.
O, defalarca hapisle, sürgünle, işkenceyle karşılaşmış,
zalimane uygulamalara maruz kalmıştır.
Ama aynı zamanda biliyordu ki:
> “Benim başıma gelen her şey, kaderimin yazdığı bir satırdır.”
Evet, düşmanları onu susturmak için zulmetmişti.
Ama kader, onu tefekküre sevk etmek,
Risale-i Nur’un telifine vesile kılmak için o zindanları kullanmıştı.
- Sabır, Teslimiyet ve Derin Bakış
İşte bu hakikat, müminin hayatına sabırla bakmasını,
her olayın ardında kaderin ince dokunuşlarını görmesini sağlar.
Zahiren başa gelen her zulüm,
aslında ilahi adaletin bir cilvesi,
belki de ruhun arınması,
günahların temizlenmesi,
ya da daha büyük bir hayra zemin hazırlanması içindir.
- Sonuç: Adalet Mutlaktır, Zulüm Fani
Dünyada yapılan zulüm, ebedi değildir.
Ama Allah’ın adaleti hem dünyada işler, hem ahirette tahakkuk eder.
Hiçbir hak zayi olmaz.
Hiçbir mazlumun gözyaşı boşa akmaz.
Hiçbir zalim sonsuza kadar hüküm süremez.
Mümin bilir ki:
> “Zalimler için yaşasın cehennem!”
Ve aynı zamanda:
“Adalet yerini mutlaka bulur, hatta bazen zulmün içinden bile…”
Özet:
Bediüzzaman’ın ifadesiyle bazı olaylar görünüşte zulüm gibi olsa da, Allah’ın kader planında adaletin bir tecellisidir.
Kişi geçmişte işlediği gizli bir hata veya günah sebebiyle, zahiren haksız gibi görünen bir musibete uğrayabilir.
Zalim kendi iradesiyle zulmeder, ama Allah onun bu fiilini kaderin adalet planında kullanır.
Bu anlayış mümine sabır, teslimiyet ve olayların arkasındaki hikmeti görme şuuru kazandırır.
Sonuçta adalet mutlaktır, zulüm ise geçicidir.