Sanatın Ardındaki Sır: Görünen Güzellik, Görünmeyen Cemalin Cilvesidir

Sanatın Ardındaki Sır: Görünen Güzellik, Görünmeyen Cemalin Cilvesidir

“Malûmdur ki mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel sanatlar, gayet güzel bir programa istinad eder. Mükemmel ve güzel bir program ise mükemmel ve güzel bir ilme ve güzel bir zihne ve güzel bir kabiliyet-i ruhiyeye delâlet eder. Demek, ruhun manevî güzelliğidir ki ilim vasıtasıyla sanatında tezahür ediyor. 

   İşte şu kâinat, hadsiz mehasin-i maddiyesiyle, bir manevî ve ilmî mehasinin tereşşuhatıdır. Ve o ilmî ve manevî mehasin ve kemalât, elbette hadsiz bir sermedî hüsün ve cemalin ve kemalin cilveleridir.”
Sözler.684

Bir tabloya baktığımızda, yalnızca renkler ve şekiller değil; sanatçının ruhu, hayal dünyası, zekâsı ve kabiliyeti de görünür hâle gelir. Görünen güzellik, görünmeyenin bir yansımasıdır. Bu hakikat, sadece küçük bir sanat eserinde değil; bütün kâinatta geçerli olan evrensel bir kanundur.

Sanat Eserinden Sanatkâra

Bu derin hakikat şöyle ifade edilir: Mevzun, muntazam ve mükemmel bir sanat, güzel bir programa dayanır. O program ise güzel bir ilme, o ilim ise güzel bir ruhun, yüksek bir kabiliyetin eseri olur.

Demek ki:

Sanat görünen şeydir.

Program görünmeyen ama sezilebilen şeydir.

İlim daha da derin bir kaynaktır.

Ve en derinde, ruhun güzelliği, cemali vardır.

Bu zincir; güzellikten ilme, ilimden ruha ve ruhun manevî cemaline kadar gider.

Kâinatın Ruhu: İlâhî Cemal

Şimdi bu ölçüyü alıp kâinata uygulayalım. Kâinat dediğimiz şu muazzam saray:

Her yönüyle mevzundur: Denge içinde.

Muntazamdır: Karmakarışık değil, tam bir sistemle işler.

Mükemmeldir: Ne fazla ne eksik.

Ve nihayet güzeldir: Hem estetik hem hikmet doludur.

Bu kadar mükemmel bir sanat, elbette sonsuz bir ilme dayanır. Ve o ilim de, sonsuz bir manevî kemal, yani Zat-ı Zülcelal’in sermedî cemaline işaret eder.

Kâinat, sadece madde değil; iç içe geçmiş manalarla örülmüş bir mana ağacıdır. Ve her meyvesi, her çiçeği, her yıldızı, o sonsuz cemalin bir cilvesidir.

Ruhun Güzelliği, Sanata Yansır

İşte sanatla cemal arasındaki bu bağ, kâinatta her an tecelli ediyor. Bir kelebeğin kanadındaki simetri, bir çiçeğin kokusundaki ahenk, yıldızların döngüsündeki ritim… Hepsi, Cemil olan Allah’ın manevî cemalinden izler taşır.

Ve bu hakikat, insanı düşünmeye sevk eder:

> Görüyorsan, arkasını da anla. Beğeniyorsan, Sanatkârını da tanı.

Çünkü her güzellik, görünmeyen bir güzelliğin tercümanıdır. Her düzen, gizli bir ilmin ve hikmetin yansımasıdır. Her sanat, bir ruhun cilvesidir. Ve bu ruh, Zat-ı Akdes’in ezelî ve ebedî cemalidir.

Özet:

Güzel bir sanat eseri, güzel bir programa; program ise güzel bir ilme ve ruh güzelliğine dayanır.

Kâinattaki sanat ve düzen, Allah’ın sonsuz ilminin ve cemalinin tecellisidir.

Kâinatın maddî güzellikleri, arkasındaki manevî güzelliklerin yansımalarıdır.

İnsan, bu güzellikleri sadece seyretmekle kalmamalı; onları Sanatkâr’a bir pencere yapmalıdır.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 2nd, 2025