Eşyanın Dilinden Allah’ı Dinlemek: Her Şeyin Arkasındaki İsimler

Eşyanın Dilinden Allah’ı Dinlemek: Her Şeyin Arkasındaki İsimler

“وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

sırrınca her şeyden Cenab-ı Hakk’a karşı pencereler hükmünde çok vecihler var. Bütün mevcudatın hakaiki, bütün kâinatın hakikati; esma-i İlahiyeye istinad eder. Her bir şeyin hakikati, bir isme veyahut çok esmaya istinad eder. Eşyadaki sıfatlar, sanatlar dahi her biri birer isme dayanıyor.”
Sözler.691

Kur’an’ın müjdeli beyanı olan “وَ إِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ” yani “Hiçbir şey yoktur ki Onu hamdiyle tesbih etmesin” sırrı, bize muazzam bir hakikati açar: Her şey konuşuyor, her şey bir şey söylüyor. Lakin bu söz, kulağın değil; tefekkürle bakan kalbin duyabileceği bir sözdür. Zira eşya susmaz, sadece biz gafletle dinlemeyiz.

Her Şey Bir Pencere: Esmaya Açılan Kapılar

Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, her bir varlık, Cenab-ı Hakk’a açılan bir penceredir. Güneşten karın tanesine, çekirgeden yıldızlara kadar her bir şey, bir ismin aynasıdır. Her birinin hakikati, esma-i hüsnaya dayanır.

Güneşin sıcaklığı ve ışığı, Nur ve Vehhâb ismine işaret eder.

Su, hayat vermesiyle Hayy ve Muhyî ismine açılır.

Rızıklar, Rezzâk isminin cilvesidir.

Ölüm dahi Mümît isminin zarif bir tecellisidir.

Bu yüzden eşyanın hakikati, sadece fizikî görünüşünde değil, onun arkasında gizlenen ilâhî ismin sırrında aranmalıdır. Eşyaya sadece madde gözüyle bakanlar, onun perdesini görür. Lakin iman ve marifet gözüyle bakanlar, o perdenin arkasındaki manayı okurlar.

Sanat, Sanatkârı Gösterir

Bir tabloyu anlamak için ressamı tanımak gerekir. Bir eser, ancak ustasını gösterdiğinde anlam kazanır. Kâinattaki sanatlı işler de, bu sanatların bir Sanatkâr’ı olduğunu gösterir. Ve her sanat, mutlaka bir ism-i ilâhîye dayanır. Kâinattaki sanatlar, yalnızca fizikî değil, aynı zamanda isimlerin tecellileridir.

Nizam, Hakîm ismine dayanır.

Şifa, Şâfî isminin yansımasıdır.

İnayet, Latîf ve Kerîm isimlerinin eseridir.

Bu durumda, varlık âlemi, Allah’ın isimlerinin bir kitabıdır. O kitapta yazılı her harf, her satır, bizi Rabbimize götüren bir delildir.

Tesbihatın Sessiz Müziği

Her şey Allah’ı tesbih eder. Fakat bu tesbih, insan diliyle değil; hal diliyledir. Gülün açması, suyun akması, rüzgârın esmesi, yıldızların dönmesi… Hepsi kendi lisan-ı halleriyle bir zikirdir, bir tesbihtir.

Bu tesbihatı fark eden bir kalp, artık eşyaya yabancı kalamaz. Her çiçekte bir mektup, her yaprakta bir isim, her mahlukta bir şefkat tecellisi görmeye başlar. Ve hayatı boyunca, sanki bir zikir halkasında, susmayan bir mecliste yürüyormuş gibi hisseder.

Özet:

Her bir varlık, Allah’ın isimlerine açılan bir pencere gibidir.

Eşyanın hakikati, esma-i hüsnanın tecellileriyle anlaşılır.

Varlıklar sadece madde değil, aynı zamanda manadır; her biri bir ismin aynasıdır.

Kâinattaki sanatlar, Sanatkâr’a götüren delillerdir.

Her şey hal diliyle Allah’ı tesbih eder; bu tesbihatı duymak için imanla bakan bir kalp gerekir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 2nd, 2025